zeki demirkubuz

0 /
fırsatfakiri
---------------alıntı---------------
Onun filmlerinde hayata 1-0 yenik başlayan karakterler vardır hep. Bekir i hem ''Kader'' de hem de ''Masumiyet'' de görürüz ki Sevinmek için Sevmemiştir. Uğur da Alayına Gider ve Zagor un peşini bırakmaz. Kontraataklarla devam eden filmlerinde karakterler gol yesede devam eder. Masumiyet in sonunda işte bu yüzden filmi Beckett in şu sözüyle bitirir. ''Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil''. Zeki Demirkubuz filmlerinde Beşiktaş'ı anlatır zaten hep. Kapanmayan kapılardan tutun da açılmayan talihlere. Mutlu Son yoktur !
---------------alıntı---------------
simsiyah
beşiktaşımız hakkında son zamanlarda gördüğüm en güzel benzetmeyi yapmış beşiktaşlı yönetmen. "insancılız ulan"

---------------alıntı---------------
ELiF Batuman, film yönetmeni Zeki Demirkubuz’un Beşiktaş ile ilgili tespitlerine de şu şekilde yer veriyor;
“Beşiktaş dünyanın en sürreal takımıdır. Fenerbahçe ve Galatasaray, sadece kazanmayı umursarlar. Ancak, Beşiktaş esasında münasebetsizdir. Bu yüzden de aslında insancıldır.”
---------------alıntı---------------

http://www.haber1903.com/f16nin-ucundaki-kartal_3_49488
guti reyiz
--- spoiler ---

top

Çocukduk, top oynardık.yırtık,patlak,içine paçavra basılmış toplarla koşup dururduk tarlalarda.Çamurda,tozlu arazilerde,yaban otlu çimenliklerde...günün birinde bir top gelirdi mahalleye.siboblu,sarı güzel lastikten içliği olan.dışı boyasız parçalı meşin.makinayla dikilmiş,dikişleri güven veren bir top gelirdi mahallemize?lastikci el pompasıyla özenle sişirirdi topumuzu.hem överdi
,hem havasını basardı.basıldıkca pompa büyürdü top,yusyuvarlak olurdu.denerdi şöyle eliyle yerde zıplatarak. dimdik sekerdi top yukarıya doğru,sağa sola kaymam şut atanı aldatmam der gibi.sibob bağlanır,ülük meşinin altına gömülürken heyacan,umut ve sevinç son noktaya gelirdi.biraz sonra rıfkı?nın arazisine gidilecek,biraz sonra takımlar kurulacak,biraz sonra mahallede maç yapılacak?.ama o son anda hep biri çıkardı öne.Şöyle şişmanca,gözlüklü,kırmızı yanak,büzük dudaklı.hep bir memnuniyetsizlik yüzünde.bu çocuk hiç mutlu olmazdı.züccaciyeci vehbinin oğlu,azizmi,adnanmı bişeydi adı?bu çocuk bizi hep aşağılardı.yukarıdan bakardı, bıdı bıdı hep bişeyler mırıldanırdı.bu irice,güzel kazaklı,mahalledeki tek spor ayakkabılı çocuk topun sahibiydi ve fenerliydi?.
benim adım zekiydi,öbür kavruk arkadaşımın adı ahmet.ama o bize hep kara derdi.ahmedi arada bir affeder kaleye geçirirdi ama beni hiç sevmezdi,hiç affetmezdi.kara derdi,sen dışarıya?ne ahmet,ne öbür arkadaşlarım vehbinin oğluna hiç itiraz etmezdi.
takımlar yapılır,kaleler kurulur, oyun başlardı. o sarı içlikli,dışı boyasız makina dikişli top bir öbür kaleye uçardı bir ahmedin kalesine.yağmurda yağardı bazen,çocuklar yağmurda top oynardı.Çocuklar yağmurda mutlu,çocuklar yağmura hiç aldırış etmeden ıslanırken ben uzaktan onlara bakar hayaller kurardım.niko yu düşünürdüm,sanlıyı,vedatı düşünürdüm.ama en çok da kör tuğrulu.kör tuğrula hayrandım,hastaydım?cikletlerden çıkan fotoğraflarını kimse beğenmediğinden ben yerlerden toplardım?.
sonunda bir gün dayanamadım gözlüğü okulda yakaladım.bak gözlük dedim o topla bende oynayacağım,senin takımını istemiyorum zaten,zaten iyi oyuncuları seçiyorsun,gol yiyince değil diyorsun,atmadığın golleri yazıyorsun, bari karşı takımda oynıyayım,oynatmazsan topunu keserim dedim.nah kesersin dedi bana,iyi o zaman dedim.o gün bir bıçak aldım evden.kale arkasındaki yokuşa gidip bekledim.top auta ilk gittiğindede yakalayıp kestim.hemde ülüğünden,hemde bir daha tamir olmamacasına?
o günden sonra böyle çok top kestim.içim yana yana çok top patlattım.kırmızı yanaklı,büzük dudaklı çocukları çok ağlattım.Çokda dayak yedim ama,çok şikayetçi geldi kapımıza..''ben böyle böyle büyüdüm, oyuna böyle dahil oldum.böyle böyle karardım, böyle beşiktaşlı oldum? ''

--- spoiler ---
dingoc
"fenerbahçe ve galatasaray için hedef kazanmaktır, oysa beşiktaş farklıdır. münasebetsiz bir takımdır, daha insacıldır" sözleri ile ruhumu okşayan sanatçıdır.
forzanarchy
1964 doğumlu, fanatik beşiktaşlı sinema yönetmeni. cannes film festivalinde iki filmi birden gösterilmiş olan ilk türk yönetmendir aynı zamanda.
newcastle
beşiktaş aşkına dair kardeşiyle arasında geçen dialog şöyledir efem:

uzun süre hareket edemeden, bir tek kelime söyleyemeden, aklıma gelen bin bir kötü düşünceyle bekledim. ve sonunda kendimi toparlayıp usulca "cemil" diyebildim. cemil bir ölünün canlanışı gibi yavaşça kıpırdadı ve daldığı yerden sıyrılıp sessizlikte fısıldadı.

"efendim abi " rahatladım. "napıyorsun sen, uyumuyor musun?"

"yok abi..."

"oğlum noldu, korkutma beni, sabahın bu vaktinde ne düşünüyorsun?" cemil biraz bekledi ve seslendi "abi, feyyaz napıyordur şimdi?"

ayrıca şuradan da anlaşılabileceği üzere iyi de bir yazardır:

http://www.tribundergi.com/forum/viewtopic.php?f=18&t=21199#axzz1tEo65ShU
avcarlıçürük
beşiktaş'taki sorunların çözümü için, tribüne büyük iş düştüğü görüşündedir. hatta bu sorunun ancak tribünde çözülebileceğini iddia ediyor.

---------------alıntı---------------
Beşiktaş'ın sorunlarının çözümü kongrede değil Beşiktaş tribünlerindedir. Tribünler bir şey yaparsa çözülür, yapmazsa çözülmez. şeref bey tek başına bütün bunları yaptıysa bunu yüzlerce insan da yapabilir. Yıldırım Demirören döneminde 8 senedir her şey gözümüzün önünde oldu bitti. Biz hep geleceğe değil umut ettiğimize inandık ve bu hale geldik.
---------------alıntı---------------

bir de üç büyükler söylemiyle ilgili bir tespiti vardır ki, "hay ağzın bal yesin" dedirtmiştir:

---------------alıntı---------------
3 Büyük olduğuna inanmıyorum. Beşiktaş sadece şunun için vardır; G.Saray ve F.Bahçe'ye bir şey yapılamadığından Beşiktaş her zaman tokatlanmıştır. Bakın biz 3 büyüğü tokatladık diye diğer takımların üzerinde otorite kurarlar. Türk futbolunda otorite Beşiktaş üzerinden kurulur. Yıldırım Demirören TFF başkanı olduğunda F.Bahçe ve G.Saraylı arkadaşlarıma dedim ki hiç korkmayın, size yaranmak için sürekli bizi tokatlayacak. Nitekim ilk maçlarda bunu görmeye başladık.
---------------alıntı---------------
dingoc
---------------alıntı---------------
Bugün baktığım zaman inanın Beşiktaş dışında bir sürü şey artık bana ülkede boş gelmeye başladı. çünkü insan biraz da böyle. insanın yüksek bulduğu, değer verdiği, akıldışı bile olsa bir şeyler olmalı. öbür türlü hayatı yaşarken zorlanmaya başlıyoruz. O yüzden bunu korumak adına, bunu bir yazıya dökerken Beşiktaşlı kimliğini ön plana çıkarmamaya da özellikle dikkat ediyorum. Duygusuyla istediği kadar bilinsin, bir taraftar gibi istediğim kadar algılanayım hatta holigan olarak bile algılanmaya hazırım ama "Beşiktaşlı adam" diye, hani piyasada bir sürü böyle Beşiktaşlı, ortalıkta Beşiktaş üzerinden prim yapmaya çalışan adam var ya, onlar gibi olmamak için de özen gösteriyorum.
---------------alıntı---------------
forzaquila
söyledikleriyle umut veren büyük adam.işte halkın takımını içi boşaltılmış bir kavram olmaktan çıkartıp gerçek anlamıyla yaşar hale getirmek için atacağımız adımlarda kendisi gibi kişilere ihtiyaç vardır.ve işte aynı sebepten dolayı kendisi ölülerin kongre üyesi olduğu bir kongreyi dönüştürmek için o kongreye üye olmalıdır.
pomfrit
tüm filmleri koleksiyon yapılası, ayrıca da beşiktaşlı olması sebebiyle gururlanmama sebep olan (ben niye gururlanıyorsam artık), “asi ruh” belgeselinde aktardığı hikayeyle bir kez daha tebessümlere boğan, kendimce naçizane, üstadlar listeme dahil olan çok beğendiğim yönetmen, mükemmel insan.

kendisiyle ilgili şöyle de bir anım var. 28.uluslararası istanbul film festivali sırasında filmden filme koşuşturulurken soluklanmak maksadıyla o sıralarda bir diziye başlamış arkadaşla beraber cihangirde firuzağa çay bahçesine oturulmuştur. mal gibi etraf seyredilip festival kitapçığı karıştırılırken arkadaşıma biri, ismi ile hitap eder ve bir sohbete başlarlar. masamıza gelip arkadaşın oyunculuğu hakkında güzel şeyler fısıldayan zat-ı muhterem zeki demirkubuz’dan başkası değildir. şaşkınlıktan kitapçığı yiyecek konuma gelen bense kendisine bir “merhaba” bile diyememenin hüznünü hala yaşamaktayım.
avcarlıçürük
---------------alıntı---------------
Fener zaten yenerdi ayrı konu ama o kadar şey oldu, hakem [ybkz]swh[/ybkz] maçın [ybkz]swh[/ybkz] amına koydu kimseden ses çıkmıyor. Biz gerçekten bitmişiz.
---------------alıntı---------------
artin
"yönetimden iki şey bekliyorum" diye kartalbakışına açıklama yapan beşiktaşlı:

"ben bu yönetimden iki şey bekliyorum. bir tanesi 2003-2004 sezonunun soruşturulması, ikincisi de bu 8 senelik yıldırım demirören raporunun sorgulanıp, profesyonel bir şekilde evrakları incelenerek, faturaları incelenerek, ne oldu ne bitti diye düzgün bir rapor çıkarılmasından yanayım. bunun dışında da saçma sapan birşey yapılmaması konusunda yönetimden başka hiçbir beklentim yoktu." - diyen kişi
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol