ilkokuldan kalan hatıralar

seanpaul
kantinde patatesli alma bahanesi ile orada bulunan ve daha önceden tespit edilmiş hatun kişilere abanmakta unutamadığımız anılardandır...
gitane
nöbetçilerin kantinimside (sadece simit ve gazoz satılan yer) çalıştıkları ve bir takım kendini bilenlerin simit susamları da satmak suretiyle kantine iyi kar sağladığı zamanları hatırlama süreci.
falcon
malum ozamanlar çok enteresan geçmektedir zaman , herşey şimdi şaka gibi gelmektedir , ama ozaman çok ciddi takılıyoruzdur , herşey standartlara uymak zorundadır ,
örneğin;
çöp kutusunun yanında herkes kalemtraşla kurşun kalem açarken yapılan sohbet ve çöpteki mandalina kabuklarından gelen koku anlatılamaz bişeydir .
bayan nihayet
ilkokul sıralarından akıllarda kalan,çoğu zaman yardıran anılardır.

hergün düzenlenen absürd anma töreni sırasın da;

müdür:geçenlerde uhrayna'ya gittim ohulları gezmeye,sınıflar da çöp kutusu yoh çiçek koymuşlar,biz koysak yirsiniz!
hepimiz yerlerdeyiz tabii.
ahh yavrum
boyutlarımdan dolayı hep en arka sıralarda oturduğum 5 koca senedir ve bir sürü aklıma gelmeyen komik anılar varken aklıma gelen ilk şey arkada yapılan muhabbetlere tepki olarak 'muhabbetiniz bol olsun' cümlesini kurmasıdır. 5. sınıftayken bu cümle 'saolun hocam' demiştim hoca camide tarzı bir cevap vermişti.

ayrıca tekrar dönmek istediğim o düşünmeden ve şuursuzca yaşadığım güzel yıllardır.
bayan nihayet
yılbaşı çekilişi denen bir olay vardı bizde,kimi çekersen ona hediye alırdın.
ayşe diye bir hatun vardı,hatun dediğime bakmayın hocam bildiğin mahmut abiydi ya,bıyıkları vardı mınısikym...
herneyse ben bu kadını çektim,buna hediye alacağım.
düşündüm taşındım gittim bakkaldan 250 bin'e permatik aldım.
çekiliş günü hediye paketi yapıp götürdüm,hatun sevindi,açtı baktı ağlayarak müdürün odasına gitti,ben tabii tırstım müdür çağırdı 10 dk. sonra beni ve aynen şu şekilde,yüzünde sikimsonik bir tavırla şöyle dedi;

-kızım sen malmısın,hayvanmısın?
şimdi gülüyorum filan ama o laf çok dokunmuştu bana...
fani madida
ilkokulda biraz agresiftim.[ybkz]swh[/ybkz] kendi sınıfımdaki arkadaşlarımla pek iyi geçinsek de diğer sınıftakilerle bol bol kavga ederdik.
boğazıma da pek düşündüm o zamanlar.[ybkz]swh[/ybkz]
bir gün bu iki büyük tutkum bir tenefüste kesişti. diğer sınıftan çocukların bizim sınıftan bir arkadaşı dövdüklerini gördüm, bir elimde simit diğer elimde gazoz hemen olay mahalline intikal ettim.
gazoz ve simidimi itinayla duvarın üstüne bırakıp kavgaya dahil oldum. bir zaman sonra lavuk bebelerden biri gazozumu düşürdü. kavgayı bırakıp hemen gazoza doğru koştum. ama neredeyse yarısı dökülmüştü. işte o gözümün döndüğü an oldu. çocuğun kafasının üstünden kalan bütün gazozu boşalttım. sonra ağlayarak müdüre gitti kendisi.
sonrası müdür odası, dayak falan işte.

(bkz: bu da böyle bir anımdır)
semt bizim aşk bizim
1. sınıfta iken sap sarı uzun saçlarım vardı. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]

annem her sabah özenle tarar yanlardan iki tane toplar beni okula yollardı. dikkat çeken güzelliğimin yanına saçlarımın da güzelliği eklenince büyük küçük bütün gözler ben de olurdu. [ybkz]swh[/ybkz]

yine böyle saçlarımın keçi kulağı gibi toplandığı bir gün teneffüste bahçeye çıkmak için merdivenlerden inerken 3. sınıfa giden bir delikanlı keçi kulaklarımdan "hehehehe saçlara bak. keeçiii keeeeçiii" diyerekten çekti. 1,2,3 derken canıma tak etti ve dönüp önlüğünden tuttuğum gibi aşağı çektim. merdivenlerde oldumuzdan pek çabuk dengesini kaybetti ve karşıdaki duvara gömdü kafasını. ben ise olay mahallini koşmak suretiyle hemen terk ettim.

ertesi gün sabah ilk derste öğretmenim içeri girdi ve beni yanına çağırdı. müdür bey çağırıyor gel bir gidelim dedi. paşa paşa gittim. içeri girdiğimde malum 3. sınıf öğrencisi delikanlımızı kafasında bandaj ve yanında anne babasıyla gördüm. müdür pek babacan bir şekilde "gel bakalım" dedi. uzun uzun baktıktan sonra -ben burda altıma etmek üzereyim tabi- "gidebilirsin sen" dedi. çocuğun anne babası "ama müdür bey" der gibi olunca da. "bi oğlunuza bakın bir de şu kıza. oğlunuzun yarısı kadar yok. ben olsam şikayet etmeye utanırdım siz utanmıyor musunuz?" dedi.

sonra öğretmenim beni elimden tuttu ve sınıfa geri götürdü. ne bir daha o çocuğu gördüm ne de bir başkasının kafasını yardım. -ama bu saçımı çekebilirsiniz anlamına gelmiyor tabi.-
huzur tribünde
1. sınıfta biraz huysuz, mızmız bi çocuktum. [ybkz]swh[/ybkz] öğretmen yerimi değiştirse annemi zorla okula getirip eski yerime geçerdim. bazı resimleri ablama [ybkz]swh[/ybkz] çizdirir, ben yapıyormuşum gibi zorla panoya astırırdım. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
leia
ilkokul 1. ve 2. sınıfı başka bir okulda okumuştum.hatta ve hatta kurdelayı bile sınıfta en son ben almıştım.biraz salaklık vardı.
3.sınıfta yeni geldiğim okulda öğretmen herkesi teker teker tahtaya kaldırıp 2 basamaklı sayılarda çarpma işlemiyle ilgili sorular soruyordu.sıra bendeydi.soruyu çözdüm ve beklemeye başladım.öğretmenimiz kontrol ediyordu birden kulağımı tuttu bak bakalım burayı yanlış yapmışsın dedi.kıpkırmızı olmuştum.fakat daha sonra dur bakıyım sanırım doğru yapmışsın ayyy canım afedersin diyerek öptü beni gözlerimde yaşlarla...
asla unutmadım.sonra matematikçi oldum.gittim buldum onu dövdüm.şaka lan şaka!
simsiyah
giydiğim siyah önlüğün bok gibi bişey olması. çocuğun içi karartılır mı lan simsiyah renkle. o dönem bebelerinin hayata olumlu bakamamasının ve hayata karşı başarısız olmasının sebebidir siyah önlük. siyah önlüğe olan nefretimdir ilkokul hatıram.

peşin edit: hiç kimse atlamasın negzelmiş işte siyah önlük beyaz yaka felan diye kalbini kırarım. o siyah beşiktaş siyahı değil zindan siyahı idi birde açık havada futbolcu üzerinde değil günde 6 saat bitli kafalı çirkin çocukların üzerinde. piihhh hiçte çekici değil:/
didemgcrli
Bir daha çocuk olamayacağımın verdiği hüzünle ve bol tebessümle hatırladığım anılar bütünü şöyle ki:

- daha 1.sınıfa yeni başlamış çocuklara ilk şarkı olarak "tren gelir hoş gelir" in öğretilmesi, hatta "ley ley lümü lümü ley" diye ciddi ciddi müzik defterine sözlerinin yazdırılması,
- yine bu zavallı 1. sınıf bebelerine; akça ve tombul bir kızın, eniştesinin eşgalini verdiği ve çeyizlerini anlattığı, manyak bi şarkının koreografisiyle birlikte öğretilmesi, [ybkz]swh[/ybkz]
- çim adam yapmak ( kuş yemi, ince kadın çorabı...oeeeh )
- alçı hazırlayıp çizgifilm kahramanlı kalıba dökmek,
- beslenme çantası çaldırmak,
- okulda çişini tutup evde bırakmak ( zamanlama hatası )
- serbest kıyafetle okula gelmek,
- sınıfta ilk okuyan çocuklardan biri olarak, sevgili öğretmenimin tabiriyle "kordaaaaale" takmaya hak kazanmak,
- aşıdan korkmama tribi,
- oratoryo'yu canlı ve heyecanlı bi şekilde okuyacam diye bağırmaktan basur olmak, devlet bahçeli stayla ses tonu sahibi olmak,
- andımızı okumaya çıkma karizması
konuşkankartal
ilkokul 2 de sınıfta mütemadiyen bir oyun oynanıyor, oyunun adı dans ve format şu:
önce erkek kavalyeler kızların ayağına gidiyor sırayla, seçtiği kızdan onunla dans etmesini istiyor, kız kabul ederse elini, etmezse ayağını uzatıyor.şahsım da sınıfın çalışkan öğrencisi olduğumdan ilk teklif edilenlerdenim ve hep çalışkan öğrencileri seçiyorum. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
ikinci aşamada bu sefer kızlar erkeklerin ayağına gidiyor ve reddedenler allahtan sadece ayağını uzatıyor. [ybkz]swh[/ybkz]
günlerden bir gün ortalıkta farklı bir hava var ve önce kızlar erkeklerin ayağına gidecek bu sefer ve ilk kız öğrenci benim.
ben de işimi sağlama almak için tembel bir öğrencinin ayağına gittim [ybkz]swh[/ybkz] ve o da ne...çocuk bana ayağını göstermez mi?!
ben yerin dibindeyim, ağladım ağlayacağım..ben seni yıldızlı pekiyilerimle döverim dercesine baktım çocuğa ama kuyruğu indirmedim ve hıh diyerek yerime geçtim..

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol