yıldırım demirören'in yüzsüzlüğü bırakıp dikkate alacağı günü sabırsızlıkla beklediğimiz tezahürat.
yeter yıldırım demirören yeter
söylendiğinde başkanın tribünde köpeklerini üzerimize saldırttığı beste. ilk çıkışı gayet olıumsuz anlamdadır bu arada.
beşiktaş taraftarının en çok git diye ısrarda bulunduğu başkana yapılan gitsin sloganıdır.
başarıları gölgelemek ile itham edilen insanların hala söylediği melodi. çünkü önemli olan beşiktaş ve onun geleceği
basiretsizliğini kulüpler birliği başkanı olarak da sürdüren, birilerinin el birliğiyle türk futbolunun anasını ağlatmasına önayak olup, elinde bayrakla en önde koşan kişiye edilen isyan.
(bkz: sesimizi duyan var mı)
(bkz: sesimizi duyan var mı)
söylemek için yıldırım demirören in fenerbahçemiz demesi nden çok daha ciddi sebeplerimizin olduğu slogan. beşiktaşı batırması, kalbine bıçak saplaması, tüm maddi kaynakların anasını sikmesi gibi. ama biz sadece fenerbahçe yi ara katınca sesimizi yükseltiyoruz o ayrı.
Yıldırım demirören 1964 yılında türk futboluna bir tepki olarak istanbulda doğmuştur.
söylenmek için yıldırım demirören in fenerbahçemiz demesi beklenen slogan.
açık ve net olarak söylüyorum ki bu adam bu kulübü, canımızı, aşkımızı, sevgimizi, sevgilimizi sikti hacılar. ve hala da sikmeye devam ediyor. ancak büyük beşiktaş taraftarı(!) bu adama tepki göstermek için fenerbahçemiz demesini bekliyor. şu aşağıdaki yazıyı okuyup okutmak gerekir ki millet anlasın neyin ne olduğunu.
---------------alıntı---------------
Bir zamanlar bu kulübün bir başkanı vardı. Parası yoktu, ama başkanı vardı.
şimdi kulübün parası var, ama para başkanın parası. Kulübe veriyor, deftere yazıyor. Paranın nereye nasıl kullanılacağına da kendisi karar veriyor, üstelik kulübün zararına da olsa. Hani IMF-Dünya Bankası'na borçlansan ancak bu kadar olur.
Bir zamanlar o kulüpte transfer görüşmeleri bile bir nevi toplu sözleşme havasında yapılırdı. Kimsenin kimsenin önüne çok çıkmasına izin verilmezdi. En iyi pazarlık eden değil, herkes kazanırdı.
O zamanlar kulüpte Babadan kalma gelenekler uygulanırdı. şimdi babadan gelme iktidar uygulanıyor. Futbol takımının kaptanı sene ortasında müsamere gibi bir törenle kovuluyor, her gün ayrı bir vukuatı olan, gün aşırı bakın, gidiyorum, seneye kesin yokum, ama belki de kalırım twitleriyle iç bayan yıldız transfer kaptan yapılıyor. çünkü bize kaptan değil, halkla ilişkiler objesi lazım. Pardon eski kaptan, maalesef yeterince prezentabl değilsin.
Bir zamanlar o kulüpte basketbol yine kıt kanaat ilerliyordu ama hiç değilse oyuncularla dalga geçilmiyordu. Hatta son dönemde artık dalga geçmeyi de bıraktılar, resmen onur kırmaya başladılar. Emeğinin karşılığını isteyen oyuncuları bıkıp gitsinler diye ölü sezonda idmana çıkarmak, Sovyet propaganda afişlerindeki o frak giyen gözü dönmüş kapitalist figürünün bile aklına gelmezdi. Alacakların ödenmemesi ve hakkını arayana eziyet edilmesi vaka-i adiyeden. Hani ellerinden gelse, oluru olduğunu bilseler, üçüncü Dünya'dan kaçak basketbolcu getirip sigortasız oynatacaklar.
Geçen sene bu koşullarda oyuncuların sıdkı sıyrılmışken, takıma kısa bir gösteri turnesi için veteran NBA yıldızı getirildi. Nasılsa taraftarın iki tane yıldız transfere tav olduğu futbolda anlaşılmıştı ya, çıldırt bizi başkan tezahüratlarıyla futbolda gaza gelen 'başkanım', bir çılgınlığı da basketbolda patlattı. Sonuç olarak adam bir buçuk maç oynadı, iki basket attı, çıldıran takımın kalanı oldu. Ama olsun, söz konusu reklamsa gerisi teferruattı.
şimdi amatör şubeleri küçülteceğiz açıklamasının daha mürekkebi kurumadan, Mendesspor'dan bir transfer daha geliyor. NBA'daki kontratı süren ve ne kadar oynayacağı tamamen lokavta bağlı bu oyuncu için bakalım kankaya ne kıyaklar çekilecek?
şu yönetim zihniyetiyle aile şirketi yönetmeye kalksan, peder ikinci gün tepene biner, bir ortak bulup bakkal açmaya kalksan adam ne yapıyorsun birader diye isyana gelir. Bilgisayarda menajerlik oyunlarında şu saçma sapan harcamayı yapsan üçüncü gün yönetimden zılgıt yersin. Oyun dile gelir. Ne harcanan belli, ne o paranın nereden geldiği, ne de kime gittiği... Bir cepten, öbür cebe koyuyor, oradan da eşe dosta... Her kalem de kulübe borç... Borcu veren de, parayı harcayanın ta kendisi üstelik.
Olsun ama, kulübün adı duyuluyor dünyada. Bak geçen yıl Google'da en çok aratılan kulüp oldu, dünya çapında.
Evet insanlar ilgi gösteriyor dünyada. Ama kim bu ağazadeler? merakından kaynaklı bu ilgi, başka bir şeyden değil. Portekiz medyası durmadan haber yaparken sağlıklı bir kulüpten bahsetmiyor, Abramoviç ve Katar'la eş tutarak inceliyor. Onlar oyuncuları yetiştiriyor, Avrupa Kupası alıyor, iyilerini büyük liglere satıyor, iş görenini kendi oynatıyor, posasını da sana satıyor. Kulübün gördüğün ilgi, işte o posanın potansiyel alıcısı olduğu için. Milli takımdaki beceriksizliğinden dolayı Brezilyalıları apar topar Portekiz vatandaşı yaptıran hantal forvetini o paraya başka kimseye satamadığı için. Bu kulüp, az ötedeki petrol zengini kulüplerin uçak yolculuğu biraz daha kısa süreni yalnızca.
Bu kulübe olan, tarihi Beyoğlu Saray Sineması'na olandan çok farklı değil aslında. Hemen hemen yüz yıllık tarihi olan o güzelim bina, bugün yok. Yerine güya ona benzetilmeye çalışılmış, hukuksuzluk abidesi, garabet bir bina var. istanbul'un ortasında zevksizliğin ve hoyratlığın simgesi...
insanlar o kaçak bina yıkılsın diye bekliyor.
insanlar bu kaçak düzen yıkılsın diye bekliyor.
Yıkacak depremin ilk sarsıntıları gelmeye başladı sanki.
Hissediyor musun?
dağhan ırak
---------------alıntı---------------
açık ve net olarak söylüyorum ki bu adam bu kulübü, canımızı, aşkımızı, sevgimizi, sevgilimizi sikti hacılar. ve hala da sikmeye devam ediyor. ancak büyük beşiktaş taraftarı(!) bu adama tepki göstermek için fenerbahçemiz demesini bekliyor. şu aşağıdaki yazıyı okuyup okutmak gerekir ki millet anlasın neyin ne olduğunu.
---------------alıntı---------------
Bir zamanlar bu kulübün bir başkanı vardı. Parası yoktu, ama başkanı vardı.
şimdi kulübün parası var, ama para başkanın parası. Kulübe veriyor, deftere yazıyor. Paranın nereye nasıl kullanılacağına da kendisi karar veriyor, üstelik kulübün zararına da olsa. Hani IMF-Dünya Bankası'na borçlansan ancak bu kadar olur.
Bir zamanlar o kulüpte transfer görüşmeleri bile bir nevi toplu sözleşme havasında yapılırdı. Kimsenin kimsenin önüne çok çıkmasına izin verilmezdi. En iyi pazarlık eden değil, herkes kazanırdı.
O zamanlar kulüpte Babadan kalma gelenekler uygulanırdı. şimdi babadan gelme iktidar uygulanıyor. Futbol takımının kaptanı sene ortasında müsamere gibi bir törenle kovuluyor, her gün ayrı bir vukuatı olan, gün aşırı bakın, gidiyorum, seneye kesin yokum, ama belki de kalırım twitleriyle iç bayan yıldız transfer kaptan yapılıyor. çünkü bize kaptan değil, halkla ilişkiler objesi lazım. Pardon eski kaptan, maalesef yeterince prezentabl değilsin.
Bir zamanlar o kulüpte basketbol yine kıt kanaat ilerliyordu ama hiç değilse oyuncularla dalga geçilmiyordu. Hatta son dönemde artık dalga geçmeyi de bıraktılar, resmen onur kırmaya başladılar. Emeğinin karşılığını isteyen oyuncuları bıkıp gitsinler diye ölü sezonda idmana çıkarmak, Sovyet propaganda afişlerindeki o frak giyen gözü dönmüş kapitalist figürünün bile aklına gelmezdi. Alacakların ödenmemesi ve hakkını arayana eziyet edilmesi vaka-i adiyeden. Hani ellerinden gelse, oluru olduğunu bilseler, üçüncü Dünya'dan kaçak basketbolcu getirip sigortasız oynatacaklar.
Geçen sene bu koşullarda oyuncuların sıdkı sıyrılmışken, takıma kısa bir gösteri turnesi için veteran NBA yıldızı getirildi. Nasılsa taraftarın iki tane yıldız transfere tav olduğu futbolda anlaşılmıştı ya, çıldırt bizi başkan tezahüratlarıyla futbolda gaza gelen 'başkanım', bir çılgınlığı da basketbolda patlattı. Sonuç olarak adam bir buçuk maç oynadı, iki basket attı, çıldıran takımın kalanı oldu. Ama olsun, söz konusu reklamsa gerisi teferruattı.
şimdi amatör şubeleri küçülteceğiz açıklamasının daha mürekkebi kurumadan, Mendesspor'dan bir transfer daha geliyor. NBA'daki kontratı süren ve ne kadar oynayacağı tamamen lokavta bağlı bu oyuncu için bakalım kankaya ne kıyaklar çekilecek?
şu yönetim zihniyetiyle aile şirketi yönetmeye kalksan, peder ikinci gün tepene biner, bir ortak bulup bakkal açmaya kalksan adam ne yapıyorsun birader diye isyana gelir. Bilgisayarda menajerlik oyunlarında şu saçma sapan harcamayı yapsan üçüncü gün yönetimden zılgıt yersin. Oyun dile gelir. Ne harcanan belli, ne o paranın nereden geldiği, ne de kime gittiği... Bir cepten, öbür cebe koyuyor, oradan da eşe dosta... Her kalem de kulübe borç... Borcu veren de, parayı harcayanın ta kendisi üstelik.
Olsun ama, kulübün adı duyuluyor dünyada. Bak geçen yıl Google'da en çok aratılan kulüp oldu, dünya çapında.
Evet insanlar ilgi gösteriyor dünyada. Ama kim bu ağazadeler? merakından kaynaklı bu ilgi, başka bir şeyden değil. Portekiz medyası durmadan haber yaparken sağlıklı bir kulüpten bahsetmiyor, Abramoviç ve Katar'la eş tutarak inceliyor. Onlar oyuncuları yetiştiriyor, Avrupa Kupası alıyor, iyilerini büyük liglere satıyor, iş görenini kendi oynatıyor, posasını da sana satıyor. Kulübün gördüğün ilgi, işte o posanın potansiyel alıcısı olduğu için. Milli takımdaki beceriksizliğinden dolayı Brezilyalıları apar topar Portekiz vatandaşı yaptıran hantal forvetini o paraya başka kimseye satamadığı için. Bu kulüp, az ötedeki petrol zengini kulüplerin uçak yolculuğu biraz daha kısa süreni yalnızca.
Bu kulübe olan, tarihi Beyoğlu Saray Sineması'na olandan çok farklı değil aslında. Hemen hemen yüz yıllık tarihi olan o güzelim bina, bugün yok. Yerine güya ona benzetilmeye çalışılmış, hukuksuzluk abidesi, garabet bir bina var. istanbul'un ortasında zevksizliğin ve hoyratlığın simgesi...
insanlar o kaçak bina yıkılsın diye bekliyor.
insanlar bu kaçak düzen yıkılsın diye bekliyor.
Yıkacak depremin ilk sarsıntıları gelmeye başladı sanki.
Hissediyor musun?
dağhan ırak
---------------alıntı---------------
beşiktaşlı güntekin bile dayanamadı.
http://www.youtube.com/watch?v=6ZkcT2Vi5OQ
http://www.youtube.com/watch?v=6ZkcT2Vi5OQ
dün gece beleştepe söylenen, o soğukta o kadar adamın tek derdi olan beste. anlattığı çok, anlayanı yok sanırım. ilk yarı boyunca söylendikten sonra, yıldırım demirören in paralı köpekleri saldırdı önce üzerimize, onlar diş geçiremeyince de polisler.
Ne zaman söylense yıldırım demirören in paralı köpeklerinin vakit söyleyenlere saldırdığı tezahürat.Söyleyen herkese helal olsun.
şu şıralar inönüde yankılanan tezahürat.
19 şubat 2012 beşiktaş gençlerbirliği maçı'yla sahalara dönmesiyle, tetikte bekleyen yıldırım demirören in paralı köpeklerini harekete geçiren protesto. numaralı tribünde bu protestoya eşlik edenlere polis müdahale etmiş. taraftar da değil, polis. adam faşist diktatörlük kurmuş, biz de hâlâ saf saf, istifa edip tff başkanı olacak diye sevinelim. sadece kâğıt üzerinde gider, gölgesi ve icraatları kalır şu durumda.
bıkkınlık ifadesi gösteren bestedir.
ne kadar söylesek de koca kafalının anlamayacağı söz dizisidir.
görünüşe bakılırsa, uzun bir süre daha haykırmaya devam edeceğimiz isyan. kendisinin kulübe attığı kazıklara, her gün bir yenisi ekleniyor. daha doğrusu, her gün bir yenisi ortaya çıkıyor. son bombamız ise, vergi yolsuzluğu. kartalbakisi.com'un konuyla ilgili haberi:
---------------alıntı---------------
Beşiktaş'taki görevinden ayrılıp TFF Başkanlığı koltuğuna oturan Yıldırım Demirören ve BJK'nin o dönemki 8 yönetici ve çalışanı hakkında, vergi kaçırdıkları iddiası ile dava açıldığı ortaya çıktı.
2005-2007 yılları arasında BJK'nin vergi beyanlarında oynama yapıldığı tespit edilirken, 51 milyonluk kazancın gizlendiği iddiaları ortalığı karıştırdı.
Daha önce açıklanan bilgilere göre 2005-2007 yılları arasında BJK'nin vergi beyanlarında oynama yapıldığı tespit edilirken, 51 milyonluk kazanç gizlendiği de ortaya çıktığı iddia edilmişti.
Yaklaşık 9 milyon lira KDV kaçırdıkları iddia edilen 8 kurul üyesi ve Yıldırım Demirören şu ana kadar herhangi bir açıklamada bulunmazken, vergi kaçırma iddiası doğrulanırsa Yıldırım Demirören'in yanı sıra Beşiktaş'ın da başı büyük oranda belaya girecek.
Beşiktaş'da Vergi kaçakçılığı yapıldığı iddiasıyla açılan davada kilit gün mahkemenin yapılacağı 24 Mayıs. Demirören ve yıllarca görev yaptığı arkadaşları bu tarihte Mahkeme karşısına çıkacaklar.
---------------alıntı---------------
http://www.kartalbakisi.com/haber/simdi-de-vergi-yolsuzlugu-mu/11570/
---------------alıntı---------------
Beşiktaş'taki görevinden ayrılıp TFF Başkanlığı koltuğuna oturan Yıldırım Demirören ve BJK'nin o dönemki 8 yönetici ve çalışanı hakkında, vergi kaçırdıkları iddiası ile dava açıldığı ortaya çıktı.
2005-2007 yılları arasında BJK'nin vergi beyanlarında oynama yapıldığı tespit edilirken, 51 milyonluk kazancın gizlendiği iddiaları ortalığı karıştırdı.
Daha önce açıklanan bilgilere göre 2005-2007 yılları arasında BJK'nin vergi beyanlarında oynama yapıldığı tespit edilirken, 51 milyonluk kazanç gizlendiği de ortaya çıktığı iddia edilmişti.
Yaklaşık 9 milyon lira KDV kaçırdıkları iddia edilen 8 kurul üyesi ve Yıldırım Demirören şu ana kadar herhangi bir açıklamada bulunmazken, vergi kaçırma iddiası doğrulanırsa Yıldırım Demirören'in yanı sıra Beşiktaş'ın da başı büyük oranda belaya girecek.
Beşiktaş'da Vergi kaçakçılığı yapıldığı iddiasıyla açılan davada kilit gün mahkemenin yapılacağı 24 Mayıs. Demirören ve yıllarca görev yaptığı arkadaşları bu tarihte Mahkeme karşısına çıkacaklar.
---------------alıntı---------------
http://www.kartalbakisi.com/haber/simdi-de-vergi-yolsuzlugu-mu/11570/
türk telekom arena'dan yükselen isyan sesi. biz 8 yıl dayandık bu adama. o zaman bizimle taşak geçmek için söylüyolardı bu tezahüratı. beter olun şimdi.
galatasaray taraftarı tarafından, can-ı yürekten söylenen tezahürat. gol attıklarında, bizimle taşak geçtiklerini sanarak, bu şekilde bağıran arkadaşlar; beşiktaş adamın amına koyar dedik, inanmadınız.
geldiniz mi sözümüze şimdi? dikakt edin de yarın öbür gün, siyah beyaz demeyin
geldiniz mi sözümüze şimdi? dikakt edin de yarın öbür gün, siyah beyaz demeyin
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?