confessions

besiktaskli

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 3560
  2. takipçi 0
  3. puan 71790

futbol

besiktaskli
son yıllarda batmak üzere olan bir gemidir.

futbol bir gemidir, içinde her renkten, her millet insanı barındıran. bugünlerde gemi su alıyor ve ne yazık ki herkes o gemiden önce kendini kurtarma derdinde. oysa açılanküçük bir delik. bencillik etmek yerine daha akl-ı selim düşünülebilse bir ya da iki millet değil, bütün milletler kurtarılabilir. ama ne mümkün...
bencillik çoktan batırmış bu gemiyi...

avcarlıçürük

besiktaskli
an itibarı ile sözlükte anlaşılamayan yazar görünümüne sahip olmuş yazardır.

lâkin bilsin istedim. ne dediğine değil, ne demek istediğine bakaraktan oldukça iyi anlıyorum kendisini ve görüşlerine katılıyorum...

kapalı tribün

besiktaskli
maçların stadlarda rakip tarftarlarla izlendiği dönemde tribün felsefesinde resmen kurtuluş mücadelesi örneği sergileyerek, beşiktaş taraftarının yeri geldiğinde kanlarıyla rakip taraftarlardan aldıkları trübündür.

daha fazlası için asi ruh kitabı....

çarşıya gel fener

besiktaskli
derbilere rakip takım taraftarının alınmaması üzerine beşiktaş taraftarının tepkisini dile getirmek için twitterda söylenen söz...

tamam, düşünce olarak güzel ama uygulamada zorlanırız. sonra fener çarşıya gelir, biz ekinleri söyleriz hoş olmaz. gerçekçi olmak lazım, maç öncesinde atkı şov için gerekli malzemeler gelir, sonrasında onlar gider kadıköy de izlerler maçı.
bizim fenerle kardeşliğimiz bir gol atılana kadar olur çünkü.

tff'den beklentiler

besiktaskli
son dönemde aldığı müthiş kararlar sonucu futbol severlerin akıllarına gelen ve gerçekleştirilmesini beklediği her şeydir.

benim beklentim şöyledir;
bundan böyle her futbolcunun gerek teknik becerilerinin gerekse fiziki özelliklerinin yüklü olduğu birer cd si yapılsın. futbolcular kulüplerle bu cdlerini kiralanması suretiyle anlaşsın. sezon başladığında her iki teknik direktör bir odada ellerinde joysticklerle takımlarını kursun, sistemlerini belirlesin ve maçlarını oynasınlar. böylece hem futbolcu sakatlıkları olmaz uzun süre, hem de hakem hataları minimize edilir. taraftarların eski ses kayıtları da eklendi mi maçın oynanacağı sisteme al işte on numara proje olur.
böylece sporda şiddet yasasına da gereksinim duyulmaz.

en kısa sürede bunun projelendirilmiş halini liglerimizde görmek istiyoruz. hatta bu sezonun ikici yarısı bile bu şekilde oynanabilir.

yaran tweetler

besiktaskli
ahan da budur sözlük...

hala gülüyorum...

---------------alıntı---------------
klüpler birliği başkanını Yıldırım demirören yaparsanz böyle şeylere alışmanız gerek !! o kocaman kafanda ufacık bi beyin olaydı ne iyiydi !
---------------alıntı---------------

30 bin taraftar 30 bin atkı

besiktaskli
Forza Beşiktaş' ın facebook üzerinden başlattığı etkinliğin adıdır.

3 kasım 2011 Perşembe günü oynanacak Beşiktaş - Dinamo Kiev maçında açılacak olan atkıların sahaya atılarak, sonrasında kolilenip Van' a gönderilmesi ile ilgili etkinliktir. Daha detaylı bilgi içinhttp://www.facebook.com/event.php?eid=139312079503324

Edit: Etkinlik yalnızca 27 ekim 2011 perşembe günü oynanacak fenerbahçe maçı olarak değiştirildi. Ama kiev maçında da devam etmesi için baskılar yapıyorum inşallah sonuç verir.

mehmet demirkol

besiktaskli
tarafına takılmaksızın şu yazısıyla takdirimi kazanan yorumcudur...
(i:
Fay batıda kırılsaydı...

Misal; bizzat sarsılarak yaşadığım, arkadaşlarımı kaybettiğim, ruhumu yıkan, yaşanan dramların bir parçası olduğum Gölcük depremi gibi olsaydı...
Lig yine devam eder miydi?
Hadi kandırmayalım birbirimizi...
Kırılan batıda bir fay olsaydı, maç filan oynanmazdı...
işte birçok cevap veremediğimiz ‘soru’nun ve ‘sorun’un cevabı da aslında burada.
***
Niye oynadık biz ligi?
Van’da can pazarı varken; Antep’te, Kayseri’de, Ankara’da gole nasıl sevindik dün...
Söylesenize neden oynadık ligi?
Tanrı bizi seviyor.
Seviyor ki, dün Kadıköy’de bir son dakika golü olmadı.
Ve böylece Van’da can pazarı varken, istanbul’da 40 bin siyah giysili yas tutan insan bir gole çılgınca sevinmedi.
***
Söylesenize neden oynadık bu maçları?
***
Tamam, bu ülkenin kaderci kederi bitmiyor...
Pazar Hakkari’den 3 şehit haberi daha geldi misal, ama Van yıkıldığı için birinci sayfaya bile giremedi anaların kınalı kuzuları...
Tamam bu ülkede neyin yasını tutacağımızı şaşırıyoruz. çünkü beşeri felaketler bizim ayrılmaz bir parçamız.
35 yıl önce yıkılmış ve o gün bilim adamları tarafından 35 yıl sonra 7 şiddetinde bir deprem daha olacak diye uyarılmış bir şehir Van...
Yani bir doğal felaket değil yaşanan... Bir intihar... Bir beşeri felaket.
30 yıldır kaybettiğimiz 50 bin insanın kadersiz kederini saymıyorum dahi.
Bunlar beşeri felaketler ve bu bizim maalesef hayatımızın parçası.
Ama yine de bu iki soruyu sormadan bu defteri kapatamayız.
1- Bu fay batıda kırılsa bu maçlar oynanır mıydı?
2- Ve biz, bu ligi bu hafta oynamasak ne kaybederdik!)

baba beni okula gönder

besiktaskli
bugüne dek eğitim alanında yapılan, başlatılan en yerinde kampanyadır. %100 desteklenmelidir.

bizler batı da yetişmiş olmanın avantajıyla veya ailelerimizin sağduyusuyla bir şeyler yapabildik. ama onlar...13 yaşında başlık parası için evlendirilen kızlar.. bunun adı doğuda doğmak şanssızlığı olamaz...
adı üzerinde oranın, doğu.. güneşler oradan yükselecek, oradan ışıldayacak ilk olarak yıldız.

hepimizin çevresinde vardır bu şekilde kız çocukları. herkes birine el uzatsa, binlercesi kurtulur... bir denemek lazım. bir cesaret...

türkiye cumhuriyeti

besiktaskli
bugünüyle bazı hataları olsa da geçmişteki şanlı tarihiyle her daim vatandaşı olmaktan onur duyduğum devlettir.

ne yazık ki her olayda kendini sokaklara atmayı deyim yeirndeyse alışkanlık haline getiren gençliğimizin artık daha farklı ve kesin sonuçlar içeren çözümler üretmesi gerekmektedir. allah' ın şerefsizi abdullah öcalan ile bile müzakereye giden yöneticilerin gençleri göz ardı edeceğini asla düşünmüyorum. ama bazen neyi nasıl istediğimize bakmamız lazım.
basma kalıplardan kurtulabiliyor muyuz? hayır.
etiketlemelerden, ötekileştirmelerden kurtulabiliyor muyuz? hayır.

harçların yüksek olmayısla ilgili olarak sokağa dökülmek dışında daha farklı çözümü olan var mı mesela? ben de ödedim o lanet olasıcası harçları. hatta ikinci öğretim olduğum içni bir yıllık harcım neredeyse şu an ki maaşım kadardı. ama çözüm noktasında hep aynı tekdüzelikteyiz. mesela gerçekten var mı aramızda cesurca hareket edip, arkadaşlarını organize edip, bir yıl bütün üniversitelerin birinci sınıflarını boş bırakacak babayiğit? yok. eylem dediğin çıkıp bağırmakla olmuyor. biraz akılcı ve yaptırımcı davranacaksın ki, istediklerini alabilesin.

özelleştirmeden yakınıyoruz da, var mı alternatif finans kaynağı bulan? hatta bunu projelendirip sunan? yok. türkiye' de ki ekonomininin neredeyse % 80 e yakını kayıt dışı. (fazlası vardır eksiği yoktur) vergi vermekten aciz olalım, bir ülke ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olan vergileri yok sayalım, sonra mevcut açıkları, borçları ödemesi hatta üzerine yatırım yapması için farklı alanlarda finans kaynağı bulmaya çalışan ülke yöneticilerini suçlayalım. bunun a partisi b partisi yok. bütün yöneticiler için aynı şey geçerlidir. kaldı ki ilkokulu bile paralı olan bir eğitim sisteminden sadece ünivesitesi paralı olan bir sisteme geçiş yapmak üzereyiz. ufak tefek aksaklıklar var ama onlarda zamanla halledilir. a partisi gider b partisi gelir, birileri iyileştirir.

mevcut sistem faşistmiş. tamam, diyelim ki öyle bir şey var. o zaman hala neden herkes oy kullanabiliyor? şimdi "sanki sandıklarda dalavere olmuyor mu?" diyenler çıkacaktır. hemen onlara da cevap vereyim. o zaman bir zahmet seçim sabahları kıçınızı yerinden kaldırın ve sorumlu, tarafsız bir vatandaş olarak gidin sandık başlarında görev alın. almıyorsanız suça göz yumuyorsunuz demektir. suça göz yumup sonrasında isyan etmek ne kadar mantıklı bir eylem? kundaktaki bebeğe neden ağladığını sorup ondan cevap beklemek kadar mantıklı işte...

eylem sadece pankart açıp, yürümek, sloganlar atmak demek değildir. evet, o da olacak. haksızlık gördüğünde susmayacak kimse ama bir şeyler için de çabalayacak. burada ekran başında filistinli çocukları görüp israile laf etmek yerine damak tadınızdan vazgeçeceksiniz coco cola içmeyeceksiniz mesela. sonra marlboro kullanmayacaksınız. giyim de kuşamda ve hayatın her alanında daha çok yerli markadaları tercih edeceksiniz ki ülke ekonomisi canlansın. yerli üretici üretim yapıyor ama yaptığını satamıyor. kalitesini yükseltmesi için ona kimse fırsat tanımıyor. düşünün ki hepimiz hatalar yapıyoruz, annemiz babamız bizi hemen ilk hata da yok mu sayıyor? elbette ki hayır, ikinci, üçüncü bazen dördüncü beşinci şansları da tanıyor. en affedilmez davranışlarımızı bile affediyor.
bizler de vatanımıza biraz ana gözüyle bakarsak bir şeyleri daha iyiye yönlendirebiliriz. terörle, anarşiyle hele hele oturduğun yerden sövüp icraatsiz kalmakla olacak iş değildir bu.
32 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol