zagor

kız tavlama sanatının kitabını hediye edeceğim siyah beyaz delikanlı yazar

(bkz: kumru)

akşam türkülerini dinleyeceğimiz sevdiğimiz siyah beyaz kartal.

ülkemizi bu zamanlara getiren tek insan büyük önder

chat sayfalarında selam yazmak yerine yazılan gereksiz ve iğrenç kelime.

sagopa kajmer - onlarıda anlıyorum..

ölümüne sizinle gelicek kadar yürekli siyah beyaz kartal..

siyah beyaz kartal arkdaşımız..

ağır başlı olandır,kocasına sadık olandır,ölümüne yanında olandır!..

taşlardan kale yapılarak oynanan çocukluğumuzun en güzel dönemlerinde oynanan futbol kurallarıdır..

17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan izmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. [3] Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır.

noliyiki burda

gençlerin idolü olan hüseyin kayanın meşhur sözü...

türk düşmanı olarak bilinen müzik grubu...

ugly king...

yavaştan bir sigara yakıp derinden söylenen bir söz

26 numaralı formasıyla gönüllere taht kuran hırçın futbolcumuz

karşılıksız tek aşk..

hırsızların,beste fakirlerinin,acınacak halde olanların söylediği söz..

Ben hep başımı dik tutmaya, canlı, dipdiri görünmeye çalışıyorum. Nasıl bitkinim oysa, ayaklarımı zor sürüyorum. Ayakta duracak gücüm kalmamış. Ama belli etmiyorum.
“Geçmiş olsun,” dedi gülerek içişleri Bakanı.
Suratına baktım pis pis. Hiç bir karşılık vermedim.
Gazetecilere döndü:
“şu pejmürde kılıklı adam, Halk Kurtuluş Ordusu’nun kahramanıymış.”
“Beğenemedin mi? Tabii kahramanıyım, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun savaşçısıyım.”
“Nereye gidiyordun?”
“Devrime.”
Haritayı gösteriyor duvarda, Sivas’ı gösteriyor:
“Buradan mı gidilir devrime?”
“Senin kafan almaz böyle şeyleri.”
“Türkiye’de bir tek ordu vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusudur.”
“Onun için Demirel ve senin gibiler hemen istifayı bastınız.”
Sinirlendi.
üzerine bir adım attım.
Geriledi. şaşırdı. Dehşetli bir panik havası içinde, elini sallayarak ve kekeleyerek:
“Gö-gö-götürün bunu” dedi.
Sürükleyerek çıkardılar beni odadan.
“Göstereceğiz sana da, senin gibilere de, Amerikanın güvenilir köpekleri!” diye bağırdım kapıdan çıkarılırken.