20 nisan 2013 akhisar belediyespor beşiktaş maçı

6 /
sirti donuk orta saha
kötü gidişatın devam ettiği maç oldu. kötü futbol demiyorum bak, '' kötü gidişat '' çünkü ortada futbol göremedim ben. ligin alt sıralarından kurtulma mücadelesi veren akhisar belediyespor'dan 4 yedik. futbolcularında hocayı istemediğini düşünüyorum. bu durumda futbolcuların üzerinde büyük baskı yaratıyor. kafasında hep hata yapma, oyundan çıkma gibi düşünceler var. bu yüzden geriye ve yana pas ile top benden gitsincilik oynuyorlar. artı becerisi olanlar bir şeyler yapmaya çalışıyor. zaten sezon başından beri beşiktaş futbol takımın stratejisi de bu yönde. teknik kapasitesi yüksek oyuncuların verimine bağlı bir beşiktaş. duran top olacak, fernandes tehlikeli noktaya kesecek, mevsimler değişecek havalar düzelecek.. bu durumu niang'ın bu maçtaki hareketlerinden de anlayabilirsiniz. elini yana açıp isyan etti. ve bu ilk değil. kenarda maçı izleyen aybaba, kırmızı karttan atılan gökhan süzen'in yerine veli - emre özkan değişkliğini düşenemeycek kadar aciz durumdadır. yiye yiye bitiremediniz koca beşiktaş'ı !
federico
aslında epey zamandır böyle bir mağlubiyet bekliyordum. böyle bir mağlubiyet alalım da aslında bu zamana kadar kaybedilen maçların kafada kaybedildiği anlaşılsın diye. takım olarak kendimizi çok küçük gördük bu yıl. medyada bunu çok kullandı. oysaki hep iddialı olmalıydık ne olursa olsun. sırf baskı yaratmasın takım genç diye bu kadar mütevazı olunmaz. futbolcular hem iddialı olmayı hem de eğlenmeyi bilecek. inşallah bu mağlubiyet kafalardaki bir şeyleri değiştirir.
ben öyle bi insan mıyım
hakkında, "yazmayayım yazmayayım diyorum" diye zihnimde cümleye başlamamın ardından, şu entariyi giymeye koyulmuşken, yazmayayım diyip üçüncü hakkımı da kullandığım maçtır.

cezam neyse, çekmeye razıyım: yukarıya mı alırsınız, dünyanın merkezine mi gömersiniz; yoksa olduğum yerde bırakıp, işkenceye devam mı edersiniz... siz bilirsiniz.
forzaquila
izlemediğim maç, izleyemediğim için aklımın bir köşesi hep bu maçtaydı, velhasıl... her neyse.

akhisar'a yenilebilirsin, gerçekten sorun değil. 4-1 de yenilebilirsin. futbolda bu da var. avrupada sıkça görülen bir şey, liverpool'un west bromwich'den, arsenal'in reading'den inter'in atalanta'dan 3 yemesi gibi...olur, futbol işte.

ama isyan ediyorum artık arkadaş, bu takımın başındaki vizyonsuzluk abidesine isyan ediyorum. nefret ettiğim şey birilerinin kellesini istemek, evet istikrar başarının anahtarıdır ama yanlışta ısrarın da alemi yoktur. sadece koskoca beşiktaş'ın değil, ligde kalmaya çabalayan herhangi bir takımın bile başında olmaması gereken[ybkz]swh[/ybkz] samet aybaba teknik direktörlük mesleğine hakarettir. çok merak ediyorum kendisini geliştirme gibi bir gayesi var mı, hiç oldu mu? bugün herkesin hayranlıkla izlediği jürgen klopp şimdiki haline yıllar içinde deneyerek, çabalayarak, kendini geliştirerek, mainz'da geçirdiği sezonlar sonrası gelirken samet aybaba yıllardır üst seviyede takım çalıştırıyor, ve "ben genç oyuncuya önem veririm, genç oyuncu çıkarırım" tartışmalı ününden başka bir özelliği yok. genç oyuncuya önem vermek sezon öncesi kampına 8-10 tane delikanlıyı istifleyip işler ciddiye bindiğinde o çocukları unutmak değildir, olamaz. sözlükteki herkes hemfikir olacaktır; sen sezon başında "ernst bilmemkaç paraya koşuyor, hasan şu paraya, o zaman hasan koşacak" demedin mi? peki hasan neden koşmuyor? bu takıma getirdiğin tek artı nedir? menemen edebiyatından başka, bu takımın oyun planına eklediğin en ufak bir şey var mı?

çok doluyum. evet bu takım çok kaliteli bir kadroya sahip değil, ama bu oyuncular, bu grup ligin en heyecan verici futbolunu oynama kapasitesine sahip. sen bu kadroyu teknik müdahale denilince aklına 35. dakikada sol bek değiştirmek gelen bir adama teslim edersen o oyuncuların da heyecanlarının kaybolmasına neden olursun.

belki de samet aybaba'ya çok yüklendiğimi düşünenler olacaktır, ben beşiktaş'a bucaspor'dan kaleci antrenörü, siirt'den kondisyoner getiren adama yüklenirim. hep bunu söyledim, hep bunu söylemeye devam edeceğim; dünyanın en büyük takımları zemin mühendislerine, yetenek tarama uzmanlarına, ceolara para dökerken sen kendi sporcunun sağlığıyla oynarsan senin burada işin yoktur.

maçla ilgili kısaca konuşmak gerekirse;
-roberto hilbert gibi bir adamı zorla göndereceksiniz, sonra da "ya işte paragöz çıktı pezevenk" algısı yaratmaya çalışacaksınız ya, bunu düşünenler çoluğunun çocuğunun mürüvvetini göremesin, çeyrek altın takamasın.

- fanis gekas, tam bir halı saha golcüsü. hani hiçbir şey yapmadan 8-9 gol atan tipler vardır ya, öyle. tam bir sanatçı. şu görüntü için de mutluyum, ne mutlu;
http://www.ligtv.com.tr/haber/besiktas-taraftarindan-gekasa-alkis

-mustafa pektemek kendini bulacak yavaş yavaş, seneye herkes görecek nasıl bir yetenek olduğunu. sadece bize değil, milli takıma da lazım bir oyuncu.

- mcgregor; git abicim, sezon sonu mutlaka ingiltere'den teklif gelir, sen de kafanı dinle, biz de her puan kaybedilen maç sonrası aynı şeyleri söyleyenlerden kurtulalım. bu işler böyledir, kaleci yalnızdır zaten ama sen de amma şanssız çıktın. sana premier ligde başarılar şimdiden, olduramadık.

- kuddusi müftüoğlu: abicim sen şaka mısın? gökhan süzen gekas'ı dışarıda çekiyor, tamam net kırmızı kart ama penaltıyı nasıl icat edersin? bu kadar zor bir pozisyonsa neden yardımcılarına danışmazsın? onların gözü başka bir şeye mi bakıyor? skandal resmen...

-sahaya giren kedi: ne güzel depar attın lan sen, ağır çekimde izlerken sanki çita koşuyor gibiydi. hınzır şey seni.
prnavis
kazanma arzusunun, ligde kalma arzusunun, büyük takımı yöneten küçük teknik direktör vakasıyla birleşmesi sonucu, bir belediye takımının türkiye'nin en köklü futbol kulübüne 4 tane gol atması ile sonuçlanan maçtır.
artin
bildik bir hikayeyi hatırlatan maç " sarı öküzü vermeyecektik" ne teknik adamları medyaya kurban verdik özelde bu maç genelde bugün kulüp olarak beşiktaşımızın kötü gidişatının temelinde camia olamamanın teknik adamlarımızın arkasında duramamanın acısının derinden hissettiren maç.

öküzlük bizde baki kaldı.
systemfailed
canın sağolsun beşiktaşım dedirtmeyen maçtır. çok kez başımızı öne eğdirdi beşiktaş ama ben hiç bu kadar utanmamıştım. liverpool'dan sekiz yediğimizde bile bu kadar utanmadım lan. resmen sahasında çim olmayan takımın taraftarına 5 5 5 diye bağırttırdılar.
emrec001
maçtan önce girdiğim sitelerde akhisar hakkında analiz haberlerini falan görünce "ulan biz beşiktaşız ölümüz akhisara yeter ne büyüttünüz kıçı kırık takımı" diye düşündüğüm ve beşiktaşımın rakibi ciddiye almak gerektiğini öğrettiği maç oldu. oynanan oyun ligin 2nci yarısının genelinde olduğu gibiydi. çok zor pozisyon bulan bir beşiktaş. bulduğunuda atamayan ayrıca. oyun beklediğim gibi, skor çok ağır oldu açıkcası.

karakalem
yiğit, düştüğü yerden kalkar lafını hatırlatan maçtır. atılacak safralar, ödenecek bedeller vardır. atarız, öderiz, yolumuza devam ederiz...
siyahınzindanolsnbeyazaydınl
güneşten önceki zifiri karanlık olarak adlandırmak istediğim maç. kümede kalmaya çalışan bir takımdan böyle farklı bir mağlubiyet aldıktan sonra tribündeki bazı taraftarların makara peşinde olmasını sindiremiyorum. benim gözümden yaş gelecek kadar sinirliyken, ortam için gelen adamların alayını sahaya fırlatmak isteğimi zar zor zapt ederken, o gecenin sabahı bir türlü gelmezken hala soruyorum kendime neyin makarası ulan bu !
avcarlıçürük
"taraftarlarının neden olduğu saha olayları" nedeniyle, beşiktaş'ın pfdk tarafından 15 bin tl para cezasına çarptırılmasına sebep olan maç.
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol