berkun oya

böyle bir adamdır işte;

http://www.youtube.com/watch?v=QH8w1DlLmDA

lise yıllarımda ilk kez (vurgula: defakto) adlı programıyla varlığından haberdar olduğum sanatçı. bir gece cnn türk'te denk geldim programa. ertesi gün okula gidip bizim (vurgula: şombil)lere durumdan bahsedeyim dedim, bir baktım herkes izlemiş o gece ve özellikle o sene her şakamızda, gülmüğümüzde katkısı vardır kendisinin. din dersinden sözlü olurken hocanın sorduğu "necasetten teharet nedir?" sorusuna (vurgula: garo mafyan) diye cevap vermeme neden olan bu herifin üzerimde emeği büyüktür. kendisine şimdiden iyi seneler diliyorum sırf bu yüzden.

okuduğum bir-iki metninden hareketle ucundan da olsa ferhan şensoy'unkine benzeyen bir mizah anlayışı olduğunu söyleyebilirim. bu arada evet, popüler olmamalı berkun oya. ama sanki popülerliği biraz kendisi dışında gelişiyormuş gibi bir düşüncem var benim. son zamanlarda büyük ev ablukada ile daha çok insan tarafından tanınır, bilinir oldu. e bir de (vurgula: krek) var tabi... hal böyle olunca biraz kaçınılmaz oldu kendisi için bu durum. ben eminim o da memnun değildir bu işten.

neyse sözün özü, sırf durmadan ürettiği için bile dev saygı duyuyorum kendisine. klip bile çekmişliği var hani, öyle bir üretkenlikten bahsediyorum.

(bkz: studio plastico)

bende kredisi çok fazla. osbir çekse izlerim, düşe(vurgula: yazsa) bile okurum gibi geliyor. şu an karşımda olsa muhtemelen şunu sorardım kendisine;

(bkz: arap eşşeği kaç para)

çok bilen zeki insanların yaşadığı kafa karışıklığına tutulduğunu düşündüğüm insan. op'la zo'nun dramını takip eden eski oyunlarının şu an yaptığı işlerden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. devlet tiyatrosu'nda oynanan yangın duası'da dahil buna. asıl "keşke bulaşmasaydı" denilebilecek işi ise sinemaya girişmek oldu bence. iyi seneler londra'yı işine keşke girmeseydi, kusura bakmasın ama kötü film olmuş ne yazık ki.

eli kalem tutan, iyi metin yazmayı bilen, müthiş zeki, estetik duygusu güçlü, memleketimizin en değerli tiyatro insanlarından biridir berkun abi'miz. fazla postmodernleşti kendisi için endişe duyuyorum. şu an yaptığı oyunlara da bayılmıyorum. uyguladığı biçem anlayışını tiyatronun doğasından çok uzak buluyorum. ama üretsin, takılsın yeter ki..

ha son zamanlarda popüler olmasına ise acaip uyuz oluyorum. her zaman söylerim popüler olacak şey vardır, olmayacak şey vardır. popüler olanı tüketmekte ise bir beis yoktur. popüler popülerken güzeldir. berkun oya dehasının popüler olması çok olası, ancak ürünlerinin popüler olmasını şahsım adına anlamam mümkün değil. bu yüzden şu anki tirajının, imaj çabası uğruna ne bok yiyeceğini şaşırmış genç neslin bir başarısı olduğunu düşünüyorum.

popüler olabilecek tiyatro, oyun atölyesi'dir, kenter'lerdir ve hatta dot'tur. ama krek asla değildir. eğer br kuzey avrupa ülkesi değilsek, ki değiliz, krek asla değildir. oyun atölyesi popüler olmazsa zedelenir, ancak krek gibi yerler de popüler olurlarsa zedelenir. bu sezonki oyunları hakkında duyduğum abartılı yergiler de bunları doğrular nitelikte..

neyse konuyu dağıtmadan şöyle bitirelim. bu adam öyle bir şey daha yazmıştır ki, öyle bir şey bir daha yazılamaz yani: (bkz: şapkadan babam çıktı)

eksik olmasın, var olsun, biraz daha az artist olsun.

krek tiyatro topluluğu ile yıllardır sahaları rakiplerine dar eden yazan, yöneten, oynayan, öksüren, tıksıran, hapşuran bitirim. (vurgula: op'la zo'nun dramı ) ve (vurgula: yangın duası ) ile daha bir belleğimde yer etmiş, ben okul, iş, güç vs. öte yana savrulunca (vurgula: güzel şeyler bizim tarafta ) diyerek elime cetvelle vurmuş, (vurgula: defakto) ile "ne gerek var yauu" dedirtmiştir.

yeni sezona (vurgula: babamın cesetleri ) ve (vurgula: ıska) ile başladı. scoutlardan gelen raporlar pek iç açıcı değil. ben de daha gidemedim.

"görelim berkun neyler neylerse güzel eyler" diyenler tribünleri tıklım tıklım dolduruyormuş yine de.

bahtı açık olsun.

bir gün böyle beşiktaş'tan sıtkım sıyrılırsa şahika tekand için de bir başlık açmak isterim.