beşiktaş taraftarı

11 /
dingoc
kalede allan mcgregoru izledikçe beyin amcıklaması geçirecek taraftadır. biz rüştü reçber, cenk gönenlerin topu oyuna sokamamasına alışmıştık. her maç en az 8 topun taca gitmesine razıydı gönlümüz, hatta bir çoğumuz 8 ile sınırlı kalırsa şükür bile ediyordu. oysa 17 eylül 2012 beşiktaş sanica boru elazığspor maçı nda kalecimiz allan mcgregor kendine verilen geri paslardan sadece 1 tanesini taca atmış, geri kalanını oyuna sokmuştur
konuşkankartal
---------------alıntı---------------
7 eylül 2012 beşiktaş elazığspor maçındaki misafirperverliklerinden dolayi tesekkur etmek istedigim topluluk. arkadasimla birlikte besiktastan stada giden agacli yolun sonuna kurulup bilet parasi topladik. besiktas taraftari sagolsun ucer beser bozukluklari atip fazlasiyla destek oldular. cok az eksigimiz kalmisti biraz daha devam edip parayi tamamladiktan sonra bilet almaya gidecektik ki orta yas ustu beyaz sacli gozluklu bir amca (ismini uc kere sorduk ama yine de unuttuk) yanimiza gelip ne icin para topladigimizi sordu. mevzuyu anlatinca elindeki fazladan iki kombineyle bizi maca soktu. bir fenerli ve bir galatasarayli olarak yeni acikta 90 dakika boyunca tezahurat edip (bkz: 170 liraya bilet mi olur) (bkz: hesap sorsana x2 demirorenden hesap sorsana) (bkz: gucune guc katmaya geldik) ciplak gozle fernandesi gorme ve inonude mac izleme sansina eristik. basta gonlu genis amca ve bozukluklarini paylasanlar olmak uzere butun besiktas taraftarina tesekkur ederim. hayatim boyunca unutamayacagim bir gun oldu.

bir de bizi gorup para birakan genc bir cift vardi, erkek olan maci hangi tribunden izleyecegimizi sorup kontrol edecegini soylemisti de tribunleri bilmedigimiz icin cevap verememistik. maci izledik, yeni aciktaydik, cok tesekkur ederim.

deginmeden edemeyecegim, biz para toplarken 25 yaslarinda eren adinda hasta bir besiktasli yanimiza geldi. arkadaslariyla birlikte gaziantep'ten geliyorlarmis. kombinesi var, inonudeki her maca ucaga atlayip geliyormus ve gecen sene bursa ile galatasaray deplasmanlari haric butun maclari statta izlemis. ne icin para topladigimizi sorduktan sonra kendisinin ve arkadaslarinin cebindeki butun bozuklari vermekle kalmadi, ustune yoldan gecenlere bizi isaret edip destek olmalarini soyledi. bir kac dakika muhabbet ettikten sonra " gerekirse gec girer yine de sizi stada sokarim, ogrencisiniz topladiginiz para da cebinizde kalsin harclik yaparsiniz" diyerek numarami aldi aldi. tabi biz arkasindan amcaya rastladigimiz icin gerek kalmadi ama olur da bu yazi bir sekilde kulagina gelirse, cok tesekkur ederim canim abim, askinin sonsuz olmasi dileklerimle...

son olarak topladigimiz paranin akibetini merak edenler olabilir; yarisini, birlikte topladigimiz arkadasima verdim. bendeki yarisinin da ustune ekleyip koyu besiktasli bir kardesime feda tshirtu alacagim. maci bedavaya izlemis olsak da o para donup dolasip kulube gidecek iciniz rahat olsun.

ozet olarak sonsuz tesekkur etmek istedigim taraftardir. insanligin olmedigini hatirlattiklari icin gonlumde farkli bir yeri vardir.

(bkz: futbol asla sadece futbol degildir)
---------------alıntı---------------
dingoc
bülent uygunun kafasına yabancı madde atarak,[ybkz]swh[/ybkz] çirkefin kafasını yaran taraftardır. fakat 1 maç seyircisiz oynama cezası da hemen yetişmiştir peşinden
dingoc
diğer taraftarlar tarafından prim yapmak için en kolay saldırılacak taraftar olarak görülen grup. be koduğumun bebeleri, kendi memleketinizden sallamak kolay; gelin bi yerde görelim hesabı madem. bursalı oğlanlara verdik reçetelerini, isteyen buyursun gelsin gene
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=156963107777785&set=a.108090132665083.8629.108048166002613&type=1
bizim pankarta bak, adamların açtığına bak
alayınızı..
huzur tribünde
cefakardır, takımı hayatı olmuştur. çok sever, ölçemeyeceği kadar çok.. vazgeçmez, direnir..

kızar, söver, bağırır, çağırır..

çok sever işte. her şeyden çok..
korkunun ecele faydasi yoktur
bir kısmı, kendisini futbol dahisi ve futbol bilgini sanan taraftar.

son zamanların modası, futbol aşığı olmak oldu. kalbini beşiktaş aşkıyla doldurmayı beceremeyenler, gerek avrupa, gerek dünya futbolunu takip edip, internet ortamını da kullanarak kendi reklamlarını yapmanın peşine düştü. beşiktaş'ın futbol dışı branşları bir yana dursun, futbol takımından bile soğuyup kendilerini spor adamı gibi lanse edip bunun üzerinden reklam yapanlar ortaya çıktı. durum o kadar itici bir hal alıyor ki, taraftarı olduğunu iddia ettiği takımların yenilgileri ve/veya hezimetleri karşısında bile soğukkanlı tavırlar takınıp, zaten maneviyat işi olan taraftarlığa limon sıkıyorlar.

(bkz: 7 ekim 2012 fenerbahçe beşiktaş maçı)
(bkz: 7 ekim 2012 barcelona real madrid maçı)
ben öyle bi insan mıyım
cefâkâr taraftardır. ya da biz öyle bilirdik...

içinde bulunduğumuz dönemde, futbol takımında hızlı bir düşüşün olduğu bir gerçek. bunun sorumlularının olduğu ve kendilerinden nitelikli ve iyi niyetli bir savunma beklendiği de...

fakat, benim anlamadığım, endüstriyel futbol denilen orospu evlâdının etkisine neden bu kadar kolay kapıldığıdır. şartları düşünmeden konuşan, kötü günde sorumluları belirlerken adâletsizce davranmaya başlayan bir topluluk olup çıktık.

yönetimin "feda" politikasını, kendi çıkarları için uyguladığını mı düşünüyoruz acaba? adamlar o denli bencil olsa ve reklamlarını yapma peşinde koşsalar; borcu katlayıp, risk almadan bu emellerine ulaşırlardı değil mi kardeşlerim? eleştirme faslını dozunda kullananlar bu camiâdan dışlanacaksa, ilk sırada ben varım. gerekeni yapınız.

neyse, yönetimle ilgili konuşacağımız, tartışacağımız başlık hâli hazırda sol tarafta beklemekte. konuyu dağıtmamakta fayda var.
fener=cimbom
bir türlü yüzü gülmeyen,hevesi her daim kursağında kalan,kaybetmekten değil ama başkalarının karşısında söyleyecek sözü kalmayacak kadar ezildiğinde kahrolan ruhsuzluğu,acizliği hazmedemeyen taraftar.
gunese yuruyen adam
iabdi ipekçi'De, sinan erdem'De veya akatlar'da... onlar sıradaki kurbanını bekliyor. arma nerdeyse orada aşkını haykırıyor. tıpkı inönü'de ve gezegen üzerinde gidebilecekleri tüm statlarda olduğu gibi. maşallah.
gidiyorum bu
"tüm imkânı olup da gelmeyenler için..."

maçlara gidip desteklemeleri için tuttukları takımın katıldığı ulusal/uluslararası organizasyonlarda rüştünü ispat etmesini ön koşul olarak olarak öne sürmüş sportif topluluk. rüştünü ispat etmekten kastımız da en az yarı final. yoksa gerek görmüyor beyzadeler. çok önemli hasletleri vardır beşiktaş taraftarının, gerçekten de kendilerine rakip olarak gördükleri takımların taraftarlarına benzemiyorlar.

iyi günde, kötü günde, her zaman, her yerde en içli/en dokunaklı sözlerle bezedikleri tezahüratlarını evlerinden seslendirmekte üzerlerine yok. hele ki mevzu basketbol, voleybol, hentbol vs. ise. kulüp, tarihinde ilk kez basketbol branşında euroleauge maçına çıkıyor, maçtan bir akşam önce erman kunter üzerine basa basa taraftar desteğinin çok çok önemli olduğunu vurguluyor. bir bakıyorsunuz ki abdi ipekçi spor salonu'nda gözle görülür derecede boşluklar var.

pops mensah bonsu yok, carlos arroyo yok, david hawkins yok, zoran erceg yok. e ama siz de yoksunuz? sizlerle de mi şartlarda anlaşamadı beşiktaş kulübü yönetimi? sizler de mi daha iyi teklifler aldınız ezeli rakiplerinizden? sizler de mi salonlarda gerek ligde gerekse üst düzey yurt dışı turnuvalarda takımınızı desteklemek için sponsorluk anlaşmaları bekliyorsunuz?

yani bu çocuklar, sizin tribünleri doldurmanız için her sezon şampiyon olmak ve final four oynamak mecburiyetinde öyle mi? geçen sezon galatasaray mp ve anadolu efes serilerinde salonları hınca hınç dolduran beşiktaşlılar neredesiniz? işin ucunda mutlaka kupa olması gerekiyor değil mi? ne zamandan beri, neticesinde somut bir ödülün gelmeyeceği hiçbir karşılaşmayı gitmeye değer bulmamaya başladınız? fenerbahçe ülker'in, bc khimki ile oynadığı maçın tribünlerini gördünüz mü? galatasaray mp'nin eurocup iç saha maçlarında yaşanacak izdihamı tahmin edebiliyor musunuz? onlar da geçen sezon ilk kez euroleauge'e katılma fırsatı buldular. herhangi bir maçlarında salonda boşluk farkedebildiniz mi?

peki siz nasıl böyle bir hayal kırıklığını takımınıza layık görebiliyorsunuz? bırakın lütfen "3000 kişi de orayı inletmeye yeter, 6000 kişi de orayı yıkmaya yeter" mavralarını artık. o çocuklar o parkeye ısınmaya çıktıklarında dolu tribünler görmek ister arkadaşım. üvey evlat muamelesi yaptığınız çocuktan yüzünüzü ağartmasını bekliyorsunuz. o evlat yine bir umutla "belki düzelir her şey" diyerek sizleri memnun etmeye çalışıyor var gücüyle. kazanırlarsa ne alâ, kazanamazlarsa muallâ. öyle mi?

son şampiyon, ilk lig maçında kaç kişiye oynadı? rahatsızlık duymuyor musunuz bu durumdan? çıkarın dilinizdeki baklayı kardeşim. ne zorluyorsunuz kendinizi. "yıldızlarımız başka takımlara gitti. yerlerine gelenler de bir bo mccalebb, bir david andersen, bir mike batiste değil. o yüzden sezon başında biz de bu takımın bulunacağı sıralamayı üç aşağı beş yukarı şimdiden tahmin ediyoruz. o yüzden maçlara gelmeye gerek duymuyoruz" deyin açıkça. "bilet fiyatları çok pahalı" tarzı fıkralar anlatmayın.

güçlerine güç katmak, formalarında ter olmak için zirveye çıkmalarını bekliyorsunuz. kandırmayın artık kamuoyunu. "dur bakalım brose basket'i de yensinler hele barcelona regal maçına gideriz lan. hem barcelona oğlum güzel maç olur" modunda olduğunuzu bilen biliyor artık. güneş o kadar büyük ve sıcak ki, balçık tedarikinde sıkıntı çekiyorsunuz. ancak şu takım üst üste üç maç kaybetsin tefe koyup çalmak için her daim hazır ve nazırsınız.

işte bu huyunuza ifrit oluyorum takımdaşlarım. midem kalkıyor. "ligde finale, euroleauge'de de top sekize kalmadan bize ilişmeyin. ha bunları başaramazsanız sizleri yerden yere vururuz" tavrınızdan tiksiniyorum.

başarı bekliyorsunuz erman kunter ve talebelerinden değil mi? sevsinler sizi. ama siz gerçekten seviyor musunuz onları?

"ben birini sevmedim
o da beni sevmedi
bir gün randevulaştık
ben gitmedim
o da gelmedi"
rölanti
her zamankinden fazla desteğe ihtiyacı olan beşiktaş yönetimini, 90 dakika sonunda tabelaya bakıp itin götüne sokmaya çalışan taraftar. azalan borçları, düzelen mali yapıyı görmemezlikten gören taraftar. bulduğu benzer kalıplarla hoca,başkan ayırt etmeden "ona o kadar para verdin hani fedaydı yeaaa noldu","benim aldığım feda tshirtü batuhan'a mı gidecek yeaaaa sikerim öyle fedayı","quaresma takıma dönmezse maç falan izlemem arkadaş forma da almam" vb. cümlelerle eleştiri yağmuruna tutan taraftar.
11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol