bugüne dek hep savundum ama bugün yaptığı şey katıksız orospu çocukluğundan başka bir şey değil... ben bile haftada 2 kere halı sahada kalecilik yapıyorum... ilk maçta bacak arasından, uzaktan, yandan, ortadan yemediğim gol kalmıyor... ertesi gün yepyenilenmiş şekilde maça çıkıyor maçın kahramanı oluyorum... afedersin ama ibnelik bu yaptığın lan... benim, onun, şunun dişinden tırnağından artırdığı paralarla aldığı forma, eşofman, atkı parasıyla yılda 9.000.000 tl'yi cebe indiriyorsun... 9 milyon ki, tüm staddaki 30.000 insanın 10 yıllık maaşları belki bu paraya denk geliyor... o holosko var ya holosko... belki teknik olarak ondan çok çok üstünsün ama söz konusu profesyonellikse her türlü eline verir, elinden alır ağzına verir, ağzından çıkarır götüne sokar senin...
öncelikle federasyona birkaç lafım olacak... siktiniz... gerçekten zevkimizi siktiniz... fener'i kurtarma derdi sizin için önce geldi... şu karda kışta, buz patenine dönmüş sahalarda 3 günde bir takımlara maç yaptırıyorsunuz... 3 gün içinde bir samsun'dan mersin'e, istanbul'dan ankara'ya, ordu'dan sivas'a, sivas'tan antalya'ya gidiyor takımlar... haliyle de ortaya sik gibi, seyir zevki olmayan, futbolcuların bitmiş hallerini izlediğimiz maçlar çıkıyor... fener, galatasaray, beşiktaş, bursa, trabzon fark etmiyor. hepsi için geçerli bu söylediğim...
alex iki sarıdan kırmızı kart görüyor ikinci maç oynuyor, elmander görüyor oynuyor, fernandez fenerbahçe maçında oynayamıyor...
hakemleriniz daha ofsayt - ofsayt değil arasındaki farkı bilmiyor... hangi pozisyonda hangi kartı vereceklerini bilmiyor... elini sağ ya da sol cebine atıyor hangisi gelirse çıkartıyor...
küfür dediniz, ceza dediniz... samsun'a beşiktaş'a veriliyor, galatasaray, fenerbahçe'ye verilmiyor... bursa'ya veriliyor, trabzon'a verilmiyor... antalya'ya veriliyor, ordu'ya verilmiyor... ceza ceza da... kime, neye ceza belli değil...
kadınlara, çocuklara ücretsiz dediniz... bu yasayı tatlı göstermeye çalıştınız... cırıl cırıl kafamızı sikmekten başka bir sike yaradığı yok... kimse kusura bakmasın... dişi kartal, kanarya, aslan, timsah, kaplan filan... topuna sözüm... birine değil... organize morganize anlamam ben... ses tonu çok irite edici geliyor... sesi kısasım geliyor...
aykut kocaman örneğinde gördüğümüz gibi bu ligde halen ağlamayana meme yok...
bizim kocakafalı, mankafa başkanımız da sağolsun ağlamayı bile beceremiyor... ha, pardon çok güzel ağlayabildiğini gördük son "fenerbahçemiz" örneğinde... fenerbahçesi için muhteşem ağlayabiliyormuş... hem de altay gibi köklü bir kulübün başkanını kürsüden indirmeye çalışacak kadar da aslan, kartal kesilebiliyormuş...
son sözüm de sana carvalhal... senin de beynini sikeyim... zamanında takım iyi giderken, 20 dk, 30 dk şans verip kazanmadığın mehmet, tanju, alves, pektemek'e böyle muhtaç kalırsın... şimdi hepsini fenerbahçe maçında sahaya sür oldu mu? at hepsini 55.000 ibnenin önüne... topa tepemeden, stresten kalpten ölsünler de toptan kurtulalım... a pardon, sen de çok güzel seviniyorsun... öyle güzel seviniyorsun ki şimdi muhtemelen sırf bu yüzden bizzat arkadaşlarım bu yazımı eksi oy bolluğuna tabi tutacaklar...
sikik bir play off sistemi geldi biliyorsunuz ki... muhtemelen ilk 4 içinde yer alacağız, muhtemelen de ilk 4 takım arasındaki puan farkları da çok olmayacak... bilerek böyle bitirecekler ligi, merak etmeyin yani...
ama ne bileyim lan.. ne bileyim...
ya kısacası, futbol zevkimin bu hale gelmesinde zerre kadar, damlacık kadar, kimin katkısı varsa hakkımı helal etmiyorum... yayıncı kuruluş, fenerbahçe, aziz yıldırım, federasyon, demirören, siyasi isimler veya herhangi bir cemaat... kim ama kim varsa var ya, futbola harcadığım her kuruş, her emek kursaklarında kalsın... alın götünüze sokun bu sirki... ben gidiyorum...
alex iki sarıdan kırmızı kart görüyor ikinci maç oynuyor, elmander görüyor oynuyor, fernandez fenerbahçe maçında oynayamıyor...
hakemleriniz daha ofsayt - ofsayt değil arasındaki farkı bilmiyor... hangi pozisyonda hangi kartı vereceklerini bilmiyor... elini sağ ya da sol cebine atıyor hangisi gelirse çıkartıyor...
küfür dediniz, ceza dediniz... samsun'a beşiktaş'a veriliyor, galatasaray, fenerbahçe'ye verilmiyor... bursa'ya veriliyor, trabzon'a verilmiyor... antalya'ya veriliyor, ordu'ya verilmiyor... ceza ceza da... kime, neye ceza belli değil...
kadınlara, çocuklara ücretsiz dediniz... bu yasayı tatlı göstermeye çalıştınız... cırıl cırıl kafamızı sikmekten başka bir sike yaradığı yok... kimse kusura bakmasın... dişi kartal, kanarya, aslan, timsah, kaplan filan... topuna sözüm... birine değil... organize morganize anlamam ben... ses tonu çok irite edici geliyor... sesi kısasım geliyor...
aykut kocaman örneğinde gördüğümüz gibi bu ligde halen ağlamayana meme yok...
bizim kocakafalı, mankafa başkanımız da sağolsun ağlamayı bile beceremiyor... ha, pardon çok güzel ağlayabildiğini gördük son "fenerbahçemiz" örneğinde... fenerbahçesi için muhteşem ağlayabiliyormuş... hem de altay gibi köklü bir kulübün başkanını kürsüden indirmeye çalışacak kadar da aslan, kartal kesilebiliyormuş...
son sözüm de sana carvalhal... senin de beynini sikeyim... zamanında takım iyi giderken, 20 dk, 30 dk şans verip kazanmadığın mehmet, tanju, alves, pektemek'e böyle muhtaç kalırsın... şimdi hepsini fenerbahçe maçında sahaya sür oldu mu? at hepsini 55.000 ibnenin önüne... topa tepemeden, stresten kalpten ölsünler de toptan kurtulalım... a pardon, sen de çok güzel seviniyorsun... öyle güzel seviniyorsun ki şimdi muhtemelen sırf bu yüzden bizzat arkadaşlarım bu yazımı eksi oy bolluğuna tabi tutacaklar...
sikik bir play off sistemi geldi biliyorsunuz ki... muhtemelen ilk 4 içinde yer alacağız, muhtemelen de ilk 4 takım arasındaki puan farkları da çok olmayacak... bilerek böyle bitirecekler ligi, merak etmeyin yani...
ama ne bileyim lan.. ne bileyim...
ya kısacası, futbol zevkimin bu hale gelmesinde zerre kadar, damlacık kadar, kimin katkısı varsa hakkımı helal etmiyorum... yayıncı kuruluş, fenerbahçe, aziz yıldırım, federasyon, demirören, siyasi isimler veya herhangi bir cemaat... kim ama kim varsa var ya, futbola harcadığım her kuruş, her emek kursaklarında kalsın... alın götünüze sokun bu sirki... ben gidiyorum...
bizim iş yerinde kendisi ile aynı isme sahip olan arkadaş var. dün akşam servis hareket etmek üzereyken aceleyle arayıp sorayım derken kendisini aradım ve aramızda şöyle tuhaf bir şey yaşandı:
- alooov! özgür abi servise geliyon mu?
- ne servisi lan!
- özgür abi. servise geliyon mu servise?
- olm ne servisi? servis ne lan?
***
olayı anlayınca yarıldım tabii... tabii tüm servistekilerde...
istanbul'daki adama ankara'dan "servise geliyon mu" diye sormak komik haliyle...
- alooov! özgür abi servise geliyon mu?
- ne servisi lan!
- özgür abi. servise geliyon mu servise?
- olm ne servisi? servis ne lan?
***
olayı anlayınca yarıldım tabii... tabii tüm servistekilerde...
istanbul'daki adama ankara'dan "servise geliyon mu" diye sormak komik haliyle...
yakında avustralya'ya gidiyor. çok özlenecekler listemde ilk 5'e rahat oynar. birlikte beşiktaş maçlarını izlemek, kayseri kupa finali macerası, omuzunda ağlanacak özel anlar derken hayatıma bayağı bir demir atmışsın. göt!
yakında çamur'un avustralya'ya gitmesi yüzünden yeniden eryaman'a taşınacak, yeniden gönlümün kapıbir komşusu olacak yazar.
fenerbahçemizi tutan hakem. neden bu kadar eleştirildiğini anlamıyorum. o hepimizin fenerbahçesi değil mi?
ekrem dağ'ın taç atamadığı maç... evet korner değil, serbest vuruş değil, penaltı değil, taç. bildiğin taç. kayserili oyuncunun önüne bırakıverdi...
pektemek çıktı edu girdi. edu birazdan eyyamcı ibne hakem mustafa kamil'de dahil bütün oyuncuları çalımlayıp tamı tamına 10 gol atacak ve beşiktaş'ı kurtaracak. 1-10 bitecek maç.
tek umudumuz kayseri'nin şahsi hata yapması beraberlik için ama tabi ki biliyoruz ki gayseri'nin beleş gol hediye etme huyu bir tek fenerbahçe'ye özgüdür... her sene gayseri maçlarına fenerbahçe 1-0 önde başlar. kaleci hediye eder o golü...
tek umudumuz kayseri'nin şahsi hata yapması beraberlik için ama tabi ki biliyoruz ki gayseri'nin beleş gol hediye etme huyu bir tek fenerbahçe'ye özgüdür... her sene gayseri maçlarına fenerbahçe 1-0 önde başlar. kaleci hediye eder o golü...
57. dakikadan sonra mersin maçı rahat 2-2 hatta 3-2 yapacakken 4'e 3 pozisyonda topu ayağında bekletmeler, tazı gibi koşarken pozisyonun tehlikeli olacağını sezince kaplumbağa hızına düşmeler filan derken dakika 86 oldu... sen 4'e 3 onca pozisyonda ağırdan alıyorsun, 70 metreden adam gelip topu ayağından alıyor... sen nasıl futbolcusun derler adama. bu işler öyle maçtan önce yayıncı kuruluşa "hocamız bizim abimiz gibi yeaaa... istifa edecekti, biz ikna ettik abimizi... kalacağız biz bu ligde, inanıyoruz biz hocamıza, abimize!" demekle olmuyor... maçı satmayacaksın, kendini, haysiyetini satmayacaksın, maç ve takım seçmeyeceksin her şeyden önce... bu işler öyle basit değil... yazıklar olsun hepinize, sizi futbol dünyasında barındıranlara, bütün olanlara rağmen barındıranlara... hafta içi beşiktaş maçında nasıl oynayacaksınız bakalım ibneler... bi bitmediniz amına koyim...
birayı da "erkek" - "kadın" meselesi yapacak kadar mantığı işleyenlerin sevmediği bira... gecenin bu saatinde aklıma esmiş, iki şişe bir şey içeyim diye işte disco kralını izlerken... mis gibi de içtim az önce... gecenin şu yarısı uykudan önce mide bulandırmaz, rahatsız etmez, hafifcecik, lezzetli, kokusuz bir şey... hayır arkadaşım yani, sevmeyebilirsin de nedir bu içki meselesini "erkek-kadın" diye sınıflandırmak... anladık rakı içiyorsun, efes'ten, tuborg'dan başkası yalan... errrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrkeksin tamam. errrrrrrrrrrrrrkek seni... 5 sene sonra karı seni "leş gibi, kokmuşsun yine herif" diyerekten yatağa almasın da ben görürüm senin erkekliğini... dingil...
fenerbahçemiz değil o, senin fenerbahçen, koduğumun koca kafası.
çakma türk futbol devrimcisi dediğim şey, facebook, twitter gibi sosyal ağ ortamlarında her clasico öncesi hortlayıp sağa sola "kralın piçlerine gol yüzü göstermek yok!", "kralın piçleri-faşistler" diyerekten ortalarda gezinen soytarılardır. etkinin tepki doğuracağını henüz öğrenememiş her boku bilenlere iyi geceler diler, yatarım zira oldukça uykum gelmiş vaziyette...
real madrid'li oyuncuların gereksiz sinirli hallerinin yine bir el clasico'da pahalıya mâl olduğu maç... gerçi ramos'un ikinci sarı kart pozisyonunda hiçbir şey yoktu... canları sağolsun; sikilmiş hakem son serbest vuruşu da kullandırmadan "pat" diye maçı bitirdi... rezaletti zaten hakem... biraz doğru dürüst bir adam atasalarmış maça, biraz da real'li oyuncular sakin kalmayı başarabilselerdi maçın 3-2 olması işten bile değildi... şımarık, tek tesellileri iyi bir kuşak yakalamış bir futbol takımı olan, sonradan görme, piç, bölücü katalanların yüzlerinin kıpkırmızı kesildiğini gördük ya; bu da yeter...
"kötölönyö kötölönyö" diye ortamlarda gezinen çakma türk futbol devrimcilerinin sessizliğe büründüğü, onbinlerce barcelona taraftarının yusuf yusuf seslerinin ta ankara'dan duyulduğu dakikalardayız... real madrid kazanır kaybeder bilemem şu dakikadan sonra...
kendi kendilerine, ortada hiçbir sorun yokken kavga edip film sahnelerini andıracak duygusal yoğunlukta geri barışan sevgililerinki kadar saçma bir harekettir. maçı oraya getiren bizzat kendisi, sonra abartılı sevinip sempati toplayan da kendisi... ha hoşuma gitmedi mi, gitmedi değil... mimiksiz aykut kocaman'a tercih ederim. ama bu seçimlerindeki yanlışları görmeyeceğim anlamına da gelmez.
24 ocak 2012 beşiktaş gaziantepspor maçının ardından tüm gaziantepspor kafilesinin yol parası ödemeden üzerine binerek istanbul'dan antep'e kadar gidebilecekleri çok güzel bir boru... yol boyunca yerde yattıkları zamanı hesap edip 31 çekebilirler... bence çok güzel bir hizmet. evet. özellikle kaleci mahmut bezgin için.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?