rakıdan sonra cila amaçlı içilen nanelisi makbuldur gözümde.
sigarayı bir türlü sevemeyen bünyenin zararlı keyif muadilidir.
zannedersem tek derdimizdi bu da. beşiktaşlı kaptanlarımız rıza, samet, hatta ziya yı çok minnetle karşılıyormuşuz, sanlı kaptanı mesela çok severmişiz gibi bir de renk ayrımcılığı yapıyoruz ne güzel.
şimdiki hocamız da kaptanımızdı yıllar boyu, o görevi layıkıyla yaptı mı? evet. peki nerden gelmişti? fenerbahçe. kalecimizdi bir ara kaptanımız. hala fenerbahçeliyim der kendisi.
en son deli bir kaptanımız vardı hatırlıyor musunuz? kendisini çekemeyen ve hala takımda tutulmasını sindiremediğim bir adam yüzünden jübilesini yapacağı senede tekme tokat takımdan kovuldu bu kaptan ve evet, beşiktaşlıydı.
daha önce de çokça yaşandı bu olay. "beşiktaşlıyım" diyen adamlara nasıl muamele ettiğimizi de gördük, onların zaman zaman nasıl takımı baltalayan hareketler yaptığını da. bu nedenle eğer kaptanlık vasfını yerine getirebiliyorsa, gönül verdiği renkleri tartışacak kadar takıntılı olmamak gerekir. sahada yüreğini ortaya koyması benim için yeterlidir.
cevher özer olayına gelince, allah aşkına ne kadar değer verdik biz basket takımına ve bu adama da yakışmadı bırakıp gitmesi deniyor? senin başkanın bütçeleri kısıcaz derken, kendi reklamını yapmak için kulübün nüfuzunu kullanırken, beş para etmez adamlara milyon euro ları sırf tribünün sesini kısmak için çarçur ederken, kulubün her türlü gelirini ipoteğe sokarken gıkın çıkmıyor, her sene bütün takımın (nerdeyse her branşta) dağıtılıp yeniden kurulmasına rağmen başarı bekliyorsun, senin kulüp adını taşıyan bir takım küme düşüyor ve bunun sorumluları hala görevde.
nereden nereye geliyor konu değil mi? bir de forlan ı filan getirecektik ya 5 milyon euro ücretle. yeter yıldırım demirören, hakikaten artık yeter!
şimdiki hocamız da kaptanımızdı yıllar boyu, o görevi layıkıyla yaptı mı? evet. peki nerden gelmişti? fenerbahçe. kalecimizdi bir ara kaptanımız. hala fenerbahçeliyim der kendisi.
en son deli bir kaptanımız vardı hatırlıyor musunuz? kendisini çekemeyen ve hala takımda tutulmasını sindiremediğim bir adam yüzünden jübilesini yapacağı senede tekme tokat takımdan kovuldu bu kaptan ve evet, beşiktaşlıydı.
daha önce de çokça yaşandı bu olay. "beşiktaşlıyım" diyen adamlara nasıl muamele ettiğimizi de gördük, onların zaman zaman nasıl takımı baltalayan hareketler yaptığını da. bu nedenle eğer kaptanlık vasfını yerine getirebiliyorsa, gönül verdiği renkleri tartışacak kadar takıntılı olmamak gerekir. sahada yüreğini ortaya koyması benim için yeterlidir.
cevher özer olayına gelince, allah aşkına ne kadar değer verdik biz basket takımına ve bu adama da yakışmadı bırakıp gitmesi deniyor? senin başkanın bütçeleri kısıcaz derken, kendi reklamını yapmak için kulübün nüfuzunu kullanırken, beş para etmez adamlara milyon euro ları sırf tribünün sesini kısmak için çarçur ederken, kulubün her türlü gelirini ipoteğe sokarken gıkın çıkmıyor, her sene bütün takımın (nerdeyse her branşta) dağıtılıp yeniden kurulmasına rağmen başarı bekliyorsun, senin kulüp adını taşıyan bir takım küme düşüyor ve bunun sorumluları hala görevde.
nereden nereye geliyor konu değil mi? bir de forlan ı filan getirecektik ya 5 milyon euro ücretle. yeter yıldırım demirören, hakikaten artık yeter!
galatasaray ın ilgilenmesine değil, bizim elimizde tutamadığımıza şaşırmadığım eski oyuncumuz. jorge mendes e nasıl para bulucaz değil mi? küçülmeye devam, ama bilinsin ki bu renkleri sevenlerin de, sadece sempati duyanların da gözünde küçülüyoruz giderek.
beşiktaşımın adına, şanına, tarihine, değerlerine yakışmayandır. ronaldo yu gezmeye değil de transfer etmeye getirse bile, 3 tane quaresma bulup takıma katsa bile bu görüşüm değişmeyecektir. son icraatı:
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1053417&Date=20.06.2011&CategoryID=84
kulübü kendi çıkarlarına alet etmek, alın size modern yöneticilik!
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1053417&Date=20.06.2011&CategoryID=84
kulübü kendi çıkarlarına alet etmek, alın size modern yöneticilik!
fenerbahçeyi önümüzdeki sezon 12 kişi oynatmaya hazırlanan basın.
http://www.yukleresim.com/?di=QL5S
http://www.yukleresim.com/?di=QL5S
limp bizkit sevmem ama fred durst bu şarkıda, halle berry de gothika temalı klibinde harika iş çıkarmışlardır.
oldukça fazla gideri olan bir şarkıdır gözümde.
oldukça fazla gideri olan bir şarkıdır gözümde.
bir fransız atasözü olduğu, albert camus hatta charles de gaule tarafından söylendiği iddia edilen söz.
orijinali: les cimetières sont remplis de gens indispensables
orijinali: les cimetières sont remplis de gens indispensables
agd olmak şeklinde kısaltılarak gizem yaratabileceğiniz eylem.
yamulmuyorsam 3 seferdir farkında olmadan irmik yerine köftelik bulgur ile icra etmeye çalıştığımdan dolayı başarılı olamadığım, iyi yapanın ayaklarına serileceğim tatlı. irmiklerin suda kaynadıkça dağılması yerine bir araya toplanması sonucu rulo krep elde eden bünye, haliyle dumur olmuştu. ama işte mutfakla aran bu kadar limoni olunca, irmiklerin o kadar esmer olamayacağını akıl edemiyorsun.
yarın kısmetse anne himyo geliyor, düdüklü tencerede yaptırıp dolapta stoklatıcam sözlük.
yarın kısmetse anne himyo geliyor, düdüklü tencerede yaptırıp dolapta stoklatıcam sözlük.
hayatıma kattığı tek güzel şey beşiktaşk olan insana atfedilmiş gün.
ben şöyle kutladım:
http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=24122233
ben şöyle kutladım:
http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=24122233
özellikle rakıdan sonra içilen ekşili bir işkembe ya da kelle paça, orgazmik haz yaratan yiyecekler sınıfında kafaya oynar. şahsım için rakının en güzel cilalarından biri de naneli nargiledir.
ne yeteneğim gelişsin diye üzerinde çalışacağım, ne de tercih edeceğim bir yöntemdir. kasmıycaksın abi, niye risk alıyosun ki? ucunda rezil olmak var sonuçta. sarılırsın, tek elle bantları tutar diğeriyle kopçayı çözersin, ve cennet önüne serilir, ohh miss, hiç kasamam aga, üşengeç adamım ben.
bugün tost makinesinde mantar ve sosis ızgara yapmak suretiyle yaşadığım keyif. ortaya çıkan lezzet ve biranın uyumu paha biçilemez.
(bkz: o beni prenses peri sanıyo)
gitsem de bir daha şu iğrenç ortama dönüşüm olmasa dediğim ülke. putin ve güdümündeki rus mafyası başımızdakilerden daha insancıl davranıyor halkına. az biraz rusça da var. iş imkanı da bol. daha ne isterim ki?
ancak kadınlar konusunda komşusu ukrayna tek geçilir, onu da belirteyim.
kısmet olursa bu sonbahar bir ön seyahat ile durum değerlendirmesi yapmak da planlarım arasında.
ancak kadınlar konusunda komşusu ukrayna tek geçilir, onu da belirteyim.
kısmet olursa bu sonbahar bir ön seyahat ile durum değerlendirmesi yapmak da planlarım arasında.
sabah sabah sözlüğü coşturmuş, bugünün cuma olduğunu hatırlatıp, silkinin kendinize gelin mesajı vermiştir. ama bilmiyorsun ki haftasonunu da çalışarak geçirmezsem tatilime gidemiyorum be sultanım, yine de ortamı şenlendirdiğin için müteşekkiriz.
aralıksız 4 seçimdir, 20 yıldır aynı adamı başa getirerek, yaptıklarına sesini çıkar(a)mayarak bu günlere gelmiş, halen bu zihniyete %50 lerde 60 larda desteğin çıkabildiği şehir. müstehak bunlar, daha bir şey görmediniz, dikta dönemine hazırlık olan istibdat sürecinde yaptığınız hatanın bedelinin ne kadar ağır olacağını göreceksiniz.
ben uzaklaştıkça tanıyamaz oldum, memleketimi, hemşerilerimi, yakınlarımı. tam zamanında kaçmışım sanırım. artık gökçek gitse kaç yazar? adam hanedanını başa getirecek gücü kazandı çoktan. kendi gidecek oğulları gelecek, hani şu samuray kılıcıyla oynayan, okulda hocasına cinsel teşhir yapan, iki kulübe birden başkan olup şike yapmaya çalışan oğullar. daha dur ankara, harikasın ankara, şimdi başka güzel ankara!
ben uzaklaştıkça tanıyamaz oldum, memleketimi, hemşerilerimi, yakınlarımı. tam zamanında kaçmışım sanırım. artık gökçek gitse kaç yazar? adam hanedanını başa getirecek gücü kazandı çoktan. kendi gidecek oğulları gelecek, hani şu samuray kılıcıyla oynayan, okulda hocasına cinsel teşhir yapan, iki kulübe birden başkan olup şike yapmaya çalışan oğullar. daha dur ankara, harikasın ankara, şimdi başka güzel ankara!
evde kullanılacak ıvır zıvır için güzel ürün gamları olan fakat mobilyalar konusunda sıçışa geçen marka. bir kere renk ve model seçeneğini kısıtlamışsın, baştan kaybetmişsin arkadaşım sen. senin dandik renkli kanepene vereceğim parayla gidip özel sipariş oturma grubu yaptırdım lan ben. zaten isveç gibi emeğin hayli değerli olduğu, kalitenin üst düzeyde olduğu bir sanayi ülkesinden nasıl böyle vasat bir marka dünyaca popüler olabilmiş anlamış değilim. ha bir de ikea dan alışveriş yapmayı, starbucks da kahve içmekle bir tutup bunu statü göstergesi sayan zihniyet var ki, azalarak bitsin mümkünse.
ben daha ismini söyleyemezken, bu grubun parçalarındaki soloları çalamamaktan yakınan dostlarımın olduğunu bilmek ayrı bir dumur sebebidir. yetenek başka bir şey aga.
bunun bir de seni kaybetmek istemiyorum eklentisi vardır ki, o an karşınızda duran liseli ergen zihniyetindeki insana voleci şeref misali gelişine vurma isteği içinizde tavan yapar. en güzeli benim yeterince arkadaşım var diyip teşekkür ederek ortamdan uzaklaşmaktır, kişiyi de hayatından silmektir. zira, aranızdaki şey her neyse artık eskisi gibi olmayacaktır kesinlikle.
bunu söyleyen insan, "sana vereceğime çalıya çırpıya sürterim" dese bile şu cümlenin verdiği hissiyatı veremez size.
bunu söyleyen insan, "sana vereceğime çalıya çırpıya sürterim" dese bile şu cümlenin verdiği hissiyatı veremez size.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?