slaven bilic

59 /
gidiyorum bu
2015-2016 sezonunda da kendisiyle devam edilmesi durumunda, tamamen diğer şubelere yöneleceğim. kendimce böyle bir karar aldım. o saatte yapacak daha iyi bir işim yoksa futbol takımının müsabakalarını izlerim.

hayırlısı olsun camia için.
ederson
bilhassa, gelecek sezon devreye girecek uefa'nın mali kısıtlamaları nedeniyle görevine son verilmesi yerinde olacak teknik adam.

madem ki takım seneye seviye atlayamıyor (yarım yamalak scouting ile, atıyorum demba ba'yı satsak bile takım şimdiki hâlinin üzerine koyamayacak malum), el mecbur hoca seviye atlamak durumunda.

- bu sezon aldığı limitli sürelerle dâhi takımın en çok asist yapan oyuncusu ozzy, son 5 dakika "lütfen" oyuna giriyorsa,
- olcay'ın haftalardır yerlerde sürünen formuna bakılmaksızın, kerim frei bir kere bile düşünülmüyorsa,
- attığı çoğu golle takımı ipten almasına rağmen, sevgili tosun paşa hâlâ üçüncü alternatif olarak görülüyorsa,
- 90+lar taktiği olması gereken doldur boşaltı, takım 75'ten itibaren oynamaya başlama kolaylığını seçip, atak olgunlaştıracak çeşitlilikten yoksunsa (ceza yayının önündeki başarısız ver-kaçları öne sürenler olmaz umarım),
- ve en önemlisi, teknik adam zaafiyetinin en çarpıcı örneği; ikinci yarıdaki tek atağını tolgay'ın attığı pasta sosa'yı ceza sahası içinde buluşturmasıyla yakalayan teknik adam, 75'te tolgay'ı oyundan alıp, "ulan ben bir bok yedim ama" dercesine 85'te oğuzhan'ı aynı bölgeye, aynı rolle oyuna alıyorsa

o hoca seviye falan atlayamaz arkadaşlar. bu kadar basit. beşiktaş için üçüncü olmak mühim değildir, büyüklüğünden kaybettirecek bir şey de değildir. ama bu kadar borcun harcın ortasında, iki senedir altın tepside önümüze konan şampiyonlar ligi gelirinden (min. 40 mil. €) mahrum olmanın açıklaması olamaz. bu sene şampiyonlar liginde oynamış olsaydık, şimdiye stat bitmiş olacak ya da demba ba ayarında bir transfer yapılarak, bilic'in eli rahatlatılacaktı belki. ama taraftar ne yapıyor? takım güçsüz, hoca ne yapsın?

geçiniz. en basitinden, mevcut takımı tümüyle yaşlanmış, bu sene kadroya kattığı tek ismi haftalar boyu kullanmamış, geçen seneki kadronun en önemli isimlerinden emenike'den verim alamamış fenerbahçe, üstelik başında ismail kartal varken gerisinde kalmak?

birçoğunuzun sandığının aksine, bilic'i istemeyen, yeterli bulmayan birçok taraftar yerine sergen'i istemiyor, unutamadığı bir quaresma sevdasını içinde barındırmıyor, adalı sempatizanı değil. yine sandığınızın aksine yeni nesil yavşak beşiktaş taraftarı değil, ergen de değil. istisnaları tenzih etmekle birlikte dilinizden düşürmediğiniz istikrardan yana onlar da. yalnızca doğru isim arayışındalar.

şahsi fikrim, taraftarın yüzde 90'ının dilendiği lucescu, doğru isim değil. lucescu yaşı itibariyle hem eski çalışma azminden uzakta hem de yıllar süren shaktar kariyeri onu belli konularda tembelleştirmiş olabileceği gerçeği var. mali gücü yerinde olan bir kulüp, nitelikli scouting, rahat çalışma ortamı, oturmuş bir taktik düzenden mali açıdan tartışmalı bir kulübe geçiş hiç kolay değil. hem türk futbolundan da oldukça uzun bir süre uzak kaldı, oyuncu ve takım bilgilerinin ciddi anlamda noksan olduğuna inanıyorum.

şenol güneş. tartışmalı. bilemiyorum, belli bir camiayla bütünleşmiş oyuncu olsun, hoca olsun kimseden bir fayda geleceğine inanmıyorum ben şahsen. nitelikli bir teknik adam, ligin şartlarını iyi biliyor oluşu ve beşiktaş'ın eksiğini gediğini farkedip yeni bir kazanma planının temellerini kafasında atacak kadar takımı izlemiş oluşu görünürde onu bir adım öne çıkarıyor ama sağlam bir yönetim olmazsa, onu hafiften antipatikleştiren hakem isyanlarına devam eder burada da. ki benim artık hakemi bahane eden teknik adam zırıltısı dinlemeye mecalim kalmadı. hakemlerin çifte standardı yeni şeyler değil.

sergen yalçın. üzerine konuşulmayı bile gereksiz görüyorum, zaten sivasspor ile yeni sözleşme imzalamış kendisi. belki uzak bir gelecekte ancak şimdi değil.

ertuğrul sağlam. türk model bilic. inatçılık, değişkenlik göstermeyen taktik anlayış, teknik adam parıltısı olmaması nedeniyle seviye atlayamayış. evvelki dönemden tutmayan aşı, 8-0 kara lekesi. itinayla veto ediyorum.

mustafa denizli. ben bilhassa gelecek sene yaşanacak seçim ve uefa'nın mali yaptırımları nedeniyle mustafa denizli'yi istiyorum ciddi ciddi. yönetimin mevcut zaafiyetlerini rafa kaldırabilecek, gerçek anlamda "menajer" vasfına sahip iki türk teknik adamdan biri kendisi. son şampiyonluğumuzda taraftar oynanan futboldan keyif alamadı doğrudur, ancak o takımı şampiyonluğa taşıması tesadüfi değildi denizli'nin. tipik baskı kaldıramayan beşiktaş futbol takımının üzerindeki baskıyı her hafta salı günleri yaptığı basın toplantılarıyla hafifletmekle kalmadı, normalde kulüp başkanının (ya da sözcüsünün) ilgilenmesi gereken basının spekülasyonlarının da önüne geçti. berbat yönetimi taca atarak, takıma ve taraftara hedef gösterdi, başardı da. üzerine uzun vadeli planlama yapılamayacağına hemfikirim ancak başarıya bu denli ihityacımız olan bir dönem, bir senelik kontrat, olmayan harcama lüksü, eldeki malzemeden pasta çıkarma potansiyeli, üstelik beşiktaşlı. neden olmasın diyorum?

tabi bunlar şu anda konuşulan, öne çıkan isimler. yeni isimler belirdikçe elbet fikir beyan etmeye devam eder, üzerine yazar çizeriz bir şeyler.
anonymous
eğer giderse çok büyük bir hataya düşeceğiz. lucescu dan sonra takıma geometriyi dizilişi öğretebilen, bunun yanında ahlakıyla Beşiktaş duruşuyla gönüllerde taht kuran bir adam bu kulübe zor gelir. 3 hafta önce liderken comandante bilic diyenler bugün bilic i topun ağzına koyuyorlar ama o hep bizim için comandante olarak kalacak. elbette hataları vardır. büyük hoca olamamakla suçlanmıştır. doğrudur çok şöhretli bir kariyeri yok ama bizimle aşısı tutan bir kimyası var. adam harcamayı çok seviyoruz ancak ilk sezonu geçiş dönemi olarak sayarsak her insan 2. bir şansı hak eder. özellikle bu isim bilicse kesinlikle hak eder.
hatırlayın gordon milne başarısız olduğu sezonda koltugu sallantıdayken seba ona sahip çıktı ve 3 sene üstüste ve namağlup şampiyonluğu bize getirdi. umarım doğru kararı yönetim verecektir. her suçu hocaya atıp kenara çekilmek kolay. zoru kovalayalım bir kere de. Seni seviyoruz Comandante, tıpkı quaresmayı, gordon milne i, lucescuyu ferdinand ı noumayı ibrahim üzülmezi sever gibi. zamansız gidişi olan diğer tüm kahramanlarımız gibi. asıl gitmesi gerekenler koltukta otururken sen bu ülkeye fazla iyi geldin be slaven.
anonymous
“Her şeyin bittiği yerde başlayan şehre bazen güzel şeyler de gelirdi... Ama hiçbiri uzun süre kalmazdı...'' Vizontele Tuuba
Yine bir hikayenin sonundayız. Beşiktaş’ın kederli ama bir o kadar da mağrur çocuklarının hayatına giren ender güzel şeylerden birisi yine yol ayrımında. Kimi sevsek, kime değer versek elimizden aldılar, kopardılar. İlk defa yaşamıyoruz bu duyguyu korkarım ki son da olmayacak ..
Beşiktaş taraftarı tarihi boyunca skorlarla başarılarla tatmin olan bir taraftar olmadı. Hep birini sevmek için farklı şeyler aradı, kendisine benzeyeni, pes etmeyeni, varsın olsun başarısız da olsa hep “Şerefiyle oynayan, Hakkı’yla kazanan”lara gönlünü verdi.
Boyalı basının her fırsatta göndermeye çalıştığı Tigana’ya “ l'aigle noir /inadına Tigana” diyerek sahip çıktı. Tigana başarılı olduğu için değil; taraftar biliyordu ki bu ülkede futbol endüstrisi ve adam harcamaya akbaba gibi hali hazırda bekleyen boyalı basın ilk önce teknik direktörlerin kellesini alıyordu. Yönetimlerinde işine geliyordu, batırdıkları kulüplerde teknik direktör değişikliği ile baskının kendi üzerlerine gelmesini engelliyordu. Bu yüzden istikrar diyordu taraftar. Gordon Milne ile gelen efsanevi başarılarda bu istikrar ve sabrın sonucunda gelmişti.
Boyalı basınla arası pek iyi olmayan, bir başka aykırı isim girdi hayatımıza…
Adı Schuster’di.Futbolculuğunda ki çılgınlığı aynen hocalığına da yansımıştı, Demirören’in kağıt üzerinde yaptığı fantastik transferle bir anda “çılgın” bir takım hüviyetine bürünmüştük, ama yine sonuçlar sahaya yansımıyordu.. Biz yine Schuster’i koşulsuz sevmiştik, Türkiye’de futbol 1950 lerdeki gibi oynanıyor diyerek var olan gerçekliği yüzümüze vuruyordu. Ama ülkemizdeki futbol egemenlerinin istediği malzemeyi vermeyince o da uzun süreli kalamadı. Ceketini alıp birden çekip gitti, biz ona “dayı” demiştik
..O da ona uygun davrandı..
Arada Samet Aybaba dönemi oldu ..Sevmedik ..sebepleri malum ..tekrar yazmaya gerek yok .
Son göz ağrımız Slaven Bilic’ti.. Kulübün bir değişime ihtiyacı vardı, köklü bir devrime belki de ..Yeni yönetim Samet Aybaba hatasından sonra “galiba bunlarda iş var “ dedirtecek şekilde ezberleri bozarak futbol şube sorumlusu olarak Önder Özen’i getirdi. Medya ilk basın toplantısında yine derdini belli etmişti, planlarını açıklayan Önder Özen’e “ siz Tanrı parçacığı mısınız ? “ diye küstahça bir soru yöneltti. Önder Özen sakindi, karşısındaki kişinin anlamayacağını bile bile durumu izah etti. Beşiktaş’ın başarıya doymuş, isim yapmış teknik direktörlere değil, hırslı, yükselişte ve hedefi olan, kulübün mayasına uygun bir isme ihtiyacı vardı. Önder Özen futbol bilgisini konuşturarak teşhisi koydu ve Slaven Bilic Beşiktaş’a merhaba dedi. Önder Özen paralı futbol yöneticilerinin egosuna kurban gitti ama Slaven Bilic kalmıştı. İyisiyle kötüsüyle ikinci sezon bitmek üzere, 3 hafta önce liderken “ bu gece düşlerim dehşetli güzel” derken şimdi Bilice küfür eden bir güruhla aynı takımı tutuyoruz. Endüstriyel futbol artığı bu güruh puslu havalarda yine çıktı ortaya ..Yönetiminde elbette işine gelecek, kes Bilice faturayı sıyrıl işin içinden, aylardır ilerlemeyen stat inşaatı, Reza Zerrafın kulüp üyeliği, yıllar sonra basketbol takımının play off’a kalamaması, kulübe gelen haciz, küme düşen amatör şubeler, taraftarla barışık olamama hep karşısında durma, şampiyonluk yolundaki futbolculara aylardır ödenemeyen maaşlar, Demirören’den hesap soramama, hakem hatalarına ve Beşiktaş’ın haksızlığa uğramasına ses çıkarmayıp Bodrum’da gününü gün eden bir başkan tüm günahları Bilice faturayı keserek ödeyecek.
Rüzgarın yönü yine aleyhimize, Comandante diye bağrımıza bastığımız, İngiliz takımlarına karşı boynumuzu eğdirmeyen, taraflı tarafsız herkesin saygı duyduğu, kenarda bizden birisi olan Bilic’e veda etmek üzereyiz. Keşke bu kadar alışmasaydık, keşke başarıdan daha çok başka şeylere önem verenlerin sayısı daha fazla olsaydı da olmasaydı sonumuz böyle ..
Artık kızdığında “come on give me a break” diyen Gökhan Gönül taç kullanırken onunla şakalaşan, yenildiği maçtan sonra bile rakip oyuncuları tek tek tebrik eden, Gs stadında Fb stadında rakip takım taraftarlarının fotoğraf çektirmek istediği, yeni traş olmuş bir baba gibi “ öp bakim “diye Necip’e yanağını uzatan, sol yumruğu havada tribünleri selamlayan, Lig tv muhabirine ayar veren, Beşiktaş ahlakını tepeden tırnağa futbolcularına veren, onlarla baba-oğul, abi-kardeş ilişkisi kuran bir Bilic’imiz olmayacak . Sezon boyunca göze hoş gelen futbol oynatmasına rağmen, hakem hataları ve stat sorunu olmasa açık ara şampiyon olacağına inandığımız Bilic’i spor kamuoyu derbi kazanamayan ve Beşiktaş’ı 3. Yapmış hoca olarak hatırlayacak. Ama bizim kalbimizdeki yeri orası değil, asla unutmayacağız ..
Burası hayal kırıklıklarının başkenti Bilic, “Her şeyin bittiği yerde başlayan şehre bazen güzel şeyler de gelirdi... Ama hiçbiri uzun süre kalmazdı...'' sende o güzel şeylerden birisi oldun. Yaşattığın sevinçler, hayaller ve verdiğin dersler için sana binlerce Teşekkür..
“Aşksa bitti; gülse, hiç dermedik
bul kendini kuytularda, hadi dal
seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal canımın içi, Hoşçakal..”
Ferhat Talan / belestepe.com
semt bizim aşk bizim
ekşi sözlük'te adına bir manifesto yayınlanmış olan teknik adam.

durur muyum; yapıştırdım altına imzamı.

https://eksisozluk.com/entry/51513726


alıntı--

bir şeyler değişmeli..

biz beşiktaş'ın çocukları bir şeyleri değiştirmeliyiz artık.

değiştirmediğimiz tek şey istikrarsızlık.

her başarısız geçen sezonun ardından hep bileti kesilen teknik direktörlerimiz oldu.
ama gelinen noktada gördüğümüz şey; bu anlayış biçiminin de başarıyı getirmediğidir.

varılan nokta; her gelen teknik ekip ile yenilenen kadro yapısı ve bunun yüksek maliyeti yanı sıra yeni gelen teknik ekibin kadroda istemediği oyuncular yüzünden feshedilen kontratlar ve yüksek tazminatlar ödenerek kulübümüzden ayrılan futbolcularımızın kulübümüze getirdiği ek maliyetler ile bozulan mali yapımız.

adeta türkiye'nin sanal mecradaki bir kopyası olan; her yaştan, her meslekten, her şehirden, her siyasi görüşten insanın toplandığı ekşisözlük'te yazar olan ve kalbi beşiktaş sevgisi ile atan yazarları "istikrar" kelimesini beşiktaş'ımızın geleceği olarak görmektedir.

bu yazıya imzamızı atan yazarlar olarak biz; her birkaç yılda bir yapboz tahtası misali beşiktaş'ımızın keşmekeş bir yapıya dönmesinden büyük bir rahatsızlık duymaktayız.
bu rahatsızlığımızı türkiye'nin en büyük sosyal medya ağı olan eksisözlük üzerinden kamuoyuna duyuruyoruz.

başta kulübümüzün karar organı yönetim kurulumuza ve bu kuruluna başkanlık eden sayın fikret orman'a sesleniyoruz;

çok zor bir dönemde elinizi taşın altına soktunuz ve ateşten gömlek olan beşiktaş yönetimini sırtınıza geçirdiniz.

biz beşiktaşlılar sizin hep arkanızda olduk; zor şartlarda çok mücadele verdiniz ve bunu takdir ettik.

şimdi sizin de slaven bilic'in arkasında durma vaktidir.
çünkü o da zor şartlar altında mücadele verdi ve arkasında durulmayı hak etti.

eğer bugün onun arkasında durmazsanız emin olun "istikrarsızlık" duvarı tüm beşiktaşlıların üstüne yıkılacaktır.

alıntı--

dark knight
istikrar,istikrar diye zırvalayanlar var. başarısız bir hocayla devam etmek için tünelin ucunda bi ışık görmek lazım.şimdi maçlara taktiksel olarak bakınca ben bu ışık yerine tonla hata görüyorum.

tek tek yazacağım aklıma gelenlerinden bazılarını:

-takımın sadece gökhan töre ve sosa'nın ayağına bakması. şu 2 ismin formsuz olduğu hiç bir maçı kazanamadık. anca şu 2 isim bi 2 hareket yapıcakta pozisyon olucak onun dışında takım olarak bi atak organizasyonu yok.tüm sezon sadece şu adamların ayağına baktık.

-gereksiz mustafa pektemek ısrarı.mustafa tam bir balon. cenk tosun sonradan girdiği her maçta gol atmasına rağmen hiç 11 başlamadı. demba ba'da sezonun büyük bir bölümünde sahada ruh gibi dolaştı hiç mücadele etmedi hiç enerjik değildi.3 isimden oynadığı süreye göre en çok iş yapan adam cenk tosun olmasına rağmen hiç şans verilmedi ondan önceki senede aynı şekilde ömer şişmanoğluda cenk gibi oynadığı süreye göre iyi iş çıkarmasına rağmen gönderildi.

-2 sene boyunca takım ne zaman öne geçse vede maçın bitmesine uzun bir süre varsa takım hep bocaladı.çok maç verdik öne geçip. bu sorunu 2 sene boyunca çözemedi.

-aşırı derece muhafazakardı geride olduğumuz bir maçta hep olcay çıktı kerim girdi,forvet çıktı forvet girdi. hiç takımın mentalitesini yada dizilişini değiştirmeyi düşünmedi maç oynanırken.2003 te lucescu varken yada 2009'da m.denizli varken onların dönemlerinde onların değişiklikleriyle çok maç çevirmiştik ama bilic için hiç bir zaman ''şunu şöyle yaptıda ondan sonra takım iyi oynadıda maçı çevirdik.'' demedik.

-ayrıca samet aybabanın oynattığı futboldan sonra bilic'in oynattığı futbolu izlemek çok sıkıcıydı.

-samet aybaba'nın elinde olan kadroyu biliyorsunuz değil mi ? kendisi sütten çıkma ak kaşık değil ama o sezon kalede mc gregor,sol bekte g.süzen forvette bitik holosko vardı. atiba yoktu,g.töre yoktu,forvet yoktu. ona rağmen bilicin aldığı aynı puanı aldı ve iyi oynatarak aldı bu puanı.o sezon son haftalarda hakemler yine başrol oynadı şampiyonu belirlerken alışılagelmişin dışında adaletli yönetselerdi belkide şampiyonduk o kadroyla..üstelik o kadroyla bir derbi kazandı kendi evinde bir derbidede galibiyeti hakem çaldı.

hala stad yoktu falan diyenler var ama çoğu maçımızı 25 bin kişiye ankarada oynadık.

blackeagle1903
gelecek sezon west ham'ı çalıştıracağı söylenen loser. hamza hamzaoğlu ve ismail kartal'ın karşısında dizleri titreyecek kadar acizdir.
blackeagle1903
kendisine yaptığımız eleştirilerin ufak bir özeti;

http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23401872

nasıl hala arkasında durabiliyorsunuz kafam almıyor. hadi beni sevmiyorsun eksiliyorsun güzel kardeşim de elini vicdanına koy be...
e.ç
ya niye kendinizi yoruyosunuz ya hiç yormayın boşuna laf anlatmaya kalkmayın bitti gitti.pazar günü yenilirsek tarihte ilk defa derbilerden puan alamayarak sezonu tamamlayacağız.
tanım:beşiktaş tarihindeki en başarısız teknik direktörlerden biri.
zencişirin
gitmesini hiç istemediğim, eğer kalırsa beşiktaş tarihine adını yazdıracak teknik direktör. o kadar alışmışız ki vizyondan, hedeften yoksun adamlara böyle birini görünce hemen kötülüyoruz. ingilterede çalışmak istiyor diye denilmedik kalmadı. gurur duyulacak bir olayken gönderilmeye çalışıldı. beşiktaş teknik direktörüysen büyük düşüneceksin, büyük hedeflerin olacak. işte böyle bir adamı harcıyoruz.

liverpool maçından sonra göklere çıkaran tatlı su beşiktaşlıları şimdi gelmiş şöyle kötü böyle başarısız diyor. bir kaç yıl sonra dünyanın en iyi teknik adamlarından biri olacak insanı derbi kazanamıyor, belirli oyuncularda ısrar ediyor diye hiç ediyorlar.

hiç olmazsa işin ekonomik boyutunu düşün be adam. yeni gelecek teknik adamla oluşacak yeni yapılanmanın maliyetini düşün. oturmuş bir kadro ve sistem dağılacak yeniden toparlanacak. hem maddi olarak yük getirecek hem de en az 2 yıl daha kafaya oynayan bir takımdan uzak kalınacak.

hataları olabilir, eksiklikleri de olabilir ama her zaman duruş ve kafa olarak beşiktaşıma yakışan bir teknik adam. eğer giderse çok büyük bir yanlış olur çok.
mrkela
derbiyi de kaybedince hemen karşıtlarını sözlüğe toplayan teknik direktörümüz.
kim ne derse desin fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi bilic'i gönderirse, ki neredeyse kesindir artık, geçtiğimiz 2 seneyi çöpe atmakla kalmayıp önümüzdeki en az bir seneyi de çöpe atar. kimse bilic için kötü futbol oynattı diyemez. eksiğiyle, fazlasıyla, doğrusuyla, yanlışıyla 2 seneyi bitiriyor. bu takım bu ligin en iyi futbolunu oynamıştır. bu işi öyle kişilik meselesi haline getirmenin de bir alemi yok. slaven bilic en kötü haliyle bile saygıyı hak ediyor. hakaret edilmeyi hak etmiyor. beşiktaş'ı küme düşürmüş de, rezil top oynatmış gibi abartmaya gerek yok.
şutmesafesişutpozisyonu
siktir olup gitmesi gereken ezik. saygıyı falan hak etmiyor. bıraksın beş yüz bin euro tazminatını siktir olup gitsin. ama onun derdi para , beşiktaş falan değil. ama lafa gelince sosyalistiz biz. tabi canım tabii. rezil kadrosuyla samet hocadan , iki sezon sonunda bir kaç fazla puan toplayan beşiktaş tarihinde gördüğüm carvallhal'den sonraki en berbat ,adaletsiz hoca.
59 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol