dün akşam ki maçta pimi çekilmiş bomba izlenimi veren futbolcumuz.
arkadaşım derdin neydi senin?
sağa sola sataşmaktaki amacın neydi?
kartı görünce rahatladın umarım.
zira ben çok rahatladım!!!!
19 mart 2015 beşiktaş club brugge maçında skor 1-1 olunca kendi futbolcusunu yuhalayan taraftar

sezon boyunca bir iki maça gelip onda da ortalığı hallaç pamuğu gibi dağıtan, içindeki öfkesini kusan kişidir.
gelmeyin arkadaşım maça.
bu takımdan bu kadar nefret ediyorsanız ya sevmezsiniz
ya da maça gelmezsiniz.
bu takım bu,
bu kadar yapabiliyor
elinden bu kadarı geliyor
destek olacaksan gelirsin
ama yok her pozisyonda söveceksen
çek git evinde izle
ne halin varsa gör.
gelmeyin arkadaşım maça.
bu takımdan bu kadar nefret ediyorsanız ya sevmezsiniz
ya da maça gelmezsiniz.
bu takım bu,
bu kadar yapabiliyor
elinden bu kadarı geliyor
destek olacaksan gelirsin
ama yok her pozisyonda söveceksen
çek git evinde izle
ne halin varsa gör.
düşüşe geçen performansı,
yaptığı hatalarla son dönemlerde kendisiyle kavga halinde olduğunu düşündüğüm kalecimiz.
ayrıca dün akşam yuhalanmayı da hak etmedi bana kalırsa.
zira bir anlık bir hata yapmış olabilir
ama adam olan onu yuhalamak yerine
alkışlayıp toparlamaya çalışırdı.
zira tolga kötü bir kaleci olabilir
ama hepimizin bildiği bir gerçek var
iyi bir insan.
sırf bunun için bile böyle bir tepkiyi haketmiyordu.
tribüne gelmeme meselesine gelince de.
dibine kadar haklıydı.
ben olsam, ben de öyle yapardım.
yaptığı hatalarla son dönemlerde kendisiyle kavga halinde olduğunu düşündüğüm kalecimiz.
ayrıca dün akşam yuhalanmayı da hak etmedi bana kalırsa.
zira bir anlık bir hata yapmış olabilir
ama adam olan onu yuhalamak yerine
alkışlayıp toparlamaya çalışırdı.
zira tolga kötü bir kaleci olabilir
ama hepimizin bildiği bir gerçek var
iyi bir insan.
sırf bunun için bile böyle bir tepkiyi haketmiyordu.
tribüne gelmeme meselesine gelince de.
dibine kadar haklıydı.
ben olsam, ben de öyle yapardım.
geldiği ilk günden beri bir kez olsun kendisine güven konusunda "acaba" mı dedirtmeyen kişidir.
ama bu kadar kişiye rağmen ben hala sahip çıkıyorsam sorun belki de bendedir.
ama...
bunca olumsuz şartlara rağmen, geçen seneden daha iyi bir Beşiktaş var mı?
var.
rakiplerinin daha da üzerinde bir performansa sahip mi?
sahip.
avrupa' da ülkeyi en uzun temsil eden, hatta çeyrek final kapısından dönen biz değil miyiz?
biziz.
ligde lider değil miyiz?
lideriz.
üstelik rakiplerimizle olan maçları kaybetmemize rağmen lideriz.
evet, hatalar yapmıyor mu?
yapıyor.
bazen yanlış oyuncu tercih ediyor,
bazen yanlış taktik veriyor
bazen oyunu doğru okuyamıyor ve yanlış oyuncu değiştiriyor
yani hata yapıyor.
bu da sadece onun da bir insan olduğunu gösteriyor.
biz de hata yapıyoruz.
mesela dün akşam neydi o tribünler öyle.
maçın uzunca bir süresinde sessizdik, maçı izledik.
sonra tamamen konsantrasyona dayalı kaleciye,
top her geldiğinde yuh çektik.
zaten dağınık olan adamı toparlayacağmıza iyice dağıttık.
sonra takmın en çok ihtiyaç duyduğu anda tribünlerde 5.000 kişi olarak yer aldık.
oturduk, rahat koltuklarımızdan salladık hepsine.
ve bir baktık takım iyi gidiyor,
tribünlere geldik.
yetmedi,
matematiksel hesaplar yolunda diye gittiğimiz tribünlerden
"sevinmek için sevmedik biz seni" diye bağırdık
ve sonra ekledik
"bazıları kupalara bazıları şampiyonluğa" cümlelerini.
sonra o maçı kaybettik.
takımı yuhaladık.
üzerinde Beşiktaş forması giyen oyunculara ana avrat dümdüz gittik
hem de bunu "kadına şiddete hayır" pankartının altında yaptık.
yani demem o ki:
biliç bu sezon şampiyon yapmasa da en az bir yıl daha bu takımın başında kalmayı hakediyor.
unutmayın, bizi hep "iyi beşiktaşlılar" öldürdü...
ama bu kadar kişiye rağmen ben hala sahip çıkıyorsam sorun belki de bendedir.
ama...
bunca olumsuz şartlara rağmen, geçen seneden daha iyi bir Beşiktaş var mı?
var.
rakiplerinin daha da üzerinde bir performansa sahip mi?
sahip.
avrupa' da ülkeyi en uzun temsil eden, hatta çeyrek final kapısından dönen biz değil miyiz?
biziz.
ligde lider değil miyiz?
lideriz.
üstelik rakiplerimizle olan maçları kaybetmemize rağmen lideriz.
evet, hatalar yapmıyor mu?
yapıyor.
bazen yanlış oyuncu tercih ediyor,
bazen yanlış taktik veriyor
bazen oyunu doğru okuyamıyor ve yanlış oyuncu değiştiriyor
yani hata yapıyor.
bu da sadece onun da bir insan olduğunu gösteriyor.
biz de hata yapıyoruz.
mesela dün akşam neydi o tribünler öyle.
maçın uzunca bir süresinde sessizdik, maçı izledik.
sonra tamamen konsantrasyona dayalı kaleciye,
top her geldiğinde yuh çektik.
zaten dağınık olan adamı toparlayacağmıza iyice dağıttık.
sonra takmın en çok ihtiyaç duyduğu anda tribünlerde 5.000 kişi olarak yer aldık.
oturduk, rahat koltuklarımızdan salladık hepsine.
ve bir baktık takım iyi gidiyor,
tribünlere geldik.
yetmedi,
matematiksel hesaplar yolunda diye gittiğimiz tribünlerden
"sevinmek için sevmedik biz seni" diye bağırdık
ve sonra ekledik
"bazıları kupalara bazıları şampiyonluğa" cümlelerini.
sonra o maçı kaybettik.
takımı yuhaladık.
üzerinde Beşiktaş forması giyen oyunculara ana avrat dümdüz gittik
hem de bunu "kadına şiddete hayır" pankartının altında yaptık.
yani demem o ki:
biliç bu sezon şampiyon yapmasa da en az bir yıl daha bu takımın başında kalmayı hakediyor.
unutmayın, bizi hep "iyi beşiktaşlılar" öldürdü...
şu an da Beşiktaş' ın hocası olmaya hazır olmadığını düşündüğüm efsanevi 10 numaramız.
sergen' i sevmek ayrı bir olay, Beşiktaş' ın başına geçmesi ayrı bir olay.
hazır olmadan gelirse, biz tribünden onu da yuhalarız. gerek yok şimdilik.
herkes sağolsun, yerinde sağolsun.
sergen' i sevmek ayrı bir olay, Beşiktaş' ın başına geçmesi ayrı bir olay.
hazır olmadan gelirse, biz tribünden onu da yuhalarız. gerek yok şimdilik.
herkes sağolsun, yerinde sağolsun.
dün akşam ki maçta kuzey tribününde çıkan kavganın ortasında gördüğüm (gördüğümü zannetmişte olabilirim) ve bir anda paniklediğim ve kendisinden haber almaya çalışsam da bir türlü beceremediğim ve bütün gece rüyamda kaptan ve kendisiyle uğraştığım yazar.
sözlükte yazdığına göre en azından iyidir artık.
dikkat edin gözünüzü seveyim.
sözlükte yazdığına göre en azından iyidir artık.
dikkat edin gözünüzü seveyim.
kuralar ilk çekildiği andan beri "turu istanbul' da geçeriz" diyerek umutlarımın zirvesinde olan maç.
hoca kimi oynatır, hangi taktikle oynatır bilemem ama bu turun bizden çekeceği var gibi.
(bkz: çocuklar inanın inanın çocuklar)
hoca kimi oynatır, hangi taktikle oynatır bilemem ama bu turun bizden çekeceği var gibi.
(bkz: çocuklar inanın inanın çocuklar)
yarın iş yerimin bulunduğu semti, binayı gereğinden fazlaca rahatsız edecek olan zâttır.
yetmezmiş gibi tam iş yerimin bulunduğu binanın yanında bulunan ilçe başkanlığı önünde konuşma yapacakmış.
şeytan diyor git asansörde bırak!!!
yetmezmiş gibi tam iş yerimin bulunduğu binanın yanında bulunan ilçe başkanlığı önünde konuşma yapacakmış.
şeytan diyor git asansörde bırak!!!
sözlüğe yeniden dönmeyi düşündüren sıralama.
gs gibi çamurlar topluluğu bile kendi adlarına olan sözlüğü daha yukarılara almışsa, biz de yapabiliriz sanırım.
gs gibi çamurlar topluluğu bile kendi adlarına olan sözlüğü daha yukarılara almışsa, biz de yapabiliriz sanırım.
şu dakikalarda ayrı bir heyecan, ayrı bir mutluluk, ayrı bir hüzün yaşadığını düşündüğüm yazar.
bir yandan gelecek olanın heyecanını yaşarken, diğer yandan sevdiceğinin çektiği acılara şahit olmak.
zor olsa gerek.
umarım, nefes aldığın süre içerisinde, sana bu heyecanı yaşatan o iki kişiyi hep yanında bulursun aynı heyecan ile.
anneyi de bebeği de babayı da allah kurtarsın.
bir yandan gelecek olanın heyecanını yaşarken, diğer yandan sevdiceğinin çektiği acılara şahit olmak.
zor olsa gerek.
umarım, nefes aldığın süre içerisinde, sana bu heyecanı yaşatan o iki kişiyi hep yanında bulursun aynı heyecan ile.
anneyi de bebeği de babayı da allah kurtarsın.
gitmeyi gerçekten çok istediğim ama gün geçtikçe gitme ihtimalimin iyice zayıfladığı organizasyon...
başlangıcnı bilirsin birşeylerin ve tahmin edersin nasıl sonlanacağını
ve en önemliside öyle sonlanır ya hani
ve şahit olmak istersin o ana.
yaşanan kırgınlık ve kızgınlık varsa da unutursun
o an her şey geride kalmıştır
ve sanki her şey senden ayrı bir hikayedir, o an başka.
ama...
olmaz işte.
kader deyip geçsen de, kader üzer seni.
getirdikleri üzer, götürecekleri üzer.
"hastalık bile olsa, sadece ölümde dersin"
ama ölüm gelir bulur ya..
öyle işte...
ben gidemeyecek olsam da biliyorum ki ve bilmenin ötesinde istiyorum ki bu çift bir ömür boyu mutlu olacak/mutlu olsun.
rabbim hiçbir zaman pişmanlık vermesin ne onların gönüllerine ne ailelerinin gönüllerine.
şimdiden ikisini de tebrik ederim, allah mesut etsin.
başlangıcnı bilirsin birşeylerin ve tahmin edersin nasıl sonlanacağını
ve en önemliside öyle sonlanır ya hani
ve şahit olmak istersin o ana.
yaşanan kırgınlık ve kızgınlık varsa da unutursun
o an her şey geride kalmıştır
ve sanki her şey senden ayrı bir hikayedir, o an başka.
ama...
olmaz işte.
kader deyip geçsen de, kader üzer seni.
getirdikleri üzer, götürecekleri üzer.
"hastalık bile olsa, sadece ölümde dersin"
ama ölüm gelir bulur ya..
öyle işte...
ben gidemeyecek olsam da biliyorum ki ve bilmenin ötesinde istiyorum ki bu çift bir ömür boyu mutlu olacak/mutlu olsun.
rabbim hiçbir zaman pişmanlık vermesin ne onların gönüllerine ne ailelerinin gönüllerine.
şimdiden ikisini de tebrik ederim, allah mesut etsin.
Arma aşkına olan vefaları ile kendilerine hayran bırakanlardır...
karşılıksız aşkın en canlı failidirler aynı zamanda.
her daim olmalılardır...
karşılıksız aşkın en canlı failidirler aynı zamanda.
her daim olmalılardır...
beşiktaş' tan ayrıldıktan sonra hiçbir şey yapamadığını söyleyen arkadaşlara beşiktaş' ın o gittikten sonra neler yaptı şeklinde sorular sormama sebep olan eski futbolcumuz.
almeida geldiğinde pek bir sevinmişti herkes, pek bir gururlanmıştı. çok çabuk atılmıştı bir köşeye bobo...
paragöz olduğu damgaları dahi vurulmuştu. fakat görünen o ki şu iki forvet (!) oyuncumuza ödenecek paranın belki de 1/10 i bedeli daha ilave edilse bobo' nun sözleşmesine ileri uçta daha verimli bir oyuncumuz olurdu...
dürüstçe söyleyin allah aşkına; hanginizin en az bir maçta dökülmedi dudakların "bobo olsa atardı bunu" cümlesi...
almeida geldiğinde pek bir sevinmişti herkes, pek bir gururlanmıştı. çok çabuk atılmıştı bir köşeye bobo...
paragöz olduğu damgaları dahi vurulmuştu. fakat görünen o ki şu iki forvet (!) oyuncumuza ödenecek paranın belki de 1/10 i bedeli daha ilave edilse bobo' nun sözleşmesine ileri uçta daha verimli bir oyuncumuz olurdu...
dürüstçe söyleyin allah aşkına; hanginizin en az bir maçta dökülmedi dudakların "bobo olsa atardı bunu" cümlesi...
az evvel mali tablosunu inceleme fırsatı bulmamla birlikte "yok artık!" nidaları atmama sebep olan borçlardır.
bu kadar mı amatör insanlarla çalışılır? hiçkimse mi görmedi açığın her gün büyüdüğünü?
gerçekten çok yazık. şu saatten sonra gelecek olan başkan adayı özellikle pazarlama ve mali konularda profesyonel kişilerle çalışmalı.
mevcut borç arttırılan gelirin yanı sıra kısılan giderlerle kapanacaktır.
umarım iyi bir politika izlenir de şu borç normal seyrine döner.
bu kadar mı amatör insanlarla çalışılır? hiçkimse mi görmedi açığın her gün büyüdüğünü?
gerçekten çok yazık. şu saatten sonra gelecek olan başkan adayı özellikle pazarlama ve mali konularda profesyonel kişilerle çalışmalı.
mevcut borç arttırılan gelirin yanı sıra kısılan giderlerle kapanacaktır.
umarım iyi bir politika izlenir de şu borç normal seyrine döner.
listesindeki isimlerden çok hizmet listesini ve bu hizmetleri sağlayacağı yolları, yöntemleri, projeleri merak ettiğim adaylardır.
zira;
beşiktaş' ımızın problemleri nelerdir?
bu problemlerin kaynakları ne derece tesbit edildi?
mevcut kaynaklar yokedilebilir mi? yok edilebilirse bu işler için ne kadarlık bir süreç gerekir?
mali olarak beşiktaş' ı kalkındırmak için hangi projeleri vardır?
bütün branşlarda başarıya ulaşmanın yolları nelerdir? bunları uygulayabilecek profesyonel kadrolar için neler yapılması gerekmektedir?
gibi daha da uzatılabilecek sorularıma cevap isteyeceğim adaylar da olabilir ayrıca.
zira;
beşiktaş' ımızın problemleri nelerdir?
bu problemlerin kaynakları ne derece tesbit edildi?
mevcut kaynaklar yokedilebilir mi? yok edilebilirse bu işler için ne kadarlık bir süreç gerekir?
mali olarak beşiktaş' ı kalkındırmak için hangi projeleri vardır?
bütün branşlarda başarıya ulaşmanın yolları nelerdir? bunları uygulayabilecek profesyonel kadrolar için neler yapılması gerekmektedir?
gibi daha da uzatılabilecek sorularıma cevap isteyeceğim adaylar da olabilir ayrıca.
dünyanın en acı verici hadiselerinden biridir.
yaşamamış olanın "kağıt canım, ne olacak?" gibi yorumlarda bulunmadan evvel bu acıyı tatmalarını tavsiye ederim.
zira elin en çok kullanılan yerlerini bulup, canını çok yakar, hatta kanatır bile.
ve an itibarı ile başıma gelmiştir. mesai bitimine yakın olacak iş miydi şimdi demekten alıkoydurmayandır aynı zamanda.
yaşamamış olanın "kağıt canım, ne olacak?" gibi yorumlarda bulunmadan evvel bu acıyı tatmalarını tavsiye ederim.
zira elin en çok kullanılan yerlerini bulup, canını çok yakar, hatta kanatır bile.
ve an itibarı ile başıma gelmiştir. mesai bitimine yakın olacak iş miydi şimdi demekten alıkoydurmayandır aynı zamanda.
siyah beyaz sevdanın en derinlere işlediğinin,
gözleri belki de kör ettiğinin,
belki de karşılıksız sevdanın etkilerinin
en güzel özetidir.
beşiktaş atkısı duruşunu belirler çoğu zaman kişinin.
hayata bakışını, değerlerini belirler..
belki de "beşiktaş' ın değerleri" nden hoşlanılır tekrardan o silüette.
yani özetle;
beşiktaşlı kişi beşiktaş değerlerini bilen kişidir,
beşiktaş değerlerini bilen kişi ise,
iyi olanı hakedendir... [ybkz]swh[/ybkz]
gözleri belki de kör ettiğinin,
belki de karşılıksız sevdanın etkilerinin
en güzel özetidir.
beşiktaş atkısı duruşunu belirler çoğu zaman kişinin.
hayata bakışını, değerlerini belirler..
belki de "beşiktaş' ın değerleri" nden hoşlanılır tekrardan o silüette.
yani özetle;
beşiktaşlı kişi beşiktaş değerlerini bilen kişidir,
beşiktaş değerlerini bilen kişi ise,
iyi olanı hakedendir... [ybkz]swh[/ybkz]
her ne kadar zaman zaman siyahla beyaz kadar zıt olsak da dün akşam gerçekliğini bir kez daha gözler önüne seren durumumuzdur.
öyle ya da böyle, son haftalardaki düşüşe rağmen, yönetimsel ya da teknik alandaki çalkantımıza rağmen yine de dün akşam gördük ki asla yalnız değiliz ve bırakmayacağız.
yani özetle işin gerçeğine bakarsak çok şükür hala "biz kötü günde omuz omuzayız..."
öyle ya da böyle, son haftalardaki düşüşe rağmen, yönetimsel ya da teknik alandaki çalkantımıza rağmen yine de dün akşam gördük ki asla yalnız değiliz ve bırakmayacağız.
yani özetle işin gerçeğine bakarsak çok şükür hala "biz kötü günde omuz omuzayız..."
özellikle şu günlerde daha bir yürekten haykırılan,
içimizden geçeni, kalbimizin titrekliğini en güzel özetleyen cümledir.
her daim yalnızlığına şahit olduğumuz karakartalımızın
yalnızlığına bir kez daha şahitlik ettiğimiz anlarda
gözyaşlarımız akmak için hücum ettiğinde göz pınarlarımıza
daha bir aşkla, daha bir inançla söylenendir.
tam da bugün bu duygularda dilimdedir...
içimizden geçeni, kalbimizin titrekliğini en güzel özetleyen cümledir.
her daim yalnızlığına şahit olduğumuz karakartalımızın
yalnızlığına bir kez daha şahitlik ettiğimiz anlarda
gözyaşlarımız akmak için hücum ettiğinde göz pınarlarımıza
daha bir aşkla, daha bir inançla söylenendir.
tam da bugün bu duygularda dilimdedir...
15 mart 2012 beşiktaş atletico madrid maçı ' nda bariz şekilde hayal kırıklığı yaşatan tribündür.
ve görülmüştür ki artık oyunun gidişatını etkileyecek şekilde bir girişimleri, amaçları yoktur. tek dertleri tribün "(i: şov)" yapmaktır...
çok değil birkaç yıl önceki liverpool maçı geliyor aklıma ve bir de şu maça bakıyorum da erimişlik, tükenmişlik had safhada...
sanılmasın ki bunları diğer tribünleri yüceltmek adına söylüyorum. zinhar, asla...
ama görünen köy de kılavuz istemiyor artık. avcarlıçürük' ün de değindiği gibi o görseli gördükten sonra "bu ne demek şimdi?" diye sormuştum kendi kendime. ama yine umut dünyası işte, "ruhumuz geri geliyor" da demiştim.
yanılmışım, yanılmışız belki de...
umarım bu maç tribün nasiretsizliğini vurgulayan son maçımız olur ve yeniden kapalı tribün eski havasını bulur. "tribün şov işidir" derken yanlış anlaşılmışız sanırım. toparlayalım öyleyse;
"tribün, yürek işidir..."
ve görülmüştür ki artık oyunun gidişatını etkileyecek şekilde bir girişimleri, amaçları yoktur. tek dertleri tribün "(i: şov)" yapmaktır...
çok değil birkaç yıl önceki liverpool maçı geliyor aklıma ve bir de şu maça bakıyorum da erimişlik, tükenmişlik had safhada...
sanılmasın ki bunları diğer tribünleri yüceltmek adına söylüyorum. zinhar, asla...
ama görünen köy de kılavuz istemiyor artık. avcarlıçürük' ün de değindiği gibi o görseli gördükten sonra "bu ne demek şimdi?" diye sormuştum kendi kendime. ama yine umut dünyası işte, "ruhumuz geri geliyor" da demiştim.
yanılmışım, yanılmışız belki de...
umarım bu maç tribün nasiretsizliğini vurgulayan son maçımız olur ve yeniden kapalı tribün eski havasını bulur. "tribün şov işidir" derken yanlış anlaşılmışız sanırım. toparlayalım öyleyse;
"tribün, yürek işidir..."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?