confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32650

kaos gl

saniyede yirmidört kare
1994 yılında ankara'da kurulan lgbtt derneği. türkiye'de ilk kurulan derneklerden birisidir. diğeri (bkz: lambdaistanbul)

o güne dek, siyasi tabanların içinde gruplanan lgbtt bireylerin ilk defa kendilerine ait bir oluşum içinde olmalarından dolayı önemlidir. dernek henüz o yıllarda resmi ve tüzük sahibi olmasa da eşcinsellerin bir araya gelmelerinde, kendilerini tanıma ve var etme mücadelesinde, sorunlarına karşı tek merkezden çözüm arama ve lgbtt'lerin hem siyasi hem de toplumsal bir dil oluşturma aşamalarını gerçekleştirmeleri açısından büyük etkiye sahiptir.

kaos gl de kurulduğu günden bugüne kadar, lgbtt'lerin inisiyatif almalarını sağlayan, eylemler düzenleyen, akademik içerik üretebilen ve başta homofobi ile ilgili olmak üzere birçok lgbtt haklarını savunan kitaplar çıkarmıştır. dernek aynı zamanda, aylık bir dergi çıkarıp, aynı zamanda medyadaki lgbtt temsilini de yakından takip eder ve gerekli hukuki işlemleri başlatıp, yıl sonunda türkiye medyasının lgbtt algısı konusunda raporlar yayınlar.

resmi siteleri:http://www.kaosgldernegi.org/anasayfa.php

süresi kısa olduğu için üzen şarkılar

saniyede yirmidört kare
şarkının tam en güzel yerinde bitiyormuş gibi hissettiren şarkılardır. oysa, şarkı o kadar güzel o kadar güzeldir ki o anda veya başka hiçbir anda bitmemesi gerekmiş gibi. bittiği anda üzer, yarım kalmışsın gibi. galiba loop seçeneği de bir de bu yüzden var, şükürler olsun.

misal camel'in şu şarkısı:http://www.youtube.com/watch?v=rWBVXANVPyE

grubun şarkılarının ortalama süresi 5-6 dakika iken, bu şarkı 2 dakikadır. niye böyle yapıyosunuz kuzum, yapsana 10-15 nakarat. allahsızlar! [ybkz]swh[/ybkz]

bir ukteyi aynı anda doldurmak

saniyede yirmidört kare
sizin yazdığınız entrynin uzay boşluğuna karışmasına neden olan şey. az önce oldu mesela, tam ukteyi doldurup gönderdim ki aynı saniyelerde ukteyi başka birisi doldurmuş ve sol frameye düşmüş. gerçi bu aynı anda olmuyor, belli ki diğer yazar saliselerle daha önce doldurmuş. ama benim entryime ne oldu, o gada da yazdımdı ha. madem öyle 2. entry olsaydı. çok üzüldüm be şimdi.

kaçak marlboro

saniyede yirmidört kare
karaçalı'nın şimdi git zombi albümünden harika bi' parça. türkçe rap'e küskün geçen yıllarımdan sonra beni tekrar o dünyaya sokmuş şarkıdır. hayatımın şarkısı listesinin ilk 5'inde mutlaka yer alır.

hatim edilesi sözleri de şöyledir;

resimler kesti kopuk film şeritleri
duvara yapıştırdı kapıyı kilitledi
sanki 24 yıl başkası kullandı
vücut neyde varlık bulduysa işte o bedeni
gidememek bir delinin hoparlör sesi
gidemedi döküldü yere apoletleri
bir katilin tatlılığı gibi en azami
en içe dönük en dışa sönük en acemi
yüzünde hep bir hüzüntü bunda sana tarama
susmak bir çeşit zina
barınamazdı sesinde hiçbir nota
alınamazdı istenen şeyler hepsi orda
5 dakika son istasyon başka durak yok
son bi tek dal sigara yaktı artık gidiyo
arta kalan tonca yükten bolca zaman
yaklaşırken vagonlar biran duraksadı zaman
ve o , baldırlarında uzun süvet çizme
kaldırımda upuzun , kopkoyu bir sima
buldu iki çift göz birbirine aldırışsız
bakışlar arasında kaldırım karşısında

hiç bişey konuşmazlar , -buna paradox diyorlar- , sigarası tütmeye devam eder , bitene kadar..

saçların sararmış yüzün yazılmış bir sonbahar serinliği , çizgisiz ve eğri
bunları duyunca gözyaşları eşliğinde bir adım uzaklaştı ve başını eğdi
gözlerini çamurlu bir paspasla sil , pasta adam yaptı gayri gidilecek bi liste
bu kapanış temizliğinde çekildiğini gör bir denizin son kez ve beni izle
söylemedi sembolik şeyler, sembolik diye
geçmişin koleksiyonlarından ardiye, evin bahçesinde var diye
gece gündüz nöbet tuttu hem de kaç vardiye
bekledi gel al diye
kutusunda kaldı hediyen uykusundan ayaklandı uyandı bir gece
bir çakmak ve biraz benzin almak için eline
ve yazmak son kez kendine bi mektup senin elinden..

gel ruhumu çal hüzün kesesi bedenim
ama parmak izi bırakma
hırsızıma minnet bul onu
kaçak marlboro

iç denizi yeşil gözlerin içimde anımasdığım el değmemiş bi mevsim ılık bi iklim
bir zamanlar tiryakisi olduğum o sözlerin herbirini tek tek içime giydim
hangi kahpe o dudağını öptü de bilmem kaç defa dudağıyla rujunu silmiş
hangi hırsız çaldı seni, ne parfümü? hangi marka? esansı kalıcı belli ki sinmiş!
yok dersen hayaletler gezerdi evin üstünden çalınca kapım heyheylenirdim
görsem bir çift sokaklarda el ele gezen küfrederdim onlara özlerdim seni
bir güvercin çırptı kanat boşlukta da yıllarca bir tek onu kendim besledim
kalma çocukluktan sakat karabasan bile döndü bana ama sen dönmedin
kapatırdı çığlığın herşeyi ilaç dikiş tanı merkezi, gittim tanı herkesi
kalabalıkta kaybolunca duyduğum uğultu tanrı şahit bulduğum en güzel kadın sesi
bedenler birbirine çarpınca çıkan seste gövde ve gölge düştü enseste
bir adamın yanlızlığına dair her beste , çiçek çöllerinden bir çiçekten deste
dedi neyse yosun tutmuş hatıran çürükleşmiş algoritma artık bitti
demedi hoşçakal son defa bile olsa geriye hiç bakmadan vagona bindi

gel ruhumu çal, yüzün kesesi bedenim
ama parmak izi bırakma
hırsızıma minnet bul onu
kaçak marlboro
32 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol