leyla ile mecnun

5 /
semt bizim aşk bizim
45. bölümü ile yaptığı göndermelerle kahkahalara boğmuştur yine yeniden.

--------------- spolier ---------------

arifin manchester a attığı gol kralıydı. yerlere yatırdı. 2012 dedesinin anlattığı dizi de aşk-ı memnu'yu bulmak paha biçilemezdi. talih kuşunun kaçmasından sonra kafese konan kanarya çok manidardı bilemedim tabi. [ybkz]swh[/ybkz]

--------------- spolier ---------------

ve daha nicesi hepsini yazarsam bölümü yazmış olabilirim. kısaca çok seviyoruz abi ya..
avcarlıçürük
45. bölümde;

---------------spoiler---------------
yavuz ve mecnun kahvede milli maç izlerken gol olması, mecnun'un "gol değil ki, kafaya çıkarkan adamın omzuna abandı, gol değil o, faul." diyerek sevinmemesi de, bu sezon iptal edilen gollerimizi ve ardından koparılan fırtınaları hatırlattı bana ama belki de sadece benim hüsn-ü kuruntumdur.
---------------spoiler---------------

ayrıca, kim istemez ki "sen dert etme, ismail abin yanında." diyecek bir ismail abi?
avcarlıçürük
çevresindekilerin tavsiyesiyle sonradan başlayan ve beklentisi sadece ama sadece "komedi" olanların hiçbir zaman sevemeyeceği dizi. her bölüm kahkahalarla gülüp, "koltuktan düşmek", "yarılmak", "altına sıçmak" vs. isteyenlerin hiçbir zaman sevemeyeceği dizi. rte-kılıçdaroğlu sahnesinde kahkahalara boğulanların, sevse bile günün birinde sıkılacağı dizi. senaristinin [ybkz]swh[/ybkz] kelimeleriyle özetlersek: kendi çölünde kaybolanların hikayesi leyla ile mecnun. izledikçe kendi çölünden bir şeyler bulmayanların, sadece uzaktan bakabileceği dizi. kahkaha bekleyenler hayal kırıklığına uğrayadursun; "herkes yokken biz oluruz, biz uyumayalım. göğe bakalım."
semt bizim aşk bizim
bir neslin ilerleyen yılarda "efsane" olarak anlatacağı dizidir efendim.

--------------- spolier ---------------

hani 47. bölümün sonunda metonya'nın kapıları suratımıza kapandı ya, hani bölüm sonu yazdı da yönetmenlerin adı çıktı ya inanıyorum ki ekranın başında o kapalı kapıya öylece baka kalan bir sürü insan bulabilirim, içinden "hassktr" diyen. bütün bölüm boyunca yaptığı ince giydirmelerin sonunda yine her zamanki gibi bizi büyük bir süprizle karşıladı ve şaşırttı.

--------------- spolier ---------------

ayrıca sanki zorla "beğeneceksiniz ulan bu diziyi" deniyor millete, beğenmezsen izlemezsin arkadaşım. başına iş gelmez merak etmeyesin.
avcarlıçürük
popülizm ile aynı cümle içinde kullanılacak en son dizidir. kullananların, ismail abi tarafından ağızları burunları kırılıyormuş [ybkz]swh[/ybkz]. bir de şu var ki, "popülist" ithamında bulunmak için, ithamda bulunulan şey/kişi hakkında yeterli bilgiye sahip olmak gerekir. aksi takdirde o itham, "ben hepinizden önce biliyordum, şimdi siz de biliyorsunuz, allah belanızı versin! en birinci benim lan!!11! :("dan öteye gitmez.
heyhat
6 kaplan gücünde güldürmüştür.

---------------alıntı---------------
sezar: ben roma imparatoru julius sezarım
mecnun: ne operatörüyüm dedi.
---------------alıntı---------------
avcarlıçürük
48. bölümü, bırakın leyla ile mecnun bölümlerini; büyük ihtimalle türk televizyon efsaneleri arasına girecektir. sadece;

---------------spoiler---------------
erdal bakkal'ın hitler [ybkz]swh[/ybkz] olup halka seslendiği sahnede, izleyiciler arasında yer alan ogün samast ve yasin hayal detayı
---------------spoiler---------------

bile tek başına yeterli bir sebeptir şu dizinin hastası olmak için.

http://tinyurl.com/6wussqc
avcarlıçürük
dizinin; ezgi asaroğlu ve ushan çakır'ın ayrılmasından sonra, mecnun'un gidişatı konusunda ciddi anlamda sıkıntıya girdiği, gün geçtikçe daha net anlaşılıyor. bir kere şu bir gerçek: sedef-mecnun-şirin üçgeni, asla ama asla leyla-mecnun-arda üçgeni olamaz, olamayacaktır. burak aksak çok büyük saygı duyduğum bir insan, ancak sedef ve şirin mevzusunda ciddi anlamda seyirci baskısından etkilendiğini düşünüyorum. bu ikilinin diziye dahil olduğu ilk bölümleri, açın bir daha izleyin. mesela, mecnun'un, sedef'in anneannesinin dizlerine yatıp, leyla ile yaşadığı aşkı anlattığı bölümü izleyin. anneanne hiç mi tepki vermez "leyla" adını duyunca, keza sedef? sedef'in diğer adının leyla olmasına sonradan karar verildiğini göreceksiniz. sonra, şirin ve mecnun'un, benzin bidonu eşliğinde yemek yedikleri sahneyi izleyin mesela; su gibi akıp giden bir muhabbet. daha da öncesine, leyla'nın öldüğü bölüme gidersek; mecnun'un şirin'i ilk gördüğü anda verdiği tepki: "allah'ım!.." (hayranlıkla). ki henüz leyla ölmemiş o esnada. leyla'ya da ilk gördüğü anda vurulmuştu kendisi. velhasıl, leyla'nın kalbinin şirin'e takılması, o kalbin "mecnun.. mecnun.." diye atması, mecnun'un labirent duvarlarını yıkıp masal çiçeğini şirin'e vermesi ve en önemlisi de çiçeği verirken yaptığı konuşma; bariz şekilde hikâye şirin üzerine kurulacakken, neymiş efendim sedef'in diğer adı leyla'ymış. beşiktaşlı'ymış, mecnun gibi serseriymiş falan. adam hâlâ kıza muhtar diyor yahu, ne aşkı? şahsım adına en talihsiz olan kısmı ise, herkesin bayıldığı o ferdi tayfur'un sanane şarkısından önceki bağırış-çağırışlı diyalog, mecnun'un düğün basması gibi detaylarla, eski leyla hikâyesiyle sedef leyla hikâyesinin bağdaştırılmaya çalışılması. her şey olsaydı ama bunu yapmasalardı keşke. ama yine de fuzuli ile çölde yaptıkları konuşmayı ve çölde dolaşan o meçhul mecnun'u düşünerek, mecnun'un eninde sonunda sedef'i de sevmediğini fark edip tam anlamıyla mecnun olacağını ve gerçek leyla'sına kavuşacağını düşünüyorum ben. bu da zaten dizinin finali olacaktır. şu an diziyi ayakta tutan, ismail abi, erdal bakkal, yavuz, iskender ve mecnun arasında geçen diyaloglar ve maceralardır. yine eski bölümlere bakarak, bu adamların, leyla gittikten sonra diziyi nasıl sırtladığını daha net görebiliriz. örneğin erdal bakkal böyle pislik bir adam değildi eski bölümlerde, yalnızca patavatsızdı, açık sözlüydü. hatta bir bölümde, müşteriye bozuk mal satarak maliyeti ucuza getirip müşteri çeken kaan'a "olur mu öyle şey, bize yakışır mı? buraya kilit vuralım daha iyi." şeklinde tepki göstermiştir kendisi. şimdiki paragöz erdal yoktu yani o zamanlar. neyse, sonuç olarak ne olursa olsun bir şekilde kendini izletiyor bu dizi, güldürüyor, gülmekten katılırken ağlatıyor, tam ağlarken bir daha güldürüyor falan. sadece bunun için bile sevebilirim, kendi adıma. leyla konusunun da bu kadar basitçe geçiştirildiğine inanmak istemiyorum, "bekleyeceğim leyla. seni geri getiremiyorum madem, yanına geleceğim günü bekleyeceğim." cümlelerini boşuna kurmuş olamaz mecnun. onunla birlikte bekleyip göreceğiz artık.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol