how i met your other

bir burada eksikti dediğim. adam bu troll haliyle var mısın yok musun gibi skimsonik yarışmadan para kazanmıştır. ama saçma tarzından haz etmediğim birisidir. donuz adlı güzelliği keşfetmemi sağlayan ekşi yazarlarındandır.

beşiktaşın 104.yılında "hedefimiz feneri 100.yılında şampiyon yapmamak" gibi bir kulüp vizyonu belirleyebilen ve bu çürük zihniyeti sonucu başarısız olan kulüp başkanının beslediği adamların giderek içinde palazlandığı, üyelik için neredeyse adli sicil kaydı isteyecek kadar otokontrol eksikliği olan, sosyal duyarlılığı (düzenlediği kampanyalar, vefat edenleri anmalar, toplumun sesi olan hamleler, zorda olanlara destek mesajları vs.) hariç beğenmediğim oluşum.

başkan ve yeni nesil taraftardaki sarı-lacivert kompleks bitmediği sürece de daha iyi durumda olacağını sanmıyorum.

(bkz: fenerleşmek)

biz bekar ve üşengeç erkekler için "bu hafta ne giysem" şeklinde kendini gösteren sorunsaldır.

bu şarkının zeki müren den başka yorumu yalan demek müzeyyen ablaya hakarettir. rakı sofralarımın demirbaşıdır [ybkz]swh[/ybkz]

serdar ortaç bu konuya çok güzel değinmiştir son çalışmasında:

buralara buralara buralaraaaaa (yaz günü kar yağıyor canım), we dont need nooo eccukeyşşınnnn, keyşşıınnnn...

klibi için buyrunuz:

http://www.youtube.com/watch?v=uyqb1uVhakY

(bkz: belki)

artık pazartesi akşamları 21.55 te yayınlanacak dizi. ancak son bölümünde ismail abi nin başına gelenlerle üzmüş, sonrada bu kıza kadar ile yine kendine yakışan finali yapmıştır.

onur ünlü ve burak aksak büyük işler başarıyorlar bu dizide.uzun zamandır absürt komedimiz olmamıştı, hele ki bu kalitede hiç olmamıştı.

evlilik tarihini 12 haziran'a aldırmış ve "ben seçimimi yaptım" demiş, romantik beşiktaşlı yazar tayfasının güzel adamlarından biri.

alperen ocakları ve nizam-ı alem anlayışıyla islami milliyetçilik gibi türkiye için çok tehlikeli sonuçlar doğurduğunu geçmişte gördüğümüz bir ideolojiye sahip olması sebebiyle, siyasi arenadan kaybolması ülkenin hayrına olacaktı, eğer iktidar partisi gün geçtikçe faşist, ırkçı ve dikta yanlısı bir kimliğe bürünmeseydi. şimdi olsalar da olur olmasalar da, nasıl olsa muadilleri çok daha güçlü.

gürsel tekin, sinan aygün gibi adamlara rağmen, son anda kendisine duyduğum güvenden dolayı oyumu almış liderdir. statükonun feriştahı olagelmiş chp de başa geldikten sonraki kısacık dönemde bir şeyleri değiştirmek için çabalaması bile kendisine %5 oy artışı olarak geri dönmüştür. önünde zorlu bir süreç var, artık halka yakınlaşma politikasının giriş kısmından gelişme kısmına geçirmeli partiyi. önümüzdeki en yakın yol yerel seçimler. burada artık daha farklı bir chp görmek istiyorum.

iktidarın maçası yemediği için, muhalefetin de daha fazla oy kaybı yaşamamak için kaldıramadığı/düşüremediği seçim barajı saçmalığı dışında belki de seçimin tüm kesimler için tek ortak güzelliği olan halk iradesinin meclise yansıma yüzdesindeki artıştan kaynaklanan abukluktur. 2 seçim önce %60 ile mecliste temsil edilebilen halkın bu seçimler sonucunda temsil oranı %95 olacak. böylece diğer partilerin de koltuk sayısı artmış oluyor. bu nedenle iktidar partisi oyunu arttırsa bile ivmesi düşmüş ve koltuk kaybetmiş oluyor. seçime katılan seçmen sayısının da arttığını unutmayalım.

merkez sağı temsil eden güçlü bir parti olmamaya devam ettiği sürece değişmeyecek durum. ülke genelinde uç partilere oy çıkmamaktadır. mhp uç bir partiyken devlet bahçeli nin ılımlı siyaseti sonrası merkezden oy alabilmiştir. o partinin başında tuğrul türkeş ya da onun zihniyetinde birisi olsaydı, şu an mhp meclis dışıydı ve akp başkanlık sistemi için çalışmalara başlamıştı bile. akp ise merkez sağdaki boşluğu dolduran ama merkezde olmayan bir partidir. dolayısıyla merkezin oylarını süpürmüştür.
öte yandan sol kesimde ise yılların statükocusu chp den başka bir seçenek olmamasına rağmen, gittikçe güçlenen kürt hareketi ve cumhuriyet güçbirliği adlı gereksiz oluşum nedeniyle oylar bölünmekte, yeniden solcu kimliğine dönmeye başlayan chp % 40 ı görebilecekken % 25 lerde sürünmektedir. bunun sebebi de oyları bölen kesime yakınlaşamaması ve baykal döneminde oluşan, hala etkilerini bariz gördüğümüz antipatidir.

beşiktaş taraftarını beşiktaş taraftarı yapan sadece aşkı değil, aynı zamanda halkın yanında duruşu, toplumsal olaylara kayıtsız kalmaması ve bir çok ideolojiden insanı aynı renkler altında birleştirebilmek olduğu için, bu taraftarın bulunduğu bir oluşumdan beklenmemesi gereken özellik.

beşiktaş taraftarı ülkesinde olan her konuyu tartışabilen, tepkisini veya desteğini ortaya koyabilen bir topluluktur. tartışmalar sırasında hakaret, saygısızlık ve tahammülsüzlük olmadığı sürece kartal sözlük ün apolitik olmaması bir sorun teşkil etmemelidir.

helal olsun denilemeyecek fakat aptallık gerizekalılık olarak da nitelenmesi yanlış olan eylemdir. boş oy atmakla eşdeğer bir davranıştır. bir insanın ideolojisini, fikirlerini yansıtan bir parti yoksa, sırf birilerine tepki olsun diye istemediği başka birilerine "oy bölünmesin" mantığıyla oy vermek istemiyor olabilir bu kişi. o nedenle de boş oy atmaktansa böyle bir ilgi çekme çabasına girmiştir diye düşünüyorum. davranış ergen davranışı ama orada hak veririm, ancak aptallık gerizekalılık değildir bu.

ben de açıkçası çok bocaladım bağımsızlar ve malum partiler arasında. çünkü hiçbiri benim görüşümü tam olarak yansıtamıyor. ama en sonunda ben oy atmasam da mecliste olacaklar bari oyum boşa gitmesin mantığıyla en yakın bulduğuma oyumu verdim. belki bu arkadaş o seçimi yapmak istememiştir. olamaz mı olabilir.

puma'ya gelene kadar reebok olurdu bu tercih. ben bundan daha güzel bir gümüşi/gri forma görmemiştim.

buyrunuz:http://4.bp.blogspot.com/_eyZIpPbjzfg/S1t9ZlMAKAI/AAAAAAAABO4/offGfR-R5Qs/s1600-h/DSC07872.JPG

ve bu da efsane kırmızı:http://bp3.blogger.com/_ZHF2LpqPWFw/SGYMUT6ycZI/AAAAAAAAAWI/WS9t04ZmPBY/s1600-h/besiktas2000.jpg

gönül ister ki kappa olsun bir juventus nostaljisi yaşatsın, ayrıca göze daha hoş görünsün.

ancak akılda kalıcılık açısından, üç çizgili adidas her zaman tercih sebebidir. şu anki tasarımlar çok güzel, umarım uzun yıllar adidas la çalışılır ve forma kulüple özdeşleşir. Tabii forma reklamı da beko olacak.

askeri birlik sayısı fazla olduğundan ben dahil birçok yazarın askerliğini yaptığı şehir. genel olarak da askeri seven bir halkı vardır.şehrin merkezi tek caddeden ibarettir: cumhuriyet (mecburiyet) caddesi. caddenin sonu havuzbaşı mevkine çıkar ki, yakınında 9.kolordu ana karargahı bulunmaktadır. bu nedenle şehir ve halk askerle iç içedir.

5 buçuk ayımın geçtiği bu şehirde tek sevmediğim olay ise, ramazan ayında tüm lokanta,cafe tarzı yerlerin iftara kadar kapalı olması, açık olanlarda ise üzerinizde pis bakışların toplanmasıydı. halbuki, hiç biri bilmez tabi askerde oruç tutmanın hangi şartlarda olduğunu, 3 saat önceden içtimaya alınıp sahur için bekletildiğinizi, ramazan döneminde eğitimlerin fiziksel açıdan daha da zorlaştırıldığını, komutanların "görev her şeyden önce gelir" diyerek oruç tutmayın iması yaptığını ve oruç tutan askerlere ne gözle baktıklarını.

öyle çok dindar bir adam değilim, ama tek ibadetim de bu olduğu için bu durumu tepkiyle karşıladım. en sonunda zaten tören takımına filan da seçilince tüm gün prova olacağından bırakmak durumunda kaldım. sağlık olsun, vatan sağolsun diyelim.

bunun dışında gezilecek yer açısından oldukça zengin bir şehirdir. üniversiteliler biz çarşıya çıktığımız zaman ortadan kaybolmaya dikkat ettikleri için fazla kimseyle tanışamadım. ama tanıştığım insanlar da bildiğimiz anadolu insanı güzelliğini taşıyan kişilerdi.

şimdi süper kupa yı oraya vereceklermiş. temmuz sıcağında o rakımda pert olacak futbolculara allah sabır versin diyorum, bizim sıcakkanlı portekiz çetemiz inşallah iklime uyum sağlar da feneri eli boş göndeririz.

liseli ergen misali sikme sokma muhabbeti döndürmeden, gerçekçi olup takımın durumunu şansını, değerlendirmemiz gereken maç.

erzurum seyahatine soğuk bakıyorum zira askerlikten sonra oraya gitmeye tövbe etmiştim.
ancak istanbuldaki zirve organizasyonuna canı gönülden katılım göstermek niyetindeyim.

maça gelirsek, yine alex i necip/fernandes/ersnt den biriyle kitlememiz ve bunu 90 dk yapıp schuster in yaptığı hataya düşmememiz gerekiyor. ayrıca oynarlarsa emenike niang dia gökhan gönül dörtlüsünün depar, deplase, çapraz koşu, yardırma tabir ettiğimiz hareketlerini tehlike oluşturmayacak boyutta tutmamız gerekmekte. eğer inönü deki maçın 45-60. dakikaları arasında oynadığımız oyunu 45 ya da 90 dk ya yayabilirsek bu maçı almamız çok kolaylaşacaktır. almeida ve pektemek in birlikte oynatılması kritik bir hamle, inşallah tayfur hoca tek forvet yanılgısına düşmez. zira rakipte lugano isminde bir ne idüğü belirsiz çocuğu var. maçın hakemi de sonuçta etkili olacaktır diye düşünüyorum.

özetle, kendi bacağımıza kurşun sıkmazsak, palandöken in eteklerinde "şampiyon beşiktaş" tezahüratları yankılanabilir.

tahminimiz ve temennilerimiz doğrultusunda başarılı bir operasyon geçirmiş, güleryüzlü küçücük fıçıcık haliyle aramıza dönerek sözlük camiasını sevinçlere gark etmiş prenses yazar. en kısa zamanda tamamen iyileşmesi ve esprili entry lerimize kahkahalarla gülebilmesi için gereğini arz ederim.