isim bazlı bakmıyorum ben olaya. belli özellikleri olsun istiyorum sadece. bunları sayacak olursak;
- kişisel egoları yüksek biri olmamalı. yani gerektiğinde hata yaptığını görüp kabullenebilmeli, kendi aklındaki sistem eğer takıma uymuyorsa bunu anlayabilmek için sezon sonunu beklememeli. takımdan maksismum faydayı alabileceği sistemi bulup bu sistemle yola devam etmeli.
- futbolcu ilişkileri iyi olmalı. bunu yaparken ne fazla disiplinle futbolcuları kendinden soğutmalı ne de otoritesini elden bırakmalıdır. futbolcuların kendisine saygı duymasını sağlamalıdır.
- ve bence en önemlisi oyun okuma becerisi olmalı. her maç ezbere değişiklikler yapan hocalardan olmamalı. oyunu okuyup kadrosunu ve oyuncu değişikliklerini buna göre belirlemeli.
bu özelliklere sahip şüphesiz ki pek çok hoca vardır ama bunların başında bize gelmesi şu an için imkansız olsa da mircea lucescu geliyor. bu tarz güvenebilecek bir hoca geldikten sonra yapmamız gereken şey ise sabır. sanırım işin en zor kısmı da bu. ülke olarak fazlasıyla duygusal ve anlık tepkileri yüksek olduğumuz için pek sabır gösteremiyoruz. o sebeple inandığımız bir hoca ile yola çıkarsak bu tepkilerimizi törpülememiz şart bana göre.
bir de teknik direktörle birlikte kondüsyonerler ve sağlık ekibi de değişsin lütfen. daha sezonun 5. haftası sakatlıklarla boğuşan bir takım olup çıkıyoruz son yıllarda. buna da bir çözüm bulmak şart.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?