2014-2015 sezonunda galatasaray için verilen emeklerin aynılarının 4. yıldızı alması bakımından fenerbahçe için verilecek olduğu sezon. ayrıca tıpkı 2014-2015 sezonunda olduğu gibi lige bomba gibi giriş yapacak olan beşiktaş için, ilk haftalarda yapacakları "beşiktaş'ı şampiyon yapmak istiyorlar" manipülasyonlarıyla yine bir 16-17 puanımızın çalınacağı sezon olacaktır.
bütün bu yapılanlar göz önüne alındığında bize yumuşak tabiriyle en az 2-3 kg hayaları ve siyasi gücü olan bir başkan lazım. aksi halde, şu anda şerefli ikinciliklerden şerefli üçüncülüklere terfi ettiğimiz gibi ilerleyen yıllarda bu terfi furyası sürecek ve şerefli dördüncülük veya şerefli beşinciliklerden bahsediyor olacağız. bu lige hak, haysiyet, onur gibi kavramlar çok fazladır. onun için artık üstünde şeref yazılı olan formayı duvara asıp, bu oyunu boyalıların oynadığı gibi oynamak durumundayız. sürekli rahmetli seba'nın izinden gittiklerini söyleyen mevcut başkanın, işlerin o yıllardaki gibi yürümediğini bir an önce farketmesi lazım. yoksa üstünde onursal başkanımızın ismi yazan daha çok kupa kaybederiz biz...
düzenleme: düzenin değiştiğini yalnızca mevcut beşiktaş başkanı ve yönetimi değil, taraftarımızın büyük bir kısmının da anlaması lazım gelmektedir. ama karşıt olsalar da, benimle aynı takıma gönül veren insanların fikirlerine şahsi olarak saygı duymaktayım.
bilic'i hala destekleyenleri ortaya koyan gündemimiz. allah aşkına 24 mayıs 2015 galatasaray beşiktaş maçında rakibin iki golü arasında beşiktaş'ın oynadığı oyunla gol atamamasını nasıl açıklayabilirler bu arkadaşlar? lan heriflerin resmen 20 dakikada pili bitti. tüm hakimiyet sende. ama tek forvet oynayan ba köşe gönderinin oralarda top alıyor. hocam alsana cenk'i oyuna? o değil yine mustafa pektemek girdi ya la?
hocam gider ayak söyliyeyim istedim; mustafa pektemek ebenin amı demek...
hocam gider ayak söyliyeyim istedim; mustafa pektemek ebenin amı demek...
giderken yanında 2 adet futbolcuyu bedava verseler, mustafa pektemek ve necip'i seçecek teknik adam.
2014-2015 futbol sezonunda, toplamda 360 dakika oynanan derbilerin hiçbirinde bırakın puan almayı, gol bile atamayarak tarihe geçmiş kulüp.
görmezden gelinmesi gereken tek hücreli varlıklar.
daha başında gol yediğimiz maçmış. farka gider belki...
an itibariyle ibra edilmiştir. allah belanızı versin. bundan sonra da ne bir maça bakarım, ne de bir anahtarlık alırım. size üçüncülük bile fazla. ananızın amına kadar yolunuz var...
81-41 beşiktaş'ımızın galibiyetiyle sonuçlanmıştır.
yarın itibariyle (bkz: 24 mayıs 2015 galatasaray beşiktaş maçı), tıpkı 2010'daki gibi bir süreliğine beşiktaş'lı olacak topluluk.
izlemeyeceğim maç. sonucu belli nasıl olsa. bu takımın kazanacağına inanmıyorum. kızabilirsiniz bana. ama gerçeği değiştirmiyor bu.
aslında kendisine top yekün veda etmemiz gereken duygu. artık azalacak bir umudum bile kalmadı açıkçası.
kalibresini anlamak için (ya da kaba tabiriyle dötünün çapını) fazla düşünmeye gerek olmayan futbol takımı teknik direktörümüz.
bir fenerbahçe maçı düşünün. kendi sahasında, 10 kişi kalmış. ilk yarının sonlarında 2-3 öne geçmişsin. ikinci yarı, 10 kişi kalmış takıma 45 dk. boyunca savunma yapmaya çalışmış, sonunda golü yemiş ve 3-3 bitirmişsin maçı.
sonra bir maç daha düşünelim. bu maçta 32 haftada 4 galibiyet almış, ligin en dibindeki takımla deplasmanda oynuyorsun. karşı tarafın götlek teknik direktörü ve saha içinde dolanan bir düdüklünün işgüzarlığıyla 10 kişi bırakılmışsın. 1-0 malup iken maçı 10 kişiyle 1-2'e getirmişsin, 87. dk'dan sonra 2 gol yiyerek maçı 3-2 kaybetmişsin.
yine ligin son sırasındaki bir başka takımla oynuyorsun. 2-1 öndesin. hem de kendi evinde. 83. dk'da gol yiyorsun ve bu takıma 2 puan bırakıyorsun.
başka bir fenerbahçe maçı. ilk yarıda rakibin kendi oyuncuları arasında resmen bir kriz yaşıyor. tribün kapatma cezası var. yani rakibin gardı düşmüş. bu maçı 0-4, 0-5 yapıp tarihe geçecekken, 90+1'de yediğin golle mağlup ayrılıyorsun.
tüm bunlar sadece şu anda, düşünmek için çaba sarfetmeden aklıma gelenler. varın siz düşünün gerisini. bu kafa yapısı bu kulübün kapısından çıkıp gitmediği sürece daha çok "sevinmek için sevmedik" marşı söyleriz biz...
not: bu girdiyi ilk önce başka bir başlık altında yazmıştım. ancak bu başlığa daha uygun olduğu için buraya taşıdım.
bir fenerbahçe maçı düşünün. kendi sahasında, 10 kişi kalmış. ilk yarının sonlarında 2-3 öne geçmişsin. ikinci yarı, 10 kişi kalmış takıma 45 dk. boyunca savunma yapmaya çalışmış, sonunda golü yemiş ve 3-3 bitirmişsin maçı.
sonra bir maç daha düşünelim. bu maçta 32 haftada 4 galibiyet almış, ligin en dibindeki takımla deplasmanda oynuyorsun. karşı tarafın götlek teknik direktörü ve saha içinde dolanan bir düdüklünün işgüzarlığıyla 10 kişi bırakılmışsın. 1-0 malup iken maçı 10 kişiyle 1-2'e getirmişsin, 87. dk'dan sonra 2 gol yiyerek maçı 3-2 kaybetmişsin.
yine ligin son sırasındaki bir başka takımla oynuyorsun. 2-1 öndesin. hem de kendi evinde. 83. dk'da gol yiyorsun ve bu takıma 2 puan bırakıyorsun.
başka bir fenerbahçe maçı. ilk yarıda rakibin kendi oyuncuları arasında resmen bir kriz yaşıyor. tribün kapatma cezası var. yani rakibin gardı düşmüş. bu maçı 0-4, 0-5 yapıp tarihe geçecekken, 90+1'de yediğin golle mağlup ayrılıyorsun.
tüm bunlar sadece şu anda, düşünmek için çaba sarfetmeden aklıma gelenler. varın siz düşünün gerisini. bu kafa yapısı bu kulübün kapısından çıkıp gitmediği sürece daha çok "sevinmek için sevmedik" marşı söyleriz biz...
not: bu girdiyi ilk önce başka bir başlık altında yazmıştım. ancak bu başlığa daha uygun olduğu için buraya taşıdım.
hiç kimsenin, hiçbir beklenti içine girmemesi gereken bir maç. iddaa ediyorum kaleye neredeyse şut bile atamayacağız. 3 pas üst üste atamayacak bu takım. maç boyu sürekli baskı yiyeceğiz. maçtan sonra yine burdayız.
benim beklentim ise farklı yönde. zaten yazanlar olmuş ancak bir de ben yazayım. ben bilic'in yerinde olsam tek bir taktikle çıkarım o maça: 3-0 hükmen kaybetmek. nasıl mı olacak? hayır sahaya dalarak değil, kırarak. evet kırarak. ilk 15 dk'da maç 5 kırmızı kartla bitmeli. ama kırmızılar boşuna çıkmamalı. kırmızı kart gördüğümüz her pozisyondan sonra bir götsaraylı sahayı sedyeyle terk etmeli. "ya bu nasıl şey? hiç etik olur mu? beşiktaş'lı duruşuna yakışır mı?" diyenleri duyar gibiyim. 2000'li yılların başından bugüne kadar "beşiktaş'lı duruşu" diye diye bu hale gelmedik mi? işte gün hesap sorma günüdür. koca bir sezon tek bir kırmızı kart bile görmeyen, ligin en çirkef, en pislik oyuncusuyla başlamalı bu operasyona. diğer oyunculara yaptığı hareketlerin yanına kalmaması adına yapılmalıdır bu. sonra hırsız forvetleri, velinin gıtlağını sıkıp da kart bile görmeyen götten bacaklı ortasahaları, en efendi oyuncuları ama niyetimiz zarar vermek madem kalecileri de. kurunun yanında yaş da yanar demişler.
alın size öyle döte böyle tarrak. işte o zaman huzur içinde, içim soğumuş bir şekilde paşa paşa beklerim yeni sezonu. ama ilk paragrafta yazdığım gibi bir maç olursa beşiktaş için beslediğim ekmek kırığı kadar kalmış umutlarımda tükenip, bitecek. ben galibiyet de istemiyorum. tek istediğim bu yosmaların dayak yemesi. kırmızı kart gören oyuncularımız en fazla 2-3 maç kaçırırlar yeni sezonda, hepsi bu...
benim beklentim ise farklı yönde. zaten yazanlar olmuş ancak bir de ben yazayım. ben bilic'in yerinde olsam tek bir taktikle çıkarım o maça: 3-0 hükmen kaybetmek. nasıl mı olacak? hayır sahaya dalarak değil, kırarak. evet kırarak. ilk 15 dk'da maç 5 kırmızı kartla bitmeli. ama kırmızılar boşuna çıkmamalı. kırmızı kart gördüğümüz her pozisyondan sonra bir götsaraylı sahayı sedyeyle terk etmeli. "ya bu nasıl şey? hiç etik olur mu? beşiktaş'lı duruşuna yakışır mı?" diyenleri duyar gibiyim. 2000'li yılların başından bugüne kadar "beşiktaş'lı duruşu" diye diye bu hale gelmedik mi? işte gün hesap sorma günüdür. koca bir sezon tek bir kırmızı kart bile görmeyen, ligin en çirkef, en pislik oyuncusuyla başlamalı bu operasyona. diğer oyunculara yaptığı hareketlerin yanına kalmaması adına yapılmalıdır bu. sonra hırsız forvetleri, velinin gıtlağını sıkıp da kart bile görmeyen götten bacaklı ortasahaları, en efendi oyuncuları ama niyetimiz zarar vermek madem kalecileri de. kurunun yanında yaş da yanar demişler.
alın size öyle döte böyle tarrak. işte o zaman huzur içinde, içim soğumuş bir şekilde paşa paşa beklerim yeni sezonu. ama ilk paragrafta yazdığım gibi bir maç olursa beşiktaş için beslediğim ekmek kırığı kadar kalmış umutlarımda tükenip, bitecek. ben galibiyet de istemiyorum. tek istediğim bu yosmaların dayak yemesi. kırmızı kart gören oyuncularımız en fazla 2-3 maç kaçırırlar yeni sezonda, hepsi bu...
oyumu gitmesinden yana kullanmak istediğim, ancak yerine kimin geleceği konusuna gelince "acaba kalsa daha mı iyi olur?" diye düşündüğüm teknik direktör. o değil de, kendisinin kulübede değil ancak hakkımızı savunabilmesi açısından yönetimde olması bana daha cazip geliyor...
koca beşiktaş'ı ve sahip olduğu taraftar kitlesini yağ gibi eritip, bitiren mevcut beşiktaş jk başkanı.
dün gibi hatırlarım o röportajı. yeni başkan olduğunda verdiği demeçlerden biri de 2016 yılında şampiyolar ligi şampiyonu olacağımız yönündeydi. linkini bulamadım bir türlü.
şimdi bununla ilgili kendisine sormak istediğim bir soru var. sayın orman, acaba 2016 yılında şampiyonlar liginde mücadele verebilecek miyiz? eğer cevabınız evet ise bunu m.pektemek, olcay şahan, ersan a. gülüm, necip uysal, opare, pedro franco, motta, ismail köybaşı, demba ba vb. oyuncularla mı yapacağız?
ayrıca, bu oyuncuların çoğuyla, üstüne kat kat fazla para verip, yıllarca beşiktaş'ın başına bela ederek mi bu kulüp ilerleme sağlayacak? "ama yabancı sınırlaması daha da daralacağını söylediler. biz de gelecek planlarımızı buna göre yaptık" tarzı cümlelerinizi duyar gibiyim.
bunun üzerine 2 sorum daha olacak sayın orman;
1- madem yabancı sınırlaması daralacak diye önümüzdeki senelerin kadro planlamasını elimizdeki türk oyuncularla yaptınız, daha sonra diğer iki sarı şerefsizin sözüyle kaldırılacak olan yabancı sınırı için neden hiç sesinizi çıkarmadınız? neden hakkımızı savunmadınız?
2- öte yandan, "türkiye liglerinde hiç yabancı oyuncu oynatılmayacak" diye bir kural çıksa ve tamamı türk oyunculardan kurulu bir kadro kurmak durumunda kalsak, yukarıda bahsi geçen hiçbir oyuncuyu ben beşiktaş kadrosuna, beşiktaş'ın futbolcusu olarak almam, zaten yakıştıramam. pekiyi ben, bu durumu şu kıt aklımla görebiliyorum da, sizler gibi koca iş adamlarının, bu işlerin içinde yıllarını geçirmiş kişilerin görmesini engelleyen nedir? küçülerek büyümekten kastınız bu oyuncularla bir yerlere gelebileceğimiz düşüncesi miydi?
bir sezonda tam 3 kupa almış, yeni sezona da ayrıca 1 kupayla başlamış basket takımını resmen en büyük rakiplerimizden birine peşkeş çektiniz. burada futbolla ilgilenen birçok beşiktaş'lının halı saha maçında bile oynatmayacağı oyuncuları zengin ederek kulübe uzun bir süre yük ettiniz. tamam yüzlerce sıkıntı içinde, çeşitli problemlerle, ayak diretmelerle savaşarak yapıyorsunuz, anlıyoruz. ancak her seferinde ağustos ayında biter dediğiniz stadımız hangi ağustosta bitecek bir tek yüce allah biliyor.
sayın orman, yılların hayali olarak tüm beşiktaş'lıların gönlünde yatan bu stadı tüm camia size borçludur. bu yadsınamaz bir gerçektir. ancak bundan önceki birçok girdimde de belirttiğim gibi sizin misyonunuz stat ile beraber bitecektir. bunun farkında olduğunuzu ümit ediyor (ya da ümit etmek istiyorum) ve kulübümüze kazandırdığınız bu yeni stat için size milyonlarca beşiktaş'lı kardeşim ve ağabeyim adına gönülden teşekkür ediyorum...
düzenleme: olcay şahan'ı unutmuşum. o kadar çok var ki amk...
dün gibi hatırlarım o röportajı. yeni başkan olduğunda verdiği demeçlerden biri de 2016 yılında şampiyolar ligi şampiyonu olacağımız yönündeydi. linkini bulamadım bir türlü.
şimdi bununla ilgili kendisine sormak istediğim bir soru var. sayın orman, acaba 2016 yılında şampiyonlar liginde mücadele verebilecek miyiz? eğer cevabınız evet ise bunu m.pektemek, olcay şahan, ersan a. gülüm, necip uysal, opare, pedro franco, motta, ismail köybaşı, demba ba vb. oyuncularla mı yapacağız?
ayrıca, bu oyuncuların çoğuyla, üstüne kat kat fazla para verip, yıllarca beşiktaş'ın başına bela ederek mi bu kulüp ilerleme sağlayacak? "ama yabancı sınırlaması daha da daralacağını söylediler. biz de gelecek planlarımızı buna göre yaptık" tarzı cümlelerinizi duyar gibiyim.
bunun üzerine 2 sorum daha olacak sayın orman;
1- madem yabancı sınırlaması daralacak diye önümüzdeki senelerin kadro planlamasını elimizdeki türk oyuncularla yaptınız, daha sonra diğer iki sarı şerefsizin sözüyle kaldırılacak olan yabancı sınırı için neden hiç sesinizi çıkarmadınız? neden hakkımızı savunmadınız?
2- öte yandan, "türkiye liglerinde hiç yabancı oyuncu oynatılmayacak" diye bir kural çıksa ve tamamı türk oyunculardan kurulu bir kadro kurmak durumunda kalsak, yukarıda bahsi geçen hiçbir oyuncuyu ben beşiktaş kadrosuna, beşiktaş'ın futbolcusu olarak almam, zaten yakıştıramam. pekiyi ben, bu durumu şu kıt aklımla görebiliyorum da, sizler gibi koca iş adamlarının, bu işlerin içinde yıllarını geçirmiş kişilerin görmesini engelleyen nedir? küçülerek büyümekten kastınız bu oyuncularla bir yerlere gelebileceğimiz düşüncesi miydi?
bir sezonda tam 3 kupa almış, yeni sezona da ayrıca 1 kupayla başlamış basket takımını resmen en büyük rakiplerimizden birine peşkeş çektiniz. burada futbolla ilgilenen birçok beşiktaş'lının halı saha maçında bile oynatmayacağı oyuncuları zengin ederek kulübe uzun bir süre yük ettiniz. tamam yüzlerce sıkıntı içinde, çeşitli problemlerle, ayak diretmelerle savaşarak yapıyorsunuz, anlıyoruz. ancak her seferinde ağustos ayında biter dediğiniz stadımız hangi ağustosta bitecek bir tek yüce allah biliyor.
sayın orman, yılların hayali olarak tüm beşiktaş'lıların gönlünde yatan bu stadı tüm camia size borçludur. bu yadsınamaz bir gerçektir. ancak bundan önceki birçok girdimde de belirttiğim gibi sizin misyonunuz stat ile beraber bitecektir. bunun farkında olduğunuzu ümit ediyor (ya da ümit etmek istiyorum) ve kulübümüze kazandırdığınız bu yeni stat için size milyonlarca beşiktaş'lı kardeşim ve ağabeyim adına gönülden teşekkür ediyorum...
düzenleme: olcay şahan'ı unutmuşum. o kadar çok var ki amk...
takım için ligin çoktan bittiğini gözler önüne seren süper tiyatro maçı.
g.antepspor maçına kadar şahsen yaşadığım tüm heyecanların boşuna olduğunu gösteren gol.
sadece hakemler değil, diğer takımlar da beşiktaş şampiyon olmasın diye uğraşıyorlar. akhisar belediyespor'un gs ile oynadığı oyunla, bizimle oynadığı oyun arasında dünyalar kadar fark var. ben sandım ki bizimle oynarken, herhalde düşme hattındalar da son bir umut lige tutunmak istiyorlar.
izlemeye, sinir, stres yaşamaya hiç gerek yok. beşiktaş'ın başına astığı astık, kestiği kestik bir külhan beyi gelmediği sürece bizler bunları hep yaşayacağız. mevcut başkanımızın kapasitesi bu. çok da iyi bir insan kendisi ancak bu ligde birşeyler yapmak istiyorsan aynı diğerleri gibi pislik olacaksın. yoksa çizgiye bastı diye de, rakip takımın hocası oyuncumuz küfür etti iddaasında bulundu diye de daha çok on kişi kalırız. tabii kırmızı kart aklıma gelen ilk örnek. yoksa saymaya kalksak sayfalar yetmez...
sadece hakemler değil, diğer takımlar da beşiktaş şampiyon olmasın diye uğraşıyorlar. akhisar belediyespor'un gs ile oynadığı oyunla, bizimle oynadığı oyun arasında dünyalar kadar fark var. ben sandım ki bizimle oynarken, herhalde düşme hattındalar da son bir umut lige tutunmak istiyorlar.
izlemeye, sinir, stres yaşamaya hiç gerek yok. beşiktaş'ın başına astığı astık, kestiği kestik bir külhan beyi gelmediği sürece bizler bunları hep yaşayacağız. mevcut başkanımızın kapasitesi bu. çok da iyi bir insan kendisi ancak bu ligde birşeyler yapmak istiyorsan aynı diğerleri gibi pislik olacaksın. yoksa çizgiye bastı diye de, rakip takımın hocası oyuncumuz küfür etti iddaasında bulundu diye de daha çok on kişi kalırız. tabii kırmızı kart aklıma gelen ilk örnek. yoksa saymaya kalksak sayfalar yetmez...
tek tek isim vermeyeceğim ancak benim sayabildiğim tam 7 futbolcumsudan kurtulmadığı sürece bir adım bile ilerleyemeyecek takım.
ebenin amı demek!
sayelerinde 5-6 yıl içinde tarihteki büyük takımlar arasında yerimizi alacağımız yönetim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?