newcastle

birçok insan için tanınma sebebi afc ajax olan hollanda bankası. 2008 senesinde royal bank of scotland tarafından satın alınmıştır.

http://tinyurl.com/bbjmrwp

(bkz: abn amro)

1909 yılında kurulan ve renkleri mavi-kırmızı olan; italya'nın orta sıra takımlarından. benim için tek anlamı;

(bkz: gianluca pagliuca)

pro evolution soccer 2012'de yarattığım karakterimin sırasıyla bologna fc, afc ajax formalarını giydiği ve an itibarıyla manchester united formasını terlettiği, milli takımın da vazgeçilmezi haline geldiği oyun formatı.

nedense pes'i bu formatta oynamayı daha çok seviyorum ben. demek ne kadar iştahla bahsediyorsam artık arkadaş çevremde bile benim karakterin de hatrı sorulur oldu. "olm hadi aç lan, x ile şampiyonluklara koşalım." mı istersiniz, karşılıklı maç yapmak yerine karakteri oynatalım teklifleri mi istersiniz...

yalnız milli takımda mustafa pektemek ile bir yardırıyoruz ki sorma sözlük.

hocasının yaptığı ucuz ironiyi yanlış anlamıştır.

(bkz: kendini de unutsaydın evladım)

bursaspor'un beşiktaş'ı 2-1 mağlup ederek şampiyonluğunu ilan ettiği karşılaşma. beşiktaş'ın tek golünü uğur inceman atarken, bursaspor'un gollerini pablo batalla ve ibrahim toraman k.k. kaydetmiştir.

(bkz: bursa dan gol haberi mi var)

umulmadık bir yerde ve zamanda aramızda acayip bir dialog gelişmiş eski futbolcu.

yanlış hatırlamıyorsam 1998 senesi falandı. o zamanlar izmir, gaziemir emlak bankası evleri'nde oturuyorduk. altay'ın antrenman tesisleri de baya bizim etap'a yürüme mesafesinde bir yerdeydi. hatta arada sırada mahalleden arkadaşlarla gider idmanı izlerdik. altaylı futbolcuların bazıları da yakın olması sebebiyle emlak bankası evleri'nde otururdu.

bir sabah öyle mahallede çocuklarla turlarken ana bir baktık, murat alaçayır... 5-6 kişiydik o gün. bir abi-kardeş vardı, kendileri altay'ı tutardı.[ybkz]swh[/ybkz] diğer çocuklar fener-gs taraftarıydı. bir ben beşiktaşlı... murat alaçayır'ın baya revaçta olduğu zamanlardı. gazetelerde hergün "murat cim-bom'a mı?", "murat fener'e yakın" haberleri boy gösteriyordu. neyse biz tabi direk saldırdık murat abi murat abi diye. gülümsedi, hiç bozmadı bizi. fenerli ve gsli olan çocuklar, "abi fenere/cimboma gel"; altaylılar ise "abi altay'da kal, bırakma bizi." şeklinde çok sıkı pres yapıyorlardı. herif de bildiğin ekmek alıyor yani. o ara artık ne düşündü bilmiyorum. bana döndü ve dialog aynen şöyle gelişti:

ma: sen hangi takımlısın?
n: beşiktaş.
ma: sen niye beşiktaş'a gel demiyosun?
n: gelmezsin bence beşiktaş'a.
ma: niye?
n: biz onlar[ybkz]swh[/ybkz] kadar para veremeyiz bence.
ma: herşey para mı ya?

deyip o an bildiğin ağzını ayırarak güldü herif. şimdi düşünüyorum da olgun adammış. adama resmen "ben sizi bilmez miyim! paraya taparsınız siz." anlamına gelen bişey söyledim yani farkında olmadan.

o dönem ikisine de gitmedi murat. neyse, bundan birkaç ay sonra bir gün bir gazetenin pazar ekinde geniş bir röportajına denk geldim bu abinin. futbola nasıl başladığını falan anlatıyordu. bir maçına girebilmek için saatlerce yağmur altında bilet aradığından falan bahsediyordu beşiktaş'ın. artık yalan mı gerçek mi bilemem ama o günden beri ayrı biridir murat alaçayır benim için.

sonrasında herkesin bildiği gibi, sonunda geldi beşiktaş'a ve neredeyse hiçbir iz bırakamadan gitti.

bitmesine 5 dk kala sadece 37 sayı bulabildiğimiz maç. kalbim sıkışıyor la bildiğin. (b: abdurrahim albayrak terk) gibi hissettiriyor bu maç artık beni.

şu şartlarda savunma, ribaund, set falan tartışmak çok anlamsız. çünkü bunlara gelene kadar önce sayı atmak lazım. sayı atamıyoruz lan... basketbol olm bu, sayı atamamak ne?

seyir zevki açısından futbola tavan yaptıran, golle sonuçlandığında insanı çok pis gaza getiren hadise.

http://www.guardian.co.uk/sport/video/2013/jan/07/greek-children-goal-video

kesinlikle rakipsiz fast food zinciri. türkiye'de ne bir reklam stratejileri var, ne bir pazarlama taktikleri.[ybkz]swh[/ybkz] o yüzden candır.

bence güne açık ara damgasını vuran pankarttır. fotoğrafın fenerbahçe kafilesi yönünden çekilmiş olması da ayrı bir mevzu.

bir nazım hikmet ran şiiri.

onur akın tarafından seslendirilmiştir. klibinde ise sırf rol çalmak için taşa kafa atan koyunlara rastlamak mümkündür.

http://tinyurl.com/9wwqo2m

hayvanlar alemi hakkında pek de bilgi sahibi olmadığını düşündüğüm futbolcu.

http://baybaykus.com/feed/gokhan-zanin-ayi-zannettigi-kugu_61

(bkz: insan yiyecek bunu insan)

ufak araçlarla[ybkz]swh[/ybkz] yapılan, türkiye'de yapması maddi anlamda göt isteyen bir çeşit motorsporu, motorsporlarının ilkokulu.

türkiye'de amatör pistlerin açılmaya, daha doğrusu yaygınlaşmaya başlamasıyla herkes ucundan kıyısından bir kez denemiştir diye düşünüyorum. dışardan bakıldığında pek güvenli gelmez ama go kartın takla atması, devrilmesi falan olasılığı hayli düşüktür. zira aracın arka aks uzunluğu normal bir binek aracınkinden yanlış hatırlamıyorsam daha uzundur. dolayısıyla amatör bir yarış için virajlarda başınıza gelebilecek maksimum hadise spin atmanızdır, ki bu da çok sık yaşanır.

dediğim gibi türkiye'de bu sporla ciddi uğraşmak ciddi maliyetlere tekabül eder. öncelikle kendi aracınız olmalı. bu aracın aylık bakımını[ybkz]swh[/ybkz], pist masrafını, antrenör ücretini, ha tabi lisansını, yarış ücretlerini hesap etmeye kalktığınızda bugünkü rakamlara hakim olmamakla beraber her ay sıfır bir otomobil fiyatına tekabül edeceğini düşünüyorum.[ybkz]swh[/ybkz] ha sponsor bulursunuz; o zaman yardırın hacı, o kadar diyeyim. hatta o sponsoru bulursanız bana da haber verin, çok rica ederim. kendisine bazı sorularım olacak.

sürüş tekniğinden de naçizane biraz bahsetmek gerekirse, öncelikle frenaj acaip önemli bu işte. zira, eğer çok uzun düzlükleri olan bir pistte yarışmıyorsanız fren pedalını minimum düzeyde kullanmanız gerekir. zira yavaşlaması çok kolay olan araçlarla yarışılır ve fren çok kullanıldığında doğru dürüst süre yapamayıp pek de tat alamazsınız. viraja frenle gir, viraj çıkışı hızlanmaya çalış... çok sıkıcı... hele bir de çim biçme makinesiyle yarışıyorsanız vay halinize. hızınızı olabildiğince muhafaza etmeye çalışmak her zaman en mantıklısı. zaten ayağınızı gazdan çektiğinizde hatrı sayılır bir yavaşlama elde edersiniz, rahat olun. bunu yapıcam derken yekten apekse de vurmaya kalkışmayın, en iyi ihtimalle spin atarsınız. eğer biraz yatkınlığınız varsa bir-iki tur attıktan sonra zaten virajlardaki apeks noktalarını anlamaya başlarsınız. yine de yakalamanız güç olur, uyandırayım. ciddi efor ister. özellikle kollar ertesi birkaç gün sıkıntı yaratabilir. ama zamanla siz araca, araç size, siz piste, pist araca, sonra hep beraber uşağa... alışılıyor yani, sorun yok.[ybkz]swh[/ybkz]

3 sayfa entry girilmiş olmasına rağmen içinde yalnızca iki tane "yanlız" bulabildiğim başlık.[ybkz]swh[/ybkz]

toplum olarak bir "yalnış"ı terk ediyoruz gibi...[ybkz]swh[/ybkz]

9 ocak 2013 beşiktaş trabzonspor maçındaki 45 dakikalık performansıyla ilgili söyleyebileceğim en önemli şey şu ki, artık oynatılabilir durumda bir sol bekimiz var. adam en azından nerede duracağını, ne kadar açılacağını, basit kademe rolünü biliyor. allah bin bereket versin.

ilk maçın günahı olmaz ama ufak bir nokta var ki, tarihe not düşmek olsun yalnızca; ibb'deki gibi dan dun top uzaklaştırmanın bu sezonki beşiktaş'ta, hatta hiçbir sezondaki beşiktaş'ta işi olmadığını düşünüyorum. çok gerekmedikçe bakmadan topu diklemek şüphesiz eski bir alışkanlığı gökhan'ın, takımla idman yaptıkça ve maça çıktıkça ayağa toplarla çıkmaya alışacaktır bence.

özetle, yeni bir oyuncu gibi durmadı bugün sahada, hatta beklentiye soktu bile diyebilirim.

eski adı tomsfed olan organizasyon. böyle daha mantıklı olmuş gibi.