newcastle

reklamcılık jargonunda reklamın yayımlanacağı/yayınlanacağı alanı ifade etmek için kullanılan tabir.

sen sakın üzülme allah şahit beşiktaşlı seninle meselesinde sorgulanması ve fikrine başvurulması gereken sorumlulardandır. çocuk oyuncağı değil bu iş, sabaha karşı herhangi bir saatte hinterlandı bu kadar geniş olan, yakın çevreden rahatlıkla görülebilen bir mecra bu kadar savunmasız bırakılıyor olamaz!

#283197

hele önce bir tanım: sen sakın üzülme allah şahit beşiktaşlı seninle sorununu bir şekilde çözmesi gereken başkan.

tamamen kuruyorum kafamda: sabah saat 6 sularında ismail cevahir'in görevlendirdiği kimseler sorgusuz sualsiz pankart asmaya başlarlar. stat müdürü orada yatmıyor ama güvenlik görevlileri, şantiye bekçileri vs. birileri muhakkak vardır oralarda diye tahmin ediyorum, daha da ötesinde bunu umuyorum. neyse bir şekilde stat müdürü durumdan haberdar edilmiştir bu aşamada bence. sonrası da,

#283183

şeklinde devam etmiş olmalıdır. olaylar böyle gelişmesine rağmen o pankart asılmışsa bu bir problemdir; böyle gelişmemişse de problemdir. ben sadece bunu anlatmaya çalışıyorum.

unutulmasın ki, bir organizasyonda skandal olarak nitelendirilebilecek bir olay yaşandığında sorumlusu her zaman en tepedekilerdir, demokrasilerdeki örgüt geleneği ve teamülü bunu gerektirir. ha bu olay bir skandal mıdır? bence skandaldır. biz artık o kadar alıştık ki skandal seviyesindeki olayların geçiştirilmesine, bu bize basit bir hata gibi geliyor olabilir ama değil hocam, maalesef değil.

uluslararası kullanımı, (vurgula: mediterranean sea) olan koskoca "akdeniz"in rte tarafından düşürüldüğü durum.

http://www.gazetea24.com/haber/basbakan-erdogan-white-sea-dedi-twitter-sallandi_23472936.html#

sen sakın üzülme allah şahit beşiktaşlı seninle olayında kesinlikle ve kesinlikle hatası/yanlışı olan başkandır.

iki ihtimal var; 1- haberi olması durumu, 2- haberi olmaması durumu.

normalde stadın içine ya da dışına bir şeyler asılacaksa, bunun için stat müdürünün onayının alınması gerekir. bu tarz siyasi ya da birine cevap hakkı verebilecek mesaj içerikli pankartlar için stat müdürünün durumu derhal üstlerine (sorumlu yönetim kurulu üyesi, ulaşamadığı takdirde bizzat başkan) bildirmesi zorunlu olmalıdır.

yani bana sorarsanız, başkanın durumdan haberdar olmama ihtimali yok ya da çok az. haberi yoksa, bu bence daha vahim.

bu olmadı fikret başkan... stadımızdan olmayı biz de istemeyiz ama şeref bey'in onurunu ayaklar altına almaktır bu her şeyden önce.

(bkz: beşiktaş'tan menfaat bekleyen anasından am beklesin)

orantısız zeka kullanımına örnek teşkil eden şık bir kelime oyunu.

eğer gerçekten kulüp üyesiyse, beşiktaş jimnastik kulübü dernek tüzüğü'nün 47. maddesinde açıkça sayılan "üyelikten kesin çıkarma" hallerinden c fıkrasını ihlal ettiği için derhal disiplin kuruluna sevk edilmesi gerekmektedir. zira, madde 47/c;

"c) kulüp tüzüğüne ve yönergelere aykırı davranmak, kulüp disiplinini bozmak, (vurgula: kulüp tüzel kişiliği veya üyelerinin onur ve saygınlığına zarar verici), küçük düşürücü ve benzeri davranışlarda bulunmak."

hükmetmektedir. ismail cevahir isimli şahıs ise, kulüp başkanı fikret orman'ın henüz bir-iki gün önce sarf ettiği "beşiktaş siyasetin yapıldığı yer değildir." cümlesiyle ifade etmeye çalıştığı tavrın tam aksine stada devasa boyutlarda pankart açarak alenen kulüp başkanını kamuoyu nezdinde küçük düşürücü, onur ve saygınlığına zarar verici nitelikte bir fiil ortaya koymuştur.

bana kalırsa üyelikten ihracı düşünülmelidir.

hazırladığı pankart, astığı yerde[ybkz]swh[/ybkz] uzun süre kalamayacak olan terliksi.

yapma nedeni ve doğal olarak eleştirildiğinde muhtemelen vereceği cevap bellidir: "beşiktaş kulübüyle ilişkisi olmayan bir kısım ne idüğü belirsiz kişilerin yaptıklarının beşiktaş kulübüne mâl edilmesine tahammül edemediğimden, bu camianın..."

off tıkandım la resmen, göt yalayıcı olmak ne zormuş...

eski bir fransız sömürgesi olan takımada ülkesi. başkenti (vurgula: papeete)'dir.

neye küfür ettiği ve ne sıklıkla ettiğine göre kendi iticilik seviyesini tayin eden kızdır.

can yücel'in güzel bir sözü vardır: "küfür, işçi sınıfının ağzında açan bir çiçektir; burjuvazinin ise ağzındaki lağım çukurudur." der baba. bunu kız ve erkek ölçeğine entegre edebiliriz bence.

siyonist odakların tornasından çıkmış bir mantıktır. şüphesiz ki, tarih bu zihniyetteki statükocu siyasetçileri, bürokratları en ağır biçimde yargılayacaktır.

şuna bak ya... düpedüz vatan hainliği lan bu! devletin ve şanlı hükümetin bekasına, devlet başkanının götünün kıllarına hizmet için çalışacağına halktan yana tavır koymuş utanmadan.

ileri demokraside olmaz böyle şeyler.

her zaman hatırlanmaya devam edilmesi gereken yakınlaşmadır ve umarım ligin başlaması falan bu durumu değiştirmez.

birbirini düşman zanneden futbol taraftarları, asıl düşman karşısında[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] birleşmişlerdir. aslında toplumsal barış, herkesin içten içe özlemini duyduğu bir olgu olduğundan bu birleşmeye sahip çıkıldı; istanbul united gibi yakıştırmalar vuku buldu.

bundan rahatsız olmak bence yanlış bir reflekstir. tribün kültürü dediğimiz şey eğer bu düşmanlıktan besleniyorsa şahsen asıl bunun bir parçası olmaktan rahatsızlık duyarım ya da tribün kültürü kavramının yeniden inşa edilmesinden mutluluk duyarım; öyle söyleyeyim.

son olarak şunu da not düşmüş olayım; ben de farkındayım ki onlar orada güzel, biz burada. başka bir deyişle herkesin tuttuğu kendine yani[ybkz]swh[/ybkz] bunda bir terslik yok ama bu durum, herhangi bir sataşma, saldırı vs. olmadığı sürece düşmanlık beslemek için yeterli bir sebep midir?

ben böyle düşünmüyorum.

(bkz: konya ovası)

orijinal sayılabilecek bir şeyler yapmak istiyorsanız çok afedersiniz götünüz çıkar efendim.

şayet klişeler insanıysanız işiniz kolay. zira, paket servis sunan şirketler var. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] he eğer diyorsanız ki, "yok hacı bana özgü bir şekilde olsun." o zaman oturup planlayacaksınız ve evet biraz terleyecek mabadınız.

ama her şey neticede sevdiceğin gözünde ışıldayacak bir dirhem mutluluk için değil mi zaten? o halde hiç koymaz adama hiçbir telaş. eğer böyle düşünmüyorsanız zaten en başından teklif bile etmeyin amk.

bi arkaaş anlattı bunları, işte öyle...[ybkz]swh[/ybkz]

bugünlerde 3-5 çapulcunun,

http://hm.cdn.md/img/haberbuyuk/b/brezilya_protesto_polis_vandetta_19062013_b.jpg

marjinallerin,

http://www.disabledtravelersguide.com/travel/travel_disabled/amazon_samba_team.jpg

ve bilumum provokatörlerin,

http://galeri.uludagsozluk.com/r/brezilya-milli-futbol-tak%C4%B1m%C4%B1-272732/

kol gezdiği ülke. ama unutmasınlar ki, (vurgula: biz samba yapmasını da çok iyi biliriz!!!)

(vurgula: mustavo yıldızdoao) tarafından da seslendirilen enfes türkü.

(bkz: hüloooğğğ)

artık seri bir şekilde siyasi temele oturtulması gereken eylemler bütünüdür.

lidersiz, öndersiz başladı; insanlar öfkesini ve tedirginliklerini kustu evet ama tüm bunların bir işe yaraması isteniyorsa kalıcı bir harekete geçiş sürecine girişilmeli. zira, dönem olarak da o kadar eşsiz bir döneme denk geldi ki; futbol yok, festivaller iptal, enerjiyi bölmesi muhtemel olan herhangi bir şey yok ve en önemlisi seçimlere kadar optimum süreye de sahibiz.

(vurgula: peki siyasi platforma geçiş nasıl olur?)

açıkçası daha önce toplumsal bir hareketi siyasi bir örgütlenmeye kanalize etmediğimden ötürü pek bir bilgim yok ama biraz araştırma, biraz da fikir yürütmeyle sonuçlar çıkmaya başlayacaktır.

(bkz: gezi parkı direnişinin siyasi bir harekete dönüşmesi)

örneğin italya'da hayata geçirilmiş olan bir 5 yıldız hareketi[ybkz]swh[/ybkz] mevcut. bazı noktalarıyla önemli bir model oluşturabilir bize sanki.

konuşulsun, tartışılsın hiç değilse.

beşiktaş konusu her açıldığında, her fırsatta beşiktaş'ta yeniden doğduğunu, kalbinde beşiktaş formasının ve taraftarının bambaşka bir yeri olduğunu muhakkak söyler.

nedense her zaman için benim de kalbimde bambaşka bir yeri olmuştur. keşke geri gelse ve bu takıma liderlik etse.