deniz gezmiş

zagor
Ben hep başımı dik tutmaya, canlı, dipdiri görünmeye çalışıyorum. Nasıl bitkinim oysa, ayaklarımı zor sürüyorum. Ayakta duracak gücüm kalmamış. Ama belli etmiyorum.
“Geçmiş olsun,” dedi gülerek içişleri Bakanı.
Suratına baktım pis pis. Hiç bir karşılık vermedim.
Gazetecilere döndü:
“şu pejmürde kılıklı adam, Halk Kurtuluş Ordusu’nun kahramanıymış.”
“Beğenemedin mi? Tabii kahramanıyım, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun savaşçısıyım.”
“Nereye gidiyordun?”
“Devrime.”
Haritayı gösteriyor duvarda, Sivas’ı gösteriyor:
“Buradan mı gidilir devrime?”
“Senin kafan almaz böyle şeyleri.”
“Türkiye’de bir tek ordu vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusudur.”
“Onun için Demirel ve senin gibiler hemen istifayı bastınız.”
Sinirlendi.
üzerine bir adım attım.
Geriledi. şaşırdı. Dehşetli bir panik havası içinde, elini sallayarak ve kekeleyerek:
“Gö-gö-götürün bunu” dedi.
Sürükleyerek çıkardılar beni odadan.
“Göstereceğiz sana da, senin gibilere de, Amerikanın güvenilir köpekleri!” diye bağırdım kapıdan çıkarılırken.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol