10 ocak 2013 caja laboral beşiktaş maçı

0 /
avcarlıçürük
türkiye saatiyle 21.45'te başlayacak olan, thy euroleague top 16 üçüncü hafta maçımız. euroleague'de [ybkz]swh[/ybkz] haftanın maçı seçilmiştir.

http://www.euroleague.tv/video/id/2136969
fani madida
zor bir müsabaka. caja laboral ilk 2 maçından da galibiyetle ayrıldı. moral olarak oldukça iyi durumdalar. bizim de euroleague iddiamızı devam ettirmemiz için kazanmamız şart. kazanamasak da canları sağolsun o ayrı tabi.
gidiyorum bu
olympiacos deplasmanından[ybkz]swh[/ybkz] daha zorlu geçeceiğini düşündüğüm karşılaşmadır. bunun kendimce öngördüğüm iki nedeni var. birincisi caja laboral'in yunan ekibine göre daha fazla hücum silahına sahip olması; diğeri ise dusko ivanovic'ten boşlan koltuğa oturan hırvat koçları zan tabak ile çarpıcı bir ivme yakalamaları. (euroleague'te beş, acb'de sekiz haftadır maç kaybetmiyorlar.)

bir başka önemli nokta euroleague'te salon doluluk oranı bakımından 11.666 ile zalgiris kaunas'ın hemen arkasından ikinci sıradalar. yani sen, ben, bizim oğlandan ibaret değil tribünleri. pota altındaki en önemli oyuncuları bu sezon şüphesiz maciej lampe. polonyalı pivot hem boyalı alandan hem de orta mesafeden sayı bulmakta çok fazla zorlanmıyor. zaten yakaladığı form grafiği ile geçen ayın en değerli oyuncusu oldu. bir diğer ön plâna çıkan isim ise sırp power forward nemanja bjelica. üç sayı tehdidi de barındıran bir oyuncu olması nedeniyle kendisini savunacak kişiyi pota altından uzaklaştırabilir. almanya'nın son dönem yetiştirdiği en yetenekli oyunculardan olan 2.13 boyundaki tibor pleiss her ne kadar skorda dikkat çekici katkılar sunamasa da ribaund açısından takımına oldukça faydalı oluyor.

bizim bu kadar çok tehlikeli pota altı silahını savunabilmemiz için iyi savunmadan da öte gerekirse sportif anlamda bir kavgaya tutuşmamız da gerekecek. dış oyuncular açısından dikkat edilmesi gereken isimlerin başında oldukça fazla uluslararası deneyime sahip arjantinli forward andres nocioni geliyor. oldukça sert ve mücadeleci yapıya sahip nocioni, ritmini bulduğu maçlarda da çok etkili bir dış şut yüzdesine sahip. bri ve iki numaralı mevkilerde abd'li (b: brad oleson ) ve tecrübeli ispanyol oyuncuları (b: fernando san emeterio)'nun yanı sıra erman kunter'in fransa'dan talebesi olan fabien causeur başımızı ağrıtma potansiyeli yüksek isimler olarak karşımıza çıkıyor.

tüm bu kadroya ek olarak top 16 için ea7 emporio armani milano'dan -ispanya'ya pek de yabancı olmayan- abd'li oyun kurucu omar cook'u transfer ettiler ki euroleague'nin en iyi asist ortalamalarına sahip olan bu vatandaşın, caja laboral'in son dönem yakaldığı çıkışıta yönettiği saha içi organizasyonu ile bana göre payı çok büyük.

top 16'da beşiktaş'ın hedef deplasmanlarından birisi olamaz bu karşılaşma. ancak ola ki kazanmamız hâlinde çok çok büyük bir sükse yapacağımız da aşikâr. ancak bana göre bizim hedefleyeceğimiz deplasman galibiyeti özellikle savunmada şu anki durumu içler acısı olan fenerbahçe ülker olmalı. zira normal sezonda da görüldü ki siyah beyazlılar yenebileceği her takımı mağlup etmekte çok zorlanmadı.

remzin kara kartallar gibi manileri yen aş; lâyıktır bu vasıflar sana ey şanlı beşiktaş.
forzaquila
ilk çeyreği 'rüya takım vs zimbabve' tadında geçen maç.
27-7'lik skorun dehşeti bir yana, ne hücumda ne de savunmada istediğini geçtim, hiçbir şeyi yapamayan beşiktaş'ın sürekli kolayca boşu görebilen caja karşısında ezilmesine tanık oluyoruz.
systemfailed
beşiktaş basketbol takımının ilk çeyrekte, hugo almeida'nın ligin ilk yarısında attığı gol kadar sayı atamadığı euroleague maçı.
forzaquila
ilk yarısı 45-24 caja laboral üstünlüğüyle geçilen kabir azabı. ikinci yarıda savunma direnci, biraz derli toplu hücumlar ve 10'u aşmayan bir fark görmeye razıyım. pek olasılık dahilinde gözükmese de.
newcastle
şu şartlarda savunma, ribaund, set falan tartışmak çok anlamsız. çünkü bunlara gelene kadar önce sayı atmak lazım. sayı atamıyoruz lan... basketbol olm bu, sayı atamamak ne?
systemfailed
nerden de kaldık top 16'ya dediğim maç. daha 11 maç var bu kadar kötü bir takım olamaz. bu kadar rezil oynayamaz hiç bir takım. türkiye liginin en zayıf takımını koysan böyle oynamaz. gerçekten ayıp.
newcastle
bitmesine 5 dk kala sadece 37 sayı bulabildiğimiz maç. kalbim sıkışıyor la bildiğin. (b: abdurrahim albayrak terk) gibi hissettiriyor bu maç artık beni.
issizimissizz
evet erman kunter'in meleklerini alalım. şimdi ne diyeceksiniz gencleştirme mi yapcak kadroda? adam bildiğin seyirci arkadaş. toplamış gelmiş sokaktan adam maca cıkmış gibi. eğer az bir şey gururu varsa bırakır gider o kadar netim.
forzaquila
77-51 kaybederken yamulmuyorsam 32'de 8 gibi saçma sapan bir üçlük yüzdesiyle oynadığı maç.
arkadaş ortaokul yıllarında son seneye kadar okulun san marinosu olan sınıfın kaptanı, en golcüsü, futbola en yakışan ismi olarak durumunuzu anlayabiliyorum, bariz bir kalite farkı var rakiplerinizle aranızda, ama bu kadar kolay top kaybedilir mi? bu kadar umursamaz ve dikkatsiz bir savunma olur mu? bu kadar üçlüğe abanıp babayı alan bir takım olabilir mi?

ha, orta sonda sınıfa gelip takıma giren 4 çocuğun eklenmesiyle okul finali oynamıştık bak, her maç caja laboral karşısındaki beşiktaş gibi oynarken. bu da bir done olur mu bilmem.

sürekli falker, cemal nalga, curtis jerrels gibi isimleri eleştiriyoruz da umarım kulübün maddi durumundan habersiz davarlar gibi gözükmüyoruzdur, şu takımın[ybkz]swh[/ybkz], basketboldan gerçekten anlayan isimler tarafından yönetilip caja laboral, partizan , maccabi , siena gibi takımları örnek alarak uzun vadeli sağlam bir yapılanmaya gitmesi gerekiyor. yoksa haftaya barcelona'dan, sonra şundan bundan en az 20 fark yiyeceğimizin farkındayız, bari yarınlar kurtulsun.
avcarlıçürük
maçın tek kelimelik özeti: kâbus. çeyrek başına 10 sayı atıp, son çeyrekteki geç kalan silkelenme ile ekstradan 11 sayı atabildiğimiz bir maç için söylenecek çok da fazla bir şey yok. hiç huyum olmadığı halde, bir ara sinirden telefonu yere fırlattım izlerken. bu da maç hakkındaki duygularımı özetleyen bir davranış. ben başka bir noktaya değinmek istiyorum. ilk entry'de de belirttiğim gibi, bu maç euroleague tarafından haftanın maçı seçilmişti. yani euroleague yayın haklarını alan tüm ülke kanallarında yayınlandı bu maç. ##243638 no'lu entry'de bahsedilen olay ve erman kunter'in 153 sayı rekoru ile ilgili hazırlanan röportaj da, çeyrek aralarında yayınlandı. peki tüm bunlardan, sözlük'ü ve euroleague resmi sitesi ile facebook/twitter hesaplarını takip edenler dışında kimin haberi vardı? muhtemelen pek çok insan, maç öncesi tüm oyuncuların tek tek kendini tanıttığını görüp şaşırdı. "haftanın maçı olunca ne oluyor ki?" diyenlere de bizzat şahit oldum, ki düne kadar ben de tam olarak bilmiyordum. böyle bir şey nasıl resmi siteden duyurulmaz? "bu mu yani derdin?" diyenler olabilir. ama, haftalardır isyan etmekten dilimizde tüy bitiren bir konu var: salonun boş kalması. sen derbi maç olmadığı sürece salona seyirciyi çekemiyorsun. tek yaptığın şey, maç haberinin sonuna "taraftarlarımızı maça bekliyoruz" ibaresini eklemek. tamam bu maç deplasmanda ama eline böyle bir fırsat geçmiş ve kendini göstermeyi bu kadar seven bir taraftarın var; onu da geçtim, bilmemkaç ülke aynı anda senin maçını izleyecek ve sen bunu taraftarına duyurma gereği bile duymuyorsun. ben böyle rezil bir medya yönetimi görmedim. fikret orman yönetimini her konuda desteklesem, medyayı komple tuğrul yenidoğan denen adama emanet etmelerini hiçbir zaman kabullenemem herhalde. neyse, çok uzatmadan bir örnek vereyim son olarak.

bu, galatasaray resmi internet sitesinin maç sonucu haberi:
http://www.galatasaray.org/basketbol/erkek/haber/15682.php

bu da bizim:
http://www.bjk.com.tr/tr/haber/54363/

basketbolda önemli olan tek şeyin sayı olduğunu sanan adamlardan, neler bekliyoruz. o da ayrı konu. adamlar, kimin kaç dakika oynadığına varana kadar istatistik yazmış. biz o istatistikleri öğrenebilmek için site site dolaşıyoruz. rezalet.
ben öyle bi insan mıyım
bir ara, ilk çeyrekteki performansın[ybkz]swh[/ybkz] devam edip, 6 kasım 2007 liverpool beşiktaş maçının euroleague versiyonunu yaşayacağımızı düşündüğüm maç olmuş; olmaz olaymıştır. adamlar[ybkz]swh[/ybkz] düşük üç sayı yüzdesiyle oynadılar da, sadece yüz kızartıcı bir şekilde, yerin üstünden, evimize dönmemizi sağladılar.

bizim takımdan bahsetmek istiyorum ancak; elim, dilim, dimağım varmıyor; neresinden başlayacağımı bilemiyorum. pota altında, hem hücum hem de savunma anlamında, felâket bir durumdayız. bir oyuncunun eksikliğiyle veya bir oyuncu transferi ile çözülebilecek bir iş de değil bu ne yazık ki. hem 4 hem de 5 numaralı pozisyonlarda o kadar zayıfız ki, her maç aynı senaryoyu yaşamaktan ben yıprandım artık. 7 ocak 2013 ted ankara kolejliler beşiktaş maçında dahi, rakibin pota altı oyuncularını yıldız yaptık neredeyse; euroleague gibi bir organizasyonda, hele son 16'ya kaldıktan sonra, başımıza nelerin geleceğini kestirmek hiç güç değil. damir markota iyi niyetli, kimi zaman oldukça önemli sayılara imza da atıyor fakat; fiziksel olarak 4 numara için asla yeterli bir oyuncu değil. randal falker'dan ümitliydik, ama o da olmadı; zira o da 5 numara için fiziksel olarak yeterli değil. gerçek, güçlü bir beş numara eksikliği bu kadar ayan beyan ortadayken, fenerbahçe ülker'in tecrübe kazanması için[ybkz]swh[/ybkz] gönderdiği adama bel bağlamamız; içinde bulunduğumuz organizasyonu ti'ye almak gibi bir şey. kaldı ki, ti'ye alanı da si'ye çekiyorlar en nihayetinde. bize ise, bu sonucu da, sineye çekmek kalıyor.
dingoc
kabus gibi başlayan ve kabus olarak biten maç. takım sanırım artık direnç koymayı da kenara bıraktı.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol