23 ekim 2011 van depremi haberini sunumu esnasında gözleri yaşlı ve ağlamaktan kızarık bir halde kameralar karşısına geçen, kendisine olan hayranlığımı bu insani yönüyle bir kez daha perçinleyen kanal 7 nin başarılı ana haber sunucusu.
http://twitter.com/#!/Erhan_Celikk
tarafına takılmaksızın şu yazısıyla takdirimi kazanan yorumcudur...
(i:
Fay batıda kırılsaydı...
Misal; bizzat sarsılarak yaşadığım, arkadaşlarımı kaybettiğim, ruhumu yıkan, yaşanan dramların bir parçası olduğum Gölcük depremi gibi olsaydı...
Lig yine devam eder miydi?
Hadi kandırmayalım birbirimizi...
Kırılan batıda bir fay olsaydı, maç filan oynanmazdı...
işte birçok cevap veremediğimiz sorunun ve sorunun cevabı da aslında burada.
***
Niye oynadık biz ligi?
Vanda can pazarı varken; Antepte, Kayseride, Ankarada gole nasıl sevindik dün...
Söylesenize neden oynadık ligi?
Tanrı bizi seviyor.
Seviyor ki, dün Kadıköyde bir son dakika golü olmadı.
Ve böylece Vanda can pazarı varken, istanbulda 40 bin siyah giysili yas tutan insan bir gole çılgınca sevinmedi.
***
Söylesenize neden oynadık bu maçları?
***
Tamam, bu ülkenin kaderci kederi bitmiyor...
Pazar Hakkariden 3 şehit haberi daha geldi misal, ama Van yıkıldığı için birinci sayfaya bile giremedi anaların kınalı kuzuları...
Tamam bu ülkede neyin yasını tutacağımızı şaşırıyoruz. çünkü beşeri felaketler bizim ayrılmaz bir parçamız.
35 yıl önce yıkılmış ve o gün bilim adamları tarafından 35 yıl sonra 7 şiddetinde bir deprem daha olacak diye uyarılmış bir şehir Van...
Yani bir doğal felaket değil yaşanan... Bir intihar... Bir beşeri felaket.
30 yıldır kaybettiğimiz 50 bin insanın kadersiz kederini saymıyorum dahi.
Bunlar beşeri felaketler ve bu bizim maalesef hayatımızın parçası.
Ama yine de bu iki soruyu sormadan bu defteri kapatamayız.
1- Bu fay batıda kırılsa bu maçlar oynanır mıydı?
2- Ve biz, bu ligi bu hafta oynamasak ne kaybederdik!)
(i:
Fay batıda kırılsaydı...
Misal; bizzat sarsılarak yaşadığım, arkadaşlarımı kaybettiğim, ruhumu yıkan, yaşanan dramların bir parçası olduğum Gölcük depremi gibi olsaydı...
Lig yine devam eder miydi?
Hadi kandırmayalım birbirimizi...
Kırılan batıda bir fay olsaydı, maç filan oynanmazdı...
işte birçok cevap veremediğimiz sorunun ve sorunun cevabı da aslında burada.
***
Niye oynadık biz ligi?
Vanda can pazarı varken; Antepte, Kayseride, Ankarada gole nasıl sevindik dün...
Söylesenize neden oynadık ligi?
Tanrı bizi seviyor.
Seviyor ki, dün Kadıköyde bir son dakika golü olmadı.
Ve böylece Vanda can pazarı varken, istanbulda 40 bin siyah giysili yas tutan insan bir gole çılgınca sevinmedi.
***
Söylesenize neden oynadık bu maçları?
***
Tamam, bu ülkenin kaderci kederi bitmiyor...
Pazar Hakkariden 3 şehit haberi daha geldi misal, ama Van yıkıldığı için birinci sayfaya bile giremedi anaların kınalı kuzuları...
Tamam bu ülkede neyin yasını tutacağımızı şaşırıyoruz. çünkü beşeri felaketler bizim ayrılmaz bir parçamız.
35 yıl önce yıkılmış ve o gün bilim adamları tarafından 35 yıl sonra 7 şiddetinde bir deprem daha olacak diye uyarılmış bir şehir Van...
Yani bir doğal felaket değil yaşanan... Bir intihar... Bir beşeri felaket.
30 yıldır kaybettiğimiz 50 bin insanın kadersiz kederini saymıyorum dahi.
Bunlar beşeri felaketler ve bu bizim maalesef hayatımızın parçası.
Ama yine de bu iki soruyu sormadan bu defteri kapatamayız.
1- Bu fay batıda kırılsa bu maçlar oynanır mıydı?
2- Ve biz, bu ligi bu hafta oynamasak ne kaybederdik!)
bugüne dek eğitim alanında yapılan, başlatılan en yerinde kampanyadır. %100 desteklenmelidir.
bizler batı da yetişmiş olmanın avantajıyla veya ailelerimizin sağduyusuyla bir şeyler yapabildik. ama onlar...13 yaşında başlık parası için evlendirilen kızlar.. bunun adı doğuda doğmak şanssızlığı olamaz...
adı üzerinde oranın, doğu.. güneşler oradan yükselecek, oradan ışıldayacak ilk olarak yıldız.
hepimizin çevresinde vardır bu şekilde kız çocukları. herkes birine el uzatsa, binlercesi kurtulur... bir denemek lazım. bir cesaret...
bizler batı da yetişmiş olmanın avantajıyla veya ailelerimizin sağduyusuyla bir şeyler yapabildik. ama onlar...13 yaşında başlık parası için evlendirilen kızlar.. bunun adı doğuda doğmak şanssızlığı olamaz...
adı üzerinde oranın, doğu.. güneşler oradan yükselecek, oradan ışıldayacak ilk olarak yıldız.
hepimizin çevresinde vardır bu şekilde kız çocukları. herkes birine el uzatsa, binlercesi kurtulur... bir denemek lazım. bir cesaret...
bugünüyle bazı hataları olsa da geçmişteki şanlı tarihiyle her daim vatandaşı olmaktan onur duyduğum devlettir.
ne yazık ki her olayda kendini sokaklara atmayı deyim yeirndeyse alışkanlık haline getiren gençliğimizin artık daha farklı ve kesin sonuçlar içeren çözümler üretmesi gerekmektedir. allah' ın şerefsizi abdullah öcalan ile bile müzakereye giden yöneticilerin gençleri göz ardı edeceğini asla düşünmüyorum. ama bazen neyi nasıl istediğimize bakmamız lazım.
basma kalıplardan kurtulabiliyor muyuz? hayır.
etiketlemelerden, ötekileştirmelerden kurtulabiliyor muyuz? hayır.
harçların yüksek olmayısla ilgili olarak sokağa dökülmek dışında daha farklı çözümü olan var mı mesela? ben de ödedim o lanet olasıcası harçları. hatta ikinci öğretim olduğum içni bir yıllık harcım neredeyse şu an ki maaşım kadardı. ama çözüm noktasında hep aynı tekdüzelikteyiz. mesela gerçekten var mı aramızda cesurca hareket edip, arkadaşlarını organize edip, bir yıl bütün üniversitelerin birinci sınıflarını boş bırakacak babayiğit? yok. eylem dediğin çıkıp bağırmakla olmuyor. biraz akılcı ve yaptırımcı davranacaksın ki, istediklerini alabilesin.
özelleştirmeden yakınıyoruz da, var mı alternatif finans kaynağı bulan? hatta bunu projelendirip sunan? yok. türkiye' de ki ekonomininin neredeyse % 80 e yakını kayıt dışı. (fazlası vardır eksiği yoktur) vergi vermekten aciz olalım, bir ülke ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olan vergileri yok sayalım, sonra mevcut açıkları, borçları ödemesi hatta üzerine yatırım yapması için farklı alanlarda finans kaynağı bulmaya çalışan ülke yöneticilerini suçlayalım. bunun a partisi b partisi yok. bütün yöneticiler için aynı şey geçerlidir. kaldı ki ilkokulu bile paralı olan bir eğitim sisteminden sadece ünivesitesi paralı olan bir sisteme geçiş yapmak üzereyiz. ufak tefek aksaklıklar var ama onlarda zamanla halledilir. a partisi gider b partisi gelir, birileri iyileştirir.
mevcut sistem faşistmiş. tamam, diyelim ki öyle bir şey var. o zaman hala neden herkes oy kullanabiliyor? şimdi "sanki sandıklarda dalavere olmuyor mu?" diyenler çıkacaktır. hemen onlara da cevap vereyim. o zaman bir zahmet seçim sabahları kıçınızı yerinden kaldırın ve sorumlu, tarafsız bir vatandaş olarak gidin sandık başlarında görev alın. almıyorsanız suça göz yumuyorsunuz demektir. suça göz yumup sonrasında isyan etmek ne kadar mantıklı bir eylem? kundaktaki bebeğe neden ağladığını sorup ondan cevap beklemek kadar mantıklı işte...
eylem sadece pankart açıp, yürümek, sloganlar atmak demek değildir. evet, o da olacak. haksızlık gördüğünde susmayacak kimse ama bir şeyler için de çabalayacak. burada ekran başında filistinli çocukları görüp israile laf etmek yerine damak tadınızdan vazgeçeceksiniz coco cola içmeyeceksiniz mesela. sonra marlboro kullanmayacaksınız. giyim de kuşamda ve hayatın her alanında daha çok yerli markadaları tercih edeceksiniz ki ülke ekonomisi canlansın. yerli üretici üretim yapıyor ama yaptığını satamıyor. kalitesini yükseltmesi için ona kimse fırsat tanımıyor. düşünün ki hepimiz hatalar yapıyoruz, annemiz babamız bizi hemen ilk hata da yok mu sayıyor? elbette ki hayır, ikinci, üçüncü bazen dördüncü beşinci şansları da tanıyor. en affedilmez davranışlarımızı bile affediyor.
bizler de vatanımıza biraz ana gözüyle bakarsak bir şeyleri daha iyiye yönlendirebiliriz. terörle, anarşiyle hele hele oturduğun yerden sövüp icraatsiz kalmakla olacak iş değildir bu.
ne yazık ki her olayda kendini sokaklara atmayı deyim yeirndeyse alışkanlık haline getiren gençliğimizin artık daha farklı ve kesin sonuçlar içeren çözümler üretmesi gerekmektedir. allah' ın şerefsizi abdullah öcalan ile bile müzakereye giden yöneticilerin gençleri göz ardı edeceğini asla düşünmüyorum. ama bazen neyi nasıl istediğimize bakmamız lazım.
basma kalıplardan kurtulabiliyor muyuz? hayır.
etiketlemelerden, ötekileştirmelerden kurtulabiliyor muyuz? hayır.
harçların yüksek olmayısla ilgili olarak sokağa dökülmek dışında daha farklı çözümü olan var mı mesela? ben de ödedim o lanet olasıcası harçları. hatta ikinci öğretim olduğum içni bir yıllık harcım neredeyse şu an ki maaşım kadardı. ama çözüm noktasında hep aynı tekdüzelikteyiz. mesela gerçekten var mı aramızda cesurca hareket edip, arkadaşlarını organize edip, bir yıl bütün üniversitelerin birinci sınıflarını boş bırakacak babayiğit? yok. eylem dediğin çıkıp bağırmakla olmuyor. biraz akılcı ve yaptırımcı davranacaksın ki, istediklerini alabilesin.
özelleştirmeden yakınıyoruz da, var mı alternatif finans kaynağı bulan? hatta bunu projelendirip sunan? yok. türkiye' de ki ekonomininin neredeyse % 80 e yakını kayıt dışı. (fazlası vardır eksiği yoktur) vergi vermekten aciz olalım, bir ülke ekonomisinin en önemli gelir kaynağı olan vergileri yok sayalım, sonra mevcut açıkları, borçları ödemesi hatta üzerine yatırım yapması için farklı alanlarda finans kaynağı bulmaya çalışan ülke yöneticilerini suçlayalım. bunun a partisi b partisi yok. bütün yöneticiler için aynı şey geçerlidir. kaldı ki ilkokulu bile paralı olan bir eğitim sisteminden sadece ünivesitesi paralı olan bir sisteme geçiş yapmak üzereyiz. ufak tefek aksaklıklar var ama onlarda zamanla halledilir. a partisi gider b partisi gelir, birileri iyileştirir.
mevcut sistem faşistmiş. tamam, diyelim ki öyle bir şey var. o zaman hala neden herkes oy kullanabiliyor? şimdi "sanki sandıklarda dalavere olmuyor mu?" diyenler çıkacaktır. hemen onlara da cevap vereyim. o zaman bir zahmet seçim sabahları kıçınızı yerinden kaldırın ve sorumlu, tarafsız bir vatandaş olarak gidin sandık başlarında görev alın. almıyorsanız suça göz yumuyorsunuz demektir. suça göz yumup sonrasında isyan etmek ne kadar mantıklı bir eylem? kundaktaki bebeğe neden ağladığını sorup ondan cevap beklemek kadar mantıklı işte...
eylem sadece pankart açıp, yürümek, sloganlar atmak demek değildir. evet, o da olacak. haksızlık gördüğünde susmayacak kimse ama bir şeyler için de çabalayacak. burada ekran başında filistinli çocukları görüp israile laf etmek yerine damak tadınızdan vazgeçeceksiniz coco cola içmeyeceksiniz mesela. sonra marlboro kullanmayacaksınız. giyim de kuşamda ve hayatın her alanında daha çok yerli markadaları tercih edeceksiniz ki ülke ekonomisi canlansın. yerli üretici üretim yapıyor ama yaptığını satamıyor. kalitesini yükseltmesi için ona kimse fırsat tanımıyor. düşünün ki hepimiz hatalar yapıyoruz, annemiz babamız bizi hemen ilk hata da yok mu sayıyor? elbette ki hayır, ikinci, üçüncü bazen dördüncü beşinci şansları da tanıyor. en affedilmez davranışlarımızı bile affediyor.
bizler de vatanımıza biraz ana gözüyle bakarsak bir şeyleri daha iyiye yönlendirebiliriz. terörle, anarşiyle hele hele oturduğun yerden sövüp icraatsiz kalmakla olacak iş değildir bu.
saçmalamamak adına sözlüğe veda etmek isteyen yazarın saati de göz önünde bulundurarak diğer yazarlar için aklından geçen iyi dileklerinden biri.
entry girmek isteyenyazarın istese de bu eylemi becerememesinden ötürü geçirdiği gün için kullandığı sıfat.
entry girmeyi unutmuşum sanırım. beceremiyorum yazmayı bir türlü...
entry girmeyi unutmuşum sanırım. beceremiyorum yazmayı bir türlü...
kendine has tavrıyla ve en çok da oyunbozanlığı dolayısıyla sevdiğim futbol yorumcusu.
kimseye taviz vermeyen, sadece kendi olan tavrıyla ve tribüne oynamayan yanıyla diğerleri ve ali ece olarak ayrılabilecek adam...
kimseye taviz vermeyen, sadece kendi olan tavrıyla ve tribüne oynamayan yanıyla diğerleri ve ali ece olarak ayrılabilecek adam...
üzerinde beşiktaş forması yokken görsem korkacağım insan modelidir...
arkadaş şu saça sakala bir şekil ver be.
arkadaş şu saça sakala bir şekil ver be.
yurt inşaası sözü vererek bu berbat günlerime ışık olan başkan.
her ne kadar beşiktaş' ımı kötü yönetse de, yaptığı bu insanlık ayakta alkışlamaya değer...
lafı açılmışken, ts ve gs yönetimleri de bu konuda ellerini taşın altına koydularda hala fb yönetiminden ses çıkmadı. ayıp.
her ne kadar beşiktaş' ımı kötü yönetse de, yaptığı bu insanlık ayakta alkışlamaya değer...
lafı açılmışken, ts ve gs yönetimleri de bu konuda ellerini taşın altına koydularda hala fb yönetiminden ses çıkmadı. ayıp.
1 haftalık TS Club gelirlerini van' daki depremzedelere bağışlayacağını açıklayan spor kulübü...
ayakta alkışlıyorum kendilerini...
ayakta alkışlıyorum kendilerini...
zaten gitmeyecek olduğum, biliet fiyatlarını gördükten sonra da ne kadar doğru karar verdiğimi bir kez daha anladığım maçtır.
yönetimin ayıbına değinmektense yoruldum artık. susuyorum...
yönetimin ayıbına değinmektense yoruldum artık. susuyorum...
rakiplerin puan kaybettiği şu dönemde iyi futbol kötü futbola bakmaksızın beşiktaş' ın kazanmasını istediğim maçtır.
şöyle biraz toparlayalım, kopmayalım. kime ne yapılacaksa zaten yine yapılır.
şöyle biraz toparlayalım, kopmayalım. kime ne yapılacaksa zaten yine yapılır.
takımın kötü futboluna, sistemsizliğine, onursuzca oynayışına rağmen kazandığı maçlara isyan edip, takımı heba edenlere inat, iyi futbol izlemek isteyen, saha da (b: takım) olmayı becerebilmiş bir beşiktaş izlemeyi isteyen beşiktaşlıdır.
örnek için (bkz: besiktaskli)
örnek için (bkz: besiktaskli)
"bu ülkede yanlışlıklar oldu, çok büyük haksızlıklar da oldu" cümleleri kurup, ardından da çözüm önerilerini ilk kez bu kadar net bir şekilde mecliste dile getirip sunan chp milletvekili...
öncesini sonrasını bilmem, ama bu duruşuyla alkışımı aldı kendisi.. çok mu umurundaydı benim alkışım? değildi belki.. ama onun bu duruşu daha doğrusu 550 kişiden bir kişinin bu duruşu benim çok umurumdaydı...
http://www.facebook.com/photo.php?v=158508334191556
öncesini sonrasını bilmem, ama bu duruşuyla alkışımı aldı kendisi.. çok mu umurundaydı benim alkışım? değildi belki.. ama onun bu duruşu daha doğrusu 550 kişiden bir kişinin bu duruşu benim çok umurumdaydı...
http://www.facebook.com/photo.php?v=158508334191556
kartal sözlük ailesi olarak bizlerinde desteklemesi gerekir şeklinde düşündüğüm kampanyadır.
elimde bununla ilgili fotoğraflarda mevcuttur. isteyen olursa bana ulaşsın gönderebilirim.
[image_tasima]http://imageshack.us/photo/my-images/153/fotograf16.jpg/ [/img_tasima]
olay şöyledir arkadaşlar;
serkan balbal' a gelen bir mail de bu okulda öğretmenlik yapan bir arkadaş okulla ilgili sıkıntılarını dile getirip yardım talebinde bulunuyor. Serkan Balbal da twitterda takipçilerine konuyla ilgili bir twit geçtikten sonra ilgilenenlere mail yoluyla bir bilgilendirme metni geçti. bana yolladığı maili aynen buraya kopyalıyorum. ve bizlerinde elimizden geldiğince bu kampanyaya destek vermesi gerekir diye düşünüyorum.
(i: öncelikle ilgi gösteren siz dostlara,duyarlı arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Bu konudan Okulda öğretmen olarak görev yapan bir arkadaşımızın maili sayesinde haberdar oldum.
Okula yeni tayin olduğunu,koşulların zorluğuna adapte olmakta ilk zamanlar çok zorlandığını,sonra çocukları tanımaya görmeye başladıkça orada kalıp
Elinden ne geliyorsa yapmaya karar verdiğini,ama tek başına yetemeyeceğini anladığından bana yazdığını söyledi.
çocukların hepsi okula ulaşmak için 1.5 saatlik bir yol yürüyorlarmış,ayaklarında lastik yırtık ayakkabılarla ve üzerlerinde yırtık önlüklerle mont bile olmadan.
Hocamızdan bir liste yapmasını, çocukların ayakkabı numaralarını yazmasını ve isimleri ile göndermesini istedim bugün bana ulaştırdı kendisi.
Size ekte okuldan ve çocuklardan birkaç foto gönderiyorum görmeniz için.
Aynı zamanda alt da yazan mektup hocamızdan bana ulaşan ilk mektuptur.
Merhaba serkan bey
Arakli tasgecit hasilli ilkogretim okulunda 3. Sınıf öğretmenliği yapıyorum. Size tüm basımdan geçenleri en bastan anlatırsam belki daha iyi olur.
Ktu de fen bilgisi öğretmenliği okudum ve mezun oldum. Bu yıl yüksek lisansa başladım. Hafta da 1 veya 2 gün okula gittiğim için Trabzon'da da yapılacak pek seçenek olmadıgı için şabahlari öğretmenlik yapmaya karar verdim. Başvurular yaptım ve Trabzon'da tuttuğum evden yaklaşık 2 saat uzaklıkta olan bir koyden öğretmenlik daveti aldım. Bu okul daha önce servis olmadıgı için kapatılmış. Zaten kapatılan kısımda da sadece 4 sınıf varmış. Bu sene devlet yardım olarak ek bina yapmış ve öğretmenler için yolu taşımalı yapmış. Ben pek sıcak bakmasamda ogrencilerin anlatılan durumlarına üzüldüğüm için kabul ettim. 19 Eylül'de okula ilk defa çıkarken oluyorum sandim. O yollar tek şerit ve uçurumun kenarında bazen sabah bile çakal oluyor yolda. Ama okula çıktığımda daha d vahimdi. Pis inşaat halinde bir koy okulu. 10 ogretmen tüm okulu bastan aşağı biz sildik. Camları sildik duvarları sildik yerleri sildik öğretime hazır hale getirdik. Yaklaşık 2 hafta hic ogrenci gelmedi okula hepsi yayladaymis çünkü. Devletin yaptırdığı ek binaya yeni sıralar ve tahtalar temin edildi. Bana göre hersey yolundaydi. Korkunç yollara bile alışmıştım. Ama ogrenciler okula geldiginde ikinci soku yasadım. Kimi ayağında lastikler kimi yirtik önlükler kimi corapsizdi. Cogunun 2 saat yol yürümekten sumukleri Akmış bazılarının da soğuktan buz tutmuş burunları çözülunce kanıyordu. Devlet ogrencilerin bir kısmına servis ve yemek koymuş. Fakat okulun diger yarısı onlar yerken bakmakla yetiniyor ve özeniyor. Cogunun defteri kalemi araç gereci yoktu. Kendi sınıfıma kendi imkanlarimla defter kalem fulut not defterleri pastel boya sulu boya dağıttım ve hayatlarında hic Trabzon'a bile gitmedikleri için onları forumda sinemaya götürmeye soz verdim. Ara tatile girmeden goturcem hersey hazır. Ama kıs geliyor. Cocuklara mont, Bot, almak istiyorum fakat iyi birsey almaya kalksam birkaç bini gözden çıkarmam gerekiyor. Bende sizin takipçinizim tek hastalığınızın nutella olmadıgını biliyorum. Cocuk yuvaları ve huzur evlerine gittiğinizi takip etmekteyim. O yuZden sizden ricada bulundum. Benim sınıfım 22 kisi ama ben sadece kendi sınıfımı degil okuldaki tüm ogrencilere çözüm bulmak istiyorum.okulun en acil ihtiyacı da projeksiyon cihazları. Egitimde hersey artık çoklu zeka tekniklerine göre düzenlenmiş ve bu sekilde öğretimin temelinde projeksiyon cihazları yatıyor. Hıc birsey yapılamazsa belki 5 adet projeksiyon cihazı bile olsa ısımız görülür.
NE YAPABiLiRiZ ?
Düşüncem kullandığımız eskilerden ziyade bu çocuklara bir çocuk markası ile anlaşıp toptan ayakkabı mont ve kıyafetler almak.Hepsinin adına güzel paketlerle gidip kendilerine ulaştırmak.
Glebilecek arkadaşlar varsa beraber gitmek yoksa oradaki fotoları gelemeyen yardımcılarla paylaşmak.
NASIL YAPABiLiRiZ..?
Ekteki listeleri ve fotoları inceleyin öncelikle,Elinizde olup temiz olduğuna ve listedeki çocuklara olabileceğine inandığınız şeyler varsa bana ulaştırabilirsiniz.
Ya da lazım malzemelerle ilgili bir işiniz vardır direkt toplu olarak hareket eder çözeriz bazı noktalardaki eksikleri
Ya da ben bu iş için kendimden 1000 tl koyarak bir hesap açıyorum.Siz de içinizden ne geliyorsa, imkanınız neye yetiyorsa bu hesaba kendi adınız ve açıklama ile bana ulaştırın.Bende anlaştığım yerden tüm eksikleri
Alarak ve tamamlayarak göndermeye hazır hale getireyim.
Para gönderecek olan arkadaşların isimlerini ve bilgilerini gün gün toplayarak sizlerle paylaşacağım.Aynı zamanda tüm toplanan para ve giderleri sizinle faturaları scan ettirip paylaşacağım.
içinizden nasıl geliyorsa o şekilde bu konuda yanımızda olabilir ve bu çocukların mutlu olmasına katkı sağlayabilirsiniz.
Kafamızdaki tarih Kasımın ilk haftası okula ziyarette bulunup tüm aldıklarımızı da yanımızda ulaştırmak.
Bu konu ile ilgili olarak bankaya sıfır bir hesap açtırdım.
Garanti bankası
Maslak şubesi
Hamit serkan balbal
şube kodu 342 Hesap no : 6649107
i-BAN TR34 0006 2000 3420 0006 6491 07
Bu hesabı kullanabılır ve bana maıl ıle bılgı verebılırsınız.
Eger adrese bırseyler gondermek ıstersenız bana yıne maıl olarak ulaşırsanız bir adres belirleyip o adrese sizden gelecekleri Stoklayacağım.
şimdiden duyarlı tüm arkadaşlarıma,kendim adına teşekkür ediyorum.
Unutmayalım,
BiR çOCUK DEğişiR TüRKiYE DEğişiR,DüNYA DEğişiR.
Sevgi ve saygılarımla,
Serkan BALBAL)
elimde bununla ilgili fotoğraflarda mevcuttur. isteyen olursa bana ulaşsın gönderebilirim.
[image_tasima]http://imageshack.us/photo/my-images/153/fotograf16.jpg/ [/img_tasima]
olay şöyledir arkadaşlar;
serkan balbal' a gelen bir mail de bu okulda öğretmenlik yapan bir arkadaş okulla ilgili sıkıntılarını dile getirip yardım talebinde bulunuyor. Serkan Balbal da twitterda takipçilerine konuyla ilgili bir twit geçtikten sonra ilgilenenlere mail yoluyla bir bilgilendirme metni geçti. bana yolladığı maili aynen buraya kopyalıyorum. ve bizlerinde elimizden geldiğince bu kampanyaya destek vermesi gerekir diye düşünüyorum.
(i: öncelikle ilgi gösteren siz dostlara,duyarlı arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Bu konudan Okulda öğretmen olarak görev yapan bir arkadaşımızın maili sayesinde haberdar oldum.
Okula yeni tayin olduğunu,koşulların zorluğuna adapte olmakta ilk zamanlar çok zorlandığını,sonra çocukları tanımaya görmeye başladıkça orada kalıp
Elinden ne geliyorsa yapmaya karar verdiğini,ama tek başına yetemeyeceğini anladığından bana yazdığını söyledi.
çocukların hepsi okula ulaşmak için 1.5 saatlik bir yol yürüyorlarmış,ayaklarında lastik yırtık ayakkabılarla ve üzerlerinde yırtık önlüklerle mont bile olmadan.
Hocamızdan bir liste yapmasını, çocukların ayakkabı numaralarını yazmasını ve isimleri ile göndermesini istedim bugün bana ulaştırdı kendisi.
Size ekte okuldan ve çocuklardan birkaç foto gönderiyorum görmeniz için.
Aynı zamanda alt da yazan mektup hocamızdan bana ulaşan ilk mektuptur.
Merhaba serkan bey
Arakli tasgecit hasilli ilkogretim okulunda 3. Sınıf öğretmenliği yapıyorum. Size tüm basımdan geçenleri en bastan anlatırsam belki daha iyi olur.
Ktu de fen bilgisi öğretmenliği okudum ve mezun oldum. Bu yıl yüksek lisansa başladım. Hafta da 1 veya 2 gün okula gittiğim için Trabzon'da da yapılacak pek seçenek olmadıgı için şabahlari öğretmenlik yapmaya karar verdim. Başvurular yaptım ve Trabzon'da tuttuğum evden yaklaşık 2 saat uzaklıkta olan bir koyden öğretmenlik daveti aldım. Bu okul daha önce servis olmadıgı için kapatılmış. Zaten kapatılan kısımda da sadece 4 sınıf varmış. Bu sene devlet yardım olarak ek bina yapmış ve öğretmenler için yolu taşımalı yapmış. Ben pek sıcak bakmasamda ogrencilerin anlatılan durumlarına üzüldüğüm için kabul ettim. 19 Eylül'de okula ilk defa çıkarken oluyorum sandim. O yollar tek şerit ve uçurumun kenarında bazen sabah bile çakal oluyor yolda. Ama okula çıktığımda daha d vahimdi. Pis inşaat halinde bir koy okulu. 10 ogretmen tüm okulu bastan aşağı biz sildik. Camları sildik duvarları sildik yerleri sildik öğretime hazır hale getirdik. Yaklaşık 2 hafta hic ogrenci gelmedi okula hepsi yayladaymis çünkü. Devletin yaptırdığı ek binaya yeni sıralar ve tahtalar temin edildi. Bana göre hersey yolundaydi. Korkunç yollara bile alışmıştım. Ama ogrenciler okula geldiginde ikinci soku yasadım. Kimi ayağında lastikler kimi yirtik önlükler kimi corapsizdi. Cogunun 2 saat yol yürümekten sumukleri Akmış bazılarının da soğuktan buz tutmuş burunları çözülunce kanıyordu. Devlet ogrencilerin bir kısmına servis ve yemek koymuş. Fakat okulun diger yarısı onlar yerken bakmakla yetiniyor ve özeniyor. Cogunun defteri kalemi araç gereci yoktu. Kendi sınıfıma kendi imkanlarimla defter kalem fulut not defterleri pastel boya sulu boya dağıttım ve hayatlarında hic Trabzon'a bile gitmedikleri için onları forumda sinemaya götürmeye soz verdim. Ara tatile girmeden goturcem hersey hazır. Ama kıs geliyor. Cocuklara mont, Bot, almak istiyorum fakat iyi birsey almaya kalksam birkaç bini gözden çıkarmam gerekiyor. Bende sizin takipçinizim tek hastalığınızın nutella olmadıgını biliyorum. Cocuk yuvaları ve huzur evlerine gittiğinizi takip etmekteyim. O yuZden sizden ricada bulundum. Benim sınıfım 22 kisi ama ben sadece kendi sınıfımı degil okuldaki tüm ogrencilere çözüm bulmak istiyorum.okulun en acil ihtiyacı da projeksiyon cihazları. Egitimde hersey artık çoklu zeka tekniklerine göre düzenlenmiş ve bu sekilde öğretimin temelinde projeksiyon cihazları yatıyor. Hıc birsey yapılamazsa belki 5 adet projeksiyon cihazı bile olsa ısımız görülür.
NE YAPABiLiRiZ ?
Düşüncem kullandığımız eskilerden ziyade bu çocuklara bir çocuk markası ile anlaşıp toptan ayakkabı mont ve kıyafetler almak.Hepsinin adına güzel paketlerle gidip kendilerine ulaştırmak.
Glebilecek arkadaşlar varsa beraber gitmek yoksa oradaki fotoları gelemeyen yardımcılarla paylaşmak.
NASIL YAPABiLiRiZ..?
Ekteki listeleri ve fotoları inceleyin öncelikle,Elinizde olup temiz olduğuna ve listedeki çocuklara olabileceğine inandığınız şeyler varsa bana ulaştırabilirsiniz.
Ya da lazım malzemelerle ilgili bir işiniz vardır direkt toplu olarak hareket eder çözeriz bazı noktalardaki eksikleri
Ya da ben bu iş için kendimden 1000 tl koyarak bir hesap açıyorum.Siz de içinizden ne geliyorsa, imkanınız neye yetiyorsa bu hesaba kendi adınız ve açıklama ile bana ulaştırın.Bende anlaştığım yerden tüm eksikleri
Alarak ve tamamlayarak göndermeye hazır hale getireyim.
Para gönderecek olan arkadaşların isimlerini ve bilgilerini gün gün toplayarak sizlerle paylaşacağım.Aynı zamanda tüm toplanan para ve giderleri sizinle faturaları scan ettirip paylaşacağım.
içinizden nasıl geliyorsa o şekilde bu konuda yanımızda olabilir ve bu çocukların mutlu olmasına katkı sağlayabilirsiniz.
Kafamızdaki tarih Kasımın ilk haftası okula ziyarette bulunup tüm aldıklarımızı da yanımızda ulaştırmak.
Bu konu ile ilgili olarak bankaya sıfır bir hesap açtırdım.
Garanti bankası
Maslak şubesi
Hamit serkan balbal
şube kodu 342 Hesap no : 6649107
i-BAN TR34 0006 2000 3420 0006 6491 07
Bu hesabı kullanabılır ve bana maıl ıle bılgı verebılırsınız.
Eger adrese bırseyler gondermek ıstersenız bana yıne maıl olarak ulaşırsanız bir adres belirleyip o adrese sizden gelecekleri Stoklayacağım.
şimdiden duyarlı tüm arkadaşlarıma,kendim adına teşekkür ediyorum.
Unutmayalım,
BiR çOCUK DEğişiR TüRKiYE DEğişiR,DüNYA DEğişiR.
Sevgi ve saygılarımla,
Serkan BALBAL)
(bkz: yıldırım demirören )
atatürk' ün gençlere yol göstermesi amacıyla kaleme aldığı eserdir.
ayrıca ne zaman "ne yapabilirim?" diye soru sorduğumda kendime dönüp tekrar tekrar okuduğumdur...
(vurgula: ey türk gençliği! birinci vazifen; türk istiklâlini, türk cumhuriyeti'ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen; vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. ey türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
m.k. atatürk, 20 Ekim 1927)
ayrıca ne zaman "ne yapabilirim?" diye soru sorduğumda kendime dönüp tekrar tekrar okuduğumdur...
(vurgula: ey türk gençliği! birinci vazifen; türk istiklâlini, türk cumhuriyeti'ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen; vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. ey türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
m.k. atatürk, 20 Ekim 1927)
(bkz: gençliğe hitabe)
"şehidim hakkını helal et bize" sesleriyle inim inim inleyen istanbul ilçesi.
metrelerce uzunluğunda ay yıldızlı bayrağın açıldığı ve her tarafını türk bayraklarıyla donatmış ilçe aynı zamanda...
gururu ve hüznü bir arada yaşayan ilçe...
metrelerce uzunluğunda ay yıldızlı bayrağın açıldığı ve her tarafını türk bayraklarıyla donatmış ilçe aynı zamanda...
gururu ve hüznü bir arada yaşayan ilçe...
dualarımızın yönünü bir kez daha mehmetçik' e yönelten harekâttır.
hepiniz sağ salim gittiniz öyle de gelin inşallah...
hepiniz sağ salim gittiniz öyle de gelin inşallah...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?