şutmesafesişutpozisyonu

sakatlanması sonrasında nba'den soğumama neden olmuş, gelmiş geçmiş en iyi oyuculardan biri. ama belli oldu ki sakatlıklarla dolu bir kariyer olacak onunkisi maalesef.

spoiler--

bugünkü torku konyaspor maçında ilk golde ayağının kayarak pozisyonunu kaybetmesi ile topu mecburen daha uygun durumdaki olcay'a bırakmak zorunda kalması ve üçüncü golde de kramponlarını değişmek için kenarda olması ile oğuzhan'ın kendisini pas için aramak yerine direk kaleye vurması bugünkü maçta yapabileceğinin en maksimum katsını yapmasına sebep vermiştir. işte hep böyle ol canımı ye almeida.

spoiler--

içerisinde christiano ronaldo bile olsa artık portekizli görmeye tahammül edemediğim takım

klasiklere daha bir anlam katmıştır.

https://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=HTFKjJaV15I

kale arkasında (bilenler bilir okul tarafı kale arkası küçücüktü eskiden o statta) o maçı izleme şansına erişen az sayıda beşiktaşlıdan biriydim. o golden 4-5 dakika önce yine frikik olmuş ancak sergen'in topu direği sıyırmıştı. ben tam kale arkasının ortasında rüştü'nün koruduğu kalenin arkasındaydım. bir hafta önce galatasarayı 4-0 ile hezimete uğratan fener kesin favoriydi. dakikalar 90 iken kenarda değişiklik hazırlığı oldu, daum sergen'i alacaktı ama o anda bekleyin dedi. yanımda benden 10 yaş büyük bir abi vardı, elimdeki siyah-beyaz ipi attım (bu benim uğurumdu, atkı falan kritik dakikalrda önüme yere atardım) abi dedim gol bu iyi izle. sergen topa geldi top barajı geçti o an gördüm topu , tam kale arkasındayım halen film şeridi gibi kare kare gözümün önünde bunca yıla rağmen yukarıdan top döne döne iniyor, rüştü adım attı uzandı ama nafile top ağlarda biz 10 sıra aşağıda. maçtan sonra ki sevinç, polisin 3 saat bizi salmaması, hepimizin saldırı olacak ihtimaline karşı kol kola çıkıp kadıköy'ü beşiktaş tezahuratları ile inletmemiz... asla unutulmayacak bir maç ve goldü.

ister 3 lü forvet oyna, ister çift, ister öne koy , ister arkaya , istersen yanlarda dene... olmadı, olmuyor, olmayacak. orta sahada top ayağına geldiğinde topu ceza sahasında istop eden bir adam, kendinden 15 cm. kısa adamlardan hava topu alamayan bir adam, adam geçemeyen bir adam. nereye koyarsan koy olmaz.

(bkz: adam haklı beyler)

bizi portekiz odunundan kurtarmak üzere olan kulüp. hadi inşallah , bu transfer olursa en büyük destekçileri bundan sonra benim. yeterki transfer edin şu odunu.

kayt-kuyt-köyt-höyt böyle sürüp gidiyor.

ilk geldiğinde nartalllooo- sonrasında nartayo- olması gereken nartaşo (arjantin'de iki ll yanyana geldiğinde Ş gibi okunur)

sağlıklı büyümesi ve ömrünün uzun olmasını dilediğim sözlüğümüz. nice senelere.

yıllar yıllar önce sanırım yıl 1993 veya 94. yer çamlıca kız lisesi, aylardan ocak. o zamanlar atv için çekilen "hababam sınıfı" adlı dizide, oyunculardan biri olan dayımın ricası üzere figüranlık yapmak için gitmişim. hava buz gibi ve çekimler başlamıyor bir türlü. küçücük bir kulübe ve sobada çaydanlık. içeride dayım, arkadaşlarından bir kaçı, belkıs dilligil, çocukluk kahramanlarımdan bahri beyat ve bir çok şu an adını hatırlayamadığım emektar tiyatrocu. laf lafı açıyor ve başlıyor bahri beyat anlatmaya, aradan yıllar geçti ama ben sohbeti bu kadar güzel, dinlenesi bir insanla bir daha tanışmadım.

''biz" diyor, "turnelere gittiğimizde eskiden çok zorluklar çektik. eskiden oyunlar kalabalık kadrolar ile oynanırdı, tiyatrodan gelen para masrafları bile karşılamazdı, nejat (uygur) tiyatrosu için neler yapardı anlatsam inanamazsınız. misal o şehirde atatürk heykeli yok veya hırpalanmış, hemen heykelci olurdu, çok iyi bir heykeltraştır. gerektiğinde resim yapardı. kendisi o kadar yeteneklidir ki yaptığı resimleri görmeniz lazımdır. hiç mi bir şey yok, alırdı eline boya fırça isteyenlerin tabelalarını boyardı, tiyatrosunu ayakta tutmak için''.

işte böyle bir sanatçıydı nejat baba.

ayrıca 80'lerde video kaset furyası ile hayatımıza girmişti. tüm aile katıla katıla güldüğümüz mutlu günlerimiz gelir aklıma nejat uygur denince. "minti minti" gelir, "hastane mi kestane mi" gelir, "cibali karakolu" gelir en çok da çocukluğum gelir.

gittiğin yerde mutlu ol büyük usta. biliyorum ki senin gibi insanlar mutlu ve huzurlu orada. ve senden bir ricam, dostun bahri babaya selamlarımızı ilet. biliyorum ki şimdi orada açtınız perdeyi beraber.

(bkz: yeteneksizlik abidesi)

artık bir proje değildir. ismi cismi belirli bir stadyumdur ve bununla ilgili yazılacaklar aşağıda ki başlıkta devam etmesi gerekir.

(bkz: vodafone arena)

http://www.youtube.com/watch?v=67wWBLpv5rE bir zamanlar böyleydi. hey gidi günler heyyy... sergen daha bebe, mehmet yine yıldız, seba çakı gibi. tribünler muhteşem ....şanslıyım ki ben bugünleri gördüm umarım yenilerini de görürüz hep beraber.

https://twitter.com/atakankurt2/status/401320683000840192 yine sakatlanmıştır. buraya yazıyorum fenerbahçe maçında oynamaz zaten oynasa da kaç yazar, ama sıktı artık. net yazıyorum siktirip gitme zamanı geldi. ulan altı aydır imza atmayan adamı ben hiç istemem. nereye giderse gitsin bizden uzak olsun.

Not: oynamaması sonucu şansımız daha artacaktır.

valla fena halde içimi burkan eski kalecimiz. canım fevzi. bir kahpe kadın hayatını mahvetti maalesef. saçlarına düşen aklar ve bitkin halini görünce için burkuldu. ulan adamı yedin bitirdin, yetmedi sap gibi bıraktın gittin , her şeyi geçtim oğlunuzun da mı hatırı yoktu. büyük bir kaleci olacak iken bir ıska ve hayatını da ıskaladı fevzi. umarım artık hak ettiği yere gelir, belki futbol hayatı bitti ama çok genç halen.

Not: O meşhur ıskayı geçtiği zaman sadece 22 yaşındaydı fevzi, 17 yaşında geçmişti kaleye ve şunu gayet rahat söyleyebilirim ki, şu sıralar yedek kaleci olan cenk ile kıyaslandığında yetenek olarak ona 10 basardı. hiç suçu olmayan o ıska geçtiği maçta , efsane ötesi bir kalecilik yapmıştı.

bobo sevimlidir, almeida çocuğun olsa sevilmez.

(bkz: yaşamak)

http://vodafonearena.com.tr/Default.aspx