confessions

gagam koptu sira pencelerimde

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 947
  2. takipçi 0
  3. puan 18582

5 şubat 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı

gagam koptu sira pencelerimde
armayı taşıyabilecek futbolcuların hangileri olduğunu öğrenmiş olduğumuz karşılaşmadır.

efendim neymiş mücadele eden ama quaresma gibi yetenekli olmayan futbolculardan bir cacık olmazmış. önce git şu maçı izle sonra da siktir git kardeşim. şu 11'e sadece fernandes'i koysan fenerbahçe'yi sabaha kadar yenerdik. beşiktaş mücadeledir baylar, bayanlar. beşiktaş milyon dolarları cebine indirip de yatanların takımı değildir. beşiktaş bugün sahada oynayan [ybkz]swh[/ybkz]10 futbolcunun takımıdır. armamızı ancak canını dişine takıp ölümüne koşanlar temsil edebilir.

maça dair de 1-2 kelam edelim.
-carlos hocanın tanju'yu oyundan çıkarmasına bir türlü aklım ermedi valla. stoch'u durdurup ordan yardıran bir tanju'yu neden oyundan çıkarırsın ki?
-solda savunma amaçlı oynatılan ersan iyi bir tercihti. ancak fenerbahçe'nin o kanattan hücum yapmaması bu tercihi biraz aleyhimize çevirdi. ekrem, tanju yerine değil de ersan yerine girse hücumda daha etkili olabilirdik bence.
-simao koştu falan ama bekleneni bir türlü yapamadı. yetenekli oyuncu olarak ilerde daha çok iş yapması lazımdı ama olmadı. necip-simao değişikliği ile veli'yi simao'nun yerine çekip necip'i orta sahaya koymak daha akılcı olabilirdi.
-edu'yu oyuna alıp mevcut dizilişte devam etmek yerine çift santrafora dönülmesi daha mantıklı olurdu. çünkü karşında üzerine gelemeyen bi takım varken biraz daha risk almanın pek bi zararı olmazdı. edu-holosko değişikliğiyle daha ofansif bi yapıya geçilebilirdi. son 10dakikada şu dizilişle daha tehlikeli olabilirdik mesela:

------ibo-sivok-egemen------

tanju---ernst---necip---ekrem

---------------veli----------------

-------edu---pektemek--------

velhasıl kelam: tabelada kaybedip sahada kazanan bir takım vardı bugün sahada. kimse ağzını açıp tek kelime laf etmesin bugün oynayan oyunculara. hepsi de terinin son damlasına kadar mücadele etti. varsın 2-0 kaybetmiş olsunlar. benim gözümde farklı bi galibiyet aldılar.

polisler askerlikten tamamen muaf

gagam koptu sira pencelerimde
işi gücü ezik muhalefet etmekten başka bir şey olmayan bir insan olarak hali hazırda geçerli olan anayasaya aykırı bulduğum uygulama.

ayrıca şimdi bir hazımsızlığımı gösteriyorum herkese:

devletin herhangi bir polisiyle benim tarım il müdürlüğü'nde çalışan babamın hiçbir farkı yoktur ezik muhalefet yapmayan insan-cık. abin, baban, dayın, amcan, kardeşin, teyze oğlun vs. her kim polisse git onunla bir konuş bakalım türkiye cumhuriyet'ini mi korumakla meşgul yoksa akp hükümetini mi? ben daha 24-25 yaşımda askere gideceksem herhangi bir polis de eşek gibi gidecek kardeşim. hatta daha da çirkinleşeyim sike sike gidecek. yok sen polisi göndermez de diğer herkesi gönderirsen bu sefer eşitsizliğin, adaletsizliğin öncüsü olmuş olursun -ki bu da zaten bilmediğimiz bişey değil- ama sen bu adamlara oy veren kardeşim bu uygulamayı -bile- savunabiliyorsan senin muhafazakarlığını, dindarlığını, allaha-kitaba olan[ybkz]swh[/ybkz] inancını yerler.

ezik muhalefet yapan biri olarak hazımsızlığım bu kadar. darısı yeni hazımsızlıklara diyelim.

pfdk

gagam koptu sira pencelerimde
manuel henriques tavares fernandes hakkındaki kararı -kanımca- doğru olan kurumdur. önceki yanlış kararlar doğru karardan dönülmesini gerektirmez. bırakın milat olsun. bırakın yanlış kararlar -bitecekse- bizle bitsin. doğrular bizle başlasın. güntekin onay abimizin kararla ilgili yorumu ise zaten her şeyi açıklamaya yetiyor:

"Tahkim’i tebrik etmek gerekiyor, eyyam yapmamışlar. Beşiktaş’ın kimsenin eyyamına ihtiyacı yok."

5 şubat 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı

gagam koptu sira pencelerimde
salakça bir umutsuzluğa kapılmamamız gereken karşılaşmadır. beşiktaşlıyız gençler biz. en boktan durumlarda bile içinde umut yeşertebilen insanlarız. ne bu karamsarlık? ne bu umutsuzluk? quaresma yok diye üzülen varsa zaten aklını sikeyim. haa yok fernandes için üzülüyorsak hep beraber üzülelim, kahrolalım. ama en azından sahaya çıkacak takımın -almeida hariç- koşacağından, mücadele edeceğinden, terinin son damlasına kadar savaşacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. şahsen carvalhal yerinde olsam sahaya şu 11i sürerim:

--------------------------cenk-----------------------

toraman--------sivok--------egemen-----ekrem

------------------ernst---------necip---------------

holosko-----------------veli--------------------edu

-----------------------pektemek--------------------

ama tabii ki carlos'un almeida ve fizik olarak kötü durumdaki simao aşkı bitmeyecektir. sivok da muhtemelen yine kulübede oturacaktır.

lan bu arada sivok'un bir sözleşme işi vardı ne oldu o iş? niye imzalar atılmıyor kardeşim? adam "her konuda anlaştık" diyo da neyi bekliyorsunuz amına koyum? bobo'ya yaptığınızı sivok'a da yapmayın lan. buna bari yapmayın lan. lan önce kendimi sonra seni vururum demirören. bak akıllı ol. çok büyük konuştum adam ol.

yeter yıldırım demirören yeter

gagam koptu sira pencelerimde
söylenmek için yıldırım demirören in fenerbahçemiz demesi beklenen slogan.

açık ve net olarak söylüyorum ki bu adam bu kulübü, canımızı, aşkımızı, sevgimizi, sevgilimizi sikti hacılar. ve hala da sikmeye devam ediyor. ancak büyük beşiktaş taraftarı(!) bu adama tepki göstermek için fenerbahçemiz demesini bekliyor. şu aşağıdaki yazıyı okuyup okutmak gerekir ki millet anlasın neyin ne olduğunu.

---------------alıntı---------------

Bir zamanlar bu kulübün bir başkanı vardı. Parası yoktu, ama başkanı vardı.

şimdi kulübün parası var, ama para başkanın parası. Kulübe veriyor, deftere yazıyor. Paranın nereye nasıl kullanılacağına da kendisi karar veriyor, üstelik kulübün zararına da olsa. Hani IMF-Dünya Bankası'na borçlansan ancak bu kadar olur.

Bir zamanlar o kulüpte transfer görüşmeleri bile bir nevi toplu sözleşme havasında yapılırdı. Kimsenin kimsenin önüne çok çıkmasına izin verilmezdi. En iyi pazarlık eden değil, herkes kazanırdı.

O zamanlar kulüpte “Baba”dan kalma gelenekler uygulanırdı. şimdi “babadan gelme” iktidar uygulanıyor. Futbol takımının kaptanı sene ortasında müsamere gibi bir törenle kovuluyor, her gün ayrı bir vukuatı olan, gün aşırı “bakın, gidiyorum, seneye kesin yokum, ama belki de kalırım” twitleriyle iç bayan yıldız transfer kaptan yapılıyor. çünkü bize kaptan değil, halkla ilişkiler objesi lazım. Pardon eski kaptan, maalesef yeterince prezentabl değilsin.

Bir zamanlar o kulüpte basketbol yine kıt kanaat ilerliyordu ama hiç değilse oyuncularla dalga geçilmiyordu. Hatta son dönemde artık dalga geçmeyi de bıraktılar, resmen onur kırmaya başladılar. Emeğinin karşılığını isteyen oyuncuları bıkıp gitsinler diye ölü sezonda idmana çıkarmak, Sovyet propaganda afişlerindeki o frak giyen gözü dönmüş kapitalist figürünün bile aklına gelmezdi. Alacakların ödenmemesi ve hakkını arayana eziyet edilmesi vaka-i adiyeden. Hani ellerinden gelse, oluru olduğunu bilseler, üçüncü Dünya'dan kaçak basketbolcu getirip sigortasız oynatacaklar.

Geçen sene bu koşullarda oyuncuların sıdkı sıyrılmışken, takıma kısa bir gösteri turnesi için veteran NBA yıldızı getirildi. Nasılsa taraftarın iki tane yıldız transfere tav olduğu futbolda anlaşılmıştı ya, “çıldırt bizi başkan” tezahüratlarıyla futbolda gaza gelen 'başkanım', bir çılgınlığı da basketbolda patlattı. Sonuç olarak adam bir buçuk maç oynadı, iki basket attı, çıldıran takımın kalanı oldu. Ama olsun, söz konusu reklamsa gerisi teferruattı.

şimdi “amatör şubeleri küçülteceğiz” açıklamasının daha mürekkebi kurumadan, Mendesspor'dan bir transfer daha geliyor. NBA'daki kontratı süren ve ne kadar oynayacağı tamamen lokavta bağlı bu oyuncu için bakalım kankaya ne kıyaklar çekilecek?

şu yönetim zihniyetiyle aile şirketi yönetmeye kalksan, peder ikinci gün tepene biner, bir ortak bulup bakkal açmaya kalksan adam “ne yapıyorsun birader” diye isyana gelir. Bilgisayarda menajerlik oyunlarında şu saçma sapan harcamayı yapsan üçüncü gün yönetimden zılgıt yersin. Oyun dile gelir. Ne harcanan belli, ne o paranın nereden geldiği, ne de kime gittiği... Bir cepten, öbür cebe koyuyor, oradan da eşe dosta... Her kalem de kulübe borç... Borcu veren de, parayı harcayanın ta kendisi üstelik.

Olsun ama, kulübün adı duyuluyor dünyada. Bak geçen yıl Google'da en çok aratılan kulüp oldu, dünya çapında.

Evet insanlar ilgi gösteriyor dünyada. Ama “kim bu ağazadeler?” merakından kaynaklı bu ilgi, başka bir şeyden değil. Portekiz medyası durmadan haber yaparken sağlıklı bir kulüpten bahsetmiyor, Abramoviç ve Katar'la eş tutarak inceliyor. Onlar oyuncuları yetiştiriyor, Avrupa Kupası alıyor, iyilerini büyük liglere satıyor, iş görenini kendi oynatıyor, posasını da sana satıyor. Kulübün gördüğün ilgi, işte o posanın potansiyel alıcısı olduğu için. Milli takımdaki beceriksizliğinden dolayı Brezilyalıları apar topar Portekiz vatandaşı yaptıran hantal forvetini o paraya başka kimseye satamadığı için. Bu kulüp, az ötedeki petrol zengini kulüplerin uçak yolculuğu biraz daha kısa süreni yalnızca.

Bu kulübe olan, tarihi Beyoğlu Saray Sineması'na olandan çok farklı değil aslında. Hemen hemen yüz yıllık tarihi olan o güzelim bina, bugün yok. Yerine güya ona benzetilmeye çalışılmış, hukuksuzluk abidesi, garabet bir bina var. istanbul'un ortasında zevksizliğin ve hoyratlığın simgesi...

insanlar o kaçak bina yıkılsın diye bekliyor.

insanlar bu kaçak düzen yıkılsın diye bekliyor.

Yıkacak depremin ilk sarsıntıları gelmeye başladı sanki.

Hissediyor musun?


dağhan ırak

---------------alıntı---------------

ricardo quaresma

gagam koptu sira pencelerimde
dinamo kiev maçında ve bursaspor maçında yaptığı hareketlerin bir benzerini bu haftaki maçta da yapan; karaktersiz, kişiliksiz, takım oyunundan haberi olmayan, tek işi saçma sapan hareketler yapmak olan, giydiği formanın hakkını veremeyen ve o formaya asla ve asla yakışmayan 7 numaralı formamızın sahibi. kendisi kötü oynayınca oyundan atılıp kahraman oluyor. arkadaş kafan mı güzel senin? bu adam bu takıma ne verdi lan bugüne kadar? bu takımın herhangi bir oyuncusuna kızmaya, sinirlenmeye hakkı mı var bu adamın? çok eleştirdiğim almeida'ya bile kızamaz, sinirlenemez lan bu piç! siktirsin gitsin! şu son bilmem kaç haftadaki oyuna bakın anlarsınız zaten bu adamın bu takıma bir faydasının olmadığını.

haa bir de iyi ki atıldın canım benim. sensiz fenerbahçe maçında daha iyi oynayacağımızdan hiç süphem yok. ama keşke (b: siyah inci) olsaydı be.

eddie vedder

gagam koptu sira pencelerimde
pearl jam grubunun solisti, müzisyen, eşsiz ses sahibi, 2 kız babası, kızılderili bir annenin çocuğu, gitarist, söz yazarı...şeklinde uzayıp gidebilecek özelliklerin hepsine birden aynı anda sahip olan mükemmel ötesi bir insan. eleştirel duruşu ve etkili şarkı sözlerinin yanına bir de karizması eklenmiş ki biz diğer erkekler intihar edelim, hayata küselim, kadınların adriana lima fobisini farklı şekilde yaşayalım.

into the wild

gagam koptu sira pencelerimde
amerikalı dağcı ve yazar jon krakauer'in 1996'da çok satanlar listesinde yer alan, amerikalı ünlü gezgin christopher mccandless'ın hayatının anlatıldığı kitabının adı. bu kitap aynı zamanda 2007 yılında sean penn yönetmenliğinde sinemaya da aktarılmıştır. filmin müziklerini eddie vedder yapmıştır. ölmeden önce yapılması gereken 100 değil 10 şey arasında kesinlikle bu filmi izlemek de vardır, olmalıdır, olmak zorundadır.[ybkz]swh[/ybkz]

kısaca tek tip olmaya zorlanan insanlığın[ybkz]swh[/ybkz] gerçek mutluluğu, huzuru, ruhsal arınmayı araması, bunun için gerekirse içinde bulunduğu toplumdan kaçıp tek başına ya da birlikteyken mutlu olduğu insanlarla beraber yeni bir hayat dizayn etmesi, her an yeni insanlarla tanışmayı yeni yerler görmeyi arzulaması ve insanoğlunun toplum baskısından kaçışını anlatan güzel, hoş, samimi, içten, bağlayıcı bir filmdir efendim.

izlenmeli midir? aksi düşünülemez bile.
yan etkileri var mıdır? kendimden yola çıkarak diyorum ki; filmi izlerken [ybkz]swh[/ybkz]1-2 gözyaşı damlası dökebilirsiniz. hiç paniklemeyin. son derece doğal bir şey. filmi izledikten sonra ise kendinizi dağa, taşa, ovaya atma isteği gelebilir. imkanınız varsa hiç durmayın bence. hemen gidin. uzaklaşın bu kokuşmuş toplumdan, insanlardan. kaçın bu baskıdan, tek tipleşmeden. kökeniniz herhangi bir köye mi dayanıyor? koşarak uzaklaşın bu moloz yığınlarından. doğallığa, gerçekliğe gidin. yakalayın doğa ananın size uzanan ellerini.

yalnızlar diskosu

gagam koptu sira pencelerimde
okan bayülgen'in kraliyet ailesi adı altında yayınlamakta olduğu 5 programdan disko kralı'nın bu haftaki[ybkz]swh[/ybkz] konseptinin adıdır. yalnızlık üzerine kafa patlatan, aforizmalar savuran adamlar ve kadınlar konuk olmaktadır. dolabında rakısı, evine yakın tekel bayii, altında arabası olan ve alkolün dibine vurmayanlara yuf olsun lan!

twitter üzerinden #yalnizlardiskosu ve-veya #benceyalnizlik heştegiyle[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] programa katılınabilir.[ybkz]swh[/ybkz]
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol