rakibe mahrem yerlerini gösteren futbolcular.
bu pascal nouma olsa da iğrenç; felipe melo, ömer çatkıç vesaire olsa da iğrenç.
annemin temel besin maddesi.
ve evet, kendisi almancı.
ve evet, kendisi almancı.
uzun zamandır pizza -hatta herhangi bir yemek- yüzü görmemiş bomboş bir mide.
bu şartlarda yenilen pizza, dünyanın en iyi pizzasıdır. deneyin, %100 çalışıyor.
bu şartlarda yenilen pizza, dünyanın en iyi pizzasıdır. deneyin, %100 çalışıyor.
klişeleşmiş kadın sözlerinin en babasıdır. hele bir de sonunda nokta varsa, kaçın.
dinlenerek yahut antrenman yaparak geçirmesi gereken günü, otel ve hava alanı köşelerinde telef olarak geçiren takımımız. mağlubiyet, kırmızı kart, istanbul'a ulaşamamış olmak gibi streslerden bahsetmiyorum bile.
bir sonraki maçın istanbul'a ulaşmalarından 48 saat sonra olması ise...
yoo dostum bu kadarı çok fazla!
bir sonraki maçın istanbul'a ulaşmalarından 48 saat sonra olması ise...
yoo dostum bu kadarı çok fazla!
beşiktaş kafilesi havaalanına indiğinde, yıldırım demirören aleyhine tezahüratlar yaparak protestolarda bulundukları söylenen taraftarlardır. gösterilen gerekçe bu olmasa bile, temel sebebin bu olduğu aşikar.
şimdiye kadarki pek çok şeyi yerle bir edebilecek türden bir durumdur.
herkes birbirini nickinden tanıdığı için, nicklerin değişimine izin verilmesi durumunda pek çok kişi nickini değiştirmek isteyecek, bu da çok ciddi bir karışıklığa sebep olacaktır.
dolayısıyla onlarca yeni nick, "bu kimdi, kim la bu?" durumundan başka bir şey yaratmaz diye düşünüyorum ben.
herkes birbirini nickinden tanıdığı için, nicklerin değişimine izin verilmesi durumunda pek çok kişi nickini değiştirmek isteyecek, bu da çok ciddi bir karışıklığa sebep olacaktır.
dolayısıyla onlarca yeni nick, "bu kimdi, kim la bu?" durumundan başka bir şey yaratmaz diye düşünüyorum ben.
-o kadar makyajı bana yapsınlar, ben de böyle güzel olurum ne var yani.
ikinci sarı kartı görmenin yaptırımı olan 1 maç oynamama cezasının, "ne yapsak da fb'ye karşı oynatmasak" mefhumunu karşılamamasından sebep; gördüğü karttan ziyade, kart sonrasında hakemin üzerine yürüdüğü için ceza alacağını düşündüğüm futbolcu.
söylenmek istenen şeyin, ağızdan yanlış çıkması halidir.
sigmund freud'a göre, bilinçaltından kaynaklanır ve istemsizce dışa vurulan her şey aslında bilinçaltımızdakilerin yansımasıdır.
alkollüyken sıklaşır, aşıkken tavan yapar.
kısacası, savunmasız anlarınızı kollar. dikkat etmek gerek.
sigmund freud'a göre, bilinçaltından kaynaklanır ve istemsizce dışa vurulan her şey aslında bilinçaltımızdakilerin yansımasıdır.
alkollüyken sıklaşır, aşıkken tavan yapar.
kısacası, savunmasız anlarınızı kollar. dikkat etmek gerek.
büyük ihtimalle tribünde yerimi alacağım maçtır.
istanbuldaki yazarlardan beni yalnız bırakmamalarını istiyor, ufak çaplı bir organizasyon bekliyorum.
[ybkz]swh[/ybkz]
istanbuldaki yazarlardan beni yalnız bırakmamalarını istiyor, ufak çaplı bir organizasyon bekliyorum.
[ybkz]swh[/ybkz]
mert nobre
söz vermiştin
29 ocak 2012 fenerbahçe mersin idman yurdu maçında sakatlığı (!) sebebiyle oynayamayan birine daha iyi bir reaksiyon verilemezdi.
söz vermiştin
29 ocak 2012 fenerbahçe mersin idman yurdu maçında sakatlığı (!) sebebiyle oynayamayan birine daha iyi bir reaksiyon verilemezdi.
kadınların, biscolata reklamları yardımıyla eşitliği sağlamaya yöneldiği cefadır.
fakat 1000 yıllık mevzuyu, hamur yoğuran iki köse herifle dengelemeye çalışmak da takdir edersiniz ki nafile bir çabadır.
fakat 1000 yıllık mevzuyu, hamur yoğuran iki köse herifle dengelemeye çalışmak da takdir edersiniz ki nafile bir çabadır.
gg.aa.yy şeklinde spesifik bir tarihe sığdırılamayan kar yağışıyla, neredeyse iki haftadır bizlere hayatı dar eden şehir.
şehrin neredeyse en alçak semtinde de otursanız; akşamında yağmur yağan bir gecenin sabahına, kapınızın önündeki 10 santimlik kar ile uyanabiliyorsunuz. kar yağan günlerin ardından ayna gibi olan buzlu kaldırımlardan ise hiç bahsetmiyorum. kendinizi kasarak yürümekten yaptığınız bacak kasları olsun, efendime söyleyim elleri cebe sokmadan yürüme çabası olsun, gerçekten evlere şenlik.
deniz olsa böyle olmaz işte, hep deniz yok diye oluyor bunlar.
bi' de gri falan ya hani.
şehrin neredeyse en alçak semtinde de otursanız; akşamında yağmur yağan bir gecenin sabahına, kapınızın önündeki 10 santimlik kar ile uyanabiliyorsunuz. kar yağan günlerin ardından ayna gibi olan buzlu kaldırımlardan ise hiç bahsetmiyorum. kendinizi kasarak yürümekten yaptığınız bacak kasları olsun, efendime söyleyim elleri cebe sokmadan yürüme çabası olsun, gerçekten evlere şenlik.
deniz olsa böyle olmaz işte, hep deniz yok diye oluyor bunlar.
bi' de gri falan ya hani.
şu günlerde, sözlük formatından bihaber yazar popülasyonunun tavan yaptığı sözlüğümüz.
cümle sonuna konan smile'lar, enteresan bkz'lar havada uçuşuyor.
cümle sonuna konan smile'lar, enteresan bkz'lar havada uçuşuyor.
günde 500 tane mekik çeken adamın beklentisidir.
kendisinin yerinde olsam; önüme sunulan milyonlarca "türk milli takımı-alman milli takımı" ikileminde de, kendisiyle aynı tercihi yapacağım adamdır.
bunun sebebini idrak edebilmek için, bu iki ülkenin; futbollarını, spordaki ahlak anlayışlarını, çalışma disiplinlerini, başarılarını ve milli takımları arasındaki uçurumu irdelemek yeterli olacaktır.
aferin çocuğum, bakma sen bunlara. helal olsun.
bunun sebebini idrak edebilmek için, bu iki ülkenin; futbollarını, spordaki ahlak anlayışlarını, çalışma disiplinlerini, başarılarını ve milli takımları arasındaki uçurumu irdelemek yeterli olacaktır.
aferin çocuğum, bakma sen bunlara. helal olsun.
-bakkal, "ismail amca"dır; süpermarket, "pardon bi bakar mısınız?" deyince bakan bir genç.
-bakkal, katalitik yahut ufo'dur; süpermarket, devasa klimadır.
-bakkal, olabildiğince yüksek bir yerde duran 37 ekran televizyondur; süpermarket, "plazma tv'ler elektronik reyonunda indirime girdi"dir.
-bakkal, meybuzdur; süpermarket, algida.
-bakkal, bize sakız olarak dönen para üstüdür; süpermarket, cüzdanımızdaki bir halta yaramayan 1 kuruşların tedarikçisi.
ve en önemlisi; bakkal çocukluğumdur, süpermarket bir bokum değildir.
-bakkal, katalitik yahut ufo'dur; süpermarket, devasa klimadır.
-bakkal, olabildiğince yüksek bir yerde duran 37 ekran televizyondur; süpermarket, "plazma tv'ler elektronik reyonunda indirime girdi"dir.
-bakkal, meybuzdur; süpermarket, algida.
-bakkal, bize sakız olarak dönen para üstüdür; süpermarket, cüzdanımızdaki bir halta yaramayan 1 kuruşların tedarikçisi.
ve en önemlisi; bakkal çocukluğumdur, süpermarket bir bokum değildir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?