2 aralık 2012 beşiktaş haslum hk ehf 3. tur maçı

oyunbozan
rövanş maçı. ilk maçı 11 farkla mağlup kapattık. işi gücü olmayan herkes süleyman seba'da yerini alsın. başlama saati 15:00
artin
en azından galibiyet için orada olacağım maç. kartal sözlük yazarları bir organizasyon yapsada cuma günü barselona maçında salonun sigara içme bölümlerine , gişesine ve girişlerine bu maçın duyurusunu assak.
forzaquila
kim bu haslum? dedim ve rakibin norveç takımı olduğunu öğrendim. iskandinav ülkelerinin hentbolda nasıl ekol olduğunu biliyoruz,bu maçta ne olursa olsun takımımızın yanında olup rakibi salonda boğacağız.

edit: haslum'un norveç takımı olduğunu yeni öğrendiğim için eksiyi yedim sanırım. siz de haklısınız ama futbol,basketbol,dersler iş güç derken haslum'a vakit ayıramadım, özür dilerim.
dingoc
beşiktaş taraftarının ona yabancılığı, beşiktaş taraftarının buna cahilliği demeden herkesin salonda ki yerini alması gereken maç. en azından birilerini eleştirmek kolay; arma peşinde oradan oraya koşturmak zordur. bunu kanıtlamanın zamanı şimdi;
gelen, gelmek isteyen özel mesajdan atsın. toplu gidiş yapalım
newcastle
hentbol maçlarını takip eden bir avuç beşiktaşlı'nın bile salt bestelerle giden maçı geri getirebileceğini bilen biri olarak katılımın maksimum seviyede olmasını ümit ettiğim maç.

evet, maça ben de gidiyorum ama tek korkum maç saatinde akatlar'da hazır bulunmak.

##235797

edit: ##238715

buyur buradan yak. yalnız değilmişim ya la.[ybkz]swh[/ybkz]

edit2: gelecek olan arkadaşlar isterlerse benimle irtibata geçebilirler.
gidiyorum bu
hentbol söz sahibi olan bir ekolün takımını 11 sayılık fark dezavantajına rağmen elediğimiz maç olmuştur. şu çocuklar üç otuz paraya ter döküyorlar. onu da doğru düzgün alıp alamadıkları muallâk. destekleyeniyle oyuncusuyla hepsine tebrikler. ibret olsun basketbol takımındaki arkadaşlarına.
artin
akıllara zarar maç

MUCiZENiN ADI :BEşiKTAş

---------------alıntı---------------
bugün sahada Beşiktaş varsa imkansız diye birşey yokturu bize gösteren tüm takımımıza, bu takıma inanıp tirübüne gelen taraftarlarımıza 2. yarının başında omuzundan sakatlanan ve kaşı açılan buna rağmen oynayacağım diye diretip sahada harikalar yaratan Tolga özbahar`a ve onun özelinde tüm oyuncularımıza idari ve teknik kadromuza bu gururu bizlere yaşattıkları için çok teşekkürler ...

umudun tükendiği yerde onların inancı ve karakterleri devreye girdi bizler tirübünden doğru sahaya yüreğimizi koyarken onlar yüreğimizin yanına yürekleri koydular ,bu takımı yaratanlara ve herşeye rağmen yaşatanlara binlerce kez teşekkürler
---------------alıntı---------------
forzaquila
halen etkisinden çıkamadığım maç. üstüne kahve içtik, eve geldim yüzümü yıkadım yemek yiyeceğim birazdan,halen adrenalin damarlarımda etkinliğini koruyor.

maçı değerli yazarlarımız albatros ve newcastle ile izledim, bir önceki turda romanya ekibini 7 sayılık dezavantaja rağmen elemeyi başarmıştık ama bu sefer karşımızda iskandinav ekolünden hem de 11 sayı avantajla istanbul'a gelen bir takım vardı. ne kadar sıkı bir takım oldukları maç öncesi ısınma esnasında bile belli oluyordu.

maça müthiş başladık,fakat rakibin kalecisini etkilememiz lazımdı. kendisi de bir kaleci olan ve kaleci psikolojisinden anlayan yazarımız newcastle ile birlikte scott carson'u andıran haslum kalecisine 'keeper,keeper' diye bağırıp her golümüzden sonra '4 gol kaldı' gibi şeyler bağırmamızın yanı sıra bendeniz de affedersiniz kaleciye mütemadiyen ingilizlerin 'wanker' mealindeki hareketini yaptım.
kalecinin psikolojisi zayıf olsa gerek saçma sapan goller yemeye başladı, ilk yarıyı 9 sayı önde kapadık.

ikinci yarıda sessiz sakin tribünün önünde oynayan kaleci,ki adı henrik ruud tovas imiş, biraz önce öğrendim,bir anda panter kesildi,fark 6'da takılı kaldı. kalecimize mobbinge devam etmek amacıyla tribün değiştirdik fakat bu sefer de sus pus oturan tiplerin arasına düştük, laf aramızda, bize oturmamızı söyleyen kelli felli birine ayağa kalkmasını,oranın tribün olduğunu söyleyince kendisi kavga çıkardı ve bu kavga bir anda bulunduğumuz tribünü ateşledi. oturarak maç izleyen genç hentbolcular bizimle beraber ayağa kalkıp bağırmaya başladı, bu arada takım da tolga özbahar'ın müthiş performansıyla farkı açmaya başlamıştı.

maçın bitimine 2 dakika kala kaleciye 'hey keeper! it's over, it's all over' şeklinde bağırmamızdan sonra garibim ruud önce bir şaşırdı,kafasını çevirip süreyi kontrol etti,yakışıklı iskandinav yüzüne bir şapşallık oturdu,bir yandan da '1 gol daha yersem eleniriz,hassiktir' endişesine kapıldığını gizleyemedi. ve evet önce farkı 12'ye çıkardık,ardından müthiş bir savunmayla turu geçtik. gittiğim 4. hentbol maçı olmasına rağmen bu takımla gurur duyuyor, oyuncuların hepsini ailemden bireyler gibi görüyorum. helal olsun sizlere,helal olsun!

not: çok merak ediyorum bu maçı izlemeye yönetimden bir tek kişi bile geldi mi? umarım gelmişlerdir,umarım bu maçın öneminden haberleri vardır. çünkü bu maç hentbol dünyasında üçüncü dünya ülkesi konumundaki ülkemizin tüm zorluklara rağmen bu sporun en büyük ekollerinden birinin temsilcisini elemesi itibariyle adeta bir milli başarıdır. gönül ister ki yönetimimiz hentbol takımını ve teknik ekibini kabul etse,onları tebrik etse, bir de maaşlarını ödese.

edit: yapmadan duramam, türk medyasına selam çakayım buradan; (b: haslum geldi mazlum döndü)
newcastle
hala elimi, ayağımı titreten maçtır. benim için şöyle maddelendirilebilir:

- daha önce de söylediğim gibi hentbolda tribün, giden maçı geri getirir. orada bir avuç insan tarafından yaratılmaya çalışılan atmosfer, rakibin de içine işledi bizim çocukların da. hatta ikinci yarıda bir ara parkenin silinmesi için oyun durduğunda, benim bulunduğum yere yakın olan üç oyuncumuz bülent erkol, ramazan döne ve tolga özbahar'a "haydi abi dayanın. 3 sayı daha... buraya kadar getirmişken bırakmak olmaz." diye seslendim, duyduklarına eminim.

- ramazan döne sen ne güzel bir adamsın ya. küçükken bakkaldan sakız çalmış olabilecek kadar bile kötülük yok sende bence. gözümsün...

- bence bugün süleyman seba'da yeni bir fevzi[ybkz]swh[/ybkz] doğdu. henrik ruud tovas sana yaptıklarımız için kendi adıma hiç üzgün değilim. bir şeyler yapmak zorundaydık adamım, bilirsin. belki biraz başını belaya sokmuş olabiliriz ama takım arkadaşların da atsaydı kardeşim. her şeyi de senden beklemesinler. çok öpüyorum.

- uzun zamandır bu kadar heyecanlanmamıştım. hakikaten boru değil, bir norveç takımını 11 sayılık dezavantaja rağmen dize getirmeyi bildik. çok büyüksünüz müfit hoca ve kartalları, en iyisini hak ediyorsunuz siz.

özetle tur gitti geldi ama sonuç olarak dikilitaş yokuşunu son derece mutlu bir şekilde indik.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol