aslında mum gibi erirken, gezi süreciyle tavan yapan beşiktaş aşıkları. gezi süreci bitti ve gördüğümüz gibi durum ortada. Beşiktaş Taraftarı gerçekten o kadar güçlü olsa 5. haftadaki gs maçında o olaylar olmazdı, olamazdı !
beşiktaş taraftarı
taraftarın geneline yayılmış ikiliği bitirip artık takımın menfaati uğruna barışması, en azından "ittifak" yapması gereken taraftar.
bir tarafta romantikliğin bokunu çıkarıp, her şeyi sineye çeken "sevinmek için sevmedik" kitlesi var, diğer tarafta da realiteden ve sağduyudan uzaklaşıp beşiktaş'ı başarılı görmek isteyen ancak bilhassa takım kötüye gittiğinde ortaya çıkıp ortalığı velveleye vermeleriyle takıma verdikleri zararın sevgisinin önüne geçtiği bir kitle var. her iki tarafta da birbirlerine karşı inanılmaz bir kin birikmiş durumda ve artık bu sıkıcı bir hâl almaya başladı.
romantik kesmin iddiası seba dönemini temsil eden (bkz: gerçek beşiktaşlılık) olduğu yönünde fazlaca. diğer kesimin iddiası da türkiye'de şartların çirkinleştiği ve kulübün büyüklüğünün devamı için şartlara uyması gerektiği yönünde ki, alakasız şekilde evrim teorisine uygun bir düşünce aslında. onların da iddiası sıklıkla doğru beşiktaşlılık, bunu bire bir şekilde dile getiremeseler de alt metindeki ifade aynen bu.
gerçek beşiktaşlı olduğu iddiasında olanlar, bir anlatın bakalım şu gerçek beşiktaşlılık neymiş? ya da diğer taraftakiler, en büyük beşiktaş gayesi uğruna her daim övündüğümüz ve giderek erozyona uğrayan değerlerimizi tümden kaybedersek vicdan azabı hissedecek misiniz yoksa bugün her şartta sövdüğünüz, başarı için her yolu mübah gören (bkz: galatasaray taraftarı)ndan farkınız mı olacak? doğru beşiktaşlılık bu mudur?
kendi fikirlerimi belirtmeyeceğim ama başarının camianın bütünleşmesinden geldiğini ne zaman anlayacağız acaba? son iki senenin şampiyonu olan takımın terim fanboyları ve aysal fanboyları olarak ikiye ayrıldığından beri başı boktan kurtulmuyor bilmem farkında mısınız? ya da fenerbahçe taraftarı ve aziz yıldırım desem? terim'den, aysal'dan ve aziz'den tartışmasız tiksiniyorum ama camiadaki bütünleşmenin olduğu ve olmadığı zamanları ayrı ayrı gözden geçirmek gerekmiyor sizce de?
beşiktaş'ın temel sorunu seba sonrası büyüyen pastanın cazibesi midir ya da anlamsız siyasi kavramlar olan sağ-sol çatışmasının izdüşümü müdür? dünyanın en kötü başkanlarından biri olduğu dünyaca tescillenmiş yd kulübü mahvetti diye her zengin iş adamını aynı kefeye koymak doğru mudur? adalı ve şürekasının şike yaptığına inanıyor muyuz? inanıyorsak tertemiz olduğumuz iddiasında nasıl bulunabiliyoruz? eğer kişiler kurumlardan bağımsızsa fenerbahçe sütten çıkmış ak kaşık değil midir? ya da geçmişin galatasaray şerefsizlikleri aklanmıyor mu?
orman'ı doğru işler yaparken alkışladığımız gibi bariz kötü ve hatta durumu bok ettiği şeyler yaparken aynı kararlılıkla eleştirebiliyor muyuz? ya da stad yapıyor diye sineye mi çekiyoruz? yd'nin aziz yalamasına öfkeyle yaklaşırken, orman'a sempati besliyebiliyor muyuz? hâlâ içten içe masaya yumruğunu vuracak başkan istemiyor muyuz? bilic'in siyasi eğilimleri beşiktaşın menfaatlerini görmezden gelmemize engel oluyor mu olmuyor mu? istisnasız her sezon en önemli oyuncularımızın takımla ilişiğinin kesilmesi sizce tamamen rastlantısal ve karaktersizlikten mi sebepleniyor? ırkçılığa nefret söylemleriniz dany gs'den transfer olduğu gün rafa kalktı mı? özen görev süresinin 1/3'ünü tüketmişken ve beklentileri elleriyle yükseltip vaat ettiklerini başaramazken gerektiği kadar eleştirdiğinizi düşünüyor musunuz? ya da sevmediğimiz aybaba'nın imkânlar doğrultusunda başarılı olduğunu içten içe düşünüyor da susuyor musunuz? yıldız modeli tarihin en kötü yönetimi zamanında denk geldi diye ve akabinde takımın en önemli zamanında görevi bırakmaları nedeniyle tü kaka mıdır? aynı takımın başına tayfur-carvalhal gibi ne idüğü belirsiz hocaları getiren aynı yönetim değil midir? alt yapı romantizmine ve genç oyuncu transferine nasıl yaklaşıyorsunuz? necip uysal örneği üzerinden alt yapı bitmiş mi diyorsunuz yoksa yasin sülün gibilerini de hatırlıyor musunuz en parlak zamanlarda?
sorularla boğulmuş karmaşık bir entry oldu farkındayım, bu nedenle kusuruma bakmayın. aslında başlarken bu tarz bir entry kafamda yoktu ama o kadar doluydum ki anlatmak istediklerimi daha etkili ve kısa şekilde aktaracak başka yol bulamadım. ve sizleri ne kadar alâkâdar eder bilemem ben fazlasıyla bunaldım bu ikilikten. kulübe 10 milyondan fazla gönül veren insan var ve görüş ayrılıkları olması elbette doğal. doğal olmayan şey, pastadan nemalanmak uğruna birbirini ötekileştirenler ve bunların yalakalığını yapan tipler. en romantiğinde de var bunlardan, en holiganında da.
durmadan kavga ediyorlar ve içten içe aslında kulübün başarısızlığını istiyorlar muhalefette oldukları vakit. bir zamanların türkiye'si gibi değil mi? herkes ülkenin menfaatine göreve talip, herkes kendini gerçek ve doğru vatansever addetmekte, sonrasını biliyorsunuz kaos. gerçek beşiktaşlı imiş, doğru beşiktaşlı imiş, hadde bak hadde. insanları manipüle ettiğiniz yetmedi mi? seba kimsenin adamı olmayın demedi mi? optik başkan'ın menfaatçilere söylediği sözler kulaklarınızı hiç çınlatmıyor mu?
bırakın artık bu kavgayı, yeter. "doğru" olmadığınız gibi kavganız da "gerçek" değil, itiraf edin. sorular yukarıda, daha da çoğaltabilirsiniz onları, cevaplayın ve yüzleşin artık. sonra da hâlâ "önce beşiktaş" iddiasındaysanız barışın. hevesleri kırmayın, yıkıcı olmayın, kıskanmayın, küçümsemeyin, ötekileştirmeyin.
lütfen.
bir tarafta romantikliğin bokunu çıkarıp, her şeyi sineye çeken "sevinmek için sevmedik" kitlesi var, diğer tarafta da realiteden ve sağduyudan uzaklaşıp beşiktaş'ı başarılı görmek isteyen ancak bilhassa takım kötüye gittiğinde ortaya çıkıp ortalığı velveleye vermeleriyle takıma verdikleri zararın sevgisinin önüne geçtiği bir kitle var. her iki tarafta da birbirlerine karşı inanılmaz bir kin birikmiş durumda ve artık bu sıkıcı bir hâl almaya başladı.
romantik kesmin iddiası seba dönemini temsil eden (bkz: gerçek beşiktaşlılık) olduğu yönünde fazlaca. diğer kesimin iddiası da türkiye'de şartların çirkinleştiği ve kulübün büyüklüğünün devamı için şartlara uyması gerektiği yönünde ki, alakasız şekilde evrim teorisine uygun bir düşünce aslında. onların da iddiası sıklıkla doğru beşiktaşlılık, bunu bire bir şekilde dile getiremeseler de alt metindeki ifade aynen bu.
gerçek beşiktaşlı olduğu iddiasında olanlar, bir anlatın bakalım şu gerçek beşiktaşlılık neymiş? ya da diğer taraftakiler, en büyük beşiktaş gayesi uğruna her daim övündüğümüz ve giderek erozyona uğrayan değerlerimizi tümden kaybedersek vicdan azabı hissedecek misiniz yoksa bugün her şartta sövdüğünüz, başarı için her yolu mübah gören (bkz: galatasaray taraftarı)ndan farkınız mı olacak? doğru beşiktaşlılık bu mudur?
kendi fikirlerimi belirtmeyeceğim ama başarının camianın bütünleşmesinden geldiğini ne zaman anlayacağız acaba? son iki senenin şampiyonu olan takımın terim fanboyları ve aysal fanboyları olarak ikiye ayrıldığından beri başı boktan kurtulmuyor bilmem farkında mısınız? ya da fenerbahçe taraftarı ve aziz yıldırım desem? terim'den, aysal'dan ve aziz'den tartışmasız tiksiniyorum ama camiadaki bütünleşmenin olduğu ve olmadığı zamanları ayrı ayrı gözden geçirmek gerekmiyor sizce de?
beşiktaş'ın temel sorunu seba sonrası büyüyen pastanın cazibesi midir ya da anlamsız siyasi kavramlar olan sağ-sol çatışmasının izdüşümü müdür? dünyanın en kötü başkanlarından biri olduğu dünyaca tescillenmiş yd kulübü mahvetti diye her zengin iş adamını aynı kefeye koymak doğru mudur? adalı ve şürekasının şike yaptığına inanıyor muyuz? inanıyorsak tertemiz olduğumuz iddiasında nasıl bulunabiliyoruz? eğer kişiler kurumlardan bağımsızsa fenerbahçe sütten çıkmış ak kaşık değil midir? ya da geçmişin galatasaray şerefsizlikleri aklanmıyor mu?
orman'ı doğru işler yaparken alkışladığımız gibi bariz kötü ve hatta durumu bok ettiği şeyler yaparken aynı kararlılıkla eleştirebiliyor muyuz? ya da stad yapıyor diye sineye mi çekiyoruz? yd'nin aziz yalamasına öfkeyle yaklaşırken, orman'a sempati besliyebiliyor muyuz? hâlâ içten içe masaya yumruğunu vuracak başkan istemiyor muyuz? bilic'in siyasi eğilimleri beşiktaşın menfaatlerini görmezden gelmemize engel oluyor mu olmuyor mu? istisnasız her sezon en önemli oyuncularımızın takımla ilişiğinin kesilmesi sizce tamamen rastlantısal ve karaktersizlikten mi sebepleniyor? ırkçılığa nefret söylemleriniz dany gs'den transfer olduğu gün rafa kalktı mı? özen görev süresinin 1/3'ünü tüketmişken ve beklentileri elleriyle yükseltip vaat ettiklerini başaramazken gerektiği kadar eleştirdiğinizi düşünüyor musunuz? ya da sevmediğimiz aybaba'nın imkânlar doğrultusunda başarılı olduğunu içten içe düşünüyor da susuyor musunuz? yıldız modeli tarihin en kötü yönetimi zamanında denk geldi diye ve akabinde takımın en önemli zamanında görevi bırakmaları nedeniyle tü kaka mıdır? aynı takımın başına tayfur-carvalhal gibi ne idüğü belirsiz hocaları getiren aynı yönetim değil midir? alt yapı romantizmine ve genç oyuncu transferine nasıl yaklaşıyorsunuz? necip uysal örneği üzerinden alt yapı bitmiş mi diyorsunuz yoksa yasin sülün gibilerini de hatırlıyor musunuz en parlak zamanlarda?
sorularla boğulmuş karmaşık bir entry oldu farkındayım, bu nedenle kusuruma bakmayın. aslında başlarken bu tarz bir entry kafamda yoktu ama o kadar doluydum ki anlatmak istediklerimi daha etkili ve kısa şekilde aktaracak başka yol bulamadım. ve sizleri ne kadar alâkâdar eder bilemem ben fazlasıyla bunaldım bu ikilikten. kulübe 10 milyondan fazla gönül veren insan var ve görüş ayrılıkları olması elbette doğal. doğal olmayan şey, pastadan nemalanmak uğruna birbirini ötekileştirenler ve bunların yalakalığını yapan tipler. en romantiğinde de var bunlardan, en holiganında da.
durmadan kavga ediyorlar ve içten içe aslında kulübün başarısızlığını istiyorlar muhalefette oldukları vakit. bir zamanların türkiye'si gibi değil mi? herkes ülkenin menfaatine göreve talip, herkes kendini gerçek ve doğru vatansever addetmekte, sonrasını biliyorsunuz kaos. gerçek beşiktaşlı imiş, doğru beşiktaşlı imiş, hadde bak hadde. insanları manipüle ettiğiniz yetmedi mi? seba kimsenin adamı olmayın demedi mi? optik başkan'ın menfaatçilere söylediği sözler kulaklarınızı hiç çınlatmıyor mu?
bırakın artık bu kavgayı, yeter. "doğru" olmadığınız gibi kavganız da "gerçek" değil, itiraf edin. sorular yukarıda, daha da çoğaltabilirsiniz onları, cevaplayın ve yüzleşin artık. sonra da hâlâ "önce beşiktaş" iddiasındaysanız barışın. hevesleri kırmayın, yıkıcı olmayın, kıskanmayın, küçümsemeyin, ötekileştirmeyin.
lütfen.
ya siyah ya da beyaz olabilen taraftar topluluğumuz.
gri formayı futbol takımı bile 1 kez dahi giymedi 2013-2014 sezonunda, çok da şaşırmamak lâzım.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
gri formayı futbol takımı bile 1 kez dahi giymedi 2013-2014 sezonunda, çok da şaşırmamak lâzım.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
Beşiktaşlı olmaları dışında bugüne kadar ne günah işlediler de bu yönetimlere bu futbolculara kalmışlardır diye düşündüren ama herşeye rağmen Beşiktaşlı olmanın verdiği onurla bugüne kadar yılmadan yıkılmadan sonsuz sevgiyle takımını destekleyen çileli taraftar grubu.
#353063
üzerine düşen görev büyüktür, o biletlerin bitmesi farzdır.
ama maça git ama maça gitme
üzerine düşen görev büyüktür, o biletlerin bitmesi farzdır.
ama maça git ama maça gitme
#354750
vodafone arena ile ilgili görüşleriyle üzen taraftarlara sahip topluluktur. ya çok mükemmeliyetçiyiz ya da çok vefasız. umarım ilkidir.
vodafone arena ile ilgili görüşleriyle üzen taraftarlara sahip topluluktur. ya çok mükemmeliyetçiyiz ya da çok vefasız. umarım ilkidir.
beşiktaş taraftarı şimdiden bilic'e sallamaya başlamış biz kimleri yemedik ki bu şekilde bir teknik direktöre sabretmeyi öğrenemedik hepimize yakışır hareketleri gösteriyoruz kendi çapımızda konuşturmayın adamı şimdi bilic in elinde ne kadro vardı da maç çevirecekti bir yıldız bozuntusu vardı omu girip çevirecekti bana masal anlatmasın kimse herkes kendi işini yapmaya çalışsın adam o kadro o mantalite ile 3. oldu bu bir başarı değil elbette sezonun başındaki 4 seri galibiyet gelmemiş olsaydı kimse bunları konuşmuyordu şuan hocam.
spoiler--
“Beni tek rahatlatan ve bunaldığımda enerji veren topluluk Beşiktaş taraftarı oldu. Geldiğimiz günden bu yana koşan bi insan oldum. Biri benden yardım isteyince hemen koşuyorum
spoiler--
[ybkz]swh[/ybkz]
“Beni tek rahatlatan ve bunaldığımda enerji veren topluluk Beşiktaş taraftarı oldu. Geldiğimiz günden bu yana koşan bi insan oldum. Biri benden yardım isteyince hemen koşuyorum
spoiler--
[ybkz]swh[/ybkz]
teknik direktör vasfındakı adama sabretme duygusu olmayan taraftardır efendim. gerçi bu taraftar vicente del bosque gibi bir adamı yemiş bitirmişiz bilic kimmiş fazla bize fazla bize hami mandıralı falan lazım aslında
#360487
2014-2015 sezonu beşiktaş futbol takımı formaları satışa çıkalı bir hafta olacak. satılan adet 2500 adet civarı
2014-2015 sezonu beşiktaş futbol takımı formaları satışa çıkalı bir hafta olacak. satılan adet 2500 adet civarı
yetersiz kalan taraftardır. kulübün en çok ihtiyacının olduğu anda üzerine düşeni yapmalılar.
romantik romantik tribün bağırmalarıyla övünen taraftar. elbette ki bu da önemli elbette bununla da övüneceğiz ama, endüstriyel futbola uyum sağlayamadık ve bu konu çok önemli. kartal yuvası gelirleri fenerium ve gstore'un 3'te, 4'te biri sadece.
günlük başarı peşinde koşan taraftardır. ( genelleme yapmıyorum)
1 yıldıza takımına bağlanır.
mesela; daha düne kadar fikret orman yönetimini eleştirenler , küfür edenler , bunlar vizyon sahibi değil diyenler şimdi yönetimin bokuna sakso çekiyor...yhaa kombine alacağım diyor.
fenerbahçe ve galatasaray taraftarı bu tipler karşısında gözümde daha adam.
1 yıldıza takımına bağlanır.
mesela; daha düne kadar fikret orman yönetimini eleştirenler , küfür edenler , bunlar vizyon sahibi değil diyenler şimdi yönetimin bokuna sakso çekiyor...yhaa kombine alacağım diyor.
fenerbahçe ve galatasaray taraftarı bu tipler karşısında gözümde daha adam.
kulübüne destek olmak istiyorsa forma yerine t-shirt vs tarzı ürünler alması daha doğru olacak olan taraftar. zira formadan gelen paranın büyük bir bölümü adidas'a gitmekte. ama kulübün sattığı diğer ürünlerde kar %400'lere kadar ulaşabiliyor.
genelinin beşiktaş'a karşılıksız bir destek verdiğini düşünmediğim taraftar.kombine ve forma almak için yıldız transferi bekleyenler maalesef çoğunlukta.sonra da fenerbahçe,galatasaray şu kadar forma,kombine satmış diye söylenir.5 bin kombine,7 bin forma satış rakamları koskoca beşiktaş camiasına yakışmıyor.beşiktaş kongre üyeliği 1200 tl ye indirildi.ancak üyelik başvuruları da istenen düzeyde değil.bunları yapacak imkanı olmayan beşiktaş taraftarı kartal yuvası'ndan 10 liralık,20 liralık alışveriş yapsa o da yeter ama yok.hep bir bahane hazır.beyaz forma milan formasına benziyormuş.sanki evinde milan formaları dolu.kırmızı formayı al,siyah formayı al.lafta kalmasın " sevinmek için sevmedik " söylemin.
iyi gün taraftarı mıdır, cimri midir nedir anlayamadığım topluluk. en ihtiyaç olunan zamanda bir ''feda'' akımı başlamıştı. kulübün borcu 330 milyon dolardı ve bu feda t-shirtleri 200 bin sattı, kulüp kasasına 3 milyon dolarcık girdi. kulüp maddi olarak bok durumda olur, kombine 10-12 binde kalır, stad yapıyoruz her zamankinden daha çok para lazım denir o zaman da taraftardan ses çıkmaz. anlayamadım gitti.
zor gün insanı olmadığı açık olan taraftar. gerçi günümüzde hangi taraftar zor gün taraftarı tartışılır ama; mevcut itibariyle; kulübe katkısı olmadığı açık
bir mensubu olarak, genelleme yapmayacak olmakla birlikte, heyecanını yitirmiş ve sevgisinin sömürüldüğünü gördükçe ümitsiz bir hâle gelmiş olabileceğini düşündüğüm taraftardır. belki, taraftar içerisinde oldukça düşük oranda bu bahsettiğim kitle, ama:
şimdi adını anmak istemediğim, kulübün anasını ağlatmış olan adamı güç bela gönderdikten (ki aslında bir yere gönderilmedi, kendi gitti oturdu federasyonun en güzel koltuğunun tepesine) sonra, son bir umut ve inançla sarılan yeni başkan fikret orman'ın akıl almaz hareketleri ve kurmuş olduğu basiretsiz yönetimin gereksiz ve çoğu zaman hiç göremediğimiz hamleleriyle artık tamamen karamsar bir ruh hâli içerisindeyiz. puanlarımız çalınır, gık çıkmaz örneğin. cezalar, özellikle aleyhimizde kullanılırken, rakipler günbegün daha da dikkatle kollanır; "bak beyim sana iki çift lafım var" diyen hiç olmaz. kulübün direkt olarak küfür yiyen başkanı, yine el pençe divan oturur küfür edenin karşısında, gülerek poz verir bir de kameralara. futbol başta olmak üzere, hentbol hariç tüm branşlarda dibe vuran kaliteden mi bahsedeyim... günü bile kurtarabilecek basit fikirlerin hayata geçememiş olmasından mı dem vurayım... tüm planları elimizde, elimizle patlatmış olduğumuza mı içeyim... sevdamızı, türlü mâli oyunlarla sömürmeye çalışan kulüp yapısına mı şey edeyim... bütün rant çanaklarına, son kuruşumuzu feda edip çorbaya kattığımız tuzu, kepçeyle doldurduğuna mı isyan edeyim.
böyle gitmez... tamamen endüstriyelleşeceksek, üzerinde bulunan şanlı armamızı ve türk bayrağımızı güzelce kesip, duvarıma çivileyip, mânen paçavra hâline getirdiğiniz bütün formalarımı buhar makinalarınızda yakarım ben.
şimdi adını anmak istemediğim, kulübün anasını ağlatmış olan adamı güç bela gönderdikten (ki aslında bir yere gönderilmedi, kendi gitti oturdu federasyonun en güzel koltuğunun tepesine) sonra, son bir umut ve inançla sarılan yeni başkan fikret orman'ın akıl almaz hareketleri ve kurmuş olduğu basiretsiz yönetimin gereksiz ve çoğu zaman hiç göremediğimiz hamleleriyle artık tamamen karamsar bir ruh hâli içerisindeyiz. puanlarımız çalınır, gık çıkmaz örneğin. cezalar, özellikle aleyhimizde kullanılırken, rakipler günbegün daha da dikkatle kollanır; "bak beyim sana iki çift lafım var" diyen hiç olmaz. kulübün direkt olarak küfür yiyen başkanı, yine el pençe divan oturur küfür edenin karşısında, gülerek poz verir bir de kameralara. futbol başta olmak üzere, hentbol hariç tüm branşlarda dibe vuran kaliteden mi bahsedeyim... günü bile kurtarabilecek basit fikirlerin hayata geçememiş olmasından mı dem vurayım... tüm planları elimizde, elimizle patlatmış olduğumuza mı içeyim... sevdamızı, türlü mâli oyunlarla sömürmeye çalışan kulüp yapısına mı şey edeyim... bütün rant çanaklarına, son kuruşumuzu feda edip çorbaya kattığımız tuzu, kepçeyle doldurduğuna mı isyan edeyim.
böyle gitmez... tamamen endüstriyelleşeceksek, üzerinde bulunan şanlı armamızı ve türk bayrağımızı güzelce kesip, duvarıma çivileyip, mânen paçavra hâline getirdiğiniz bütün formalarımı buhar makinalarınızda yakarım ben.
ne forma alır ne kombine ne de bir bileklik ama söz hakkı her zaman onundur yaauu paramız yok biz halkın takımıyız zaten deyip 30 liraya forma ister ama kendine 200 liraya 5 taksit ayakkabı alır.Tek kuruşu dokunmaz Beşiktaş'a yonetıme sallar Beşiktaş başkanına fiko der beceriksiz,vasıfsız der.Para yoktur takımda,takıma ekonomik katkısı yoktur ama süper yıldız ister beyimiz,transfer uzar yönetim üç kuruşun hesabını yapıyor cimriler der.
(bkz: sözüm gerçek sevdalılardan dışarı)
(bkz: sözüm gerçek sevdalılardan dışarı)
yönetimden ümitli olduğu zaman da kulübün yanında olmayandır. misal; feda sezonunda taraftardan beklenen ilgi, alaka ve desteğin olmaması.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?