confessions

artin

3. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 16686
  2. takipçi 0
  3. puan 335508

namık kuyumcu

artin
izmir kökenli piya kitaplığı’nın önder kızılkaya, fadıl öztürk, mehmet çetin, tuğrul keskin ve yücelay sal’la beraber en tanınmış şairlerinden biri, beşiktaş taraftarı olan namık kuyumcu. istanbul merkezli şiir âlemine bir itiraz noktası olarak sevgili izmir’ini terk etmiyor. kentteki hemen her aktivitede ön saflarda yer alıyor. 1980 askeri darbesinden sonra yaşanan acılı dönemde direnç ve umut şiirleriyle dikkati çeken o dönemin cezaevi koşullarını yaşamış genç şairlerinden biri. ayrım şiir ve kunduz düşleri dergileri namık kuyumcu’nun biyografisinde anılması gereken duraklar. kuyumcu’nun üç şiir kitabı var. yayımlanma sırasıyla: talan bir ömrün ortasında, belki bir şarkı, bir şakayım dünyada. aşağıda bir şakayım dünyada’da yer alan yangın adlı şiirden bir bölüm: (piya kitaplığı, 1. baskı 1996, s.45-46)
…
kıbleyi
kabe yerine insan saymak kafirlikse eğer
benim de katlim vaciptir
ey müminler
ey ahali
paslı bıçaklar bileyin tenimde
çarmıha gerin yüreğimi
küllerimi de yakın
yangınlara yabancı değildir kabilem
hep yanarlar aşk için
aşkları gibi anıları da yasadışı
söz aradı sahibini buldu
yalanlar vuruldu pusuda beklerken

27 kasım 2011 beşiktaş yeşilyurt spor bayanlar voleybol maçı

artin
akatlarda "hiç yoktan iyidir" kadar taraftar önünde oynanan maçta beşiktaşımız ,yeşilyurt spor kulübünü rahat bir oyundan sonra 3-0 yendiği karşılaşma

kadın voleybol takımımız’ın yaklaşık bir buçuk ay önce transfer ettiği, ancak dünya kupası’na katılan japonya milli takımı kadrosunda olduğu için istanbul’a gecikmeli olarak gelen maiko kano bu maçta tribünde yeni takım arkadaşlarına destek verdi sempatik hareketleri ile taraftarın beğenisini kazanan maiko`ya Başarılar diliyoruz ...



beşiktaş kadın voleybol takımımız, kadınlar ligi’nin 5. haftasında yeşilyurt spor kulübü’nü 3-0 mağlup etti.
akatlar’da oynanan karşılaşmaya ekibimiz, sinem, özlem, olena, tanya, yeliz, zülfiye, pınar(L) dan oluşan kadro ile mücadele etti

birinci sete kötü başlayan ekibimiz, kısa sürede toparlanarak ilk teknik molaya 8-6 önde girdi. rahat bir oyun sergileyen siyah-beyazlılarımız, ikinci teknik molaya da 16-11 önde girdi. kontrollü ve rahat oyununu setin devamında da sürdüren ekibimiz, ilk seti 25-15 galip tamamladı.

ikinci sete hızlı başlayan ekibimiz, ilk teknik molaya 8-4 önde girdi. ikinci teknik molaya da 16-12 önde girdiği seti siyah-beyazlılarımız 25-18 önde tamamladı.

karşılaşmanın son setinde ilk teknik molaya 8-6 üstün giren beşiktaşımız, ikinci teknik molaya da rahat bir oyun sergileyerek 16-7 önde girdi. kusursuz bir maç çıkaran ekibimiz salondaki taraftarında desteğini alarak son setide 25-14 önde tamamladı karşılaşmadan 3-0 galip ayrıldı.

maç sonu takımımız taraftarla birlikte tezahürat yaparak güzel oyunu ve galibiyeti birlikte kutladılar...

20 kasım 2011 beşiktaş esspor erkek voleybol maçı

artin
şaka gibi bir yönetimimizin olduğunu düşündüren karşılaşma, görev süreleri boyunca erkek voleybol takımını 2 kere küme düşürerek bu alanda rakipsiz olduklarını spor kamuoyuna gösterenler bir ilke imza atarak "esspor" maçı için bilet bastırtmışlar tabi ki taraftar olarak bizler beşiktaşımızı manen destek verirken maddi olarakta destekleyeceğiz lakin taraftarın malesef ilgi göstermediği ve iki elin ...parmakları kadar taraftarın desteklediği bir takımın maçını biletli yapmakta ne oluyor ?

ilgiyi artırmak için caba göstermek yerine "yokla var" arasında ki olan desteğe bu durum ne kadar katkı sağlar yaşayarak göreceğiz...

kimse kendini kandırmasın ,takım nağmağlup yoluna devam ediyor ama bu takımımızın iyi olduğu kadar rakiplerinde yetersiz olduğundan kaynaklı bir durumdur ,haklarını yemeyelim gençlerimiz gecen sene küme düşen a takıma bile puan olarak destek sağlamışlar bu senede takımın ana gövdesini oluşturuyorlar,her biri birbirinden değerli ama gerçekçi olmak lazım ...

basılan biletin matbaa giderleri gişede duran elemanın yövmiyesi çıkmışmıdır ?

kendi yöneticisinin bile gelmediği, yaşadığı onca soruna ve olumsuzluklara rağmen camianın ilgisizliği ile günden güne eriyen şubeye bir darbede bu şekilde vuruldu ...

satılan bilet yazı ile altı hasılat otuz lira ...

25 aralık 2010 beşiktaş bahçeşehir koleji hentbol maçı

artin
beşiktaşımızın bahçeşehir üniversitesini 39-27 yendiği maç kaleci altuğ un kaleden kaleye attığı gollede hatırlanacak maçtır...

2010 senesinin son maçında parkenin kartallarını desteklemek için bir kere daha süleyman seba spor salonundayız.

takımımızda ercan ve ümit'in sakatlıkları devam ediyor. maçtan önce hafif bir sakatlık geçiren nesih ise bu maç kadroya alınmamış. hocamız tarafından

riske edilmemiş. ramazan ve utku'da maça kenarda başladılar.


bahçeşehir takımı maça hırslı ve hızlı başladı. 10 ncu dakikayı 4-2, 19 ncu dakikayı 9-8 önde geçtiler. bu dakikalarda soldan oğuzhan ile yaptığımız

atakların rakip oyuncular tarafından faullerle kesilmesine rağmen, hakemler bu faulleri görmezden geldiler.

ilk yarının 23 ncü dakikası rakip takımın 11-10 üstünlüğü ile geçildi. devrenin sonunda iki takım da hücumlarda karşılıklı top kayıpları yaptılar. ilk yarının

son 30 saniyesinde, rakip 15-14 üstünken hücum kullandılar top kalecimiz altuğ'da kaldı. altuğ da ilk yarının son saniyesinde kaleden kaleye attığı golle

takımımıza beraberliği getirdi, 15-15.

bu golden sonra bahçeşehirli oyuncular ve idareciler hakemlere ve masaya itirazda bulundular. bahceşehirli 8 numaralı oyuncu itirazı abartıp masaya

yumruk vurunca diskalifiye edildi, ilk yarı 15 -15 berabere bitti...

2 nci yarıda sahada her zaman izlemeye alıştığımız beşiktaş takımı vardı. ramazan'ın ard arda attığı gollerle fark her geçen dakika arttı. ramazan ve

zeliç'in gollerden sonraki sevinçleri ise görülmeye değerdi. 2 nci yarının ortalarında rakip iyice oyundan düştü, maç sonunda 12 sayılık bir farkla parkenin

kartalları galip gelmesini bildiler...

bu maçta ramazan 12 golle en skorer oyuncumuz olurken, yine çok başarılı bir maç çıkartan oleksandr kosyak 8 golle en skorer 2 nci oyuncumuz oldu.

goller: ramazan 12, kosyak 8, zeliç 5, ozan 3, viktor 3, tolga 2, gökhan 2, valeri 1, utku 1, oğuzhan 1, altuğ 1

maç boyunca takımımız kullandığı 5 tane yedi metre atışının 4 tanesini gole çevirirken, rakip kullandığı 4 tane yedi metre atışından 3 tanesini gole çevirdi.

maçtan sonra süleyman seba spor salonunda bildik görüntüler vardı, taraftar oyuncularla bütünleşti.

zeliç ve ramazan'ın birlikte çektirdiği üçlü, güzel maçın son noktasıydı...

23 ekim 2010 beşiktaş ankara ater hentbol macı

artin
hentbol süper liginin 4. hafta mücadelesi
süleyman seba spor salonu'nda ankara 06 aterspor'u ağırlayan hentbol takımımız, rakibini 32-18 mağlup ettiği maç

ilk yarıyı 13-10 önde kapayan takımımız, bülent (1), kosyak (4), zeliç (7), ercan (8)oğuzhan (5), tolga (3), nesih (2), valeri (2)'nin golleri ile mücadeleyi

32-18 kazanarak ligde 4 de 4 yaptığı maç .maçın unutulmaz sahnesi ise takımımızın

sahaya, " gücümüze güç katan, formamıza ter olan taraftarımıza sonsuz teşekkürler " pankartı ile çıkması.

gökhan aksu

artin
uzun yıllar beşiktaş hentbol takımının kaptanlığını yapmış beşiktaş, dan ayrıldıktan sonra dostsporda forma giyen 2012-2013 sezonunda yeditepesporun formasını giyecek eski kaptanımız değil kaptanımız , eskimeyen dostumuz ...zamanında şöyle bir röportaj vermiş:

beşiktaş dergisi ocak 2008 sayı 81

hentbol takımımızın kaptanı gökhan aksu

“beşiktaş`ta kaptanlık onurdur ”

her sezon şampiyonluğa oynayan hentbol takımımızın kaptanı gökhan aksu ,hentbol ve beşiktaş ile ilgili tüm düşüncelerini bizimle paylaştı.gökhan aksu doğuştan beşiktaşlı sporcularımızdan birisi… 1994 yılında giydiği beşiktaş formasını, 13 yıldır gururla taşıyor. en başarılı branşlarımızdan biri olan hentbol takımımızın aynı zamanda kaptanlığını yapan gökhan aksu, beşiktaşlılığını şu sözlerle anlatıyor :

“bütün sülalem hatta gelinler ve damatlar bile beşiktaşlı. her sene inönü stadından kombinemi alırım. hiç ihtiyacım olmadığı halde bir sürü lisanslı üründe alırım …”

işte bu sezon şampiyonluk yolunda ilerleyen beşiktaş hentbol takımımızın tecrübeli oyuncusu ile sohbetimiz…

hentbolü seçme nedenin neydi ?

açık konuşmak gerekirse bugünkü şartlarda biraz pişmanım(gülüyor)… 9 yaşında, ilkokuldaki beden eğitimi öğretmenimin yönlendirmesi ile bu spora başladım. lüleburgazlıyım ve küçük şehirlerde basketbol ve futbol gibi sporlarda derece yapmak zor olduğu için buna yöneldim. zamanla yıldız milli takımına seçilmem, kamplarımız, erken yaşta para kazanmam ve birçok ülke gezip görmem çok cazip geldi. aslında bir ara basketbola yöneldim ama hentboldeki sertliği bulamadım. ilk 5 dakikada 5 faulle oyundışı kalıyordum (gülüyor)…

pişmanlığının sebebi ne peki ?

türkiye’de hentbol branşında büyük bir gerileme var. avrupa’daki rakiplerimiz her yıl 9-10 bin kombine satıyorlar. bizde ise hentbol maçları gece 01.00 de yayınlanıyor. ilgi git gide azalıyor. ilginin olmadığı bir spor dalı da gerilemeye mahkumdur. ayrıca ülkemizde bu alanda menajerlik sistemi gelişmediği için sporcular avrupa’ya geçiş de sağlayamıyor. sonuç olarak bu milli takıma da yansıyor.

peki bu sorun nasıl çözülebilinir sence ?

türkiye’de amatör branşlar ancak müesseselerin katkısı ile kalkınabilir. eskiden çok fazla müessese takımı vardı ve ciddi bütçeler ayrılıyordu. ama burada da şöyle bir sorun var; şirketlerin sahibi bir süre sonra “ben gerekli reklamı yaptım” diyerek şubeyi kapatabiliyor. örneğin eti, ligde şampiyon oldu. arkasından avrupa ikinciliği elde etti ama kapandı. diğer taraftan bakarsak şu an ligimizde 8 belediye takımı var. kulüp takımı sadece beşiktaş. geriye kalan 3 takım ise devlet kulüpleri polisgücü, jandarmagücü ve milli piyango. eğer camiası olan kulüpler bu işe eğilirse istikrar ancak böyle sağlanır. örneğin ben spor hayatımın sonuna yaklaşan biri olarak galatasaray ya da fenerbahçe ile bir derbi maçı oynamak isterdim. ayrıca hentbol sertlik açısından bizim gibi akdeniz ülkelerinde çok sevilebilecek bir spor. işin içinde üç büyük kulüp birden olsaydı bana göre bugünkü durum çok daha iyi olurdu.

beşiktaş hentbol takımı’nın şu andaki durumu ile ilgili neler söylemek istersin ?

beşiktaş’ın bu alanda diğer kulüplere oranla emeği yadsınamaz. 4 yıldır zirvedeyiz ve 2 kez namağlup şampiyon olduk. bunun baskısını da hissetmiyor değiliz. bizi yenenler “efsaneyi yıktık” nidalarıyla dolaşıyor. iddası olmayan takımlar bile “beşiktaş’ı kıstırıp o apoletleri sökebilir miyiz ?” mantığı ile maça çıkıyorlar(gülüyor)… bu nedenle her hafta çok ciddi hazırlanmak zorunda kalıyoruz. bursa’da ve ankara’da kazaya uğradık ve izmir büyükşehir maçı bizim için çok önemliydi. Bunu da alnımızın akıyla atlattık. şampiyonluk hedefimizi sürdürüyoruz. 4 yıldır zirveyi kimseye bırakmadık ve bu şekilde devam etmesini istiyoruz. tabii işimiz zor çünkü bu yıl mücadele 4 takım arasında gececek.

şanssız bir şekilde elendiğimiz ehf kupası ilgili ne söylemek istersin ?

1990 yılından beri avrupa kupalarında mücadele ediyorum. ama hiç bu şekilde elenmemiştim. bir gollük mağlubiyeti yaşamıştım ama averajla elenmek gerçekten çok acı geldi. bir de özellikle eklemek istiyorum ki türkler’e karşı inanılmaz bir düşmanlık var. bu maçta da hakemlerimiz macar’dı. biz hiçbir zaman ayrıcalık istemedik. gördüklerini çalmaları bize yeter. ama onlar görmek istediklerini çaldı. normalde bir takım maç boyunca 25 dakika savunma yapıyorsa, biz 35-40 dakika müdafaa yaptık. rakibimiz gol atana kadar oynattılar.

şuan takımımızda pivot görevini üstleniyorsun. ancak son yıllara kadar oyun kurucu oynuyordun. bu değişimin sebebi neydi ?

açıkcası ben savunma yapmayı çok seviyorum. enerjimi ekonomik kullanmak açısındanda hücumu pek düşünmüyordum. takımımızda da böyle bir ihtiyaç oldu. oyun kurucu mevkiisinde çok iyi oyuncular vardı. zaten aramızda “ben niye orada oynamıyorum ?” tarzı tartışmalar hiçbir zaman olmaz. antrenörlerimiz de benden bu şekilde yararlanmak istedi. zaten 33 yaşındayım, bu saaten sonra da böyle devam eder diye düşünüyorum.

pivot pozisyonu bir hentbolcudan neler bekler peki?

en önemlisi güçlü olmak ve ayaklarının yere sağlam basması.çünkü maç içinde en fazla darbeyi pivot alır. bunun dışında oyun kurucudan sonra oyunu yönlendiren kişi pivottur. bu nedenle iyi pozisyon almalı ve sezgileri güçlü olmalı.

hentboldeki sertlik sporcuda bağımlılık yaparmı ?

kesinlikle yapıyor. bunu merak eden herkesi bir gün antrenmanımıza bekleriz. ısınmaya basketbolla başlıyoruz. ama basketboldan başka herşeye benziyor (gülüyor)… bana göre hentbolün en güzel tarafı da bu. örneğin bu yüzden voleybol bana hiç çekici gelmiyor. düşünsenize rakip takımdan bir adam olmayacak birşey söylüyor ama arada file var. benim içim içimi yer (gülüyor)…





aynı zamanda takımımızın kaptanlığını da yürütüyorsun. bu konuda neler söylemek istersin ?



takım kaptanlığı gerçekten zordur. özellikle ortam gergin olduğu zaman, bütün problemleri önce antrenöre sonra yöneticiye iletme görevi kaptana aittir. ama bana en zor gelen kısmı deplasmanlarda birlikte hareket etmeyi sağlamak. çünkü kaç yaşına gelmiş, evli barklı adamlara ne yapacağını söylemek çok zoruma gidiyor(gülüyor)… tabii genç arkadaşlara daha çok uyarıda bulunuyoruz. açıkcası ihale genellikle onlara kalıyor. biz de o devrelerden geçtik. tüm bunların dışında taraftarı olduğunuz bir kulüpte hem sporcu hem de kaptan olmak 15 milyonun içinde herkese nasip olmaz. bu benim için büyük bir onur.

beşiktaş’ın en başarılı branşlarından birinin sporcusu olarak takımdaki arkadaşlık için neler söyleyebilirsin ?

kesinlikle çok iyi. bu beşiktaş’ta hep böyle olmuştur. bu forma altında 13. yılım geçti ve ve hiç bir zaman gruplaşma olduğunu görmedim. her kulüpte zaman zaman maddi durum kötü olabiliyor. ama biz zor zamanları arkadaşlığımızla yenebiliyoruz.

tecrübeli oyuncular olarak genç oyuncularla aranız nasıl ?

hayat bu, zor. rütbe, yaş ve tecrübe olarak bizden birşey almak istiyorlarsa dinlemek zorundalar. şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki beşiktaş camiası içinde hiç bir zaman küçüğünü ezme gibi bir durum olmamıştır. ben genellikle birşeyler öğretebilmek için genç oyuncuları seçerim. tabii bir şeyler alabiliyorlar mı onlara sormak lazım.

sanırız yeni evlenen sporcularımızdansın…

geçtiğimiz mayıs ayında evlendim. baktım yaşım geldi, evlenmeye karar verdim. tabii insanın karşısına evleneceği insanın çıkması çok önemli. ben herkese tavsiye ediyorum. birine “seni seviyorum” diyebilmek çok güzel eşim aileden beşiktaşlı. ama hentbola pek ilgisi yok ,futbolu daha fazla izliyor.

çocuk yapmayı düşünüyor musunuz ?

ben henüz askerliğimi yapmadım. askerliğimi yaptıktan sonra düşünüyoruz. çocuğumun da mutlaka spor yapmasını istiyorum. kız olsun erkek olsun 4-5 yaşından itibaren jimnastik yapmalı, 8-9 yaşından 12 yaşına kadar da yüzmeli. çünkü bu iki spordan sonra istediği branşı rahatlıkla seçebilir. daha sonra eğer ki hayatını bu şekilde kazanmak istemezse seçim yine kendisinindir .

son olarak eklemek istediğin bir şey var mı ?

ligde hakemlerin çoğuyla yıldızımız barışmıyor. genel anlamda bir beşiktaş düşmanlığı var. ama özellikle hentbolda bunun bir anlamı yok, çünkü galatasaray ve fenerbahçe’nin hentbol şubesi yok. neyin itikamını alıyorlar bilmiyorum. kulübümüze verdiğimiz bazı vaatler karşılığında para kazanıyoruz ve emeğimize saygı istiyoruz.

teşekkür ederim…

emre incemollaoğlu

artin
beşiktaşımızın altyapısında yetişen, balıkesirspor'da oynarken , elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz beşiktaşlı futbolcu.

emre incemollaoğlu 9 nisan 1988 yılında üsküdar, istanbul'da doğdu. futbola 11 yaşında doğuşspor'da başladı. 2002'de kısa süre bağlarbaşıspor'da oynadıktan sonra aynı sene beşiktaş'a geçti. 2004-05 sezonunun ikinci yarısında beşiktaş a2 forması giymeye başladı. 2007'ye kadar bu formayı giymeye devam etti. 58 maçta 12 gol attı.

2007-08 sezonunda kartalspor'a kiralandı ve 1. ligde forma giydi. sonraki sezonun başında giresunspor'a bir yıllığına kiralandı. ancak ilk devre sonunda takımdan ayrıldı. 2009-10 sezonunun başında çorumspor'a kiralanmıştı. burada kariyerinin en iyi gol performansını yakaladı. devre arasında ise beşiktaş'tan gökhan çalışır ve nail tilbaç ile beraber gebzespor'a kiralandı. 2010-2011 sezonu başında bir sezonluğuna samsunspor'a kiralık olarak transfer oldu.2010-2011 sezonunun ikinci yarısında balıkesirspor forması giymeye başladı.

emre ilk kez u-17 seviyesinde 7 ve 9 eylül 2004'te bulgaristan ile oynanan hazırlık maçları kadrosuna çağrıldı. bu maçların ikincisinde 52. dakikada forma giyerek ilk kez milli formayı giydi ve aynı maçta oyuna girdikten 6 dakika sonra golü buldu. 2 sene sonra u-18 forması giymeye başladı. 26 nisan 2004'te hollanda maçında ilk kez u-18 forması giydi. 58. dakikada oyuna giren incemollaoğlu, 65 ve 80. dakikalarda 2 gol kaydetti. takım ile süt kupası turnuvasına katıldı ve 3 maçta 2 gol attı.

15 ağustos 2006'da belçika ile oynanan hazırlık maçında ilk 11'de forma giyen emre, ilk kez u-19 forması giydi. avrupa şampiyonası eleme maçlarının bir tanesinde forma giydi.

beşiktaş ormanı

artin
ocak 2009 da yapılan faliyet sonunda şu notun düşüldüğü :
31 temmuz 2008'de antalya-manavgat-beşkonak-taşağıl ormanları yanarken, bizlerin de ciğerleri yanmıştı. acıyı en derinlerde hissederken, acaba tekrar o bölgeleri yeşillendirmek için neler yapabilirizi düşünmüştü beşiktaş taraftarı. bölgeyi yeniden yapılandırmak için desteğini vermekten kaçınmamış, kısa zamanda birçok fikir ortaya atılmıştı.
bu fikirlerden bir tanesi de manavgat'ı tekrar yeşillendirecek bir projeye destek olmaktı. 100 hektarlık alanın yeşillendirilmesi için çabalarını esirgemeyen beşiktaşlılar, bugün yapılan ağaç dikiminde haklı gururu ve mutluluğu yaşamışlardır.
yeniden kurulan orman alanında bulunan taraftarlarımız herkesin ilgi odağı olmuş; antalya valisi, manavgat kaymakamı ve antalya orman bölge müdürü teşekkürlerini bizzat sunumuşlardır. antalya valisi beşiktaşımız'ı ve çarşı'yı yürekten kutladığını söyleyerek, yardımların devam etmesini dilediğini ve bu tavrın diğer kulüp taraftarlarına da örnek olması gerektiğini dile getirmiştir.
manavgat kaymakamı ise özellikle beşiktaş taraftarından gelen yardımlar ile ağaç dikmek için çukur açmakta olan bir makine alındığını ve artan para ile de geniş bir alanın ağaçlandırılacağını bildirmiştir. ayrıca sayın kaymakam, " beşiktaş ormanı " nın yol kenarında olacağını ve herkesin ziyaret edebileceğini dile getirmiştir.
ağaç dikiminde topluca bulunduk. manavgat semalarında, dağın eteklerinde kanatlarını açmış bir kartal gibiydik. desteğini esirgemeyen tüm beşiktaşlılar'a sonsuz teşekkürler.
bizleri oraya gittiğimiz andan itibaren yalnız bırakmayan orman şefi okan ve zübeyir arkadaşlarımıza teşekkür ederiz.
beşiktaşlı olmanın verdiği gurur, kalbimizin en derin yerinde durur. denerek bitirildiği hali hazırda bugünkü durumunu merak ettiğim ormandır ...

yılmaz özgür

artin
beşiktaş hentbol takımının eski kalecilerinden...

malum ülkemizdeki hentbole olan ilgi düzeyine paralel olarak oyuncularla da ilgili çok fazla detaya ulaşamıyoruz. sınırlı sayıda satan ve okunan dergimiz de bu oyuncuları yeterince tanıtamıyor, biz bu röportaj ve söyleşileri fırsat buldukça dergiden internet ortamına taşıyarak geçmiş röportajlarla da olsa tanınmalarını ve hatırlanmalarını sağlamaya çalışacağız. geçtiğimiz sezon sonu itibari ile takımımızdan ayrılmak zorunda kalan başarılı ve tecrübeli sevgili yılmaz özgür’ün nisan 2011 tarihli beşiktaş dergisine verdiği röportaj.
beşiktaş dergisi / nisan 2011 / sayı :106 / söyleşi: serpil kurtay
hentbolda kale mevkiinin türkiye`deki en önemli ve tecrübeli temsilcilerinden olan yılmaz özgür…
“hayatımın sonuna kadar çok iyi bir beşiktaşlı olacağım”
bugüne kadar bir çok önemli başarıya imza atan ve bu sezon da lideri olduğu ligin hem en çok gol atan hem de en az gol yiyen takımı olan beşiktaş hentbol takımımızın kalecisi yılmaz özgür, bulgaristan`dan türkiye`ye uzanan hikayesini, kariyerini ve beşiktaş`ın hayatındaki önemini anlattı.
ortaokulda başladığı hentbolunu 2001-2003 yılları arasında beşiktaş`ta geliştirdikten sonra , aski`ye transfer olan ve 2004-2005 sezonunda yeniden beşiktaş`a dönen yılmaz özgür, 75 kez milli formayı giyme başarısı gösterdi. kale mevkiisinin türkiye`deki en önemli ve tecrübeli temsilcilerinden olan yılmaz özgür, beşiktaş forması ile birçok şampiyonluk yaşadı.
bulgaristan`dan türkiye`ye uzanan hikayeni dinleyebilir miyiz ?
1973 bulgaristan doğumluyum. annem ve babam öğretmendi . sıradan bir çocukluğum oldu. daha çok okula önem veriyordum. aynı zamanda ortaokulda beden eğitimi öğretmenimin yönlendirmesi ile hentbole başladım . okul takımında ve kulüp takımında yıldızlarda oynuyordum. orada hentbol, türkiye`ye göre daha popüler. özellikle bizim yaşadığımız şehir, bir hentbol kasabasıydı. şu anda da altyapılarında çok iyi sporcular var . 1990`da göç olduğunda , yani 17 yaşımdayken türkiye`ye geldik ve ankara`ya yerleştik .
bu göç seni nasıl etkiledi ?
tabii ki bilmediğim bir ülkeye geldim . gerçi bu ailemin kararıydı ve ben buna uymak zorundaydım . akrabalarımız da olduğu için ankara`yı tercih ettik . aslında pek yabancılık çekmedim. sadece bir süre dil sorunu yaşadım. türkçem biraz kötüydü. tema spor kulübü`nde hentbol hayatıma devam ettim . oradaki abilerim bana her konuda çok yardımcı oldu. 10 yılımı ankara`da geçirdim 2001 yılında beşiktaş `a transfer oldum .
hentbola devam etmek senin türkiye`ye uyumunu da kolaylaştırmış bir anlamda.
o dönemde amcamla hentbol federasyonu`na gittik. orada birkaç antrenör vardı, onlarla konuştuk. ve birisi tema spor kulübü`nün antrenörüymüş ,”gelsin bizimle başlasın” dedi.
hangi takımlarda forma giydin ?
tema`dan sonra eskişehir eti, çankaya belediyesi , anadolu üniversitesi, milli piyango ardından da beşiktaşta oynadım. zaten beşiktaşta oynamayı çok istiyordum . türkiye`ye gelirken akrabalarım fenerbahçeli olduğu için , “fenerbahçe`de oynarsın” diyorlardı. Hiç de adını duymamıştım. zaten hentbol takımları da yokmuş. ilk takımımdaki arkadaşlarım da beşiktaşlıydı. ben de onlarla birlikte beşiktaşlı oldum. istanbul`a gelmesem de ankara`daki futbol maçlarına gidiyordum. iki yıl beşiktaşta oynadıktan sonra aski`ye gittim. üniversitedeki eski hocam teklif yapınca onu kıramadım. benim eğitim ve hentbol hayatımda çok büyük katkısı olan birisidir. bir yıl sonra aski`nin hentbol takımı kapanınca oranın çekirdek kadrosu olarak hep beraber beşiktaş`a geldik cengiz, utku, nevzat, valeri, bülent. o kadrodan hala 3-4 kişi beşiktaş formasını terletiyor.
bu sürede eğitimine devam edebildin mi ?
2002 yılında varna üniversitesi elektirik bölümü`nü bitirdim. gazi üniversitesi beden eğitimi spor yüksekokulu`nda antrenörlük okuyorum.
beşiktaş`a gelmek hayatında nasıl değişikliklere sebep oldu ?
beşiktaş hentbol takımı`nın formasını giymek hayatımda çok önemli değişikliklere sebep oldu. mesela milli takıma seçildim. kariyerimde olmayan başarıları, beşiktaş forması ile elde ettim. en önemlisi büyük bir camianın içinde yer almak apayrı bir duygu. Bunu anlatmak gerçekten çok zor.
bu başarıları bir de senden dinlesek ?
üç yıl lig şampiyonu olduk. inşallah bu sezonu da şampiyon olarak kapatacağız . üç türkiye kupası , dört kere üst üste gsgm kupasını kazandık. challenge kupasında yarı finale kadar yükseldik ve avrupa üçüncüsü olduk. daha önce de beşiktaş formasıyla avrupa`da çeyrek final oynamıştım.
avrupa üçüncülüğü sadece beşiktaş`ın değil türkiye hentbolunun bir başarısı olarak görülmeli, değil mi ?
evet , bu başarı türkiye hentbol tarinine altın harflerle yazılmalı. bugüne kadar hiçbir takım buna ulaşamadı. gerçi bizim hedefimiz final oynamaktı . yarı finale gelene kadar gerçekten çok zorlu rakiplerle karşılaştık, çok yıprandık . kupanın en güçlü takımlarını eleyerek yarı finale kadar geldik . yarı finalde karşılaştığımız takım da , üç yıl arka arkaya challenge kupası`nı kazanmış bir takımdı. onun yerine başka bir takımla yarı finalde karşılaşmış olsaydık, kesin final oynardık.
ligde sürekli kazanan takım olmak , maçlara çıkarken ekstra bir motivasyon gerektiriyormu ? ya da tam tersine rahatlık mı sağlıyor ?
beşiktaş`ta daha önceki sezonlarda bu konuda sorunlar yaşadık. mesela kesin kazanacağımız gözüyle baktığımız ilk turda elendiğimiz de oldu . başarı gerçekten biz sporcuların motivasyonuna bağlı. ama bence başarımızın asıl sebebi bizim bir aile gibi olmamız . iyi ve kötü günde biz hep beraberdik . Herkes birbirine destek oluyor.
peki, kaleci olmayı sen mi istedin , birisi mi yönlendirdi ?
gerçekten hiç hatırlamıyorum . şu anda ligin en çok gol atan takımı olmanın yanı sıra aynı zamanda en az gol yiyen takımıyız. hatta dün akşam ramazan (döne) ile averajlara baktık. artı 200 averajımız var. diğer takımların bunu yakalaması zor . bizim maçlar epey zorlu geçiyor . bir maçta 50`nin üzerinde gol oluyor. her dakika kaleye 2-3 top gelebiliyor. her kalecinin bir havası vardır . onu yakaladığınız zaman çok iyi bir performans çizginiz oluyor . motivasyon da çok önemli. bazen “bu golü ben nasıl yedim” diye oturup kendi kendimi eleştirebiliyorum.
oldukça heyecanlı bir kaleci olarak da tanınıyorsun.
benim felsefemde mağlubiyet yoktur . mağlubiyet durumlarında çok sinirli oluyorum ve kendime yediremiyorum. ama elimden geldiğince sakin olmaya calışıyorum.
nasıl bir kariyer planın var?
hentbolu bırakana kadar beşiktaş formasıyla devam etmek istiyorum . sonrasında da beşiktaş`ın bünyesinde sporcu olarak yer almasam da hayatımın sonuna kadar çok iyi bir beşiktaşlı olarak devam edeceğim .
bulgaristan bayan hentbol takımı`nın Antrenörlüğünü de yapıyorsun ?
aynı zamanda bulgaristan vatandaşlığım da var.
plaj hentboluyla ilgili bir boşluk vardı ve yeni yeni takımlar kuruluyordu ben de yazları buradaki plaj takımlarında oynuyordum . iki yıl önce bulgaristan hentbol federasyonu`ndan antrenörlük teklifi geldi . ben de kabul ettim . bu sene yıldızlar avrupa şampiyonası`na bulgaristan ev sahipliği yapıyor . oraya katılacağız . eğer başarılı olursak devam ederim olmazsak da bırakırım . her ne kadar bizim ölü sezonda olsa da gerçekten çok yorucu oluyor.
hentbolun hayatındaki önemini bir kaç kelime ile nasıl özetlersin ?
çok zor bir soru bu . hentbol sayesinde benim hayatım çok değişti. hem başarı hem çevre olarak. ama özetlemek gerekirse hentbol , hayatımın çok önemli bir parçası diyeyim .
teşekkür ederim.

deniz tarafındaki kale

artin
babama, abime ve beşiktaş şairi refik topkan’ın anısına..
tüm beşiktaşlı sporculara..
personel ve teknik kadrolara..
yönetici ve başkanlara..
alametifarika’nın recepler’ine…
ve başta çarşı,tüm taraftara.
beyaz güzeli oğluma..
ve siyah güzeli eto’o ya…diye başlayan
beşiktaşlı mizah yazarı,
vedat özdemiroğlu’nun
beşiktaş şiirlerinden
oluşan kitabı …

3 aralık 2011 beşiktaş nexe nasice hentbol maçı

artin
hırvatistan`da kaybedilen tur sonrası burada kazanılacak bir galibiyet en azından bir nebze de olsa bizi mutlu edecekti ama son dakikada kaçan galibiyet malesef bizi üzdü…
maça iyi başladı takımımız lakin sahada ki güzel oyuna tribünler bir türlü eşlik edemedi bir süre organizasyon sıkıntısı yaşadık bestelere koştura koştura girildi, sahada ki oyuna müdahil olmamadık zaman zaman toparlanır gibi olsada tribün sonrasında çıkan karmaşada malesef olmayan ritmini iyice kaybetti…
neyse maça gelelim , “en azından bir galibiyet için” çok iyi mücadele ettik, rakip de yabana atılacak cinsten değildi. biz semtte salonu dolduramazken adamlar hırvatistan’dan gelmişler… dedik ya en azından bir galibiyet , oyuncularımız zaman zaman farklı öne geçmelerine rağmen skoru tutmayı başaramadılar. özellikle 2. yarıda kalecilerinin inanılmaz kurtarışları buradan beraberliği koparmalarının en önemli faktörüydü… göstermiş oldukları mücadeleden dolayı tüm oyuncularımızı tebrik ediyoruz…
maç sonu hırvatistan takımı tura mı sevindi yoksa yenilmediklerine mi bilinmez ama onların sahada çılgınlar gibi sevinmeleri beşiktaş hentbol takımının ne büyük bir takım olduğunun da göstergesidir…
yaşadıkları her türlü olumsuzluğa rağmen sahada vermiş oldukları mücadele ile her zaman ki gibi bizi gururlandırdı onlar… bugün bir bareberlik aldılar onu da bu camia`ya armağan ettiler ve aslında bu camianın “beraberliğe ” çok fazla ihtiyaçı var…diye özetleyebileceğimiz maç

okan yalçıner

artin
okan yalçıner
05 Aralık 2011 de beşiktaş dergisine bir röportaj vermiş sporcumuz
üç yıldır isviçre`nin hc kriens takımının formasını giyen ve 2011-2012 sezonu başınsa beşiktaş`a transfer olan yalçıner, a milli hentbol takımı`nın da değişmez oyuncularından…
hentbola ilgin nasıl ortaya çıktı ?
izmir`in ödemiş ilçesinde yaşıyorduk. ortaokulda beden eğitimi öğretmenimizin yönlendirmesiyle hentbola başladım.türkiye`deki birçok sporcunun gelişim süreci bu şekilde olmuştur.ben de uzun boyluydum ve hentbol takımına çağrıldım. aynı zamanda basketbol da oynuyordum.
şu anda boyun 2.04…oldukça uzun boylusun ve basketbol daha popüler bir spor.neden basketbol değil de hentbolla devam ettin ?
bilemiyorum…çok klasik bir cevap olacak ama kısmet zannedersem.öyle devam etti.basketbol oynarken istanbul`a gelmenin de uçundan dönmüştüm.efes çağırmıştı.ufaktım ve belki de istanbul`da olması ailemin gözünü korkuttu bilemiyorum.hentbola başladıktan iki sene sonra izmir`in tansaş takımına gittim 1998-2000 yılları arasında oradaydım.
izmir`de yatılı mı okudun, yoksa ailende seninle geldi mi ?
lise 2 ve 3. sınıfları izmir`de yatılı okudum. tansaş kapandıktan sonra da ankara`ya milli piyango takımına gittim.
aileni nasıl ikna ettin ?
açıkçası ben bu konuda biraz baskındım.kendi ayakları üzerinde durabilen bir çocuktum ve fazlasıyla bana saygı gösterirlerdi.sağolsunlar, halen öyledir.kararlarımı fazla sorgulamazlar. o zaman demek ki bunu gösterebilmişim, gerçi bunu şu an idrak edebiliyorum.tabii ki üzüldüler ama sorun olmadı. ben de baştan biraz üzüldüm ama sonra alıştım. her şeyi kendiniz yapıyorsunuz, mesela su içiyorsunuz , o bardağı kendiniz kaldırmak zorundasınız . o zamandan beri de ailemden ayrı yaşıyorum.
ankara kariyerin açısından nasıl geçti ?
izmir`deyken çok küçüktüm. açıkçası ankara`ya gittikten sonra yaptığım sporun ,meslek olabileceğini idrak ettim.sekiz sene milli piyango`nun formasını giydim . o dönem itibariyle genç bir kadro kurulmuştu. genelde benim yaşıtlarım vardı.güzel bir kadroyduk. çok tecrübeli değildim ama ileriye yönelik bir takım kurulmuştu. ankara gerçekten çok keyifliydi.
eğitimine devam edebildinmi ?
maalesef edemedim. türkiye `de bu konuda epey sıkıntı var.okul ve sporu bir arada yürütebilmek çok zor.eğer milli takım düzeyinde spor yapıyorsanız , tarihsel sıkıntılar yaşıyorsunuz .mesela milli takım kampları hep final sınavlarına denk geliyordu. Bunu tolore edemiyorsunuz.bunda benim de payım vardır, bilemiyorum ama hentbol yadsınayamayacak derecede eğitime ket vurdu.
maalesef türkiye `de bir hentbolcunun avrupa`ya gitmesine çok rastlamıyoruz.senin isviçre`nin hc kriens takımına transfer olman nasıl gerçekleşti ?
evet , nadir oluyor, türkiye`den avrupa`ya transfer .yıllar önce -erkekler için söylüyorum – mesut ılgın gitmişti, sonra da ben …transferim şöyle gelişti; milli piyango ile deplasmana giderken almanya `dan bir numara aradı.arayan kişi menajerdi .gitmeden bir önceki sene avrupa kupasın`da isviçre`nin kadetten schaffhausen takımı ile oynamıştık. o maçta kısmetliydim ve elim tuttu. o maçtan sonra
schaffhausen benimle ilgilenmeye başlamış. ama benden daha uzun süredir ilgilendikleri başka bir sporcuyla anlaşmışlar.dolayısıyla isviçre`de ismim konuşulmuş.ardından kulüp menajeriyle,benim özel menajerim diyalog içine giriyor.yurtdışındaki menajerle görüşüyoruz.sonra olaylar gelişti.bana kulüp seçenekleri sunuldu 1. ve 2. bundesliga `dan da takımlar vardı.ama ben isviçre`nin hc kriens takımını tercih ettim.
neden isviçre ?
almanya hentbol olarak çok üst düzeyde bir ülke .lakin ilk kez yurtdışına çıkıyorum,bilmediğim coğrafya ve kültür…o nedenle biraz daha alt seviyeden bir ligden başlamak ve yavaş yavaş ilerlemek istedim.iyi ki de isviçre`yi tercih etmişim . çok da mutluydum.
isviçre`nin dünya hentbolundaki yeri nedir ?
türkiye`den daha iyiler.ama çok üst düzeymi , hayır değiller. ama türkiye ile kıyaslarsam , spora bakış açıları çok farklı.zaten bir çok avrupa ülkesinde de öyle .spor ,egoları tatmin etmekten çok,seyirciler için keyif alma olayı…sporcular için de “iyiysen yapıyorsun” durumu var. çok fazla olayın dışına taşırma gibi bir alışkanlıkları yok.bu sürecin , bana çok büyük katkısı oldu .artık olaylara dışardan bakabiliyorum .sosyal hayat için de geçerli…güzelleştirebileceğimiz o kadar çok şey varken ,bazen öyle rezil ediyoruz ki…belki bu kötü bir kelime ama maalesef yadsınamaz bir gerçek bu…yaptığımız şeyde , harala güreleden daha çok zekaya da ihtiyaç olduğunu öğrendim .insanlar,türkiye `de çok yanlış bir şekilde spora başlatılıyor.sadece hentbol için de söylemiyorum .çok basit öğrenmemiz gereken şeyler varken ,çok fazla detayla uğraşıyoruz. lakin biz işleri zorlaştırmayı seviyoruz . bu bir oyun ve kuralları var.her şey bu kadar basit. gerçi ben de tam anlamıyla öğrendim diyemem ,bazen ben de yapıyorum.
sporcuya yaklaşım olarak bakınca nasıl farklar görüyorsun ?
tamamıyla el üstünde tutuluyorsunuz .işin özünde , özellikle yabancı oyuncular konusunda şöyle bir yaklaşımları var ; “ben seni buraya getirdim ve bir şekilde seninle ilgilenmeliyim.evini tutuyorum ama arada halini, hatrını da sormalıyım.benim himayem altındasın” türkiye`de bu çok fazla yok .sporcuya değer verme konusunda eksikliklerimiz var.özellikle mantalite olarak aşmamız gereken çok sorun var. umarım bir gün düzelir.
her şey senin için bu kadar iyi giderken, türkiye `ye dönmeye nasıl karar verdin ?
açıkçası, dönmeyi düşünmüyordum .istemiyordum da…türkiye`yi çok özlüyordum ama yurtdışında bulunmamın tek amacı, hentboldu.dönme sebebim, biraz ailevi oldu. annem türkiye`deyken beni çok rahat arayabiliyordu ama ben yurtdışındayken öyle değildi.annemin “bak oğlum artık yaşlanıyorum,en azından türkiye`de ol ” demesi çok etkili oldu. dilediği zaman arıyor olabilmesi ona mutluluk veriyorsa bu ,benim için önemlidir .bunun üzerine geldim.
peki neden beşiktaş ?
milli piyango, da oynarkende beşiktaş`la transfer görüşmelerimiz olmuştu ama malesef o zaman gerçekleşmedi. isviçre`den dönmeye karar verdiğimde , istediğim takım beşiktaş` tı.hem beşiktaşlıyım hem de beşiktaş türkiye `nin en iyi takımı.bu sürecte takım kaptanı utku abi (ergüder) ile görüştük . sağolsun çok yardımcı oldu.
taraftarı olduğun bir takımın formasıyla hentbol oynamak nasıl bir duygu ?
bir kere ne olursa olsun o formanın ağırlığını hissediyorsunuz . milli piyango`da ankara büyükşehir belediye `de izmir`de çok iyi bir takım ama “beşiktaş” denilince aklınıza çok daha köklü birşey canlanıyor.mesela milli piyango deyince benim aklıma sadece ankara`da yaşadığım sekiz yıl geliyor.
bundan sonrası için nasıl bir kariyer planı yaptın ?
bu sene kısmet olmadı ama beşiktaş ile şampiyonlar ligi oynamayı hakikatten çok istiyorum .ve bu takım,şampiyonlar ligi`nde oynamayı fazlasıyla hakediyor.tabii ki ,ligde şampiyonluğu da hedefliyorum.evet, ben türkiye`de şampiyonluk yaşadım ama bunu beşiktaş`la yaşamak farklı olacak .şampiyonluk esnasında ki taraftar duygusunu da yaşamak , bunun nasıl bir his olduğunu öğrenmek istiyorum.
takım içinde çok iyi bir arkadaşlık ortamı olduğunu biliyoruz .sen bu konuda neler söylemek istersin ?
gerçekten 10 numara …ben zaten buradaki herkesi uzun zamandır tanıyorum .hocaları olsun ,sporcuları olsun…hepsiyle milli takımda oynuyorduk.hepsiyle birebir görüşüyorum,evlerine gidiyorum ,onlar evime geliyor.asla ve asla en ufak yabancılık hissetmedim. hiçbir proplem yaşamadım.onlar da sağolsunlar, yabancılık hissettirmediler.sadece salona ve istanbul`a alışmaya çalıştım,kısa sürede alıştım .
teşekkür ederim.
beşiktaş dergisi
aralık 2011
sayı :124
röportaj : serpil kurtay

nesih çakar

artin
beşiktaş hentbol takımımıza emek vermiş sonrasında gökhan aksu yılmaz özgür ile birlikte takımdan ayrılmış sporcumuz kendisni daha iyi tanımak için şöyle bişeyde var :

21 numaralı formasıyla mehmet nesih çakar
hentbole başlaman nasıl oldu? sporculuk kariyerini biraz anlatır mısın?
hentbole ortaokulda başladım. o zamanlar adana istiklal ortaokulu'nun 2. sınıfındaydım ve beden eğitimi öğretmenim celal usta sayesinde hentbole başladım. daha sonra ise adana erkek lisesi'nde hentbole devam ettim.
kulüp olarak çukobirlik'te murat uzal, metin muhacir, mahmut kızıldan ile birlikte a takımına kadar kısa bir sürede ulaştım. okul hayatımda başarılı bir öğrenciydim. hentbolde de kısa sürede yıldız ve genç mili takımına çağrıldım ve milli takım formasını giymeyi başardım.
spor hayatında aklında en çok yer eden süreç ne zaman?
benim unutamadığım anılarımdan en güzeli, beşiktaş hentbol takımıyla city kupasındaki avrupa 3.lüğümüzdür. gerçekten süper bir süreçti.
avrupa'daki durumumuz hakkında ne düşünüyorsun?
bu sezon avrupa`da, süper lig'de ve türkiye kupası'nda 3 kulvarda da ilerliyoruz... ligin ilk yarısını bildiğiniz gibi lider tamamladık... bundan sonra da beşiktaş'ımızı avrupa`da zirveye çıkarmak için mücadele edeceğiz...


biz de başarılı olacağınıza yürekten inanıyoruz. peki biraz özel hayatından bahsedersek?
üçü erkek, ikisi kız olmak üzere 5 kardeşiz. ben ikinci sıradayım. ailem izmir’de yaşıyor, ben ise spordan dolayı ailemden uzak bir hayat yaşıyorum. şu anda nişanlıyım ama bu sene sonunda nişanlımla beraber evlilik planları yapıyoruz. düğünüme bütün beşiktaşlı arkadaşlarım ve taraftarlarım davetlidir.
istanbul bahçelievlerde bulunan kocasinan şehit samet kırbaş teknik ve endüstri meslek lisesi'nde beden eğitimi öğretmenliği yapıyorum. hentbol ve öğretmenliği bir arada tempolu şekilde devam ettiriyorum.
genelde hentbol'e taraftarın ilgisi nasıl sence?
daha önce oynadığım takımlarda, genelde hentbole fazla ilgi olmadığından, fazla seyircimiz yoktu.
en çok seyirci kitlesini mersin yenişehir belediyesi'nde görüyorduk. ama beşiktaş hentbol takımı'na gelince gerçekten taraftar desteğini hissettim. hele avrupa kupaları'nda ve zor rakiplerle oynadığımız maçlarında, gücümüze güç katıyorlar, katıyorsunuz...
beşiktaş taraftarı bizi yalnız bırakmıyor ama biraz daha destek alırsak, daha iyi olur diye düşünüyorum. bütün taraftarlarımızı süleyman seba spor salonu’na bekliyoruz.
ligin ilk yarısını değerlendirir misin bizim açımızdan?
ligde yenilgisiz olarak ilk yarıyı lider bitirdik. avrupa kupalarında ilk 16’da kaldık. inşallah sezonu böyle bitiririz ve önce süper lig ardından türkiye kupası şampiyonluklarını alırız. avrupa kupalarını da en iyi yerde bitirmek istiyoruz.
kariyerinin bundan sonraki döneminde düşündüklerin neler?
artık 36 yaşına geldim ve yavaş yavaş spor hayatımı bırakma zamanımın geldiğini düşünüyorum. son senelerimde şampiyonlar liginde takım arkadaşlarımla beraber mücadele edip, başarılı olmak istiyorum. güzel bir şekilde hentbole ve beşiktaş`a veda etmek istiyorum. aslında daha sonra da beşiktaş jimnastik kulübü'ne altyapılarda hizmet etmek isterim. bir beşiktaş'lı olarak insan daha ne ister?"son olarak "21 numaralı forma"nın özel bir anlamı varmı senin için?
21 numaralı formayı giymemin sebebi pascal nouma’dır. beni etkileyen bir futbolcuydu ve iyi bir beşiktaşlı'ydı... hatta halk bankası'nda oynarken, ankarada'ki beşiktaş taraftarları ile güzel bir diyalog olmuştu.
ben de beşiktaş'lıyım ve pascal nouma’nın hayranıyım. bu yüzden 21 numaralı formayı istedim. taraftarlar da maç boyunca beni motive edip desteklediler.
size ve taraftarlarıma teşekkür ediyorum.
sevgili mehmet nesih çakar biz teşekkür ederiz. başarılarının devamını dileriz.

şevket belgin

artin
mirasını evladım dediği beşiktaşa bırakmış güzel insan ...
başkan yıldırım demirören, mart 2010'da beşiktaş dergisinden camiaya seslendiği yazısında;
"sevgili beşiktaşlılar,yönetim kurulumuz ile birlikte beşiktaşımızı idari, mali, sportif anlamda en yükseğe taşıyacak, kalıcı eserler kazandıracak önemli projeleri hayata geçirmek için şevkle, heyecanla, gece gündüz çalışıyoruz.
kulübümüze beşiktaş üniversitesi`ni kazandırmak, değerli büyüğümüz şevket belgin adına bir tesis yaparak, hem onun ismini ölümsüz kılmak hem de vasiyetini yerine getirmek, yine kıymetli büyüğümüz şan ökten`in ismini taşıyan tesislerimizi tamamen yenilemek için çalışmalarımızı başlatık. bu eserleri tek tek hayata geçireceğiz."
diyordu...
2 ocak 2011 tarihli yazıya bakalım:
aradan tam dokuz ay geçti... mehşur "istişare heyetleri" neler yaptı-yapamadı bilemiyorum... lakin gördüğüm ve her gördüğümde yüreğimi acıtan "şan ökten tesisleri" nin durumu ortada... bir zamanlar futbol a takımımızın kamplarını yaptığı tesis, tek kelime ile dökülüyor ve çocuklarımız beşiktaşın geleceği dediğimiz "özkaynak" tan gelen gençlerimiz halen konteynerlarda soyunup giyiniyorlar...
fulya projesi yapım aşamasında söylenen onca söz havada kalmış görünüyor...
beşiktaş dergisi mart sayısında rahmetli şevket belgin`e 5 sayfa yer ayrılmıştı... o sayfalarda deniyordu ki "şevket belgin`in adı ölümsüzleşiyor"... sonra yıllardır her kongre öncesi gördüğümüz stad maketlerinin bir benzeri, bir spor salonu resmi , üzerinde "bjk şevket belgin spor salonu" yazıyor, her sayfada ayrı bir açıdan verilmiş bir resim ...

şevket belgin, 17 ağustos 2001 yılında aramızdan ayrıldı... giderken de "benim tek evladım ve varisim beşiktaş`tır... ben öldükten sonra her şeyimi kulübe bırakacağım" der...
evet rahmetlinin "herşeyi" bir daire midir bilinmez ama kadıköy, göztepe'deki dairesinin satışından 860 bin tl. sayın hüsnü güreli tarafından beşiktaşımıza teslim edilir...

tesis, sporun olmazsa olmaz parçalarındandır... bunu da en iyi bilenlerden biri olan, sporun içinden gelmiş ve yıllarca idarecilik yapmış rahmetli şevket belgin, evini "tesis yaptırılması şartıyla" beşiktaş jimnastik kulübü`ne bıraktı...
bırakın alt yapıları a takımlar seviyesinde bile halen saha ve tesis sıkıntıları yaşıyoruz... bir gün dikilitaş'taki süleyman seba spor salonu'na uğrayın ve oradaki durumu gözlerinizle görün ...
o yüzden şevket belgin'i bir daha anıyorum.... "vasiyetin yerine gelmedi büyük beşiktaşlı"...

yazıyı dergimizden alıntı yaparak bitireyim;
"nur içinde yat şevket belgin... ismin, senin gibi siyah-beyaz atan kalplerde ve isminin verildiği tesislerde sonsuza kadar yaşayacak"...
tabii yapılırsa.... diyerek bitirdiğimiz yazıya fikret orman yönetiminde de bir adım atılmadığını belirterek saygıyla andığımız beşiktaşlı

vedat özdemiroğlu

artin
sarı fırtına


haber kötü


'metin tekin öldü'


beyin sarsıntısı sakarya'da


hafta ortası kupa maçında


olamaz


metin bugün ölemez


babam 'ölmez koçum' diyor


evde herkes ağlıyor


haber yanlış işte gerçek


metin tekin hiç ölmeyecek
şiirinin ve 2009 senesinde çıkan beşiktaş şiirleri kitabının yazarı güzel insan
833 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol