beşiktaş taraftarı

gidiyorum bu
"tüm imkânı olup da gelmeyenler için..."

maçlara gidip desteklemeleri için tuttukları takımın katıldığı ulusal/uluslararası organizasyonlarda rüştünü ispat etmesini ön koşul olarak olarak öne sürmüş sportif topluluk. rüştünü ispat etmekten kastımız da en az yarı final. yoksa gerek görmüyor beyzadeler. çok önemli hasletleri vardır beşiktaş taraftarının, gerçekten de kendilerine rakip olarak gördükleri takımların taraftarlarına benzemiyorlar.

iyi günde, kötü günde, her zaman, her yerde en içli/en dokunaklı sözlerle bezedikleri tezahüratlarını evlerinden seslendirmekte üzerlerine yok. hele ki mevzu basketbol, voleybol, hentbol vs. ise. kulüp, tarihinde ilk kez basketbol branşında euroleauge maçına çıkıyor, maçtan bir akşam önce erman kunter üzerine basa basa taraftar desteğinin çok çok önemli olduğunu vurguluyor. bir bakıyorsunuz ki abdi ipekçi spor salonu'nda gözle görülür derecede boşluklar var.

pops mensah bonsu yok, carlos arroyo yok, david hawkins yok, zoran erceg yok. e ama siz de yoksunuz? sizlerle de mi şartlarda anlaşamadı beşiktaş kulübü yönetimi? sizler de mi daha iyi teklifler aldınız ezeli rakiplerinizden? sizler de mi salonlarda gerek ligde gerekse üst düzey yurt dışı turnuvalarda takımınızı desteklemek için sponsorluk anlaşmaları bekliyorsunuz?

yani bu çocuklar, sizin tribünleri doldurmanız için her sezon şampiyon olmak ve final four oynamak mecburiyetinde öyle mi? geçen sezon galatasaray mp ve anadolu efes serilerinde salonları hınca hınç dolduran beşiktaşlılar neredesiniz? işin ucunda mutlaka kupa olması gerekiyor değil mi? ne zamandan beri, neticesinde somut bir ödülün gelmeyeceği hiçbir karşılaşmayı gitmeye değer bulmamaya başladınız? fenerbahçe ülker'in, bc khimki ile oynadığı maçın tribünlerini gördünüz mü? galatasaray mp'nin eurocup iç saha maçlarında yaşanacak izdihamı tahmin edebiliyor musunuz? onlar da geçen sezon ilk kez euroleauge'e katılma fırsatı buldular. herhangi bir maçlarında salonda boşluk farkedebildiniz mi?

peki siz nasıl böyle bir hayal kırıklığını takımınıza layık görebiliyorsunuz? bırakın lütfen "3000 kişi de orayı inletmeye yeter, 6000 kişi de orayı yıkmaya yeter" mavralarını artık. o çocuklar o parkeye ısınmaya çıktıklarında dolu tribünler görmek ister arkadaşım. üvey evlat muamelesi yaptığınız çocuktan yüzünüzü ağartmasını bekliyorsunuz. o evlat yine bir umutla "belki düzelir her şey" diyerek sizleri memnun etmeye çalışıyor var gücüyle. kazanırlarsa ne alâ, kazanamazlarsa muallâ. öyle mi?

son şampiyon, ilk lig maçında kaç kişiye oynadı? rahatsızlık duymuyor musunuz bu durumdan? çıkarın dilinizdeki baklayı kardeşim. ne zorluyorsunuz kendinizi. "yıldızlarımız başka takımlara gitti. yerlerine gelenler de bir bo mccalebb, bir david andersen, bir mike batiste değil. o yüzden sezon başında biz de bu takımın bulunacağı sıralamayı üç aşağı beş yukarı şimdiden tahmin ediyoruz. o yüzden maçlara gelmeye gerek duymuyoruz" deyin açıkça. "bilet fiyatları çok pahalı" tarzı fıkralar anlatmayın.

güçlerine güç katmak, formalarında ter olmak için zirveye çıkmalarını bekliyorsunuz. kandırmayın artık kamuoyunu. "dur bakalım brose basket'i de yensinler hele barcelona regal maçına gideriz lan. hem barcelona oğlum güzel maç olur" modunda olduğunuzu bilen biliyor artık. güneş o kadar büyük ve sıcak ki, balçık tedarikinde sıkıntı çekiyorsunuz. ancak şu takım üst üste üç maç kaybetsin tefe koyup çalmak için her daim hazır ve nazırsınız.

işte bu huyunuza ifrit oluyorum takımdaşlarım. midem kalkıyor. "ligde finale, euroleauge'de de top sekize kalmadan bize ilişmeyin. ha bunları başaramazsanız sizleri yerden yere vururuz" tavrınızdan tiksiniyorum.

başarı bekliyorsunuz erman kunter ve talebelerinden değil mi? sevsinler sizi. ama siz gerçekten seviyor musunuz onları?

"ben birini sevmedim
o da beni sevmedi
bir gün randevulaştık
ben gitmedim
o da gelmedi"
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol