bir grup yorum parçasıdır.
soyun dedi düşman inaçlarından
dört kızıl ok fırladı yayından
17 ekim depremini yaratan
o güçlü fırtınayı yaratan
krallar imparatorlar beyler diktatörler yıkanız
hey hep bir ağızdan türkü söyleyen
karaburun’da çarpışan bedrettin yiğitleriyiz
biz nerede doğum sancısı
atlarımızı oraya sürdük
kızgın ve kızıl kor atlarımızla
hep dalgalı anaforlara daldık
çok yendik çok yenildik
topların tankların -ki ustasıyız-
uçlarında sallanan bizlerdik
hey stalingrad’da şaha kalktık
filistin’lerde direndik kızıldere’de direndik
düşüncelerimizi tarihimizin
örs ve çekici arasında dövüp
kavganın suyunda çelikleştirdik
ip de geçirsen boyunlarımıza
ya da bir kurşun alınlarımıza
asla soyunmayız inancımızdan
hey and dağları sierra’lar
che’nin gül bahçeleriyiz
http://www.youtube.com/watch?v=WLw7-f7W27M
bir grup yorum parçasıdır.
derviş oldum gönül gönül dolaştım
balık oldum deryalara ulaştım
kurumasın diye kavga fidanı
canım alıp canan ile bölüştüm
günlerim gecelerim
dost adını hecelerim
günlerim hey gecelerim
biter birgün acılarım hey
derviş olan kavga kucağındadır
kan bulaşan tenin sıcağındadır
yürek zorlu yolculuklara gebe
onbeşinde sevdalık çağındadır
yüreğim alıp kavgaya yürüdüm
yürüdüm dağların doruğuna eriştim
kurumasın diye sevda fidanı
öfkem alıp yüreklerde bölüştüm
http://www.youtube.com/watch?v=LR4S7Gs1nvw
derviş oldum gönül gönül dolaştım
balık oldum deryalara ulaştım
kurumasın diye kavga fidanı
canım alıp canan ile bölüştüm
günlerim gecelerim
dost adını hecelerim
günlerim hey gecelerim
biter birgün acılarım hey
derviş olan kavga kucağındadır
kan bulaşan tenin sıcağındadır
yürek zorlu yolculuklara gebe
onbeşinde sevdalık çağındadır
yüreğim alıp kavgaya yürüdüm
yürüdüm dağların doruğuna eriştim
kurumasın diye sevda fidanı
öfkem alıp yüreklerde bölüştüm
http://www.youtube.com/watch?v=LR4S7Gs1nvw
bir ahmet telli şiiri.
dünyanin disina atilmis bir adimdin sen
ömrümüzse karsiliksiz sorulardi hepsi bu
su samanyolu hani avuçlarindan dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuga çikiyorum kar yagiyor
bir ask tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
çocuksun sen sesindeki tipiye tutuldugum
dönüsen ve suya dönüsen sorular soruyorsun
sesin bir çaglayan olup dolduruyor uçurumlarimi
kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davraniyorum
kekemeyim en az kasabali asklar kadar mahçup
ve üzgün kentler ariyorum ayriliklar için
bir yanlisligim bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun daga tasa
bir daha dogmamak için dogmak diyorsun
ölümlülerin isi bir de mutlu olanlarin
onlarin hep bir öyküsü olur ve yasarlar
birakip gidemezler alistiklari ne varsa
çocuksun sen her ayrilikta imlasi bozulan
susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karsiligini bilmiyor kimse
kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adi ask oluyor artik
asksa dünyanin çoktan unuttugu bir tansik
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düsüyorsun bir çiy damlasi olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarimin içindesin
sonsuz bir uykuya daliyorum sonra ve sen
hiç büyümüyorsun artik iyi ki büyümüyorsun
adinla basliyorum her siire ve her misrada
esirgeyensin bagislayansin, biad ediyorum.
çocuksun sen ve bu dünya sana göre degil
2
çocuksun sen sesinin çaglayanina düstüm
bir çiçege tutundum düserken, ordayim hâlâ
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
zaman benim iste, nesnelesiyor tüm anlar
dursam ölürüm paramparça olur dünya
çocuksun sen sesinin çaglayanina düstügüm
uçurum diyordun bir ask uçurum özlemidir
birakiyorum öyleyse kendimi sesinin bosluguna
tutunabilecegim tüm umutlari görmiyeyim için
gözlerimi bagliyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha baglanmisti, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
bir rüzgâr esse ellerin feslegen kokuyor
kirlangiçlar konuyor alnina aksamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan agaciyla konusuyorum
ayriligin zorlastigi yerdeyim ve dalginligim
bir mülteci hüznüne dönüyor artik bu kentte
çocuksun sen alnina kirlangiçlar konan
bir bulutun pesine takilip gittigimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
batik bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizligim firtinalar patlarken
gövdem köle tacirlerinin barut yaniklari içinde
ve gittikçe acitiyor yaralarimi tuzlu su
çocuksun sen, büyümek yakismazdi hiç
gülüsünün kokusuyla yeserdi bu elma agaci
(solugunun elma kokmasi bundandi belki)
bir elma kokusuna tutundum düserken
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
çocuksun sen, çocugumsun
http://www.youtube.com/watch?v=0_2huE4qIGM
dünyanin disina atilmis bir adimdin sen
ömrümüzse karsiliksiz sorulardi hepsi bu
su samanyolu hani avuçlarindan dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuga çikiyorum kar yagiyor
bir ask tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
çocuksun sen sesindeki tipiye tutuldugum
dönüsen ve suya dönüsen sorular soruyorsun
sesin bir çaglayan olup dolduruyor uçurumlarimi
kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davraniyorum
kekemeyim en az kasabali asklar kadar mahçup
ve üzgün kentler ariyorum ayriliklar için
bir yanlisligim bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun daga tasa
bir daha dogmamak için dogmak diyorsun
ölümlülerin isi bir de mutlu olanlarin
onlarin hep bir öyküsü olur ve yasarlar
birakip gidemezler alistiklari ne varsa
çocuksun sen her ayrilikta imlasi bozulan
susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karsiligini bilmiyor kimse
kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adi ask oluyor artik
asksa dünyanin çoktan unuttugu bir tansik
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düsüyorsun bir çiy damlasi olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarimin içindesin
sonsuz bir uykuya daliyorum sonra ve sen
hiç büyümüyorsun artik iyi ki büyümüyorsun
adinla basliyorum her siire ve her misrada
esirgeyensin bagislayansin, biad ediyorum.
çocuksun sen ve bu dünya sana göre degil
2
çocuksun sen sesinin çaglayanina düstüm
bir çiçege tutundum düserken, ordayim hâlâ
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
zaman benim iste, nesnelesiyor tüm anlar
dursam ölürüm paramparça olur dünya
çocuksun sen sesinin çaglayanina düstügüm
uçurum diyordun bir ask uçurum özlemidir
birakiyorum öyleyse kendimi sesinin bosluguna
tutunabilecegim tüm umutlari görmiyeyim için
gözlerimi bagliyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha baglanmisti, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
bir rüzgâr esse ellerin feslegen kokuyor
kirlangiçlar konuyor alnina aksamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan agaciyla konusuyorum
ayriligin zorlastigi yerdeyim ve dalginligim
bir mülteci hüznüne dönüyor artik bu kentte
çocuksun sen alnina kirlangiçlar konan
bir bulutun pesine takilip gittigimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
batik bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizligim firtinalar patlarken
gövdem köle tacirlerinin barut yaniklari içinde
ve gittikçe acitiyor yaralarimi tuzlu su
çocuksun sen, büyümek yakismazdi hiç
gülüsünün kokusuyla yeserdi bu elma agaci
(solugunun elma kokmasi bundandi belki)
bir elma kokusuna tutundum düserken
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
çocuksun sen, çocugumsun
http://www.youtube.com/watch?v=0_2huE4qIGM
bir grup yorum parçasıdır.
çatal çama kurşun attım geçmedi
ali efe’ye ayran verdim içmedi
öşürcü yakup elime geçmedi
teke bıçak tırpan gibi biçmedi
kova kova çapulama kum doldu
silahlarım senin için gün doldu
öşürcüler bizim köyden kovuldu
düşmanlarım dumanlara boğuldu
http://www.youtube.com/watch?v=rCF8gWdLOms
çatal çama kurşun attım geçmedi
ali efe’ye ayran verdim içmedi
öşürcü yakup elime geçmedi
teke bıçak tırpan gibi biçmedi
kova kova çapulama kum doldu
silahlarım senin için gün doldu
öşürcüler bizim köyden kovuldu
düşmanlarım dumanlara boğuldu
http://www.youtube.com/watch?v=rCF8gWdLOms
bir ahmet telli şiiri.
düşüyorum
karıncanın peşine minik depremler oluyor
yabanıl ot kokuları, sonra düşler, düşüyorum
puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli
sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde
burdayım sözümde,yanlışsa da bu istasyon
bir ben yitirmedim galiba belleğimi bir de
şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler
hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden
akşamüstleri fesleğenleri suluyorum
bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum
acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
inat ve öfke,kaybediş ve kayboluş oluyoruz
komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın
ayışığı, telgraf direkleri ve fesleğenler
burdayız işte durgun bir sessizlikteyiz şimdi
unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran
kampana çalarken çöldeyiz o geniş çevrende
mısır'ı soyun diyordu musa belleksizdir firavun
babil ve burası iki istasyon iki uzak nokta
belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik
düşler ve tarih inilecek son istasyon
burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi
beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense
çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
o kadar azız ki mutluluk bile bizden çok
http://www.youtube.com/watch?v=rDE1tpw6x-Q
düşüyorum
karıncanın peşine minik depremler oluyor
yabanıl ot kokuları, sonra düşler, düşüyorum
puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli
sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde
burdayım sözümde,yanlışsa da bu istasyon
bir ben yitirmedim galiba belleğimi bir de
şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler
hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden
akşamüstleri fesleğenleri suluyorum
bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum
acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik
inat ve öfke,kaybediş ve kayboluş oluyoruz
komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın
ayışığı, telgraf direkleri ve fesleğenler
burdayız işte durgun bir sessizlikteyiz şimdi
unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran
kampana çalarken çöldeyiz o geniş çevrende
mısır'ı soyun diyordu musa belleksizdir firavun
babil ve burası iki istasyon iki uzak nokta
belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik
düşler ve tarih inilecek son istasyon
burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi
beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense
çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
o kadar azız ki mutluluk bile bizden çok
http://www.youtube.com/watch?v=rDE1tpw6x-Q
bir ahmet arif şiiri.
gördüler
yedi cihan,
in, cin kaf dağının ardındakiler,
kıtlık da kıran da olsa
gördüler analar neler doğurur
aman aman hey
dünyalar vardır elvan,
bir su damlasında, bir kıl ucunda,
meyvalar vardır, meyvalar,
ağacı, omcası yok,
sana vurgun, sana dost.
beride kabil'in murdar baltası
ve kan değirmenleri,
kader kahpesi.
beride borazancıları o puşt ölümün,
hazır ırzını vermeğe
yiğitler vuruldukça.
timsah kısmı çünkü yavrusunu yer
akarsu duruldukça.
cadı, yalan hamurunu dağ - dağ yoğurur
aman aman hey
bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
macera değil.
yaşamak, sade "yaşamak"
yosun, solucan harcıdır.
öyle açar ki murat.
susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
daha bir burcu - burcudur
bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
macera değil
sardığım toprağımın altın sabrıdır.
o sert, erkek hüznüdür lahza başında
cıgara değil.
ve sevgilim uykusunda bağrır
aman aman hey
meltemin bir tadı, ustura ağzı
biri, kız memesi, tılsım,
yağmurun bir damlası süzülmüş küfür,
bir damlası, aşk.
senin uykuların hayın,
düşlerin kardeş.
duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?
gece, samanyollarında rüzgar çıkıncaya dek,
mısralarım kardeş, kardeş çağırır
aman aman hey
serabın bir sonu vardır,
ufkun, sıradağın sonu.
uçarın, kaçarın bir sonu vardır
senin sonun yok.
mandaların, kavakların pazarı olur,
senin pazarın olamaz.
sensiz nar çatlamaz, bebek gııı demez.
beni böyle şair, divane etmez,
kızımın çatal göğsü.
senin yüzün suyu hürmetinedir
buğdalara, cevizlere yürüyen
kara toprağın ak südü
bir bilsen kimlere tasa, kedersin,
anlar mısın, şaşırıp ağlar mısın ki?
bir bilsen kardeşlerim ne can çocuklar
ve bilsen nasıl vurur beni bu duvar.
akşam - akşam, kara sevdam ağarır
aman, aman hey
http://www.youtube.com/watch?v=gV79mD7xZA0
gördüler
yedi cihan,
in, cin kaf dağının ardındakiler,
kıtlık da kıran da olsa
gördüler analar neler doğurur
aman aman hey
dünyalar vardır elvan,
bir su damlasında, bir kıl ucunda,
meyvalar vardır, meyvalar,
ağacı, omcası yok,
sana vurgun, sana dost.
beride kabil'in murdar baltası
ve kan değirmenleri,
kader kahpesi.
beride borazancıları o puşt ölümün,
hazır ırzını vermeğe
yiğitler vuruldukça.
timsah kısmı çünkü yavrusunu yer
akarsu duruldukça.
cadı, yalan hamurunu dağ - dağ yoğurur
aman aman hey
bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
macera değil.
yaşamak, sade "yaşamak"
yosun, solucan harcıdır.
öyle açar ki murat.
susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
daha bir burcu - burcudur
bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
macera değil
sardığım toprağımın altın sabrıdır.
o sert, erkek hüznüdür lahza başında
cıgara değil.
ve sevgilim uykusunda bağrır
aman aman hey
meltemin bir tadı, ustura ağzı
biri, kız memesi, tılsım,
yağmurun bir damlası süzülmüş küfür,
bir damlası, aşk.
senin uykuların hayın,
düşlerin kardeş.
duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?
gece, samanyollarında rüzgar çıkıncaya dek,
mısralarım kardeş, kardeş çağırır
aman aman hey
serabın bir sonu vardır,
ufkun, sıradağın sonu.
uçarın, kaçarın bir sonu vardır
senin sonun yok.
mandaların, kavakların pazarı olur,
senin pazarın olamaz.
sensiz nar çatlamaz, bebek gııı demez.
beni böyle şair, divane etmez,
kızımın çatal göğsü.
senin yüzün suyu hürmetinedir
buğdalara, cevizlere yürüyen
kara toprağın ak südü
bir bilsen kimlere tasa, kedersin,
anlar mısın, şaşırıp ağlar mısın ki?
bir bilsen kardeşlerim ne can çocuklar
ve bilsen nasıl vurur beni bu duvar.
akşam - akşam, kara sevdam ağarır
aman, aman hey
http://www.youtube.com/watch?v=gV79mD7xZA0
bir ahmet telli şiiri.
bu kent öldürüldü diyorlar
kurşuna dizildi bir gece yarısı
hayaletler geziniyormuş şimdi
sokak aralarında ve caddelerde
baykuş tüneği olmuş alanlar
ve yarasalar uçuşuyormuş...
silah ve esrar kaçakçıları
altın çağını yaşarlarken
artıyormuş bir yandan da
kumarhaneler,meyhaneler
borsa oyunları hileli iflaslar
birbirini kovalayıp dururken
nasıl çıkmışsa pek bilinmiyor
yaygınmış şimdilerde rus ruleti
intiharların sayısı bilinmiyor
çoğalıp duruyormuş fahişeler
ve artık bunların hiç biri
olay bile sayılmıyormuş şimdi
bu kent öldürüldü diyorlar
bahar gelmez artık buraya
bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
ben inanmıyorum kim ne derse desin
sodon ve gomore efsanelerde kaldı
yaşanan bir başka tarih şimdi
şöyle bir dokunsak toprağa yalın ayak
duyacağiz belki tarihin akışını
baharda gecikebilir unutmayalım
böyle okuduk tarihin kitaplarından
hele vakit gelsin,sevda dal versin
uzanacağiz bir sabah çiçekli bir ağaca
unutmayalım aşkın sımsıcaklığını
suskun bekleyişlerini varoşların
kitapları,fabrikaları unutmayalım
unutmayalım dağların öyküsünü
zincirlerini kırmasını bilir bir kent
aovrayı unutmayalım
kışlık saray ne kadar dayanabilir
hayatı kollamasını bilenlere
ölüm suretini gezdiren serseriler
sızıp kalacaklar birazdan
ve bir tül gibi yırtılırken çevren
bu kent yeniden yaşanacaktır
bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
ben inanmıyorum kim ne derse desin
http://www.youtube.com/watch?v=KdEDr8KwvGU
bu kent öldürüldü diyorlar
kurşuna dizildi bir gece yarısı
hayaletler geziniyormuş şimdi
sokak aralarında ve caddelerde
baykuş tüneği olmuş alanlar
ve yarasalar uçuşuyormuş...
silah ve esrar kaçakçıları
altın çağını yaşarlarken
artıyormuş bir yandan da
kumarhaneler,meyhaneler
borsa oyunları hileli iflaslar
birbirini kovalayıp dururken
nasıl çıkmışsa pek bilinmiyor
yaygınmış şimdilerde rus ruleti
intiharların sayısı bilinmiyor
çoğalıp duruyormuş fahişeler
ve artık bunların hiç biri
olay bile sayılmıyormuş şimdi
bu kent öldürüldü diyorlar
bahar gelmez artık buraya
bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
ben inanmıyorum kim ne derse desin
sodon ve gomore efsanelerde kaldı
yaşanan bir başka tarih şimdi
şöyle bir dokunsak toprağa yalın ayak
duyacağiz belki tarihin akışını
baharda gecikebilir unutmayalım
böyle okuduk tarihin kitaplarından
hele vakit gelsin,sevda dal versin
uzanacağiz bir sabah çiçekli bir ağaca
unutmayalım aşkın sımsıcaklığını
suskun bekleyişlerini varoşların
kitapları,fabrikaları unutmayalım
unutmayalım dağların öyküsünü
zincirlerini kırmasını bilir bir kent
aovrayı unutmayalım
kışlık saray ne kadar dayanabilir
hayatı kollamasını bilenlere
ölüm suretini gezdiren serseriler
sızıp kalacaklar birazdan
ve bir tül gibi yırtılırken çevren
bu kent yeniden yaşanacaktır
bir kent nasıl öldürülür göz göre göre
ben inanmıyorum kim ne derse desin
http://www.youtube.com/watch?v=KdEDr8KwvGU
bir grup yorum parçasıdır.
tutmamışsan kolundan
bir tükenip yorulmuşun
avutmamışsan umutsuzluğu
“su” diyene vermemişsen
sende iş yok be kardeşim
alnındaki çizgilere
gözündeki ışıltıya
borçlusun sen yaşamın kendisine
“kolay gelsin” dememişsen
taş kıran işçilere
“günaydın”sız bırakmışsan
bahçe bezeyenleri
pankartlı yürüyüşlere
ve halaylı grevlere
katılmayı bir aşk gibi
ta şuranda duymamışsan
http://www.youtube.com/watch?v=F67kUBIbUeQ
tutmamışsan kolundan
bir tükenip yorulmuşun
avutmamışsan umutsuzluğu
“su” diyene vermemişsen
sende iş yok be kardeşim
alnındaki çizgilere
gözündeki ışıltıya
borçlusun sen yaşamın kendisine
“kolay gelsin” dememişsen
taş kıran işçilere
“günaydın”sız bırakmışsan
bahçe bezeyenleri
pankartlı yürüyüşlere
ve halaylı grevlere
katılmayı bir aşk gibi
ta şuranda duymamışsan
http://www.youtube.com/watch?v=F67kUBIbUeQ
bir grup yorum parçasıdır.
hayat damla damla berraklaşıyor kara tende
hayat ılgıt ılgıt esip gidiyor işkencede
baskı mapus zulüm kan ile örülü
seti yıkıp aşıyor derya ırmaklar
hayat yeşilde yeşil yosunda
yosunlar boy veriyor kuytuluklarda
düşmesin kirpiklerinin gölgesinden başka gölge
doğacak yarının şafağı olan gözlerine
sımsıkı yumruk misali sevdiğim
yarının sahibi o gözlerine
o gözlerinde çizgilenecek
sevdamızın bebeğimin yarını alın yazısı
zincire vurulmuş sevdamızın incecik bileği
bekler sevdayla kin ile korlanmış gözlerini
gözünde çakan şafağın kızıllığında yunup
silah sesleriyle halaya durup
beyaz gelinlik giydireceğiz
kendi ellerimizle vefalı yare
kendi ellerimizle cennet vatana
http://www.youtube.com/watch?v=J53v_BQU70I
hayat damla damla berraklaşıyor kara tende
hayat ılgıt ılgıt esip gidiyor işkencede
baskı mapus zulüm kan ile örülü
seti yıkıp aşıyor derya ırmaklar
hayat yeşilde yeşil yosunda
yosunlar boy veriyor kuytuluklarda
düşmesin kirpiklerinin gölgesinden başka gölge
doğacak yarının şafağı olan gözlerine
sımsıkı yumruk misali sevdiğim
yarının sahibi o gözlerine
o gözlerinde çizgilenecek
sevdamızın bebeğimin yarını alın yazısı
zincire vurulmuş sevdamızın incecik bileği
bekler sevdayla kin ile korlanmış gözlerini
gözünde çakan şafağın kızıllığında yunup
silah sesleriyle halaya durup
beyaz gelinlik giydireceğiz
kendi ellerimizle vefalı yare
kendi ellerimizle cennet vatana
http://www.youtube.com/watch?v=J53v_BQU70I
bir grup yorum parçasıdır.
döşümüze ölüm basmış kardeşler
karanlık da yağar canlar üstüne
zincir sesleriyle sızlar bilekler
gülerken bildiğim ağlar üstüne
kucakta kucakta kalmış ölüler
doğmadan gidenler haykıran gözler
karanlıkta kana bulanan yüzler
gözler göçtü parelendi yürekler
dağlara çıkam dedim
dosta ulaşam dedim
dost ben senin derdinden
dağlara mekan dedim
http://www.youtube.com/watch?v=wwM8D3J8aZo
döşümüze ölüm basmış kardeşler
karanlık da yağar canlar üstüne
zincir sesleriyle sızlar bilekler
gülerken bildiğim ağlar üstüne
kucakta kucakta kalmış ölüler
doğmadan gidenler haykıran gözler
karanlıkta kana bulanan yüzler
gözler göçtü parelendi yürekler
dağlara çıkam dedim
dosta ulaşam dedim
dost ben senin derdinden
dağlara mekan dedim
http://www.youtube.com/watch?v=wwM8D3J8aZo
bir ahmet telli şiiri.
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler
oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
' tükürsem cinayet sayılır' diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların
uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
içimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
http://www.youtube.com/watch?v=3KgKtt4Wbaw
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler
oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
' tükürsem cinayet sayılır' diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların
uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma
sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
içimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
http://www.youtube.com/watch?v=3KgKtt4Wbaw
bir grup yorum parçasıdır.
başına döndüğüm kurban olduğum
ağlar dolanıram yar deyi deyi
ezel bahar yaz ayları misali
çağlar dolanıram yar deyi deyi
çoktan beri terketmişem ben yari
hasta yüreğimden çıkmıyor zarı
yanar oldu sönmez yüreğim narı
dağlar dolanıram yar deyi deyi
evlerinin önü kavak
elim kınalı yüzümde duvak
merhamet et halime bak
oy oy sebebim oy oy vebahtım
oy oy sebebim
http://www.youtube.com/watch?v=k6VyDH-qSG4
başına döndüğüm kurban olduğum
ağlar dolanıram yar deyi deyi
ezel bahar yaz ayları misali
çağlar dolanıram yar deyi deyi
çoktan beri terketmişem ben yari
hasta yüreğimden çıkmıyor zarı
yanar oldu sönmez yüreğim narı
dağlar dolanıram yar deyi deyi
evlerinin önü kavak
elim kınalı yüzümde duvak
merhamet et halime bak
oy oy sebebim oy oy vebahtım
oy oy sebebim
http://www.youtube.com/watch?v=k6VyDH-qSG4
maradona'yı izlemiş bir neslin evladı olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, yeryüzünün gelmiş geçmiş en mükemmel futbolcusu.
''..adem evvelinden beri bir yanımız noksandır neylersin
beni bu alemde divane gibi gezdiren sen değil misin..''
http://www.youtube.com/watch?v=iwM-C0rBHlY
beni bu alemde divane gibi gezdiren sen değil misin..''
http://www.youtube.com/watch?v=iwM-C0rBHlY
bir grup yorum parçasıdır.
üç karanfil türkü söyler bağcılar’da geceleyin
yanmaz yürek nasır tutmuş kor içinde kalmış deyin
al beni de al beni de yüreğine sar beni de
umut şaha kalkmış dostlar korku salmış eceline
inancımızın sesidir şehitlerimizden kalan
öfkemizin mayasıdır türkümüzü sonsuz kılan
işte bizim son sözümüz kanımızla yazıyoruz
özgür doğacak günlerin bedelini ödüyoruz
sarıl yurduna sahip çık yarına
savaşmak yenilmez kılar insanı
biz ki yangınlardan çıkıp geliriz
sıcak namlulura damlar tenimiz
kuşatmalarda teslim olan sendin
sen teslim ol bize ölüm sen teslim ol
http://www.youtube.com/watch?v=ZT7A0m9CwrQ
üç karanfil türkü söyler bağcılar’da geceleyin
yanmaz yürek nasır tutmuş kor içinde kalmış deyin
al beni de al beni de yüreğine sar beni de
umut şaha kalkmış dostlar korku salmış eceline
inancımızın sesidir şehitlerimizden kalan
öfkemizin mayasıdır türkümüzü sonsuz kılan
işte bizim son sözümüz kanımızla yazıyoruz
özgür doğacak günlerin bedelini ödüyoruz
sarıl yurduna sahip çık yarına
savaşmak yenilmez kılar insanı
biz ki yangınlardan çıkıp geliriz
sıcak namlulura damlar tenimiz
kuşatmalarda teslim olan sendin
sen teslim ol bize ölüm sen teslim ol
http://www.youtube.com/watch?v=ZT7A0m9CwrQ
bir ahmet telli şiiri.
aşklar mı diyordun, anladım
senin incindiğin benimse
yollara düştüğümdür yeniden
biten bir aşk için
söylenecek söz şu olmalı
güzeldi yine de
hiç kimse bir aşkı
onarmaya kalkmasın
kaybedilmeye değer
en güzel anında bitirilmişse eğer
http://www.youtube.com/watch?v=Mm6TiAoVS8k
aşklar mı diyordun, anladım
senin incindiğin benimse
yollara düştüğümdür yeniden
biten bir aşk için
söylenecek söz şu olmalı
güzeldi yine de
hiç kimse bir aşkı
onarmaya kalkmasın
kaybedilmeye değer
en güzel anında bitirilmişse eğer
http://www.youtube.com/watch?v=Mm6TiAoVS8k
bir ahmet telli şiiri.
aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
uzun bir hastalık gibi
aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
bitti
bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
ihmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
belki bir yağmur yağar akşama doğru
yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
aşk da bitti diyordu ya bir şair
aşk bitti işte tam da öyle
http://www.youtube.com/watch?v=Mm6TiAoVS8k
aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
uzun bir hastalık gibi
aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
bitti
bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
ihmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
belki bir yağmur yağar akşama doğru
yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
aşk da bitti diyordu ya bir şair
aşk bitti işte tam da öyle
http://www.youtube.com/watch?v=Mm6TiAoVS8k
bir ahmet arif şiiri.
maviye
maviye çalar gözlerin
yangın mavisine
rüzgarda asi
körsem
senden gayrısına yoksam
bozuksam
can benim, düş benim
ellere nesi
hadi gel
ay karanlık
itten aç
yılandan çıplak
vurgun ve bela
geliş durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım
ille de ille
sevmelerim
sevmelerim gibisi
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel
ay karanlık
dört yanım puşt zulası
dost yüzlü
dost gülücüklü
cigaramdan yanar
alnım öperler
suskun, hayın, çıyansı
dört yanım puşt zulası
dönerim dönerim çıkmaz
ey leylim gecede ölesim tutmuş
etme gel
ay karanlık
http://www.youtube.com/watch?v=_InVZHYRYSU
maviye
maviye çalar gözlerin
yangın mavisine
rüzgarda asi
körsem
senden gayrısına yoksam
bozuksam
can benim, düş benim
ellere nesi
hadi gel
ay karanlık
itten aç
yılandan çıplak
vurgun ve bela
geliş durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım
ille de ille
sevmelerim
sevmelerim gibisi
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel
ay karanlık
dört yanım puşt zulası
dost yüzlü
dost gülücüklü
cigaramdan yanar
alnım öperler
suskun, hayın, çıyansı
dört yanım puşt zulası
dönerim dönerim çıkmaz
ey leylim gecede ölesim tutmuş
etme gel
ay karanlık
http://www.youtube.com/watch?v=_InVZHYRYSU
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?