beşiktaş taraftarı

9 /
dingoc
her daim patlamaya hazır bomba olarak basında yer alan taraftar. daha önce bir çok kez şahit olmuştuk, taraftarın sabrı taştı, taraftar tepkiye hazırlanıyor tarzı başlıklarla kulübün içine dinamit konduğunu.
samet aybabanın gelişinde ise; durumu daha abarttı ibne basın. resmen şu anda şöyle bir durum varmış gibi bir tablo kondu ortaya
(bkz: beşiktaş taraftarı ile samet aybaba nın arasında ki savaş)

beşiktaş taraftarının üzerine düşen tek görev destektir.
dingoc
---------------alıntı---------------
Taraftarlara da uyarılarda bulunan Mesut Urgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Dernekler böyle de taraftarlar başka mı? Her yerde korsan satıcı var. Taraftarların bir kısmı korsan ürünlerle maça geliyor. Feda tişörtleri maddi kazanç sağlamak için değil, yok olmuş değerlerimizi tekrar hatırlatmak için oluşturulmuş bir sosyal sorumluluk projesi. Bunun bile taklidini yapıp satıyorlar. Madem Beşiktaşlısınız bunu hangi vicdanla, hangi mantıkla alırsınız. Bunu anlamıyorum, anlamak da istemiyorum. Beşiktaş taraftarının silkinip kendine gelmesi lazım. Son 2 yılda sadece taraftarların statta ettiği küfürlerden, çıkarttıkları olaylardan dolayı 5,6 milyon lira masrafımız var. Bu nasıl bir sorumluluk, nasıl bir arma aşkı? Bu riyakarlıktır, en büyük ihanetlerden biridir. Maçta korsan giyene kimse ’burada ne işin var’ diye sormuyor.”
---------------alıntı---------------
avcarlıçürük
beşiktaş erkek basketbol takımı, ismindeki "milangaz" ibaresiyle, 37 yıl aradan sonra tarihteki ikinci şampiyonluğuna ve sezondaki üçüncü kupasına koşarken bile yeter yıldırım demirören yeter diyen taraftardır. şimdi ise; hâlihazırda 8 senelik yıldırım demirören saltanatı son bulmuş ve üstüne, basketbol takımımız da milangaz ibaresinden kurtulmuşken, karalar bağlıyor bir kısmı. bence tam tersi, kutlamalıyız bunu. bugüne, 3 gün sonrasına, 1 yıl sonrasına değil, daha ileriye bakmak gerek artık. oraya baktığınız zaman bir ışık göreceksiniz. deneyin bir.
avcarlıçürük
en sadık dostları olan stres ve sıkıntıyla, yeniden baş başa olan taraftar. pek de alışkın olmadığı mutluluk [ybkz]swh[/ybkz] , sadece 10 gün sürmüştür. bitmedi tabi, hâlâ devam ediyor ama işte, ilişkimize bir süre ara verdiğimiz stres, fazla uzak kalamadı bizden. david hawkins ve zoran erceg'in takımda kalıp kalmayacağı netlik kazanana kadar da beraberiz.
kontraatağa çıkarken top kaybı
giderek takımına karşı duyarsızlaşan, "biz nasıl olsa beşiktaş taraftarıyız ooolum" muhabbeti yapan güruhun giderek arttığı taraftardır.

konuşmaya geldim mi mangalda kül bırakmaz konuma gelmiştir beşiktaş taraftarının bir çoğu ama kulübe desteğe geldim mi kıyın kıyın kaçar. parası olan da vardır, olmayan da ama bir silkinin ve kendinize gelin sözüne ihtiyaç vardır.
şutmesafesişutpozisyonu
Bu kartalsözlüğe girdiğim son entrim. şimdi bunuda eksiliyenler arkasından atıp tutanlar olacaktır.
Kim nederse desin umrumda değil.
Maalesefo eski cefekar beşiktaş taraftarı diye birşey artık yoktur. Başarıyla kendini özleştirmiş, hayatta bir bok olamayıp, kendisini çarşı ile, takımın başarıları ile koşullamış.Yapılan yıldız transfer peşinde koşan, renklilerle sidik yarışına girmiş bir yeni nesil taraftar gurubu vardır.
Bırakın basketbolu sevmeyi falan,Deron willamsı bile izlemeye gitmeyip, beşiktaş yarı finale çıkınca kendisini tatmin ve başarıya ortak olmak için yolunu bile bilmediği abdi ipekçiye koşan. Basket maçında bile birbirini bıçaklayan, şampiyonluk anlarında bile günah çıkarır gibi yetmez demirören diye yalakalık yaptığı başkana atıp tutan.
Nereden ve kimin tarafından verildiği bilmeden herkese '' beşiktaşın çocuğu'' diyen, ama beşiktaşın tarihini bilmeyen, beşiktaşlılıktan nasibini almamış bir sürü yeni yetme saygısız ve daha da kötüsü sevgisiz insanların sayılarının arttığı taraftar gurubudur.
Belkide aynı profil yozlaşması diğer klüpler içinde mevcuttur ama ben beşiktaşlıyım ve beni ilgilendiren tek şey benim klübüm.
Daha göreve yeni başlamış 10 yıl kaptanlığını yapan bir adama bırakın desteği gerekli saygıyı bile göstermeyen, takımın bilmem kaç maçında saha kapatmasına neden olan ve milyonlarca dolar zarara ve daha önemlisi itibar kaybına neden olan.
Fedayı tişört sanan, ama ulan buda 30 tl etmez diyebilen maalesef ve maalesef yozlaşmanın en büyüğünü yaşayan taraftar gurubudur.
Ben bir beşiktaşlı olarak takımıdan gurur duyuyoryum ama utanma duygusu gelişmemiş sözde taraftarlarım adına da utanç duyoyorum.
Kartalsözlükte beşiktaş taraftarlarının bir aynası olarak ortada durmakta. Ve sözünü ettiğim taraftar gurubu burada da egemenliği ele almakta.
Bu nedenle ben kendi adıma bu platformda artık yokum, umarım gerçek ve bilinçli beşiktaş taraftarı özelikle stadından ve bünyesinden bu pislikleri zaman içersinde temizleyecektir.
çünkü beşiktaş tükiyenin en büyük camiasıdır ve buna gücü yeter.
ben öyle bi insan mıyım
bugünlerde akordu bozulmuş bağlama gibi olan topluluktur.

efendim şöyle anlatalım: bu sazımızın farklı notalara sahip 3 tel grubu vardır; her grupta da 2 veya 3 tel[ybkz]swh[/ybkz] bulunur. söz konusu en az iki telden en az birinin akordu bozulduğu zaman, detone bir sesten ziyade, anlamsız bir "çift ses"tir duyduğunuz.

erman toroğlu tarzı bir giriş olsa da, teşbihte hata olmazmış.

sadede gelecek olursak... kulüp olarak zor bir dönemden geçmekte olduğumuz aşikâr. yeni bir yönetimimiz var; zorunluluk ve tercihlerden dolayı da, katma değeri yüksek[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] branşlarda yeniden yapılanma söz konusu. işte her şey de bu noktada başlıyor.

çoğunluğun sesinden, futboldan konuşalım haydi. kulübün başına, içimize sinsin veya sinmesin, camiânın içinden yerli bir hoca getirildi. giderlerde kısıntı uygulanmaya, bu kısıntı uygulanırken de takımın kalite düzeyini çok da düşürmemeye çalışılıyor. hâliyle, aşırı yüksek maliyetli ve takıma maliyeti oranda asla katkı sağlamayan oyuncular ile yolları ayırmak isteniyor. bunu yaparken de, söz konusu oyuncuların maliyetlerinin 2 veya 3'te 1'i ile; çoğunluğu genç olmak üzere, yeni oyuncular ikâme ediliyor. bu iyi niyetli politika uygulanmaya çalışılırken dahi; bizden, kötü günde omuz omuza durmasıyla övündüğümüz "biz"den, azımsanamayacak derecede "akordsuz ses"ler çıkıyor. bu satırların yazarı olarak, oyuncu bazında konuşmayacağımı ve polemiğin içine girmeyeceğimi de peşinen belirtmekte fayda görüyorum.

yönetim, en azından fiko başkan, iyi niyetiyle ve var gücüyle, gönüllü olarak girdiği enkazın altından kulübü çıkarmaya çaba sarf ediyor. burada, oyuncu bazında, "gitsin, kalsın" muhabbetleri yapmak inanın ki çok boş geliyor bana. armanın değeri biliniyor olsaydı, hem futbolcusu hem de yöneticisi ile, bu noktaya gelinmezdi. hem sportif başarısızlık ve kalitesizlik, hem de malî anlamda dibe vuruş... demek ki her şeyi yanlış değerler üzerine temellendirmişiz yıllardır. pahalı ve gözü pahasında olan oyuncu, işgüzâr menajer, savurgan yönetim, yüreksiz teknik direktör; daha ne olsun! bir şeyler değişmeli arkadaşlar, hatta belki de kökten değişmeli. şampiyonken mi âşık olduk ki biz bu armaya, bu renklere? varsın olmayalım, varsın dalga geçsin elin uzvuyla gerdeğe giren renkliler bizimle; giydiği formanın, taşıdığı kutsalın içinde çırpınan ve çırpınırken de değer üretme çabasında olan oyuncular karşımızda oldukça kim sırtımızı yere getirebilir ki bizim? sonuç, skor odaklı olacaksak; göz boyamalara kanıp, hayaller kurmaya devam edeceksek; şerefimizi iki paralık etmeye çalışanlara, yaptığımız hatalı muhalefetle çanak tutacaksak; zaten rengimiz, çoktan, bozulmaya başlamış demektir.
kartalinho
şuan çok mutsuz ve umutsuz olan taraftar topluluğudur.en azından ben öyleyim ama her türlü desteğimiz arkasındadır orası ayrı sevinmek için sevmedik biz ama umutsuzum beşiktaşlı kardeşlerim allah yardımcımız olsun..
majesty1903
bugün sonuçlanan şike davasında tayfur havutçu ve serdal adalı'nın şike ve teşvik girişimlerine bulaşması sonucu, fenerliler gibi yapmayarak, 'bu kulüpten artık uzak durun, önünden geçmeyin, rezil ettiniz bizi' diyen, adam gibi adamları bünyesinde barındıran ulu güruh.
newcastle
artık ciddi bir sabır taşkınlığı yaşayan taraftar grubudur. güruh değil, gürül gürül bir gruptur.

biraz sakin olmak lazım. her şey tamamen düzelecek gibi bir yaklaşım içinde olamayız belki günün getirdiği yılgınlıkla ama böyle devam etmeyeceği kesin. ben inanıyorum ki, yine golden sonra 11 kişi el ele hocasına ve yedek kulübesine koşan; sahada birbirinin ayakkabısını bağlayan; takımın daha tecrübelileri olarak genç olanın almak istediği araba için para toplayacak bir grup elbette gelecek; tıpkı 90ların ikinci yarısından önce olduğu gibi...

amma ve lakin taraftarın artık biraz futbolcunun değil, takımın taraftarı olduğunu hatırlaması lazım. yani evet hepimiz bir şeyler biliyoruz, takip ediyoruz, yazıp çiziyoruz ve birilerini daha çok seviyoruz ama takıma müdahaleyi saha içinde gereği gibi yapıp, bestelerimizi söyleyip evlerimize dağılmamız lazım gibi geliyor artık. yani taraftar olmanın getirdiği duygusallığı dizginlemek çok önemli diye düşünüyorum, buna yönelik bir tavıra dönüş yaşansın da çok isterim şahsen.

söz temsili, bu sene artık hiçbir futbolcunun ya da başka branştan sporcunun kendi taraftarımızca ıslıklanmasını, yuhalanmasını duymak veya görmek istemiyorum. kulübün iki gelirinden biri olan stat gelirlerinin önüne, saha kapattırarak set çeken bir taraftar grubu görmek istemiyorum. bu benim istemememle olacak iş mi? hayır tabi ki ama artık yönetimden, sporcudan, hocadan falan bir şeyler beklerken bizim de kendimize çekidüzen vermemiz lazım. gayrısı yüzsüzlük gibi gelmeye başladı artık bana.

mesela artık şu futbolcu karşılama işine de bir son versek mesela? görüyorsunuz işte; geliyorlar, ellerinde altın külçesi kadar ağır kontratlarla kah güldürüyorlar, kah ağlatıyorlar. iyi ya da kötü bu formayı terletip sevgimizi kazanıyorlar. sonra sağda solda büyük büyük sevgi cümleleri kurup hepimizin gözlerini dolduruyorlar.

sonra bir anda gidiyorlar...

hem de tam "adam", "beşiktaş ın çocuğu" gibi payeler kazanıp, üçlüler çektirdikleri bir dönemde... her gelen geçip gidiyor bir şekilde ve onlar gittiğinde geriye yine siyah-beyaz sevdamız kalıyor. daha büyüğü var mı? ya da şöyle sorayım; uğruna sırt çevirebileceğimiz daha üstün bir sportif değer var mı? bence yok. o halde gelip gidenlerdense, beşiktaş taraftarının artık (b: kalıcı) olana yakın durması hepimizin selameti için daha doğru olur.
ala rase
oğuzhan özyakup röportajında şöyle demiş bizim için;

"Rooney, Beşiktaş seyircisini gördükten sonra Ukrayna’da rahat olacaklarını söylemişti. inşallah Beşiktaş taraftarına layık olurum."
burakaydin
yönetimi her fırsatta eleştiren taraftar grubudur gerçi genellemem yanlış oldu özür dilerim içimizdekilerin çoğu her fırsatta eleştirirler.

ama hiç bir durup düşünmezler ulan biz geçen yıl kaç maç tarafsız sahada oynadık bundan kaç para zarar ettik 5 milyon euro gibi bir tutar sadece ödediğimiz ceza bunun bilet satışlarından kayıp bunun kartal yuvası gelirleride var yazıktır. eleştirmeden önce beşiktaş için ne yaptın ona bak sonra yönetimin icraat larına laf et.
dingoc
2012-2013 sezonunda kombine alıp almayacak olması, kimi yazarlar tarafından yönetime karşı bir silah olarak kullanılan taraftardır. siz kimsiniz ulan, bizim kombine almamızı bizim yönetimimize koz olarak öne sürüyorsunuz?
size mi sorduk daha önce alırken?
simsiyah
çok duygusal yapıya sahip taraftardır efendim. lafa gelince herkes önemli değil abi sıkarız dişimizi 5 yıl başarı istemeyiz bi sikim istemeyiz altyapıya yöneliriz der takımı için elinden geleni ardına koymayacağını söyler durur.

sonra bi bakarsınız gerçeklere, takım 3 maç arka arkaya yenilir yöneticisinden bıyıklı malzemecisine kadar anasına sövülmedik adam kalmaz, altyapıdan gelen çok genç futbolcumuz (bakın buraya dikkat, transfer edilen demiyorum onlara bende sövüyorum) kritik hata yapar 7 ceddine söver adamı beşiktaştan soğuturuz. elimizden geleni ardımıza koymayız misal 2 ayda 100bin bile feda tişörtü almayız. ha birde feda tişörtü alanların kulübün hisse senetlerinin yarısını almış gibi söylenmesi yok mu keşke almasaydı dedirten cinsinden, feda etmeyi beceremezken veda ettiririz 30 liralık tişört parasına diğerlerini.

ennihayetinde beşiktaş taraftarı aynı bu satırların yazarı olan simsiyah gibi beşiktaş ile alakalı düşüncelerini ve davranışlarını beğenmediği taraftarlara bok atan, en çok kendisi bilen taraftardır.

ama beşiktaş taraftarına illa bir tanım gerekecekse yaptıklarından en çok pişman olan taraftardır. hayatı hep beşiktaş için doğru olduğunu zannettiği şeylerden sonra pişmanlıkla geçmiştir. allah bu günlerimizi aratmasın diyerek satırlarıma son verirken kartal pençesi yaparak inönünde istiklal marşı okumayı özledim amına koyım yaa diye eklerim.
9 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol