simsiyah

eski günleri çok özlenendir.

bir nazan öncel şarkısı. kaybedişin şarkısı gibidir hissetirdikleri yüzünden. yalnızlığı seçen ve hafif paranoya yaşayan ruh hali ile yazıldığını sandığım ama gene de mağrur duruşuyla kimseyi üzmemeye çalışır sözleriyle tüm suçu kendi üzerine alarak.

sözlerini yapıştırayım da tam olsun;

Söyleyin yarime baharları beklesin
Söğüdün dalları bugün eğilmesin

Beni geçirmeye kardeşim gelmesin
Annesinin bir tanesini kimseler üzmesin


Gidelim buralardan
Dayanamiyorum
Gidelim buralardan
Unutamıyorum

Yükleyin ne varsa gönlüme demlensin
Ayrılığın üstüne hasretim eklensin
Beni geçirmeye yalnızlığım gelsin
Ya dönülür ya dönülmez kimse üzülmesin

(bkz: futbolcu)

(bkz: peştamal)

burası zaten new york amerika her köşe başında strip club varmış gibi hayal edilmiş söylemdir. olm istanbul'da en kabadayısı revü grubu çıkan 2 tane yer var onlarda da direk dansı yok neye yarar. türkiye'de yaşayıp da böyle takıntısı olan hatunlara gönüllerini rahat tutmalarını tembihler, çok amerikan filmi seyretmemesini öneririm.

bok gibi bi dizi olmasına rağmen kendini izleten dizidir. ulan bi kere en varoşa düşmüş ailenin bütün kadınları (anne ve 2 kızı) yaşanılan zamanın en zengin üç ailesne bi şekilde gelin olmuştur. kodumunu istanbulunda başka kadın yok gibi bütün kodamanlar bu kadınların peşine düşmüştür. evin büyük erkek çocuğu dandik bir lise müzik yarışması ile 2 yılda zamanın popidolü olmuştur. yetmezmiş gibi aşık olduğu öğretmeninin aynısından bi tane bulmuştur görsel olarak bunların babaları çölde kutup aysı bulan bedevi hesabı güzel kadın ve para rahatındayken götünde ki dona kadar borç batağına girmiştir. koca holdingi olan eski karısı siktiri boktan bir çatı katında atölyede çalışmaya devam ediyor. kızlardan biri kocasını abisiyle aldatıyor çocuk sakat bide kızlardan diğeri yakında eski sevgilisine gönül vericek sanırım kocasının babası zaten pislik bi adam metenin sevgilisinin peşinde bi adam vardı o da mafyoza tipli hele bunların bir kayın ları var ana kız orospu pislik dedikoducu kaşar yollu fesat. sokayım şansınıza amk bu kadar mı cenabet bi aile olur şurda üç gün üzülünce kendimizi şanssız bahtsız sanıyoruz. oysa ailenin başına atom bombası düşüp öldürmemiş ne kadar durağan hayatım varmış hemde yıl olmuş 2011. otuz yıl önce yaşanan aksiyonun yanından geçemeyiz.

neticede karmakarışık ilişkileri karmakarışık yazdım ama anladığınız kadar artık. bokumuda atarım izlemeye devamda ederim kimseyi ilgilendirmez taam mı[ybkz]swh[/ybkz]

hah tam bu sırada sakat olan damat abisiyle karısını elele gördü şimdi ayaklanıp amuuğuuza koyuuum lannnn derse şaşırmam ama televizyonu kaparlar o ayrı[ybkz]swh[/ybkz]

43. bölüm sonu editi: tamam sakat damat ayaklanamadı ama arabayı üstlerine sürdürüp ölmelerini en azından onlarında sakat kalmalarını istedi. yabancı gelin karolin karakola çağrıldı. abi dizide aksiyon bitmiyo amk dakka başı biri birinin kuyusunu kazıyo. yavşaklar.

(bkz: kunek)

ibnenin argoda teleffuzu.

(bkz: kunek)

sesli güldüren benzetme. oha amk nasıl süper bir çağrışımdır topu ayağına alan slowmotion olarak etrafına bakıyor ve boşlukta kayboluyor. sonra da gelsin olaylar olaylar.

avrupanın en büyük götüne sahip birey tarafından kökten içine alınmasını umduğum saraydır.

ohh be amnkoyim dedirten andır. en sonunda yerlerinizin farklı olduğunu beşiktaşın hiçbişeyle kıyas götürmeyeceğini anladığında gözyaşlarının sebepsizce döküldüğüne ve bu karşılıklı anlayışlılık halinde beraberliğe devam etmenin yaşatacağı mutluluğa paha biçilemez. demiyoruz ki sevgililer değersizdir önemsizdir bilakis çok önemli çok değerlidir. beşiktaş ise koldur kanattır candır içtir en içeridir.

ben seni beşiktaş gibi sevdim ama ben seni beşiktaş kadar sevmedim.

avrupada hiçbir takım pazartersi maç oynamazken siz oynarsanız, afedersiniz zaten skim gibi futbol oynarken birde üzerine daha skim kararla oyunda eksik kalırsınız yetmez bariz ofsayttan bi pozisyonda bi eksik daha kalırsınız, sonrasında bu haksızlıkların oluşturduğu sinerjiyle aklınıza gelen ne varsa sövüp saymaya başlarsınız işte bu isteğin çıkış noktasıdır bu davranışlar.

televizyon programlarına çıktığında karşısında ki insanın antitez üretmek için çabaladıktan sonra sözü alarak o yavaş konuşma üslubuyla aklından birsürü tarihi bilgiyi kaynak göstererek cevap vermesiyle karşı tarafı dumura uğratan şimdiye kadar hiç sözünü değiştirerek konuştuğunu görmediğim türkiye'nin en büyük tarihçisi.

daha iyi sebebin olmaması ve olamayacak olması. benimki her ne kadar dededen babadan dayıdan ağbiden geçmiş gibi olsa da aslında özde hissetmeye dayalıdır.

en son olarak semt bizim aşk bizimden arakladığım elimde bolca bulunan ama hepsinin değeri birbirinden fazla olandır. hele bir tanesi vardır ki paha biçilemez. 3 tane el örmesinden en değerli olanıdır.

telefonla şahit olduğum yaşanan enstanteneyi anlatıyorum;

-anne burada renkler karışıyor nasıl toparlıcaz?
- kızım ipin gelişi oyle sen ormeye devam et toparlayacak o kendinı (fanatik ip diye bi ip vardı o zamanlar)

evet hayatında örgüyü o atkı için öğrenmişti eski sevgilim

edit: trabzonsporluydu.

editt: kokusu on binlerce kere yıkanmasına rağmen hiç gitmedi birde.

.

soktukları yer diğer maçlarda götü olduğundan kartları sadece bizim maçlarda hakem olduğunu hatırlayan pezevenkler yüzündendir.

hakketmişlik veya hakketmemişlik çok önemli değildir. önemli olan bunu nasıl değerlendirebileceğidir verilen kişinin. şanslar verilsin şanslar alınsın ama pişmanlıklar olmasın.

canlı bir organizmaya söylenebilecek en üst seviyede ki sevgi benzetmesidir. zamanında bu başlıklı bir yazı yazmıştım naçizane istedim ki paylaşayım.http://yalaninasokuyumcularicin.tumblr.com/post/10953459879/ben-seni-besiktas-gibi-sevdim

en masum sevgilerden biridir. canınızın yanmadığı karşılığını aldığınız sevgidir. "gelecekse tüm acılar biz hazırız senden gelsin" derkende sevgimizin sonuçlarında nelere katlanabileceğimizi anlatmışızdır her daim.