aldatılan insan için kullanılmasını gayet saçma ve karaktersizce bulduğum kelime... sonuçta adam ya da kadın aldatılmış... daha ne olsun ki? aşağılıkça, karaktersizce bir davranışa maruz kalmış... bence bu kelimeyi "aldatılanda çıkar" şeklinde değil de "aldatanın götüne girermiş" şeklinde efsaneleştirmemiz gerekiyor... gerçekten tuhaf şu insanoğlu...
inönü'deki ilk maçını son dakika indirimi ile kapalı'da izlemek nasip olmuş,
üstüne yetmemiş televizyona çıkarak ilk heyecanı için unutulmaz bir anı sahibi olmuş
şanslı piç [ybkz]swh[/ybkz]http://www.facebook.com/photo.php?v=10150385929347248
üstüne yetmemiş televizyona çıkarak ilk heyecanı için unutulmaz bir anı sahibi olmuş
şanslı piç [ybkz]swh[/ybkz]http://www.facebook.com/photo.php?v=10150385929347248
3 kasım 2011 beşiktaş dinamo kiev maçı'na gelmemden mütevellit ve ertesi gün trenle dönmeyi planladığımdan mütevellit 3 kasım 2011 gecesi konaklayacağım yer... cebimden eksik etmediğim ölmeden önce görülmesi gereken yerler listemi açtım, bir tanesinin daha üstüne cızık attım [ybkz]swh[/ybkz]
3 kasım 2011 beşiktaş dinamo kiev maçı'nı izleyeceğim tribün...
kim ne derse desin... kimileri için rüyadır, hayaldir,
gerçek olamayacak kadar güzeldir. ve benim için artık bu rüyadan uyanma değil,
bu güzel rüyaya daha da çok dalma, daha da dibe dalma günü gelmiştir...
kim ne derse desin... kimileri için rüyadır, hayaldir,
gerçek olamayacak kadar güzeldir. ve benim için artık bu rüyadan uyanma değil,
bu güzel rüyaya daha da çok dalma, daha da dibe dalma günü gelmiştir...
kısmetiniz kapalıysa elinde değnekle sizi dedeler ve nineler kovalar. aşk ağaçlarından topladığınız ve tişörtünüzü etek şekline getirip oraya doldurduğunuz lezzetli ve kıpkırmızı kalpler yerlere düşer, dağılır...
hepimiz insanız. gün içinde iş arkadaşlarımızla tartışma yaşıyoruz, seviyoruz, sevilmiyoruz, aldatılıyoruz, depresyona giriyoruz, annemiz hastalanıyor veya kredi kartı ekstresini düşünüyoruz... hal böyleyken tek sığınacak, eğlenecek veya stresini atabileceği yeri sözlük olan insanlara haksızlık ederiz. olmaz bu. insanın az da olsa beşiktaş'ı bile düşünmediği, düşünemediği zamanlar olur. olacaktır da...
yurt içinde hanzolarla fingirdeşen kız arkadaştan kötü değildir. yemin ederim bak... "beni aklından tamamen çıkarabilmen zaten ancak keskin yüz hatlarına sahip bir italyan erkeği veya 3000 metre uzunluğunda bir zenci penisi ile mümkündü bebeğim" dersin... moral olur... değerini bilin bence...
ben dingoc'un esprileri ile karnı ağrımış adamım,
simsiyah'a bayram öncesi misafir olmuş başını ağrıtmış adamım,
maniac'ın cigarasından içmiş adamım,
hayatımın en büyük travmasını yaşamış,
en yakınımdakiler beni anlamazken saatlerce telefonda
semt bizim aşk bizim ve besiktaskli'nin başını ağrıtmış adamım
primus inter pares'in evine misafir olmuş adamım,
siyahbeyazbiradam ile karşılıklı sohbetten keyif almış adamım,
la bebe ile ankara'nın sokaklarında siyah beyaz atkı ile adım atmış adamım,
hal böyleyken nasıl küserim lan sözlüğe? var mı öyle bir şey? sözlük de neymiş? sözlük değildir burası, burayı sözlük olarak gören varsa zaten buranın amacını hiç kavrayamamış demektir...
simsiyah'a bayram öncesi misafir olmuş başını ağrıtmış adamım,
maniac'ın cigarasından içmiş adamım,
hayatımın en büyük travmasını yaşamış,
en yakınımdakiler beni anlamazken saatlerce telefonda
semt bizim aşk bizim ve besiktaskli'nin başını ağrıtmış adamım
primus inter pares'in evine misafir olmuş adamım,
siyahbeyazbiradam ile karşılıklı sohbetten keyif almış adamım,
la bebe ile ankara'nın sokaklarında siyah beyaz atkı ile adım atmış adamım,
hal böyleyken nasıl küserim lan sözlüğe? var mı öyle bir şey? sözlük de neymiş? sözlük değildir burası, burayı sözlük olarak gören varsa zaten buranın amacını hiç kavrayamamış demektir...
benim bu. az önce başardım.
evraklar hazırlanır.
sonra koridordan geçerken "hazır buradan geçiyorum. neden işemiyorum?" denir.
evraklar havalandırma penceresinin önüne konur. ve evraklar tam işeme esnasında klozete düşer.
gözler rahatlama hissi ile kapalıdır ve gerçek manzara gözler açılınca görülür. geçmiş olsun.
evraklar hazırlanır.
sonra koridordan geçerken "hazır buradan geçiyorum. neden işemiyorum?" denir.
evraklar havalandırma penceresinin önüne konur. ve evraklar tam işeme esnasında klozete düşer.
gözler rahatlama hissi ile kapalıdır ve gerçek manzara gözler açılınca görülür. geçmiş olsun.
lise zamanlarıydı... çete halinde gezer idik bir grup rock sever arkadaş... bu albümün kapağı üzerindeki heykeli kızlara gösterirdik "heaaağğğ eheaaağğğ" diyerekten gülerdik iğrenç iğrenç.http://tinyurl.com/68axr66
çalıştığım yer kamu kuruluşu olması dolayısı ile "topraam" - "gadem" ikilisini çok sık duyuyorum... "topraam" zaten bildiğin "toprağım" imiş. yani hemşehrim gibi bir şey... "gadem" ise "kadem" olup, kadim dostum anlamına gelmekte imiş... her allam, uzun saçlı, küpeli, metallica dinleyen adamdım lan ben 3 sene önce... sen "sad but true", "unforgiven"ın türkçe çevirileri peşinde koşan adamken gel bunların anlamını öğrenmeye kasan bir adama dönüş. hayatın insanı nereye sürükleyeceği belli olmaz derlerdi de inanmazdım...
inönü'de izleyeceğim ilk maç ve ziyadesi ile kapalıdan izleyeceğim maç.
stadda izlediğim hiçbir maçı beşiktaş'ımın kaybetmediğini düşünürsek, bu totem umarım işe yarar.
2010'daki ankaragücü maçı: 0-0
2011'deki türkiye kupası ibb maçı: 6-5
geliyoruz!
pardon
geliyorum [ybkz]swh[/ybkz]
stadda izlediğim hiçbir maçı beşiktaş'ımın kaybetmediğini düşünürsek, bu totem umarım işe yarar.
2010'daki ankaragücü maçı: 0-0
2011'deki türkiye kupası ibb maçı: 6-5
geliyoruz!
pardon
geliyorum [ybkz]swh[/ybkz]
hali hazırda sevgilisi olmaması, daha önce de olmadığı anlamına gelmez... belki çok yıpratıcı, üzücü bir ayrılık yaşamıştır geçmişte, belki de halen o yüzden sevgilisi yoktur. o şarkıyı her dinlediğinde o erkek kişisi geliyordur aklına, hüzünleniyordur. genelleme yapacağım diye böylesine sıçıp sıvayana da rastlamamıştım işin doğrusu...
92 kilodan 76 kiloya düşersin. bak söylüyorum, ağırdır, çok ağır atlatırsın.. işte kilit kelime sonuncusuydu. atlatırsın. aldatılmak gibi ağır bir travma sebebi ile bitse bile atlatırsın. sonra hiç ummadığın bir gün markette alış veriş yaparken ekmek reyonundaki sarışını gözüne kestirmiş olarak bulursun kendini. derdini anlatırsın, kartvizitini uzatırsın ve cevabın olumluysa bana ulaş dersin. "tırım tınınım" diye şarkı mırıldanırken yüz yüze gelirsin aynadaki suratınla... "amına koyim senin" dersin. sonra hesabı ödemek üzere kasaya gidersin.
tribünde yer alacağım maç...
tüm eski sevgililerimin mutsuz, perişan bir halde beni kocalarının koynunda aramalarından yola çıkarak diyebilirim ki, "sakin ol efendi adam! uzun vadede sen kazanacaksın!". işte o an geldiğinde dilediğince piçce konuşmanın hazzına varacaksın. hem de öyle böyle değil...
- çok mutsuzum. tam bir öküz. keşke 7 yıl öncesine dönebilsem.
- bak ne diycem canım. sen şimdiden dönmeye başla. anca dönersin.
- ühühühüüh...
- eheh!
- çok mutsuzum. tam bir öküz. keşke 7 yıl öncesine dönebilsem.
- bak ne diycem canım. sen şimdiden dönmeye başla. anca dönersin.
- ühühühüüh...
- eheh!
2011-2012 sezonu itibari ile kardeşi bursasipör ile birlikte afedersiniz ama yarrak gibi bir sezon geçiren panpiş...
bir karma mertebesi. ama yeter!
şu artı-eksi oy kıtlığı içinde 56 karma yapmışım, sen halâ "çekirdekçi"...
sensin çekirdekçi!
şu artı-eksi oy kıtlığı içinde 56 karma yapmışım, sen halâ "çekirdekçi"...
sensin çekirdekçi!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?