(bkz: yabışıyo sayfalar)
iş arkadaşım, can yoldaşım, sevimli böcüğüm, sözlük yazarı...
##160352
##160352
28 yaşına girmiş bir erkek olarak söylemeliyim ki; asla ve asla düşmeyeceğim tuzak... bir insanın eline, burnuna, kaşına, gözüne mutlaka alışıyorsunuz... bir süre sonra da olsa mutlaka alışıyorsunuz... genele göre güzel olmasa da siz anlam yüklüyorsunuz zaten... yüzü at gibi uzun oluyor ama burnunun ucu yumuşacık oluyor, "oy yumuşacık burun uçlum" diye sevmeye başlıyorsunuz... kısa boylu oluyor ama göz kapakları etli oluyor "oyyy sinirlendi yine bak gözleri kapaklarında kayboldu" diye seviyorsunuz... yeter ki onda sevebileceğiniz birkaç manevi özellik keşfedin... gerisini siz istemeseniz de aşk tanrısı eros okları ile yavaş yavaş şefkat enjekte ederek kanınıza işliyor... bir de bakmışsınız ki tutkunu olmuşsunuz, alışkanlığınıza dönüşmüş, ilişkiden sınırsız bir haz duymaya başlamışsınız ve her şey yolunda gidiveriyor...
en son yaşadığım yıpratıcı bir iki ilişkiden sonra çevremdeki potansiyel gelin adaylarını
- "off dokunamıyorum yaa memeleri yok gibi..."
- "elleri semsert yaaaa offf bir şey hissedemiyorum"
- "abi kız dediğin biraz etli olacak yaaa... incecik batıyor lan"
filan diye değerlendirmeye başladığımı fark ettiğim anda, en iyi dostlarımdan utasdemir'in beynimden vurulmuşa dönmeme sebep olan o sözünü işittim:
"oğlum bak... bir ömürden bahsediyoruz... bir ömür... güzellik seni üç sene beş sene bağlar"
evet haklıydı... ben zaten böyle düşünen bir adamdım... ne ara böyle götveren bir adama dönüşmüştüm... o da dediğim gibi yaşadığım yıpratıcı olaylardan kaynaklıydı diye düşünüyorum ki; allahtan böyle aklı başında ve bana değer veren dostlara sahibim... teşekkürler dünya, teşekkürler evren...
en son yaşadığım yıpratıcı bir iki ilişkiden sonra çevremdeki potansiyel gelin adaylarını
- "off dokunamıyorum yaa memeleri yok gibi..."
- "elleri semsert yaaaa offf bir şey hissedemiyorum"
- "abi kız dediğin biraz etli olacak yaaa... incecik batıyor lan"
filan diye değerlendirmeye başladığımı fark ettiğim anda, en iyi dostlarımdan utasdemir'in beynimden vurulmuşa dönmeme sebep olan o sözünü işittim:
"oğlum bak... bir ömürden bahsediyoruz... bir ömür... güzellik seni üç sene beş sene bağlar"
evet haklıydı... ben zaten böyle düşünen bir adamdım... ne ara böyle götveren bir adama dönüşmüştüm... o da dediğim gibi yaşadığım yıpratıcı olaylardan kaynaklıydı diye düşünüyorum ki; allahtan böyle aklı başında ve bana değer veren dostlara sahibim... teşekkürler dünya, teşekkürler evren...
27 kasım 2011 trabzonspor beşiktaş maçında şahit olduğumuz gerçek... gerçekten çok güzel hamsi yemekleri yapabiliyor... aynı anda üç hamsiyi bakkala yollayıp ekmek de aldırabiliyor üstelik... iyi bir eğitmen... adeta bir sihirbaz gibi...
gökmen özdenak, serhat ulueren, ahmet çakar ve türevlerinin gazına gelen ve sayısız adam harcamasına rağmen bıkmayan usanmayan beşiktaş taraftarına layık olmayan iyi futbolcu... en kötü maçında bile koşuyor... ben beşiktaş taraftarını karadul örümceğine benzetiyorum... adam yemeye doyamadılar... az önce telegol programında serhat ulueren "beşiktaş'ta devre arası gitmesi gereken yabancılar hangileri" diye sordu, ziya şengül ise "gökmen abinin dediği gibi topunu yollayıp kurtulacaksın keh keh keh" dedi ve yavşak yavşak güldü... aynı adamların yarak kürek top oynayan fenerbahçe ve galatasaraydan kaç tane yabancıyı böylesine eleştirdiğini, dalga geçtiğini, ağzına doladığını gördünüz... işte bunlara prim veren hep sizsiniz... siz... bıktım sizden...
http://tinyurl.com/6q2npge
http://tinyurl.com/7mylxr2
böyle 100 tane insana sorsan 100 tane ayrı fikir duyacağın, göreceli kavramlar peşinde koşup sonra ağzınıza sıçılınca ağlıyorsunuz... yüzyıllardır akıllanmadınız... ya bir zahmet şurada "manevi" özellikler belirten kızlar harici olanlar bi siktirip gidip çay koysun... hem pazar akşamı bak, soğuk havada güzel olur, hadi lütfen... kız neslinden soğuttunuz yeminle üç ayda...
http://tinyurl.com/7mylxr2
böyle 100 tane insana sorsan 100 tane ayrı fikir duyacağın, göreceli kavramlar peşinde koşup sonra ağzınıza sıçılınca ağlıyorsunuz... yüzyıllardır akıllanmadınız... ya bir zahmet şurada "manevi" özellikler belirten kızlar harici olanlar bi siktirip gidip çay koysun... hem pazar akşamı bak, soğuk havada güzel olur, hadi lütfen... kız neslinden soğuttunuz yeminle üç ayda...
içine en koyusundan cihan tekin isminin de eklenmesini istediğim tayfa... şimdi "neden" diye soranlar olacaktır. onu da bir gün uzuncana yazarım buraya... şimdi gözüm kesmiyor. hele bir adımız eklensin...
inönü'de izlediğim ilk maç olan 3 kasım 2011 beşiktaş dinamo kiev maçı esnasında 90 dakika boyunca tam sol tarafımda yer alan, benimle bu heyecanı paylaşan. her heyecanlı pozisyonda yüzüme yüzüme kırbaç misali vuran upuzun saçlarının kurbanıyım. hani kullandığı şampuanı tahmin edebiliyorum o derece. ateşli bir taraftar olan beni kırbaçlayan en önemli unsurdu. sağolsun...
bir de koca kafama bozuk para inince gülmeyeydi iyiydi. içime oturdu. çok sefkatli biri olduğu izlenimini aldıydım ben oysaki. ne bileyim, bir "oyyyy kıyamam" deyip başımı okşamasını filan beklediydim. gözlerim filan doldu böyle ki, nasıl anlatamam...
bir de koca kafama bozuk para inince gülmeyeydi iyiydi. içime oturdu. çok sefkatli biri olduğu izlenimini aldıydım ben oysaki. ne bileyim, bir "oyyyy kıyamam" deyip başımı okşamasını filan beklediydim. gözlerim filan doldu böyle ki, nasıl anlatamam...
ben bunun nasıl olduğunu tahmin edebiliyorum. birkaç kız arkadaşım bizzat anlattı. gerçekten çok iğrençmiş. nasıl ki erkek erkeğe içen bir grup adam kızlara itici geliyor, gerçekten bu da iğrençmiş. en güzeli erkek-kıza içmek. sonunda %90 sevişilir. mutlu sonla biten bir film gibi adeta.
oh olan, canıma değen, içimin yağlarını eritmekte uzman olan korsan formadır... sen gider bunca rağbet olmasına rağmen şu güzellikten önce defolu gibi duran demeyeceğim bizzat defolu olan, türk bayrağının belin oralara bir yerlere kaydığı, armanın ie karın boşluğunda olduğu yarak gibi çizgili formayı piyasaya sürersen sana müstehaktır... demek ki korsan satıcılar bile bizim kartal yuvası yetkililerinden çok pazarlama zekasına sahip... alsınlar hepsini görevden, koysunlar yerlerine sokaktan topladıkları birkaç korsan satıcı... satışlar patlama yapmazsa ben de bir şey bilmiyorum...
sözlük yazarları arasında çok popüler olduğunu bildiğim için yanlış anlaşılır gerekçesi ile çok sert sözlerle eleştirmek istemiyorum öyle uzun uzadıya ama kıl kaptığım facebook özelliğidir... bugüne dek 1 veya 2 kere filan kullandım sanırım... o da meraktan... isteyen kullanır tabii, kime ne, sana ne veya bana ne ama gerçekten bazen çok görgüsüzce gelebiliyor şahsıma...
"kendi hatalarınızı da düşünün" demek ve bunu yapmak da bazen çare olmayabilir dostlarım...
eğer siz bunu yapabilecek kadar insansanız ve karşıdaki ise sizin kendi hatalarınızı düşünüp, dillendirmenizi bile kendi vicdanını rahatlatmak ve kendi hatalarını örtmek için kullanabilecek kadar adi bir hayvansa, insanlıktan nasibini almamış bir yaratıksa yapabilecek çok da şeyiniz yoktur...
eğer siz bunu yapabilecek kadar insansanız ve karşıdaki ise sizin kendi hatalarınızı düşünüp, dillendirmenizi bile kendi vicdanını rahatlatmak ve kendi hatalarını örtmek için kullanabilecek kadar adi bir hayvansa, insanlıktan nasibini almamış bir yaratıksa yapabilecek çok da şeyiniz yoktur...
şimdi şöyle bir mantık kurdum ben şahsen: beşiktaş'ın fenerbahçe'yi 10 kişi ile 4-3 yendiği kadıköy hatırası maçında tayfur'da vardı. e tayfur uzun zamandır içeride... ne kadar efendi bir insan da olsa her şeyden önce insan ve bir erkek... cinsel ihtiyaçları var... hani nasıl ki herkes hapishaneye şişme kadın sipariş eder, gizlice sokar içeri... tayfur'da fenerbahçe forması sokturmuştur içeri ve 4-3'lük maçı hayal edip edip kendini tatmin etmiş olabilir...
ne de olsa bir erkek olarak unutulmaz bir cinsel tecrübe yaşamıştır... o formayı fantezi unsuru yapması kadar doğal bir şey olamaz... çıkarken de üstünde unutmuştur, insanlık hali olabilir...
ne de olsa bir erkek olarak unutulmaz bir cinsel tecrübe yaşamıştır... o formayı fantezi unsuru yapması kadar doğal bir şey olamaz... çıkarken de üstünde unutmuştur, insanlık hali olabilir...
piyasadan pahalıya ürün sattığına hiç şahit olmadım... satsa satsa aynı fiyata satar ama indirimli ürünleri de harbiden indirimlidir... piyasada 200 tl'den aşağı bulamadığım kol saatini buradan çok 120 tl'ye, piyasada 130 tl'den aşağı bulamadığım hırkayı burada 89 tl'ye bulmuşluğum vardır... eğer alışveriş yapmayı, bu uğurda gezmeyi filan seven biriyseniz zaten hangi ürünün "indirimli" hangisinin "aynı fiyat" olduğunu bilir ve sonuna dek sömürürsünüz... iyi alışverişler... ayrıca en orjinal ürünleri satan e alışveriş sitesidir... en çakma ürünler ise trendyol da bulunur...
genellikle kafası normalden büyük olanlar için kullanılan bir lakap... bazen sinirlendiğiniz birine söylersiniz bazen de sevgi belirtirsiniz...
- mına koduğumun koca kafası...
veya
- oyyyyy! koca kafalı aşkım benim... gibi...
nerede ve nasıl kullanacağınız söz konusu koca kafanın hayatınızdaki yerine göre değişkenlik gösterir [ybkz]swh[/ybkz]
- mına koduğumun koca kafası...
veya
- oyyyyy! koca kafalı aşkım benim... gibi...
nerede ve nasıl kullanacağınız söz konusu koca kafanın hayatınızdaki yerine göre değişkenlik gösterir [ybkz]swh[/ybkz]
benim kafam boyut olarak tam bu kategoriye girer... sik sik bitmez yemin ediyorum...
(bkz: koca kafa)
(bkz: koca kafa)
sezon 2 - bölüm 6 itibari ile lori, rick'e shane ile olan iliişkisini itiraf etmiş bölüm burada bitmiştir... hayır şimdi bekle ki öteki pazartesi gelsin... internette televizyondan bir hafta önce yayınlanıyor bu arada takipçilerine duyurulur, ben de o yüzden pazartesileri bekliyorum... normal yayın için bkz: ##150148
bir de ilk bölümlerinde bu kadar tırsmıyordum... dakika başına 100, saniye başına 10 zombi düşüyordu... şimdi duygusal pembe diziye döndü dizi resmen... sessiz sedasız, bir ıssızda salya sümük duygu fırtınası yaşanırken aniden, hiç beklenmedik anda "gaaaağğğrr" diye fırlıyor bir tanesi ödüm bokuma karışıyor lan...
bir de ilk bölümlerinde bu kadar tırsmıyordum... dakika başına 100, saniye başına 10 zombi düşüyordu... şimdi duygusal pembe diziye döndü dizi resmen... sessiz sedasız, bir ıssızda salya sümük duygu fırtınası yaşanırken aniden, hiç beklenmedik anda "gaaaağğğrr" diye fırlıyor bir tanesi ödüm bokuma karışıyor lan...
anne hafif bir rahatsızlık yaşar, 3 gün kadar kafa ona takılır, bugün ayağa kalktığı haberi gelince bir duygu boşalması yaşanır ve facebook'a atarlı bir durum yazılır... gelen ilk mesaj sözlükten birindendir... hem de telefona... işin tuhafı o kişi ile daha sosyal hayatta tanışılmamıştır ve birbirinizin telefonu bile birbirinizde yoktur... nereden buldun, nasıl yaptın bunu? hemen, bu kadar çabuk... onca sosyal çevre dururken, bu ne çabukluktur, halden anlamak, insanlıktır... ağlattınız beni götler... gidin çay koyun şimdi...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?