slaven bilic

anonymous
“Her şeyin bittiği yerde başlayan şehre bazen güzel şeyler de gelirdi... Ama hiçbiri uzun süre kalmazdı...'' Vizontele Tuuba
Yine bir hikayenin sonundayız. Beşiktaş’ın kederli ama bir o kadar da mağrur çocuklarının hayatına giren ender güzel şeylerden birisi yine yol ayrımında. Kimi sevsek, kime değer versek elimizden aldılar, kopardılar. İlk defa yaşamıyoruz bu duyguyu korkarım ki son da olmayacak ..
Beşiktaş taraftarı tarihi boyunca skorlarla başarılarla tatmin olan bir taraftar olmadı. Hep birini sevmek için farklı şeyler aradı, kendisine benzeyeni, pes etmeyeni, varsın olsun başarısız da olsa hep “Şerefiyle oynayan, Hakkı’yla kazanan”lara gönlünü verdi.
Boyalı basının her fırsatta göndermeye çalıştığı Tigana’ya “ l'aigle noir /inadına Tigana” diyerek sahip çıktı. Tigana başarılı olduğu için değil; taraftar biliyordu ki bu ülkede futbol endüstrisi ve adam harcamaya akbaba gibi hali hazırda bekleyen boyalı basın ilk önce teknik direktörlerin kellesini alıyordu. Yönetimlerinde işine geliyordu, batırdıkları kulüplerde teknik direktör değişikliği ile baskının kendi üzerlerine gelmesini engelliyordu. Bu yüzden istikrar diyordu taraftar. Gordon Milne ile gelen efsanevi başarılarda bu istikrar ve sabrın sonucunda gelmişti.
Boyalı basınla arası pek iyi olmayan, bir başka aykırı isim girdi hayatımıza…
Adı Schuster’di.Futbolculuğunda ki çılgınlığı aynen hocalığına da yansımıştı, Demirören’in kağıt üzerinde yaptığı fantastik transferle bir anda “çılgın” bir takım hüviyetine bürünmüştük, ama yine sonuçlar sahaya yansımıyordu.. Biz yine Schuster’i koşulsuz sevmiştik, Türkiye’de futbol 1950 lerdeki gibi oynanıyor diyerek var olan gerçekliği yüzümüze vuruyordu. Ama ülkemizdeki futbol egemenlerinin istediği malzemeyi vermeyince o da uzun süreli kalamadı. Ceketini alıp birden çekip gitti, biz ona “dayı” demiştik
..O da ona uygun davrandı..
Arada Samet Aybaba dönemi oldu ..Sevmedik ..sebepleri malum ..tekrar yazmaya gerek yok .
Son göz ağrımız Slaven Bilic’ti.. Kulübün bir değişime ihtiyacı vardı, köklü bir devrime belki de ..Yeni yönetim Samet Aybaba hatasından sonra “galiba bunlarda iş var “ dedirtecek şekilde ezberleri bozarak futbol şube sorumlusu olarak Önder Özen’i getirdi. Medya ilk basın toplantısında yine derdini belli etmişti, planlarını açıklayan Önder Özen’e “ siz Tanrı parçacığı mısınız ? “ diye küstahça bir soru yöneltti. Önder Özen sakindi, karşısındaki kişinin anlamayacağını bile bile durumu izah etti. Beşiktaş’ın başarıya doymuş, isim yapmış teknik direktörlere değil, hırslı, yükselişte ve hedefi olan, kulübün mayasına uygun bir isme ihtiyacı vardı. Önder Özen futbol bilgisini konuşturarak teşhisi koydu ve Slaven Bilic Beşiktaş’a merhaba dedi. Önder Özen paralı futbol yöneticilerinin egosuna kurban gitti ama Slaven Bilic kalmıştı. İyisiyle kötüsüyle ikinci sezon bitmek üzere, 3 hafta önce liderken “ bu gece düşlerim dehşetli güzel” derken şimdi Bilice küfür eden bir güruhla aynı takımı tutuyoruz. Endüstriyel futbol artığı bu güruh puslu havalarda yine çıktı ortaya ..Yönetiminde elbette işine gelecek, kes Bilice faturayı sıyrıl işin içinden, aylardır ilerlemeyen stat inşaatı, Reza Zerrafın kulüp üyeliği, yıllar sonra basketbol takımının play off’a kalamaması, kulübe gelen haciz, küme düşen amatör şubeler, taraftarla barışık olamama hep karşısında durma, şampiyonluk yolundaki futbolculara aylardır ödenemeyen maaşlar, Demirören’den hesap soramama, hakem hatalarına ve Beşiktaş’ın haksızlığa uğramasına ses çıkarmayıp Bodrum’da gününü gün eden bir başkan tüm günahları Bilice faturayı keserek ödeyecek.
Rüzgarın yönü yine aleyhimize, Comandante diye bağrımıza bastığımız, İngiliz takımlarına karşı boynumuzu eğdirmeyen, taraflı tarafsız herkesin saygı duyduğu, kenarda bizden birisi olan Bilic’e veda etmek üzereyiz. Keşke bu kadar alışmasaydık, keşke başarıdan daha çok başka şeylere önem verenlerin sayısı daha fazla olsaydı da olmasaydı sonumuz böyle ..
Artık kızdığında “come on give me a break” diyen Gökhan Gönül taç kullanırken onunla şakalaşan, yenildiği maçtan sonra bile rakip oyuncuları tek tek tebrik eden, Gs stadında Fb stadında rakip takım taraftarlarının fotoğraf çektirmek istediği, yeni traş olmuş bir baba gibi “ öp bakim “diye Necip’e yanağını uzatan, sol yumruğu havada tribünleri selamlayan, Lig tv muhabirine ayar veren, Beşiktaş ahlakını tepeden tırnağa futbolcularına veren, onlarla baba-oğul, abi-kardeş ilişkisi kuran bir Bilic’imiz olmayacak . Sezon boyunca göze hoş gelen futbol oynatmasına rağmen, hakem hataları ve stat sorunu olmasa açık ara şampiyon olacağına inandığımız Bilic’i spor kamuoyu derbi kazanamayan ve Beşiktaş’ı 3. Yapmış hoca olarak hatırlayacak. Ama bizim kalbimizdeki yeri orası değil, asla unutmayacağız ..
Burası hayal kırıklıklarının başkenti Bilic, “Her şeyin bittiği yerde başlayan şehre bazen güzel şeyler de gelirdi... Ama hiçbiri uzun süre kalmazdı...'' sende o güzel şeylerden birisi oldun. Yaşattığın sevinçler, hayaller ve verdiğin dersler için sana binlerce Teşekkür..
“Aşksa bitti; gülse, hiç dermedik
bul kendini kuytularda, hadi dal
seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal canımın içi, Hoşçakal..”
Ferhat Talan / belestepe.com
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol