confessions

newcastle

2. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 5452
  2. takipçi 1
  3. puan 123755

9 aralık 2012 galatasaray beşiktaş rmk marine maçı

newcastle
galatasaray taraftarının yüzsüzlüğünü, kepazeliğini ve şerefsizliğini gözler önüne seren olaylara ve karalama kampanyalarına ev sahipliği yapmış maçtır maalesef.

be orospu çocukları!! anasını siktiğimin piçleri, siz nasıl delikanlılarsınız ki beşiktaş taraftarının dokunmadığı sandalyeleri üst üste yığıp fotoğraflarını çekmek suretiyle bok atarsınız? nasıl olur da engelli basketbolcuları dövdüler diye kamuoyu oluşturup beşiktaş taraftarının kazandığı itibara gölge düşürmeyi akıl edersiniz? eboue meselesinde maçanız yemedi, kendi götünüzü parmakladığınızla kaldınız. yeni olaylar mı istiyorsunuz bizi lekelemek için be aşağılık kahpe evlatları? ulan mallar kameralar çekmiş yediğiniz bokları, hala neyin peşindesiniz? kendi antrenörünüz, oyuncunuz bile tek kelime etmemiş böyle bir şeye dair. hani dövmüştük onları? gs tv'nin görüntülerinden izleyin olayları. orada gs antrenörüyle röportaj yapıyorlar olaylardan sonra. hiç oyuncusu dayak yemiş bir antrenör gibi mi sizce?

bunun beşiktaşlılarla ne ilgisi var? hangi tribün bir engelliye zarar verir? bu kasıtla hareket eder? tweeter kullanıcılarını referans göstermişler bir de.

allah sizin belanızı versin köpekler. bu kadar hazımsızlık çekip bize bu olaylarla bok atmaya uğraşacağınıza siz de van için soyunsaydınız, siz de nükleere karşı çıksaydınız, siz de bizim kadar insan olabilseydiniz. (b: bu nasıl bir eziklik, nasıl bir hazımsızlıktır.)

allan mcgregor

newcastle
her geçen gün daha iyiye gidecek olan kalecidir. daha önce de söyledim, ocak ayının sonuna kadar iyidir yahut kötüdür diye bir çıkarımda bulunmayacağım kendi adıma ama "useless" gibi ucuz bir yakıştırmayı da layık görmüyorum kesinlikle kendisine.

bu tribün hakan arıkan'ı, fevzi tuncay'ı, rüştü reçber'i, vedran runje'yi ve daha nicelerini yedi; oscar cordoba'yı yemeye çalıştı, boğazında kaldı; şimdi cenk gönen ve allan mcgregor'ı yemeye çalışıyor ama her ikisi için de netim: benim olduğum yerde bu adamları yiyebilmeniz için en azından sağlam bir argümanla şansınızı denemeniz gerekir, aksi takdirde sabaha kadar neler neler anlatırım inanamazsınız.

netice itibarıyla benim kanaatim, allan hakkında yapılan "düz kaleci", "bir topu da çıkarsın" gibi yorumları bir kez daha düşünmeniz gerekecek şubat ayı gibi. kaleciliği amatör liglerde yapmış, bunun ötesinde hem teorik, hem pratik olarak birden fazla hocadan öğrenmiş olan biri olarak benim fikrim bu yönde; inşallah tribün reaksiyon vermez kendisine ve inşallah o da yanıltmaz beni.

deivson rogerio da silva bobo

newcastle
takımda ne pahasına olursa olsun tutulması gereken bir futbolcumuzdu. dedik dedik dinletemedik. figer ipnesini ikna etmeye çalışacaklarına, yola getirmeye uğraşacaklarına sırt çevirmeyi tercih ettiler.

gerçi ne gerek vardı ki zaten. öyle ya, ne de olsa artık yıldızlar devri başlamıştı beşiktaş'ta...

filip holosko

newcastle
yalnızca kaldırımda yürürken yanına çizgiyi alması gereken futbolcu. onun dışında hep içeriye yakın oynamaya, kat etmeye devam etmeli.

hep söylediğim gibi yeri az da olsa değişti, kendine geldi. yoksa filip aynı filip yani... ankaraspor'a, fenere, gese'ye attığı efsane golleri ölsem unutmam. hakkında iddialı olduğum bir diğer oyuncu için;

(bkz: deivson rogerio da silva bobo)

msn

newcastle
hayatımıza ne ara girdi, hayatımızdan ne ara çıktı anlayamadığımız anlık ileti servisi. amerika'dan şüpheleniyorum.

http://tinyurl.com/bnll9y7

cemal nalga

newcastle
galatasaray'ın sahtekarlık ve aymazlık konusunda ders verdiği olayın kahramanı. bilmeyene rastladığım için açıklama ihtiyacı hissettim. cemal nalga olayı, sporcunun herhangi bir dahlinin olmadığı, tamamen gs basketbol şubesinin bok yemesi olan bir olaydır. sen cezalı adamı hazırlık maçında başka birinin forması ve ismiyle oynatırsan[ybkz]swh[/ybkz] taşşak oğlanı olduğun yetmezmiş gibi zavallı basketçinin de 2 yıl ceza almasına sebep olursun.

edith piaf: zavallı basketçi demişken, bu ney lan?

http://www.htspor.com/Basketbol/spor-haber/188510-oyuna-geldim.aspx
http://www.htspor.com/diger/haber/502016-duvara-karsi

ahmet yıldırım

newcastle
cristoph daum zamanında beşiktaş'a transferi gerçekleşmiş futbolcudur. beşiktaş, gaassaray'a ayhan akman'ı itelerken karşılığında ahmet yıldırım ve mehmet aksu'yu kadrosuna, 500 bin usd'yi kasasına koyuyordu.

asıl çıkışını mircea lucescu'nun beşiktaş'ında gerçekleştirmiştir. defans kurgusunu oyun kurucu defans oyuncularından oluşturmayı tercihi eden hoca kendisini, galatasaray'ı çalıştırdığı dönemden tanıyordu. bunun dışında kadroda teknik kapasitesi yüksek tek defans oyuncusu vardı;

(bkz: guiaro ronaldo)


---------------ertem şener mode on---------------

"antonio carlos zago'yu getirin bana." dedi rumen. bunun üzerine yönetim, orta yuvarlağın rakip yarı alanına bakan diliminde yaptığı presle sonuca gitti.

---------------ertem şener mode off---------------

zago ile birlikte getirdikleri tolga doğantez'i hocaya "hadi yine iyisin, bu da bizden" diyerek sundular. luce zarif adamdı. tolga'ya mavi donu olup olmadığını sorup, aldığı olumlu yanıtla keyiflenip onu takımda 6. sezonunu geçirmeye hazırlanan ali eren beşerler'in yanına gönderdi. boru değil, erman güraçar ve ümit bozkurt'tan henüz yakayı sıyırmış bir beşiktaş'tan bahsediyoruz.

neyse velhasıl luce'nin bu mentalitesi belki de uzunca bir süre daha adından söz ettirecek bir defans 3lüsü yarattı. bu 3lü hatta -oscar cordoba'yı da saymalıyız- 4lü, ofansa da beklenildiğinden fazla katkı sağladı. dan-dun bir şekilde atak kesen değil, nereye oynadığını bilen bir defans hattıyla neler yapılabileceğini cümle aleme gösterdi rumen hoca.

işte sonra luce gitti, baki mercimek geldi falan...

kaside

newcastle
daha ziyade din ve devlet erkanını övmek amacıyla yazılmış divan edebiyatı şiirlerine verilen ad. daha ziyade saray şairlerinin tercih ettiği bir nazım şeklidir.

henrik ruud tovas

newcastle
haslum hk hentbol takımının her şeyi, cesur yüreği, çılgın böbreği... 2 aralık 2012 beşiktaş haslum hk ehf 3. tur maçında forzaquila ile birlikte bu abiyle özel bir bağ kurduğumuzu düşünüyoruz.

özel bir yöntemdi esasında şahsen bu arkadaş üzerinde uyguladığım. zira bizimkiler gol attıkça kaç gole daha ihtiyacımız olduğunu kendisine duyurarak mağlubiyet fikrini soktum kafasına. ikinci yarının başlarında ipini biraz bırakınca coşmaz mı teres! köşeden sert topları çelmeler, yumruk yaparak kurtarışlarına sevinmeler falan. dedim gel bakalım sen, özlemişsindir bizi. yine başladık kafa sikme politikasına. bu sefer biraz daha renklendirdik ama ablukayı. keeper keeper diye seslenip bize dönmesini sağladığımızda "mama on the phone"[ybkz]swh[/ybkz] deyip telefonu uzattım falan.[ybkz]swh[/ybkz] en son bitti diyerek kollarımızı salladığımızda skorboarda attığı bakışı da kolay kolay unutmam herhalde.

neyse velhasıl uzun uğraşlar sonucu kendisinden bir fevzi tuncay elde etmeyi başardığımıza inanıyorum. kale direğine kafa atmadı ama olacak artık o kadar. iskandinav bu zaar, akdeniz insanına benzemez.

http://tinyurl.com/cdojk5x

2 aralık 2012 beşiktaş haslum hk ehf 3. tur maçı

newcastle
hala elimi, ayağımı titreten maçtır. benim için şöyle maddelendirilebilir:

- daha önce de söylediğim gibi hentbolda tribün, giden maçı geri getirir. orada bir avuç insan tarafından yaratılmaya çalışılan atmosfer, rakibin de içine işledi bizim çocukların da. hatta ikinci yarıda bir ara parkenin silinmesi için oyun durduğunda, benim bulunduğum yere yakın olan üç oyuncumuz bülent erkol, ramazan döne ve tolga özbahar'a "haydi abi dayanın. 3 sayı daha... buraya kadar getirmişken bırakmak olmaz." diye seslendim, duyduklarına eminim.

- ramazan döne sen ne güzel bir adamsın ya. küçükken bakkaldan sakız çalmış olabilecek kadar bile kötülük yok sende bence. gözümsün...

- bence bugün süleyman seba'da yeni bir fevzi[ybkz]swh[/ybkz] doğdu. henrik ruud tovas sana yaptıklarımız için kendi adıma hiç üzgün değilim. bir şeyler yapmak zorundaydık adamım, bilirsin. belki biraz başını belaya sokmuş olabiliriz ama takım arkadaşların da atsaydı kardeşim. her şeyi de senden beklemesinler. çok öpüyorum.

- uzun zamandır bu kadar heyecanlanmamıştım. hakikaten boru değil, bir norveç takımını 11 sayılık dezavantaja rağmen dize getirmeyi bildik. çok büyüksünüz müfit hoca ve kartalları, en iyisini hak ediyorsunuz siz.

özetle tur gitti geldi ama sonuç olarak dikilitaş yokuşunu son derece mutlu bir şekilde indik.
183 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol