neşet ertaş

2 /
zago30
"ah yalan dünyada,yalan dünyada,yalandan yüzüme gülen dünyada" diyip giden bizleri öksüz bırakan büyük usta.
dingoc
dirisini anlayamadığımız, yıllarca alkolik denilerek trt ekranlarına çıkarılamayan büyük üstad. bize o kadar büyük geldi ki, ölüsü bile sorun oldu. kendisini malumumuz alevi kökenli idi ve cenazesi cem evinden kalkması gerekir. ama devlet töreni olacağı için, naaşı zorla camiye götürülecek.
sen bize fazlaydın üstad, bu kafaya çok fazlaydın
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/58974/neset-ertas-zeki-muren-anisi-garip-belgeseli039nden
atakbüyüktürdefans
yaşayan son büyük türk müzisyenlerdendi. ruhu şad olsun büyük ustanın. senin şarkılarını dinledik, ölene kadar da dinleyeceğiz büyük usta. değerini bilemeyenler utansın.
rölanti
bozkırın tezenesi.

bu sabahtan itibaren arkasından söylenen hiçbir güzel söz "kör ölür badem gözlü olur" mantığıyla söylenmemiş, bilakis türkiye'ye kendi kültüründen yüzlerce beste ve müzik armağan eden büyük üstada bir ağıt, bir mersiye samimiyetiyle dile getirilmiştir ve öyle de devam edecektir.

daha yaşarken bile hakkında belgesel hazırlanıp yayınlanması, devletin vereceği devlet sanatçılığı ünvanını "ben halkın sanatçısı olarak kalmak isterim" diyerek kibarca geri çevirmesi ve arkasında bıraktığı bin(1000)'in üzerinde eser kendisini azıcık da olsa tanımamıza yardımcı olur zannedersem.

mekanın cennet olsun. rahat uyu...
ben öyle bi insan mıyım
çocukluk, gençlik yıllarımda, bağlamasının uzun sapında, yerinde durmayan parmaklarını takip etmeye çalışarak kendisinden bir şeyler kapmaya çabaladığım; her seferinde de, hemen ardından gelen bozkırın feryâdı ile aklımı, gönlümü alıp götüren adam, ustamız; sofralardan sesini eksik etmediğim; ekranda her görüşümde, yıllardır göremediğim, hasret çektiğim bir dostu görmüşçesine içimin titrediği; "datlı dilli, guler yuzlüm" veda etmiş bize; terk etmiş "bu "yalan dünya"yı.

bazı kişiler hiç ölmeyecekmiş gibi gelir ya insana; işte onların en önde gelenlerindendi benim için. el almaya çalıştığımız ustamızın hakkında, bu kadarına el veriyor nutkum.
gidiyorum bu
çok değil birkaç gün önce demirspor ile ilgili sözlüğe bir şeyler yazmak istediğimde kendisine atıfta bulunarak "şu sıralar destursuz bağına giremediğimiz takımdır" diye tanım cümlesi yazdığım bu toprakların tam karşılığı. uzunca bir yazıdan sonra yanlışlıkla pencereyi kapadığım için yazı uçup gitti. sadece yazı mı? bir neşet ertaş geldi geçti bu kâinattan.

biraz yorgunluk, bir miktar meşguliyet ardından eve gelip kendimi koltuğa bıraktığımda birden kulağım açık bıraktığım televizyonda kendi sesinden yayınlanan "yalan dünya" türküsüne odaklandı. yüzümü televizyona dönmek istemedim. bir-iki hafta evvel kanser tedavisi nedeniyle yoğun bakımda olduğunu bildiğimden durumu tahmin etmek güç olmadı. yavaş yavaş ekrana doğruldum yarı uykulu surat ifademle. sonrası malûm.

"gönül" sözcüğünü telaffuz edişi ile "goğnümüzü" delen adam. bu coğrafyanın insanlarını senin kadar birbirine yapıştıran bir tutkal bilmiyorum. bundan sonra da bilemeyeceğim.

"ben sizin hayranınızım" diye yanına gelen bir dinleyicine "gariplerin hayranı olmaz dostu olur" deyişin kadar büyümedik hiçbirimiz. artık tamamen kırlaştı "şirin kırşehir"in, tüm anadolu'nun saçı sakalı.

cenazen üzerinden manevi rant devşirmeye yeltenenler midemizi naaşından önce kaldırdı. hakkını helâl et.


"bin dokuz yüz otuz sekiz cihana kırşehir'in kırtılar köyünde geldin" dediler
"babana muharrem, anana döne dediysen atayı bildin" dediler

dizinde sızıydı anamın derdi tokacı saz yaptı elime verdi
yeni bitirmiştim üç ile dördü "baban gibi sazcı oldun" dediler

o zaman babamdan öğrendim sazı, engin gönül ile hakk'a niyazı
o yaşımda yaktı bir ahu gözlü, "mecnun gibi çölde kaldın" dediler

zalim kader devranını dönderdi, tuttu bizi çiçeklidağı'nın ibikli köyüne gönderdi
parmağıma ziller taktı dönderdi, oynadım meydanda "köçek" dediler

anam döne ibikli köyünde ölünce, beş tane öksüz yetim kalınca
beşimiz de hep perişan olunca babamgile "buradan göçek" dediler

yürüdü göçümüz çiçekdağı'nın kesek köyüne doğru, bu hâli görenin yanıyor bağrı
üç aylık çocuğun çekilmez kahrı, "bunlara bir ana bulun" dediler

elimizinen yozgat'ın kırksoku köyüne vardık, "bize ana yok mu?" diye sorduk
adı arzu derler bir ana bulduk, "işte bu anadır buldun" dediler

en küçük kardeşi kaybeyledik, onun için gizlice ağladık
üstelik babamı asker eyledik, "yine öksüz yetim kaldın" dediler

yarin aşkı ile döndüm şaşkına, her zaman içerim yarin aşkına
canan acımaz mı garip dostuna, "bunu da içeriye at" dediler
dingoc
bildiğini konuşan adamdı. karşısında kimin olduğu değil, onun ne diyeceği önemliydi.
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/87593/neset-ertas-recep-tayyip-erdogan-sigara-konusmasi
pepük
kelimeleri bir bir insanın boğazına tıkayan adamdır."kalpten kalbe yol vardır" derken insanı köpek gibi düşündüren büyük üstad.

müzik dinlemeye başladığımda rota sonradan Neşet babaya dönüyor. nedendir bilmiyorum.
oyunbozan
duyguların tümünü sazının içine saklamış ve her şarkısında azar azar bizlere sunmuş ozan. gittiğin yerin adı huzur olsun.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol