confessions

ben öyle bi insan mıyım

3. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 6760
  2. takipçi 0
  3. puan 121442

comfortably numb

ben öyle bi insan mıyım
bendeki izlenimi "solosuna kadar olan kısmı intihar mektubu, solosu ise intiharın gerçekleştiği ânlar" olan bir pink floyd şarkısı.
sözlerini yazmazsak ayıp olacak sanırım, bunun üzerine:

hello... is there anybody in there?
just nod if you can hear me
is there anyone home?
come on... now
i hear you're feeling down
well, i can ease your pain
and get you on your feet again
relax... i need some information first
just the basic facts
can you show me where it hurts?

there is no pain, you are receding
a distant ship's smoke on the horizon
you are only coming through in waves
your lips move, but i can't hear what you're sayin'
when i was a child, i had a fever
my hands felt just like two balloons
now i got that feeling once again
i can't explain, you would not understand
this is not how i am
i have become comfortably numb...

ok... just a little pinprick
there'll be no more "aaaaahh"
but you may feel a little sick
can you stand up?
i do believe it's working good
that'll keep you going for the show
come on, it's time to go

there is no pain, you are receding.
a distant ship's smoke on the horizon
you are only coming through in waves
your lips move, but i can't hear what you're sayin'
when i was a child, i caught a fleeting glimpse
out of the corner of my eye
i turned to look, but it was gone
i can not put my finger on it now
the child is grown, the dream is gone
i have become comfortably numb...

http://www.youtube.com/watch?v=hUYzQaCCt2o

sözlük yazarlarının itirafları

ben öyle bi insan mıyım
büyükbabama kanser teşhisi konulmuştu ve 1-2 seneyi periyodik kontrollerle geçirmişti. durumu ağırlaşınca yoğun bakıma aldılar bir gün. haberi alır almaz abimle birlikte apar topar ankara'ya gitmiştik. o gün annem ve teyzemin görmesine izin vermişler. ertesi gün, yine iki kişi girebilir sadece dediler: abim ve kuzenim o odaya girdi. bir sonraki gün ise beni alacaklardı yanına, ama alamadılar. o kadar dayanamadı ne yazık ki... işin daha acı tarafı ne, biliyor musun? acı tarafı, yoğun bakıma aldıkları haberini duyar duymaz, onu kaybedeceğimizi ve dünya gözüyle bir kez daha görüşemeyeceğimizi düşündüm. aslında düşünmekten öte, bunu biliyor gibiydim.

uzak mesafe ilişkisi yaşadığım bir sevgilim vardı. bu ilişki türünün beraberinde getirdiği zorluk ve saçmalıklardan bahsetmeyeceğim. bir şekilde devam ediyorduk, zorluk ve saçmalıkların nedenini bilme olgunluğuyla. sevginin önüne başka duyguların ve alışkanlıkların girmesini engellemeye çalışmak falan filan... her neyse, üniversiteyi bitirince askere gitmeye karar verdim; dönüşte, aileleri de ilişkinin içine dahil etmek niyetiyle. fakat, bunun gerçekleşmeyeceğine dair düşüncelerim vardı, aslında düşünceden öte... ben o buhranlı günleri atlatmaya, azaltmaya çalışırken bir şeyler de, günlere inat, eksilmeye başladı. hissettirmemeye çalıştı, hissettim. askerden dönüşümün ertesi gününde ayrıldı benden. gözlerinde, aradığım şeyi görebilmek için, ayağına kadar gittim. gördüm, gerçekten bitmişti.

dostum dediğim bir adam vardı. üniversite hayatımız boyunca yan yanaydık, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi asla. okul bitti, askerlik bitti, iş hayatı başladı, samimiyeti kaybetmedik yine de. bir gün, muhtemelen yine bir gecenin karanlığında, dostluğun fazla sürmeyeceği düştü aklıma; aslında düşmekten öte... ortada olumsuz bir durum da yoktu aslında o dönem, ama bu adamın gelecekte hayatımda yeri kalmayacağını biliyordum. nitekim, zamanla ve yavaş yavaş değişmeye başladı bu herif. bazen yalanlar söyledi, bazen bir şeyler gizledi. bir ara işler kötüye gitmeye başladı onun için, kötü gününde yanında istedi her zaman, destek oldum. zamanla toparladı hem iş hem de aşk meşk mevzularını, çözdü kendi içinde. sonrasında azalmaya başladı samimiyet, bilmediğimiz yönlerini göstermeye kararlıydı, uzaklaştı. derken, benim zor zamanlarım oldu; kendisinin bahaneleri. rakı masasında, anasına avradına sövmem gerekiyordu dünyanın; kaçıyordu. bir gün sattı en sonunda. seçim yapması gibi bir durum söz konusu değilken,
başka bir hayatı seçti. dostluk bitti, arkadaşlık bitti, zoraki merhabalaşma kaldı. ben gittim izmir'den, o gereksizlik de bitti.

bunlar iz bırakmış olanlar. gerçekleşen çok öngörü, "bok vardı" denilen durum var. belki başka bir itirafta...

geleceğim nokta şu ki: yaşlanacağımı hiç düşünmüyorum. aslında düşünmekten (ya da düşünmemekten, her neyse) öte... yaşlı hâlimin hiçbir görüntüsü yok zihnimde: büyükbabamı görebileceğim gün gibi, uzak mesafeyi nihayet yakın edebileceğim gün gibi, bir dostun çekip gitmemesi gibi. yok, tamamen karanlık. yaşlanamayacağımı, o kadar yaşamayacağımı biliyorum âdetâ. çıldırtıyor bu düşünce beni, cenazemde insanların hâli geliyor gözümün önüne bazen... bazen siktir çektiriyor her şeye; bazen ânı yaşatıyor, bazen "yarın çok geç olabilir" düşüncesiyle saçmalatıyor bu inanç beni. akla mantığa uyan hiçbir yanı yok, biliyorum.

belki, hakikaten, abdala değil de, aptala mâlûm oluyordur.
211 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol