confessions

la bebe

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 696
  2. takipçi 0
  3. puan 14265

beşiktaş'ın çocuğu

la bebe
hak edip etmediğine yahut gerçekten öyle olup olmadığına bakılmaksızın, beşiktaş formasını üzerine geçirmiş yerli yersiz herkes için kullanılan sıfat.

sen git, beşiktaş'ı kariyerinin son demlerini geçirme sürecindeki bir farklılık olarak görmüş, kendisine verilen formayı adamakıllı terletmişliği bile olmayan elin Allen iverson'una sırf dünyanın en iyi basketbolcularından biri diye "beşiktaş ın çocuğu" de; şampiyon olan 17 yaş altı takımımızdaki çocuklara, hiç de mecbur olmadığı halde takım arkadaşlarından para toplayıp prim veren nihat kahveci'nin arkasına teneke bağla gönder.

rica ederim kendinize geliniz.

sidik yarışı

la bebe
ersan adem gülüm'ün hocası tarafından bile bir türlü kabul edilememiş olmasının altında yatan gizli sebep.

şöyle izah edeyim; galatasaray ile girilen sidik yarışının, kendisinin transferindeki etmenler içerisinde en büyük payı işgal ettiği malumumuz. bunu kabul etmeyene toz pembe dünyasında selamet dilerim, entrynin gerisini okumasına bile gerek yok, yorulmasın.

şunu da belirtmekte fayda var; tamam o dönemde bizim de içimiz gitti çocuğu zorla galatasaraylı yapacaklar diye. beşiktaşlılığındaki samimiyete ve kulübe olan aşkına hepimiz şahit olduk. başkası "gerekirse bedelsiz oynarım" dese, hadi lan ordan diyecekken, bu çocuğa "vay be helal olsun" dedik. kendisinin ne denli gelecek vaad ettiği zaten ortadaydı. bir anda herkesin transfer listesine girmiş olması da bunun göstergesiydi. ama kendisini isteyen diğer kulüplerle girilen sidik yarışı bir konudaki detayı gölgede bırakmıştı; geçirilebilecek en baba sakatlıklardan birini geçirmiş olan bu çocuktan gerektiği gibi faydalanabilecek miydik?

sonra gel zaman git zaman, çocukcağız bir daha sakatlandı. çalıştı didindi, anca iyileşebildi. bu sefer de performansı tatmin etmemeye başladı. uğruna harcanan emekler ve paralar, şu anki yetersiz performansından ötürü göze batar oldu, başına kakılır oldu. adamın takım arkadaşıyla olan arkadaşlığı ibnelik olarak bile addedildi, gerisini siz düşünün.

zamanında nihat kahveci'nin, mehmet topuz olayının intikamı olarak aldığını ve mundar edildiğini de biz zaten bilmiyoruz mesela. malız çünkü biz, anlamıyoruz taraftarlar olarak. şimdi bir de gidin semih şentürk'ü alın, emre belözoğlu'nu alın, "örtük fönörböhçö'nün çöcüğü döğül öhöhö" yapın, ego mastürbasyonunuzla ortalık şenlensin. sonra da biz, kulüp o yavşaklardan arınana kadar maç izlememe yemini edelim, olan bize olsun.

diyeceğim odur ki; sidik yarışı tüm pişmanlıkların anasıdır.

12 eylül darbesi davası

la bebe
"(i: sanık ahmet kenan evren)" ifadesinin; şahsımda, alkole doyulmuş bir gecenin sabahında içilen soğuk su etkisi yarattığı dava.
hadisenin geneli ve davanın denk geldiği dönem başlı başına bir mide bulantısıdır o ayrı mesele.

https://twitter.com/#!/donmezgul/status/187447428893507584/photo/1

gark olmak

la bebe
bir ruhsal duruma yahut duyguya, boğulmak/gömülmek anlamına gelen söz öbeği.

ve hayır efendim, geğirmek değil. bunu geğirmek fiiliyle eş anlamlı olarak kullananlar, osurunca da "pırt yaptım" der.
yürüyün gidin allasen.

ev düzenliyken huzursuz olmak

la bebe
marifetmiş gibi sunulduğunu gördüğümde türlü şaşkınlıklara gark olduğum rahatsız edici davranış.

bir de beşiktaşlılıkla özdeşleştirilmiş aman allahım!
masadaki boş kahve fincanından bile rahatsızlık duyduğuma göre, korkarım menemensporluyum.

nutella

la bebe
bir çikolata türevi oluşunun doğal sonucu olarak, şahane bir tada sahip olan sürülebilir çikolata.

buraya kadar her şey normal olsa da kendisini tanrılaştırmanın rahatsız edici bir trend haline geldiğini söylemeden geçemeyeceğim. kendisine tapınan kadınlar sahip oldukları tumblr hesaplarında mütemadiyen nutella temalı şeyler paylaşıyor, kemik çerçeveli gözlükler takıyor, bol kazaklar giyiyor ve kahve kupasını çift elle tutuyorlar.

neyse ki ayda bir kez ihtiyaç duyuyorum; onda da zorunluluk devreye giriyor ve ülker çokokrem'e tav oluyorum.
allah başka dert vermesin tabi.

fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi

la bebe
tüm teferruatları bir kenara bırakarak söylüyorum ki; yıldırım demirören'deki "biz avrupa'nın en iyi kulüplerinden biriyiz, şöyle iyiyiz böyle şahaneyiz, stat mı? ha o da hazır bu sene" tavırlarından farklı olarak gösterdikleri realist duruşlarının bile takdirimi kazanmaları için yeterli olduğu yönetim olmuştur.

takımını "kirpinin yavrusunu pamuğum diye sevmesi"ne benzer bir öznellikle sevenler içerisinden bana kızanlar muhakkak olacaktır ama; kulübümüzün çapı ortada arkadaşlar. başarıları zaten ortada. daha doğrusu ortada herhangi bir başarı yok. toparlayarak söyleyecek olursam; çapsızlığımız ve başarısızlığımız ortada.

borç desek; kartal yuvası'ndaki personel adidas'a olan borçtan dolayı gelen müşterinin formasına numara basamıyor da gidip fenerium'dan sırt numarası ödünç alıyor.fabian ernst bile -ki kendisi evliya gibi adam, insan üzmeye/küstürmeye kıyamaz- iki sezondur adamakıllı para alamıyor; allah'tan efendiliği ağır basıyor da fazla baş ağrıtmıyor, sineye çekiyor. kaldı ki, menajeri yetkili merciilere başvurmasa haberimiz bile olmayacak.

işemeye bile adamakıllı yeri olmayan stadımızın konusuna zaten hiç girmiyorum.
orada vitesi boşa aldık, yokuş aşağı vurdurduk gidiyoruz.

yani uzun lafın kısası; beşiktaş'ın başına kulübü pohpohlayan bir adam değil, kulübün problemlerinin farkında olup da bunlara koşturma şevkini içinde barındıran bir adam gelmeliydi. Bunu söylemek için belki erken ama ben bu şevki -belki de yeni olmasının etkisiyle- fikret orman'da görüyorum. daha doğrusu öyle görmek istiyorum, zira kendisine "uçurumlara düşmeden tut elimizi" demekten başka bir şansımız yok. bizlerin de şu yapılanma sürecinde beklentilerini optimum seviyede tutması, muhakkak yararımıza olacaktır.

hadi bakalım.

carlos carvalhal

la bebe
her ne kadar teknik anlamda yetersiz bir hoca olsa da; sırf beşiktaşımızı, ülkemizi ve bizleri bu denli sahiplenmiş olması sebebiyle bile içten bir teşekkür etme zorunluluğu hissettiğim hocadır. teknik yetersizlikler sonradan halledilebilen, tecrübeyle tamamlanabilen şeylerdir. yeter ki insanlığına zeval gelmesin.

hedefleri bizden daha küçük olan bir takıma gidip başarılı olmasını can-ı gönülden diliyorum.
yolu açık olsun.

hamile köpeği döverek öldüren çocuklar

la bebe
konya'da hamile bir sokak köpeğini döverek öldüren, civardaki çoğunluğu yavru olan başka köpeklere de aynı şekilde şiddet uygulayan çocuklardır.

"çocuk" dedim ama, bunu yapacak kadar sağlıksız bir ruh yapısına sahip olan iblis yavrularına zerre merhamet duymaksızın "canavar" demeyi daha uygun buluyorum. kedi-köpek ve benzerlerine nesne muamelesi yapan, köpek besleyenleri azılı kafir olarak niteleyen, çocuklarına değil hayvan sevgisi sevginin hiçbir türlüsünü aşılayamayan, çocuklarıyla apartmanlarındaki öğrenci evine kimin girdiği çıktığıyla ilgilendiği kadar bile ilgilenmeyen; twitter gibi platformlarda ilk yakaladığı fırsatta "alkol yasaklansın", "kadınlar çalıştırılmasın" gibi çemkirişlerde bulunan ve çok büyük ihtimalle bünyesinde şiddet barındıran ailelerin gelecekte hiçbir bok olamayacak döl ziyanı çocuklarıdır.

istisnaları elbette muaf tutuyorum ama; muhafazakarlığı ile bilindiği halde en çok çocuk pornosunu indiren şehirler içerisinde ilk sırada yer alan, çocuk tacizi vakalarında da yine ilk sıralarda seyreden bu şehirde gerçekleşmesi de aynı şekilde şaşırtıcı olmamıştır.

yukarıda gelecekte hiçbir bok olamayacaklarına vurgu yapmışken, şunu da araya sıkıştırmakta fayda var; kendilerinden çok iyi polis olur.
bugün hamile köpeği döverek öldürür, yarın öğretmenini coplar, bir başka gün o copu parasız eğitim için eylem yapan bir öğrenciye sokar.

döngünüze, yaşam piramidinize, çıktığınız yere tüküreyim.
Allah belanızı versin.

http://gundem.milliyet.com.tr/hamile-kopek-dovulerek-olduruldu/gundem/gundemdetay/31.03.2012/1522351/default.htm

sabri sarıoğlu

la bebe
spor toto süper lig 33. hafta mücadelesinde, takımı galatasaray adına orduspor filelerini havalandırmış olan futbolcudur.[ybkz]swh[/ybkz]

uzun bir aradan sonra en azından kaleyi tutturmuş olması sebebiyle, milli formayı giymeye yeniden hak kazanacağını düşünmekteyim. şakası bir yana, topu boş kaleye yuvarlayamayan bir veli kavlak'a her hafta maruz kalıyorken kendisiyle alakalı geyik yapmaya hakkımız yok sanırım. neyse.

cangele cangele koyayım annene

la bebe
canını sıkan kişinin direkt olarak anasına-bacısına yönelmeyi adet etmiş insanlardan çıkan mide bulandırıcı tezahürat.

mide bulandırıcılıktan ziyade buram buram da acizlik kokuyor.
diğer tüm "kadın" temalı küfürlerde olduğu gibi...
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol