kaptan

gençliğime güvenmiyorum...
ölen hep ihtiyar mı...

günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır
ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde

1 mayıs 1 mayıs işçinin emekçinin bayramı
devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir

1 mayıs 1 mayıs işçinin emekçinin bayramı
devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

vermeyin insana izin kanması ve susması için
hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler

1 mayıs 1 mayıs işçinin emekçinin bayramı
devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor

gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider
devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider

-fenerbahçe & fener & fenerbahçeli & genç fenerbahçeli & yaşlı fenerbahçeli- kelimelerinin yasal & anayasal & anayasamayal ne kadar sözlük ve lugat varsa hepsindeki karşılığıdır...

sözlük yazarları tarafından ömrünün en güzel hediyesini almış, bu hediye karşılığında herkese münnettarlığını sunmuş, yazarken sözlüğü özlediğini fark etmiş, buradan tanıdık tanımadık tüm kardeşlerine selam etmiş, ayrıca dingoc adlı yazara kesinlikle yastık atmamış, sadece yerdeki yastığı yatağa koymuş olan yazardır...

(bkz: adı çıkmış dokuza inmez sekize)

ne zaman izlesem, dedemin öldüğü gün hastanenin bahçesinde başını ellerinin arasına alan ve yere oturan babamın -bana bir kere seni seviyorum demedin baba- diye ağlaması gelir aklıma...

ülkemiz gerçeğidir aslında...

nedense enteresan şekilde babalar biraz mesafeli olur erkek evladına...

kendi yorumumun dışında;

haziran 2006 yılında vizyona giren, fikret kuşkan, Çetin tekindor, hümeyra, şerif sezer gibi oyuncuların rol aldığı, 80 dönemi aile ilişkileri üzerine kurulu muhteşem bir filmdir...

her ne kadar kendi kadar güzel olmasa da...
gönlünü kırdığın için senle konuşmayan yare...
kendini biraz daha iyi hiseetmesi...
ve senin hatalı olduğunu kabul ettiğini bilmesi için yapılan jesttir...

elbette ki elden vermek ve heyecanlanarak iki güzel kelam etmek başkadır ama...
bunun da çok yanlış olduğunu söylemek yanlıştır...

Çocukluğumda en tırstığım filmdi gulyabani yüzünden...
süt kardeşler...
şu repliği hayatta unutmam...
şener şen ve kemal sunal arasında geçer;

k: - şaban?
ş: - efendim kumandanım?
k: - biz bu tuzağı niye kurduk?
ş: - niye kurduk?
k: - gülyabaniyi yakalamak için...
ş: - evet yakalamak için..
k: - peki tuzağa kim düştü?
ş: - kim düştü?
k: - biz düştük..
ş: - demek ki gülyabani biziz?
k: - evet biziz.. saçmalama hayvan heriif!

kelime anlamı: 'yüksek&yüce' olup, geniş aile dizisinde bülent Çolağın canlandırdığı karakter adıdır.

yetiştirilmesi için hem madden hem de manevi olarak büyük emek ve kaynak gerektiren veya yetiştiği halde ilgisizlik ve olanaksızlık nedeniyle bilim adamı, hekim, mühendis vb. gibi vasıflı insan gücünün daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesi durumudur.

ne yazık ki ülkemizde de göçenler göçmüş, göçemeyenler şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit etmişlerdir çoktan...

yarın kalan hayatımın ilk günü olsun...

ha bir de şey var;

keçi osurmuş götüne küsmüş.

azimle sıçan mermeri deler atasözü üstüne tanımam...

ben kamyonu kaldırıyorum leonardo da vinci esprisine alet olmuş rönesans dönemi sanatçısıdır...

bi kadınlarda bir de mustafa da görülür [ybkz]swh[/ybkz]

ismi olmayanlar alınmasın...
zira diğerlerini de en az ismi olanlar kadar seviyorum...

forza voltran tabi o da ayrı.

kendine dikkat etsin...
her zamankinden iyi baksın...
her anımızda yanımızda olsun...

yeter de artar...

alkolün mideyi rahatsız etmemesini, damakta acılık yapmamasını sağlamak amacıyla çiğnenen bir nevi alkol asistanıdır...

bir dost eliyse omzunda hissettiğin...

-lan bize karada ölüm yok- dediğin durumdur...

dokunmak çok şey ifade eder insana...

(bkz: yükte hafif pahada ağır)

o dönemin çocuklarında ani sese karşı -ananı..!!!- refleksi oluşmuştur...
nitekim yavşak arkadaşlarının alayı arkanda bu meyve suyu (kutu desem değil poşet desem değil) tırıvırısını patlattıkları için, ödünü elinde dolaştırdığın bir dönemdir...
bu dönemin baş sorumlusu da bu başlıktır...