biri 35 yaşındadır diğeri 29. biri 8 sene boyunca yakaladığı istatistiklerle ağızları açık bırakır, biri canı isterse 3 senede 1 maç kazandırır. biri taraftarın sevgilisidir, diğeri taraftarı ikiye böler.
ve esas belirtmek istediğim nokta; biri bedavadan para almaz, profesyonellik masalına prim vermeden kadro dışı kalınca sözleşmesini fesh eder. diğeri bana ne aga ben aldığım paraya bakarım. ehehe ehehe sike sike vereceksiniz o parayı bana der.
biri 35 yaşında bile, başka bir takıma gittiğinde oynayacağına inanarak; istemiyorsanız giderim der.
diğeri 29 yaşında sözüm ona dünya yıldızı olmasına rağmen, gidecek takım bulamadığından düz koşu yaparak ömrünü geçirir
peşin edit;bu asla ve asla bir alex güzellemesi değildir.
tekrar edit; bu yazı alexe övgü değildir a dostlar. hemen yukarıda belirtilmişti ya, bir kere daha yazıyorum bak
alex de souza ve quaresma arasındaki farklar
alex, nutelladır
quarejma, katkı maddesi kullanılmış bir değil iki değil üç değil dört değil tam beş bal deresi.
kızmak gücenmek yok, quarejma önce adam olmayı öğrensin, futbol mesleği ise mesleğinden başka bir şey düşünmesin ayrıca bu söylem feda demiyor diye gelen bir eleştiri değil, oynadığı zamanlardan çok oynamak istemediği zamanların olması sebebiyledir. alex tüm tribünler yuh çekerken 3 sene önce golünü atmış ve attığı gole sevinmeyerek taraftarlarına gerekli cevabı profesyonelliği ile verirken, quarejma taraftarla tartışmaya girip al formayı sen oyna diyebilecek kadar küstahtır.
quarejma, katkı maddesi kullanılmış bir değil iki değil üç değil dört değil tam beş bal deresi.
kızmak gücenmek yok, quarejma önce adam olmayı öğrensin, futbol mesleği ise mesleğinden başka bir şey düşünmesin ayrıca bu söylem feda demiyor diye gelen bir eleştiri değil, oynadığı zamanlardan çok oynamak istemediği zamanların olması sebebiyledir. alex tüm tribünler yuh çekerken 3 sene önce golünü atmış ve attığı gole sevinmeyerek taraftarlarına gerekli cevabı profesyonelliği ile verirken, quarejma taraftarla tartışmaya girip al formayı sen oyna diyebilecek kadar küstahtır.
birisi beşiktaş'ın diğeri fenerbahçe'nin formasını giymiştir.
fark bu fekat kör ölünce gözlerinin aldığı renk misali bizim taraftarımızda da anlaşılamayan bir alex hayranlığı ortaya çıkmıştır. adam iyi topçudur centilmendir bilmem ne sikimdir adamı başımıza şah yaptınız. böylece hala beşiktaşın futbolcusu olan bir adamın ağzına sıçtınız sonrada taraftarı ikiye bölen quaresma oluyor dediniz. burada olayları en başından beri hatırlamayıp sadece düz koşu yapıyo yeaa feda da demiyor hemen vuralım ölsün dersek o çok beceriksiz beşiktaş yönetiminden farkınız kalmaz a dostlar. siktiredin quaresma göte girmiş artık. adam 8 yılın ardından yapmış sözleşme feshini koca 8 yıl ekmeğini yediği kulübe tazminatsız baybay demek mi erdem yoksa sadece 8 ay oynadığı takımda alması gereken alacakları ve tazminatı almayan guti'nin yaptığı mı erdemdir. keşke alexi övdüğümüz kadar gutiyide övseydik yada övmeyelim kimseyide quaresmayıda yermeseydik.
şimdi klavyeyi yavaşça yere bırakıyorum dur lan dur bu klavye monitörle birleşik, laptop bu o zaman ben kendimi geri çekiyorum yavaşça gözlerinizden öperek
ayrıca yazacak yer bulamadım iliştirmesi; tek maçlık göğüs reklamı nedir lan erkekler cumhurbaşkanlığı kupa maçındaki!
fark bu fekat kör ölünce gözlerinin aldığı renk misali bizim taraftarımızda da anlaşılamayan bir alex hayranlığı ortaya çıkmıştır. adam iyi topçudur centilmendir bilmem ne sikimdir adamı başımıza şah yaptınız. böylece hala beşiktaşın futbolcusu olan bir adamın ağzına sıçtınız sonrada taraftarı ikiye bölen quaresma oluyor dediniz. burada olayları en başından beri hatırlamayıp sadece düz koşu yapıyo yeaa feda da demiyor hemen vuralım ölsün dersek o çok beceriksiz beşiktaş yönetiminden farkınız kalmaz a dostlar. siktiredin quaresma göte girmiş artık. adam 8 yılın ardından yapmış sözleşme feshini koca 8 yıl ekmeğini yediği kulübe tazminatsız baybay demek mi erdem yoksa sadece 8 ay oynadığı takımda alması gereken alacakları ve tazminatı almayan guti'nin yaptığı mı erdemdir. keşke alexi övdüğümüz kadar gutiyide övseydik yada övmeyelim kimseyide quaresmayıda yermeseydik.
şimdi klavyeyi yavaşça yere bırakıyorum dur lan dur bu klavye monitörle birleşik, laptop bu o zaman ben kendimi geri çekiyorum yavaşça gözlerinizden öperek
ayrıca yazacak yer bulamadım iliştirmesi; tek maçlık göğüs reklamı nedir lan erkekler cumhurbaşkanlığı kupa maçındaki!
alex en berbat oynadığı dönemde bile taraftarı tarafından kuyruğuna teneke bağlayıp yollanmamıştır. gayet kararında tepkiler görmüş, sonra da kendini toparlayacak süreyi bulduğu için kendini toparlamıştır. yarak kürek türk spor medyasının gazına gelip 2 ayda adam gönderen beşiktaş taraftarının karşılaştırma yapmaya hakkı olan son şeylerden biri budur. ben alex'in 2 sene top oynamayıp sonraki sene esip gürlediğini bilirim bu 8 senede... sen hala bık bık bık...
alex hocasına twitter üzerinden laf soktu,quaresma ise hocasının üstüne yürüdü,küfürler,yumruklar savurdu.alex takımını onlarca maç ipten almıştır,quaresmanın beşiktaşı ipten aldığı maç sayısı bir elin parmaklarını geçmez.her ne kadar alexin oynadığı takımdan nefret etsem de alex en azından kişiliği ile takdir kazanmayı başarmış birisi.quaresma ise beşiktaşa ilk geldiğinde mutluluktan ağlayacak kadar kendisini seven taraftarların nefretini kazanmayı başarmış biri.çok afedersiniz ama alex kendine oynayabileceği bir takım bulabilir ama quaresma kendini kabul edebilecek hocayıda takımıda biraz zor bulur.
türkiye süper liginde top oynamışlıkları ve baba[ybkz]swh[/ybkz] olmaları dışındaki her şey.
birinin portekizli, diğerinin brezilyalı olmasıdır. [ybkz]swh[/ybkz]
alex de souza; fenerbahçe'nin kurumsal kimlik kazandığı dönemde elde ettiği en değerli futbolculardan biridir efendim. karakteri olsun, kişiliği olsun, hal, hareket ve tavırları olsun saygı duyulmayı fazlasıyla hak eder. takımının 10 numara mevkiisindeki görevini de yapması gerektiği şekilde yerine getirmiş bir futbol emekçisidir ve her ay başında da alması gereken parayı tıkır tıkır almıştır. profesyonel bir futbolcudur ve işinin gereğini yerine getirmiştir.
ricardo quaresma ise bir türlü kurumsal kimliğe kavuşamayan beşiktaşımıza gelen değerli futbolculardan biridir efendim. karakteri olsun, kişiliği olsun, hal hareket ve tavırları olsun saygı duyulmayı fazlasıyla hak eder. az biraz hırçınlığı vardır. birazcık da kaprislidir ama ayarı iyi verdiğiniz zaman alexten daha faydalı olabilecek olan bir futbolcudur. oynaması gereken mevkiide oynadığını söyleyemem ancak kendisine verilen görevleri elinden geldiğince yerine getirmeye çalışmış bir futbol emekçisidir. faydalı olmadı denilen sezonda takım arkadaşlarıyla birlikte düzenli olarak maaşlarını alamadıklarını hepimiz gayet iyi bilmekteyiz ve hiç kimse kusura bakmasın hiç biriniz para pul almadan bir aydan fazla verimli çalışamaz.
yine aynı şekilde 2010 - 2011 ve 2011-2012 sezonlarında fenerbahçe takımının kadrosuna bir göz atalım efendim; madem ki iki futbolcuyu kıyaslıyoruz her şeyini kıyaslamamız lazım, değil mi?
2010 - 2011 sezonunu +50 averaj ve 82 puanla 1. sırada bitiren fenerbahçe'de oynayan alex sezonu 38 maçta 28 gol atarak kapatmış ve 3 sarı kart görmüştür.
aynı sezonda fenerbahçe takımında alex'le beraber en çok forma giyen 10 oyuncu ise aşağıdaki gibidir;
mehmet topuz (36 maç, 1 gol),
volkan demirel (35 maç),
cristian baroni (34 maç, 0 gol),
joseph yobo (32 maç, 0 gol),
mamadou niang (32 maç, 15 gol),
diego lugano (31 maç, 9 gol),
semih şentürk (31 maç, 14 gol),
andre santos (31 maç, 5 gol),
gökhan gönül (30 maç, 3 gol),
emre belözoğlu (30 maç, 5 gol)
aynı sezon cristoph daum gönderilerek yerine aykut kocaman getirildi. kadroda bazı değişiklikler olsa da geçmiş yıllardan gelen iskelet üzerinde çok fazla oynama yapılmadı. oyun sistemi alex üzerine kurulu olmaya devam etti ancak alex'le beraber sahaya çıkan oyuncuların da istatistikleri oldukça iyiydi. oturmuş bir takım vardı ve alex'e yalnızca kendisine verilen görevi yapmak düşüyordu, fazlası değil.
aynı sezonu +17 averaj ve 54 puanla 5. sırada bitiren beşiktaşımızda ise fabian ernst 46 maçta 4 gol ve 4 sarı kart ile en istikrarlı oyuncumuz konumunda idi. alex'e göre daha fazla maçta oynamış, daha dirençli bir oyun ortaya koymuştu ancak genlerinde yer alan defansif özellikleri onun hücuma olan katkısını sınırlamıştı. şimdi alex ile kıyasladığımız ricardo quaresma ise aynı sezonu 40 maçta 11 gol, 14 sarı, 1 kırmızı kart ve hesabını bu gün bile yapamadığımız sayısız tekme izi ile kapatmıştı.
bu iki oyuncu dışında beşiktaşımızın aynı sezon en istikrarlı 10 ismi ise şu şekilde;
roberto hilbert (45 maç, 3 gol, 9 sarı kart),
ibrahim toraman (45 maç, 3 gol, 9 sarı, 1 kırmızı kart),
bobo (41 maç, 16 gol, 1 sarı kart),
necip uysal (41 maç, 2 gol, 9 sarı, 2 kırmızı kart),
ismail köybaşı (37 maç, 1 gol, 6 sarı kart),
guti hernandez (37 maç, 11 gol, 5 sarı, 1 kırmızı kart),
mert nobre (35 maç, 9 gol, 4 sarı kart),
mehmet aurelio (35 maç, 2 gol, 2 sarı, 1 kırmızı kart),
rodrigo tabata (27 maç, 0 gol, 2 sarı, 1 kırmızı kart),
ekrem dağ (25 maç, 3 gol, 5 sarı, 1 kırmızı kart),
ayrıca büyük umutlarla transfer edilen;
nihat kahveci (21 maç, 4 gol, 1 sarı kart),
manuel fernandes (20 maç, 3 gol, 1 sarı kart),
simao sarbrosa (20 maç, 8 gol, 4 sarı kart),
hugo almeida (20 maç, 8 gol, 1 sarı kart) istatistikleri ile oynamışlardır.
sezon boyunca 24 maçta cenk gönen, 19 maçta hakan arıkan, 16 maçta ise rüştü reçber kalemizi korumuştur.
bernd schuster ile sezona başlayan beşiktaşımız ofansif bir futbol oynamayı tercih etmiştir. ancak mustafa denizli'nin defansif beşiktaşının izleri etkisini göstermiş, hücum ve savunma hatları arasında büyük boşluklar olmuştur. çok gol atan ve çok gol yiyen bir beşiktaş seyredilmiştir. schuster bu boşlukları dolduracak futbolcuların listesini yönetime vermiş ve devre arasında takıma katılmalarını talep etmiştir. listede kimler var kimler yok bilemeyiz ama devre arasında takıma fernandes, almeida ve simao katılmıştır.
geçen sezonun defans yaparak başarılı olan beşiktaşında iskelet belden yukarı tamamen değişmiştir ancak buna rağmen pek de fena olmayan sonuçlar alınmıştır. çok gol atan ve çok gol yiyen bir takım olan beşiktaşta sezon arasında yaşanan gelişmelerden ötürü schuster ile sözleşme feshedilmiş yerine tayfur havutçu getirilmiştir.
özetle; 2010 - 2011 sezonunda istikrarlı bir görüntü çizen ve iskelet kadrosunu oturtmuş bir fenerbahçe, o iskeletin en ortasına yerleştirilmiş bir alex ile istikrarsız ve takım iskeletinde baştan aşağı değişime giden, değişmeye çalışan bir beşiktaş ve söz konusu iskelette doğru yeri bulmaya çalışan bir quaresma'dır kıyaslanan.
üstelik söz konusu sezonda hakemlerin, basın kuruluşlarının, rakip takım futbolcularının her ki futbolcuya nasıl davrandıklarını da gayet iyi biliyoruz hepimiz. ödemeler kısmına girmedim daha.
gelelim 2011 - 2012 sezonuna.
2011 - 2012 sezonunda 34 maçta 27 puan ve 68 averajla 2. sıradan normal ligi, 6 maç, 5 averaj ve 47 puan ile de şampiyonluk grubunu 2. sırada bitiren fenerbahçede oynayan alex ile 34 maçta 11 averaj ve 55 puanla 4. sıradan normal ligi ve 6 maç, -3 averaj ve 33 puanla şamypiyonluk grubunu bitiren beşiktaşta oynayan quarema'yı kıyaslayacağız bu kez.
bu sefer önce beşiktaş ve quaresma ile başlayalım kıyaslamaya.
2011 - 2012 sezonunda beşiktaş'ta en çok maça çıkan futbolcu 41 maçta 4 gol ile egemen korkmaz oluveriyor. aynı sezonu ricardo quaresma 25 maçta 7 gol atarak kapatıyor.
aynı sezon beşiktaşın bu iki oyuncu haricinde en istikrarlı isimleri ise şu şekilde;
veli kavlak (36 maç, 2 gol)
mustafa pektemek (36 maç, 9 gol)
ismail köybaşı (35 maç, 0 gol)
tomas sivok (34 maç, 5 gol)
fabian ernst (34 maç, 2 gol)
manuel fernandes (32 maç, 7 gol)
simao sabrosa (32 maç, 2 gol)
hugo almeida (29 maç, 13 gol)
cenk gönen (29 maç, 0 gol)
ekrem dağ (27 maç, 0 gol)
filip holosko (27 maç, 3 gol)
edu (26 maç, 5 gol)
roberto hilbert (25 maç, 2 gol)
ibrahim toraman (21 maç, 1 gol)
necip uysal (20 maç, 0 gol)
geçen sezonun beşiktaş'ı ile arada dağlar kadar fark var. pek çok olumsuzluk söz konusu. teknik direktör şike davası sebebi ile içeride ve takımın başında emanetçi sıfatı ile adam gibi bir adam bir garip carlos carvalhal var. futbolcular bu adamı pek ciddiye almıyor, nasılsa emanetçi ya... gerçi adamlar da haklı biraz paralarını da doğru dürüst alamıyorlar ve yarın ne olacakları meçhul. beşiktaş yönetimi ise kriz yönetimi konusunda pek becerikli değildir, bilirsiniz. yine de tüm bu olumsuzluklara rağmen ricardo quaresma geçen senekine benzer seviyede bir performans ortaya koyuyor. ayrıca takım ligde, kupada ve avrupada mücadele ediyor. kısacası her şey üst üste geliyor ama takımın durumu o dönemin şartlarına göre gayet iyi. hakem hatalarının olmadığı ortamlarda oldukça başarılı sonuçlar alabiliyor takım.
yine aynı sezonun fenerbahçesine bakalım.
2011 - 2012 sezonunda fenerbahçe'de 43 maçta 10 gol istatistiği ile oynayan cristian en istikrarlı futbolcu oluyor. alex ise sezonu 36 maçta 17 gol ile kapatıyor.
bu iki oyuncu haricinde ise fenerbahçe'nin en istikrarlı oyuncuları ise
reto ziegler (42 maç, 1 gol)
joseph yobo (42 maç, 1 gol)
volkan demirel (39 maç, 0 gol)
henri bienvenü (39 maç, 12 gol)
mehmet topuz (37 maç, 3 gol)
miroslav stoch (37 maç, 12 gol)
caner erkin (36 maç, 4 gol)
gökhan gönül (32 maç, 1 gol)
selçuk şahin (30 maç, 1 gol)
emre belözoğlu (29 maç, 6 gol)
bekir irtegün (26 maç, 0 gol)
semih şentürk (25 maç, 3 gol) istatistikleri ile oynuyorlar.
aykut kocaman takımın başında kalmaya devam ediyor ve kendi sistemini doğru veya yanlış bir şekilde yavaş yavaş empoze etmeye çalışıyor takıma. alex'i daha az maçta oynatıp alex üzerine kurulu olan yapıyı değiştirmeye çalışıyor.
futbolculardan önce her iki takımı kıyaslar isek fenerbahçe daha şanslı bir sezon geçiriyor beşiktaş'a nazaran. teknik direktör ve sistem değişiklikleri yaşamadıkları için transfer olarak giden(!) [ybkz]swh[/ybkz] futbolcularının yerini bir şekilde dolduruyorlar. ancak beşiktaş bu konuda pek şanslı sayılmıyor.
şimdi bir de şöyle bir şey var; alex'in bu istatistikleri yapmasına yardımcı olan oyuncular ile quaresma'nın istatistiklerine yardımcı olan oyuncuların farklılıklarına;
bir kere ricardo quaresma, manuel fernandes, guti hernandez, simao sabrosa dörtlüsünün beslediği hugo almeida'lı ofans hattı türkiye'nin en iyi ofans hattıdır. avrupa'da da adından sıkça söz ettirir ve bol miktarda gol izletir. buna da çıkıp hiç kimse itiraz edemez. yabancı oyuncu kısıtlamaları sebebi ile aynı anda bu dört oyuncuyu beşiktaş'ta oynatmak hem kolay değildir hem de doğru değildir çünkü savunma hattında bu ayarda kaliteli yerli oyuncumuz maalesef yok. yine de ricardo quaresma, simao sabrosa, manuel fernandes üçlüsü gol atmaktan çok attırmaya yönelik bir üçlüdür ve hugo almeida'nın indirdiği topları gole çevirecek kaliteli bir son vuruşçu ile mükemmel bir dörtlü oluşturacaktır. bu bağlamda ise mustafa pektemek takıma dahil edilmiş ancak beşiktaş'ın oyun sistemi ve sakatlıklar bir türlü çift forvet ile sahaya çıkmamıza müsaade etmemiştir.
bir de fabian ernst ve necip uysal ikilisi var ki değinmeden edemeyeceğim; defansif yönleri müthiş derecede kuvvetli olan oyunculardır her ikisi de. bu gün bile süper ligde mücadele eden her takımda ilk 11'e banko girebilecek kapasitedirler ancak hücum oyunu oynayan takımlarda ancak rotasyon oyuncusu olabilirler bir süre. o da hücuma dayalı oyun sistemi yerleşene ve hücuma yönelik oynayan oyuncular gelene kadar geçecek süreç boyunca olacaktır. trabzonspor'un neredeyse tüm orta sahasını transfer eden galatasaray'ın fabian ernst için bir hamle yapmamasının da tek sebebi budur kanımca, yoksa o fiyata bir ernst kaçmazdı. konumuza dönecek olur isek; ricardo quaresma, manuel fernandes, simao sabrosa, guti hernandez ve hugo almeida'nın beklenen patlamayı gerçekleştirememelerinin en büyük sebeplerinden biri de bu iki oyuncudur kanımca. hiç kimse kusura bakmasın ama hücuma yönelik kaliteli bir orta saha oyuncusu daha olsaydı beşiktaşta ve orta sahanın ortası manuel fernandes ile ona bırakılsa idi beşiktaş hiç kuşkusuz avrupa'nın en iyi hücum hatlarından birine sahip olarak anılırdı. olcay şahan, selçuk inan, adını beşiktaş ile bir araya getirmekten bile utandığım emre belözoğlu, veli kavlak, oğuzhan özyakup gibi isimler düşünülebilirdi burada.
özetle ricardo quaresma'nın beşiktaşta beklenen patlamayı yapamamasının sebeplerinden biri de birbirleriyle pek de uyumlu olmayan oyunculardan kurulu bir kadro olduğunu söylemekte zorluk çekmeyiz. buna karşılık fenerbahçe de alex, emre belözoğlu, stoch, yobo, mehmet topal, meireles, baroni gibi oyuncularla sürekli olarak desteklendi ve yalnızca mevkisinin gerektirdiği işi yaptı.
üstelik quaresma'nın doğru kadro seçimleri ile portekiz milli takımında yaptıkları ortada. bu adamlar milli takımda top oynuyorlar da beşiktaş'a gelince mi dökülüyorlar yahu?
pek çok tepki alacağımın farkındayım efendim. hatta söylediğim bazı şeylere kimileriniz çok kızacaklar ancak doğru olan neyse onu söylemeyi borç bilirim.
madem ki sistemsiz beşiktaş ile sistemli fenerbahçe de futbol oynayan sol açık quaresma ile forvet arkası alex'in kıyaslaması yapılıyor; olabilecek en doğru kıyaslamayı yapmak boynumuzun borcudur.
saygı ve sevgilerimle.
ricardo quaresma ise bir türlü kurumsal kimliğe kavuşamayan beşiktaşımıza gelen değerli futbolculardan biridir efendim. karakteri olsun, kişiliği olsun, hal hareket ve tavırları olsun saygı duyulmayı fazlasıyla hak eder. az biraz hırçınlığı vardır. birazcık da kaprislidir ama ayarı iyi verdiğiniz zaman alexten daha faydalı olabilecek olan bir futbolcudur. oynaması gereken mevkiide oynadığını söyleyemem ancak kendisine verilen görevleri elinden geldiğince yerine getirmeye çalışmış bir futbol emekçisidir. faydalı olmadı denilen sezonda takım arkadaşlarıyla birlikte düzenli olarak maaşlarını alamadıklarını hepimiz gayet iyi bilmekteyiz ve hiç kimse kusura bakmasın hiç biriniz para pul almadan bir aydan fazla verimli çalışamaz.
yine aynı şekilde 2010 - 2011 ve 2011-2012 sezonlarında fenerbahçe takımının kadrosuna bir göz atalım efendim; madem ki iki futbolcuyu kıyaslıyoruz her şeyini kıyaslamamız lazım, değil mi?
2010 - 2011 sezonunu +50 averaj ve 82 puanla 1. sırada bitiren fenerbahçe'de oynayan alex sezonu 38 maçta 28 gol atarak kapatmış ve 3 sarı kart görmüştür.
aynı sezonda fenerbahçe takımında alex'le beraber en çok forma giyen 10 oyuncu ise aşağıdaki gibidir;
mehmet topuz (36 maç, 1 gol),
volkan demirel (35 maç),
cristian baroni (34 maç, 0 gol),
joseph yobo (32 maç, 0 gol),
mamadou niang (32 maç, 15 gol),
diego lugano (31 maç, 9 gol),
semih şentürk (31 maç, 14 gol),
andre santos (31 maç, 5 gol),
gökhan gönül (30 maç, 3 gol),
emre belözoğlu (30 maç, 5 gol)
aynı sezon cristoph daum gönderilerek yerine aykut kocaman getirildi. kadroda bazı değişiklikler olsa da geçmiş yıllardan gelen iskelet üzerinde çok fazla oynama yapılmadı. oyun sistemi alex üzerine kurulu olmaya devam etti ancak alex'le beraber sahaya çıkan oyuncuların da istatistikleri oldukça iyiydi. oturmuş bir takım vardı ve alex'e yalnızca kendisine verilen görevi yapmak düşüyordu, fazlası değil.
aynı sezonu +17 averaj ve 54 puanla 5. sırada bitiren beşiktaşımızda ise fabian ernst 46 maçta 4 gol ve 4 sarı kart ile en istikrarlı oyuncumuz konumunda idi. alex'e göre daha fazla maçta oynamış, daha dirençli bir oyun ortaya koymuştu ancak genlerinde yer alan defansif özellikleri onun hücuma olan katkısını sınırlamıştı. şimdi alex ile kıyasladığımız ricardo quaresma ise aynı sezonu 40 maçta 11 gol, 14 sarı, 1 kırmızı kart ve hesabını bu gün bile yapamadığımız sayısız tekme izi ile kapatmıştı.
bu iki oyuncu dışında beşiktaşımızın aynı sezon en istikrarlı 10 ismi ise şu şekilde;
roberto hilbert (45 maç, 3 gol, 9 sarı kart),
ibrahim toraman (45 maç, 3 gol, 9 sarı, 1 kırmızı kart),
bobo (41 maç, 16 gol, 1 sarı kart),
necip uysal (41 maç, 2 gol, 9 sarı, 2 kırmızı kart),
ismail köybaşı (37 maç, 1 gol, 6 sarı kart),
guti hernandez (37 maç, 11 gol, 5 sarı, 1 kırmızı kart),
mert nobre (35 maç, 9 gol, 4 sarı kart),
mehmet aurelio (35 maç, 2 gol, 2 sarı, 1 kırmızı kart),
rodrigo tabata (27 maç, 0 gol, 2 sarı, 1 kırmızı kart),
ekrem dağ (25 maç, 3 gol, 5 sarı, 1 kırmızı kart),
ayrıca büyük umutlarla transfer edilen;
nihat kahveci (21 maç, 4 gol, 1 sarı kart),
manuel fernandes (20 maç, 3 gol, 1 sarı kart),
simao sarbrosa (20 maç, 8 gol, 4 sarı kart),
hugo almeida (20 maç, 8 gol, 1 sarı kart) istatistikleri ile oynamışlardır.
sezon boyunca 24 maçta cenk gönen, 19 maçta hakan arıkan, 16 maçta ise rüştü reçber kalemizi korumuştur.
bernd schuster ile sezona başlayan beşiktaşımız ofansif bir futbol oynamayı tercih etmiştir. ancak mustafa denizli'nin defansif beşiktaşının izleri etkisini göstermiş, hücum ve savunma hatları arasında büyük boşluklar olmuştur. çok gol atan ve çok gol yiyen bir beşiktaş seyredilmiştir. schuster bu boşlukları dolduracak futbolcuların listesini yönetime vermiş ve devre arasında takıma katılmalarını talep etmiştir. listede kimler var kimler yok bilemeyiz ama devre arasında takıma fernandes, almeida ve simao katılmıştır.
geçen sezonun defans yaparak başarılı olan beşiktaşında iskelet belden yukarı tamamen değişmiştir ancak buna rağmen pek de fena olmayan sonuçlar alınmıştır. çok gol atan ve çok gol yiyen bir takım olan beşiktaşta sezon arasında yaşanan gelişmelerden ötürü schuster ile sözleşme feshedilmiş yerine tayfur havutçu getirilmiştir.
özetle; 2010 - 2011 sezonunda istikrarlı bir görüntü çizen ve iskelet kadrosunu oturtmuş bir fenerbahçe, o iskeletin en ortasına yerleştirilmiş bir alex ile istikrarsız ve takım iskeletinde baştan aşağı değişime giden, değişmeye çalışan bir beşiktaş ve söz konusu iskelette doğru yeri bulmaya çalışan bir quaresma'dır kıyaslanan.
üstelik söz konusu sezonda hakemlerin, basın kuruluşlarının, rakip takım futbolcularının her ki futbolcuya nasıl davrandıklarını da gayet iyi biliyoruz hepimiz. ödemeler kısmına girmedim daha.
gelelim 2011 - 2012 sezonuna.
2011 - 2012 sezonunda 34 maçta 27 puan ve 68 averajla 2. sıradan normal ligi, 6 maç, 5 averaj ve 47 puan ile de şampiyonluk grubunu 2. sırada bitiren fenerbahçede oynayan alex ile 34 maçta 11 averaj ve 55 puanla 4. sıradan normal ligi ve 6 maç, -3 averaj ve 33 puanla şamypiyonluk grubunu bitiren beşiktaşta oynayan quarema'yı kıyaslayacağız bu kez.
bu sefer önce beşiktaş ve quaresma ile başlayalım kıyaslamaya.
2011 - 2012 sezonunda beşiktaş'ta en çok maça çıkan futbolcu 41 maçta 4 gol ile egemen korkmaz oluveriyor. aynı sezonu ricardo quaresma 25 maçta 7 gol atarak kapatıyor.
aynı sezon beşiktaşın bu iki oyuncu haricinde en istikrarlı isimleri ise şu şekilde;
veli kavlak (36 maç, 2 gol)
mustafa pektemek (36 maç, 9 gol)
ismail köybaşı (35 maç, 0 gol)
tomas sivok (34 maç, 5 gol)
fabian ernst (34 maç, 2 gol)
manuel fernandes (32 maç, 7 gol)
simao sabrosa (32 maç, 2 gol)
hugo almeida (29 maç, 13 gol)
cenk gönen (29 maç, 0 gol)
ekrem dağ (27 maç, 0 gol)
filip holosko (27 maç, 3 gol)
edu (26 maç, 5 gol)
roberto hilbert (25 maç, 2 gol)
ibrahim toraman (21 maç, 1 gol)
necip uysal (20 maç, 0 gol)
geçen sezonun beşiktaş'ı ile arada dağlar kadar fark var. pek çok olumsuzluk söz konusu. teknik direktör şike davası sebebi ile içeride ve takımın başında emanetçi sıfatı ile adam gibi bir adam bir garip carlos carvalhal var. futbolcular bu adamı pek ciddiye almıyor, nasılsa emanetçi ya... gerçi adamlar da haklı biraz paralarını da doğru dürüst alamıyorlar ve yarın ne olacakları meçhul. beşiktaş yönetimi ise kriz yönetimi konusunda pek becerikli değildir, bilirsiniz. yine de tüm bu olumsuzluklara rağmen ricardo quaresma geçen senekine benzer seviyede bir performans ortaya koyuyor. ayrıca takım ligde, kupada ve avrupada mücadele ediyor. kısacası her şey üst üste geliyor ama takımın durumu o dönemin şartlarına göre gayet iyi. hakem hatalarının olmadığı ortamlarda oldukça başarılı sonuçlar alabiliyor takım.
yine aynı sezonun fenerbahçesine bakalım.
2011 - 2012 sezonunda fenerbahçe'de 43 maçta 10 gol istatistiği ile oynayan cristian en istikrarlı futbolcu oluyor. alex ise sezonu 36 maçta 17 gol ile kapatıyor.
bu iki oyuncu haricinde ise fenerbahçe'nin en istikrarlı oyuncuları ise
reto ziegler (42 maç, 1 gol)
joseph yobo (42 maç, 1 gol)
volkan demirel (39 maç, 0 gol)
henri bienvenü (39 maç, 12 gol)
mehmet topuz (37 maç, 3 gol)
miroslav stoch (37 maç, 12 gol)
caner erkin (36 maç, 4 gol)
gökhan gönül (32 maç, 1 gol)
selçuk şahin (30 maç, 1 gol)
emre belözoğlu (29 maç, 6 gol)
bekir irtegün (26 maç, 0 gol)
semih şentürk (25 maç, 3 gol) istatistikleri ile oynuyorlar.
aykut kocaman takımın başında kalmaya devam ediyor ve kendi sistemini doğru veya yanlış bir şekilde yavaş yavaş empoze etmeye çalışıyor takıma. alex'i daha az maçta oynatıp alex üzerine kurulu olan yapıyı değiştirmeye çalışıyor.
futbolculardan önce her iki takımı kıyaslar isek fenerbahçe daha şanslı bir sezon geçiriyor beşiktaş'a nazaran. teknik direktör ve sistem değişiklikleri yaşamadıkları için transfer olarak giden(!) [ybkz]swh[/ybkz] futbolcularının yerini bir şekilde dolduruyorlar. ancak beşiktaş bu konuda pek şanslı sayılmıyor.
şimdi bir de şöyle bir şey var; alex'in bu istatistikleri yapmasına yardımcı olan oyuncular ile quaresma'nın istatistiklerine yardımcı olan oyuncuların farklılıklarına;
bir kere ricardo quaresma, manuel fernandes, guti hernandez, simao sabrosa dörtlüsünün beslediği hugo almeida'lı ofans hattı türkiye'nin en iyi ofans hattıdır. avrupa'da da adından sıkça söz ettirir ve bol miktarda gol izletir. buna da çıkıp hiç kimse itiraz edemez. yabancı oyuncu kısıtlamaları sebebi ile aynı anda bu dört oyuncuyu beşiktaş'ta oynatmak hem kolay değildir hem de doğru değildir çünkü savunma hattında bu ayarda kaliteli yerli oyuncumuz maalesef yok. yine de ricardo quaresma, simao sabrosa, manuel fernandes üçlüsü gol atmaktan çok attırmaya yönelik bir üçlüdür ve hugo almeida'nın indirdiği topları gole çevirecek kaliteli bir son vuruşçu ile mükemmel bir dörtlü oluşturacaktır. bu bağlamda ise mustafa pektemek takıma dahil edilmiş ancak beşiktaş'ın oyun sistemi ve sakatlıklar bir türlü çift forvet ile sahaya çıkmamıza müsaade etmemiştir.
bir de fabian ernst ve necip uysal ikilisi var ki değinmeden edemeyeceğim; defansif yönleri müthiş derecede kuvvetli olan oyunculardır her ikisi de. bu gün bile süper ligde mücadele eden her takımda ilk 11'e banko girebilecek kapasitedirler ancak hücum oyunu oynayan takımlarda ancak rotasyon oyuncusu olabilirler bir süre. o da hücuma dayalı oyun sistemi yerleşene ve hücuma yönelik oynayan oyuncular gelene kadar geçecek süreç boyunca olacaktır. trabzonspor'un neredeyse tüm orta sahasını transfer eden galatasaray'ın fabian ernst için bir hamle yapmamasının da tek sebebi budur kanımca, yoksa o fiyata bir ernst kaçmazdı. konumuza dönecek olur isek; ricardo quaresma, manuel fernandes, simao sabrosa, guti hernandez ve hugo almeida'nın beklenen patlamayı gerçekleştirememelerinin en büyük sebeplerinden biri de bu iki oyuncudur kanımca. hiç kimse kusura bakmasın ama hücuma yönelik kaliteli bir orta saha oyuncusu daha olsaydı beşiktaşta ve orta sahanın ortası manuel fernandes ile ona bırakılsa idi beşiktaş hiç kuşkusuz avrupa'nın en iyi hücum hatlarından birine sahip olarak anılırdı. olcay şahan, selçuk inan, adını beşiktaş ile bir araya getirmekten bile utandığım emre belözoğlu, veli kavlak, oğuzhan özyakup gibi isimler düşünülebilirdi burada.
özetle ricardo quaresma'nın beşiktaşta beklenen patlamayı yapamamasının sebeplerinden biri de birbirleriyle pek de uyumlu olmayan oyunculardan kurulu bir kadro olduğunu söylemekte zorluk çekmeyiz. buna karşılık fenerbahçe de alex, emre belözoğlu, stoch, yobo, mehmet topal, meireles, baroni gibi oyuncularla sürekli olarak desteklendi ve yalnızca mevkisinin gerektirdiği işi yaptı.
üstelik quaresma'nın doğru kadro seçimleri ile portekiz milli takımında yaptıkları ortada. bu adamlar milli takımda top oynuyorlar da beşiktaş'a gelince mi dökülüyorlar yahu?
pek çok tepki alacağımın farkındayım efendim. hatta söylediğim bazı şeylere kimileriniz çok kızacaklar ancak doğru olan neyse onu söylemeyi borç bilirim.
madem ki sistemsiz beşiktaş ile sistemli fenerbahçe de futbol oynayan sol açık quaresma ile forvet arkası alex'in kıyaslaması yapılıyor; olabilecek en doğru kıyaslamayı yapmak boynumuzun borcudur.
saygı ve sevgilerimle.
alex de souza yı öpmem bile ama quaresma ne derse yapabilirim. [ybkz]swh[/ybkz]
alex çirkindir quaresma yakışıklıdır [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
bana göre alex de souza ile ricardo quaresma arasındaki farklar insanın kendine yakışanı giymesidir. gözlerinin hafifçe çapak yaptığı bir çarşamba sabahı kalkıp bilgisayar karşısında usulca bu farkları yazmaya başlasan, dostların sana "ooo monşer, dile getirdiğin bu farklar adeta üzerinde sütlü kahverengi saten pijama gibi duruyor. ayrıca fena da olmamış hani" demezler mi? bence derler.
farklar.. ımm..
alex de souza'ya "(b: eric hobsbawm ) ölmüş azizim" desem; bana "(b: hakan bilâl kutlualp )nasıl? ona bir şey olursa kendimi intihar ederim" diyebilir. ricardo quaresma'dan ise "azizim ne la? hahah" karşılığını almam muhtemeldir.
alex de souza ilkokulda doktor olmak isteyen ve "ne doktoru olacaksın peki?" diye sorulduğunda "çocuk doktoru" yanıtını veren talebedir. ricardo quaresma ise "boşverin şimdi bu mevzuları ben sınıf başkanı olmak istiyorum, takın koluma pazu bandımı" çıkışını yapar. ("talebeler galebe çalar ve ben hep seni düşünürüm" şeklinde oldukça romantik bir dize buldum bu sayede mesela.)
alex de souza tizleri daha kolay çıkacağından (b: taşkın sabah ) ile çalışması daha makûl iken, ricardo quaresma için kendisinin olası serbest stile kayışlarını dizginleyebilecek bir (b: selçuk tekay ) daha idealdir.
alex de souza pazar sabahları eşi ve çocuklarıyla büyük pazar kahvaltısını yaptıktan sonra "hikmet şimşek ile pazar konseri" programını beklemeye koyulurken; ricardo quaresma "mustafa kandıralı ile oyun havaları" yönünde bir tercihte bulunur.
alex de souza tavuk dönere ketçap ve mayonez sıktırır. ricardo quaresma'dan böyle bir hamle beklemem.
alex de souza şu yaşında bile clementine izlerken (b: malmoth) ekrana çıktığında korkudan yüzünü yastıkla kapatır. ricardo quaresma, gerekirse malmoth ile aynı takımda futbol oynayıp yeterli pas alamadığından şikayet eder.
alex de souza kendisi ile aynı ülkeden olan meslektaşlarıyla takım içerisinde kukalı saklambaç oynarken, ricardo quaresma yanına manuel fernandes ve hugo almeida'yı alıp kollarını birbirlerinin omuzlarına doladıktan sonra "önümüze geleneee bin tekmeee" moduna geçebilirler.
alex de souza mavi ilkokul önlüğüne geçişi mutlulukla karşılarken; ricardo quaresma bu durumu sallamayıp siyah beyaz önlük giymeye devam edendir.
alex de souza için (b: selim soydan ) günde 2733574949876363 kez "şimdi ben bir şey söyleyeceğim. tamam mı. alex de souza çok iyi oyuncu. anladın mı." yorumunu yapabilir. ricardo quaresma'nın ne kadar yetenekli bir futbolcu olduğu konusunda da kartal sözlük'te 2838376464849646 adet başlık açılabilir. (hangisine daha çok tahammül edebilirim bilemiyorum.)
alex de souza'nın diş sağlığı klinik testlerle kanıtlanırken, ricardo quaresma çok fazla bonibon yediği için aynı şanstan mahrum kalmıştır.
alex de souza halı saha maçına çıkarken nizami ayakkabı kullanır. ricardo quaresma ise turkuaz rengi çivili krampon giyerek sahanın zeminine zarar vermekle kalmayıp, işletme sahibinin "gülüm ayıp ediyorsun. bak dünya para döktük oraya" şeklinde muhtemel çıkışı karşısında üzerindeki yeleği çıkarıp yere fırlatarak söylene söylene sahayı terkeder.
alex de souza, kadın programına gelen konukları havaya sokmak için stüdyodaki izleyicileri alkış tutmaya zorlayan büyük siyah kulaklıklı stüdyo yönetmeni gibidir. ricardo quaresma, izleyiciden gelen tweetleri yahut mailleri okumak istemeyen snob sunucudur.
alex de souza kuymak, ricardo quaresma muhlamadır.
alex de souza'nın 8,5 yıllık varlığına üç dakikada son verilirken, ricardo quaresma'nın iki sezonluk varlığına altı aydır karar verilememektedir. [ybkz]swh[/ybkz]
alex de souza veya ricardo quaresma rahatlıkla adanaspor olabilir ancak erman kunter yüzde yüz demirspor'a karşılık gelir.
"ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim"
farklar.. ımm..
alex de souza'ya "(b: eric hobsbawm ) ölmüş azizim" desem; bana "(b: hakan bilâl kutlualp )nasıl? ona bir şey olursa kendimi intihar ederim" diyebilir. ricardo quaresma'dan ise "azizim ne la? hahah" karşılığını almam muhtemeldir.
alex de souza ilkokulda doktor olmak isteyen ve "ne doktoru olacaksın peki?" diye sorulduğunda "çocuk doktoru" yanıtını veren talebedir. ricardo quaresma ise "boşverin şimdi bu mevzuları ben sınıf başkanı olmak istiyorum, takın koluma pazu bandımı" çıkışını yapar. ("talebeler galebe çalar ve ben hep seni düşünürüm" şeklinde oldukça romantik bir dize buldum bu sayede mesela.)
alex de souza tizleri daha kolay çıkacağından (b: taşkın sabah ) ile çalışması daha makûl iken, ricardo quaresma için kendisinin olası serbest stile kayışlarını dizginleyebilecek bir (b: selçuk tekay ) daha idealdir.
alex de souza pazar sabahları eşi ve çocuklarıyla büyük pazar kahvaltısını yaptıktan sonra "hikmet şimşek ile pazar konseri" programını beklemeye koyulurken; ricardo quaresma "mustafa kandıralı ile oyun havaları" yönünde bir tercihte bulunur.
alex de souza tavuk dönere ketçap ve mayonez sıktırır. ricardo quaresma'dan böyle bir hamle beklemem.
alex de souza şu yaşında bile clementine izlerken (b: malmoth) ekrana çıktığında korkudan yüzünü yastıkla kapatır. ricardo quaresma, gerekirse malmoth ile aynı takımda futbol oynayıp yeterli pas alamadığından şikayet eder.
alex de souza kendisi ile aynı ülkeden olan meslektaşlarıyla takım içerisinde kukalı saklambaç oynarken, ricardo quaresma yanına manuel fernandes ve hugo almeida'yı alıp kollarını birbirlerinin omuzlarına doladıktan sonra "önümüze geleneee bin tekmeee" moduna geçebilirler.
alex de souza mavi ilkokul önlüğüne geçişi mutlulukla karşılarken; ricardo quaresma bu durumu sallamayıp siyah beyaz önlük giymeye devam edendir.
alex de souza için (b: selim soydan ) günde 2733574949876363 kez "şimdi ben bir şey söyleyeceğim. tamam mı. alex de souza çok iyi oyuncu. anladın mı." yorumunu yapabilir. ricardo quaresma'nın ne kadar yetenekli bir futbolcu olduğu konusunda da kartal sözlük'te 2838376464849646 adet başlık açılabilir. (hangisine daha çok tahammül edebilirim bilemiyorum.)
alex de souza'nın diş sağlığı klinik testlerle kanıtlanırken, ricardo quaresma çok fazla bonibon yediği için aynı şanstan mahrum kalmıştır.
alex de souza halı saha maçına çıkarken nizami ayakkabı kullanır. ricardo quaresma ise turkuaz rengi çivili krampon giyerek sahanın zeminine zarar vermekle kalmayıp, işletme sahibinin "gülüm ayıp ediyorsun. bak dünya para döktük oraya" şeklinde muhtemel çıkışı karşısında üzerindeki yeleği çıkarıp yere fırlatarak söylene söylene sahayı terkeder.
alex de souza, kadın programına gelen konukları havaya sokmak için stüdyodaki izleyicileri alkış tutmaya zorlayan büyük siyah kulaklıklı stüdyo yönetmeni gibidir. ricardo quaresma, izleyiciden gelen tweetleri yahut mailleri okumak istemeyen snob sunucudur.
alex de souza kuymak, ricardo quaresma muhlamadır.
alex de souza'nın 8,5 yıllık varlığına üç dakikada son verilirken, ricardo quaresma'nın iki sezonluk varlığına altı aydır karar verilememektedir. [ybkz]swh[/ybkz]
alex de souza veya ricardo quaresma rahatlıkla adanaspor olabilir ancak erman kunter yüzde yüz demirspor'a karşılık gelir.
"ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim"
alex çok iyi bir futbolcu, türkiye ye gelmiş geçmiş en büyük bitirici, winner bir oyunuc, çok iyi bir baba, mütavazi bir insan kısaca adamdır. Quaresma trivela yapar birde saç modelini değiştitir.
Yani kusura bakmayın ama kıyaslama yapılmaya bile değmez.
Yani kusura bakmayın ama kıyaslama yapılmaya bile değmez.
alex efsanedir quaresma balondur.
alex geldiği ilk sezon şampiyonluk yaşamıştır. 44 maçta 29 gol 20 asist lük bir sezon geçirmiştir daha ilk sezonunda.
sen hayallerde yaşa daha ben yıldız getirdim diye. 3 senedir bekle, zaman ver. adam senin önüne 5 maç koyamasın, kazandırdığı. sen hala zaman vermediğini iddia et beşiktaş taraftarının.
sen bekle bence de, ama şunu da düşün derim. kendin maaşla çalıştırsan bu adamı, bu kadar bekleme heveslisi olur musun?
sen hayallerde yaşa daha ben yıldız getirdim diye. 3 senedir bekle, zaman ver. adam senin önüne 5 maç koyamasın, kazandırdığı. sen hala zaman vermediğini iddia et beşiktaş taraftarının.
sen bekle bence de, ama şunu da düşün derim. kendin maaşla çalıştırsan bu adamı, bu kadar bekleme heveslisi olur musun?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?