confessions

saniyede yirmidört kare

5. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1454
  2. takipçi 0
  3. puan 32651

her şeyin anlamını yitirmesi

saniyede yirmidört kare
boşlukların en büyüğü. bir zaman sonra, boşluklar yeni boşluklarla birleşip onlar da anlamını kaybedecek. böyle densiz bir kısır döngü.

sabah uyanıyorsun. niye uyanıyorsun? uyuyorsun, ama ne diye uyuyorsun? zaten uyanmak istediğin yerde/dünyada/hayatta değilsin. sonra diyor birileri 'hadi kahvaltı edelim'. kahvaltının bile anlamı yok ki, domatesler bile acayip bi' depresyonda, salatalıklar desen zaten kokmuyor. sigara içebilmek için kahvaltıya olur diyorsun. sigara da ne acayip, böyle çekiyosun dumanlar çıkıyor falan. sonra haberlere bakıyorsun. genellikle de boş bakıyorsun. aklında kalan, birisi ölmüş. yine birileri öldürmüş. ulan ölmek ne acayip şey, anlamını bulamıyor insan. 'ölüm' diyorsun, kelimenin anlamı bile yok artık, o kadar çok ölüyoruz ki. ardından bi' film izleyeyim diyorsun. o bile anlamsız. hikayeler, insanlar. hep yalan söylüyorlar. belki katlanılabilir olur her şey, kafamı verirsem başka şeylere. işsizim ya ondan herhalde diyorsun. iş arıyorsun. ulan iş aramak ne acayip şey, zerre çalışmak istemediğin işlere bir başvuruyorsun. başvurmak başka bi' acayip. 'deneyiminiz var mı?' diyor, benim tek deneyimim mütemadiyen sıkılmak, çok güzel sıkılırım. sizi de bi' sıkayım mı? diyemiyorsun. 'hayır yeni mezunum' diyorum. akabininde gelen cevabın tonunda 'allah kurtarsın kardeş' var.

sonra bi' dünyaya bakıyorsun. evindeki dandik bürositin üzerinden bakabildiğin kadar işte. oğlum niye buradayız lan? diye bi' soracak oluyorsun, cevabı olmayan soruları sormayı 4 yaşında başlayıp, hâlâ bırakamamışsın çünkü. ilaçlar var sonra, küçük sevimli mavi haplar. çok dara düşersen 16- 17 saat falan aralıksız uyutuyor. uyandığında zaten kafan adeta neptün olduğu için sana geri kalan zamanda sorduğun sorular 'tabağın adı neden tabak? mesela buna saksı deseydik olmuyor muydu?' tadında oluyor.

telefon çalıyor sonra. 'çık biraz yürü' diyor sesin biri, 'hıımm yürümek, çok anlamsız be. adım atıyorsun falan.' desen beyninin yandığını düşünecek. 'evet evet iyi dedin onu hemen çıkıyorum' deyip telefonu kapatıyorsun. tabii ki çıkmıyorsun gerizekalı, çünkü yürümek çok acayip. zaten yorgunum. kronik yorgun...

(bkz: bitmez)

6 eylül 2014 mecidiyeköy asansör kazası

saniyede yirmidört kare
ilk ve son olmayacak cinayettir. 'son olmayacak' derken nasıl utanıyorum bir bilseniz.

bundan ötesi yok. ölümden yani. zengin daha çok zengin olsun diye ölüyor insanlar. yaşamak için, para kazanmak için 'ölesiye' çalıştıkları yerde gerçekten de ölüyorlar. bakıyorsun hep rant, hep anasını sikmişler kanunların. lafa gelince törköyö bör hökök dövlötödör. eee hukuk bana değilse sana ne o zaman? sanaysa eğer, ben neyim o zaman? işciyim ve benden, hatta benden de ucuz 'iş gücü'nüz var. siz güzel evlerde oturun diye. sonra vay efendim siyaset yapıyorsunuz, vay efendim 'şirketimize mâl etmeyin' babama mı mâl edeyim sana etmeyeyim de?

sonra bir de polisler var. inşaatın ve hükümetin bekçisi olmuşlar. özel şirketlerin özel güvenlik görevlilerinden tek farkı tomaları var. bir de biber gazları. görevleriyse işçiye durumunda saldırmak. saldırmasalar bile 'korkutmak'. aman çünkü 'ses' çıkarır işçiler. haklarını ararlar alimallah. çünkü bu ülkede hak zenginlere ait bir şeydir. ararken bile öldürülebilirsiniz, ülke bok yoluna gidenlerin ülkesi olmuş hâlâ diyorsun ki milli irade. sana gösterebileceğim tek irade nefrettir. her gün bir öncekinden daha büyük bir nefret.

adaletini sikeyim dünya sinir hastası ettin beni yemin ederim.

yolluk

saniyede yirmidört kare
yola çıkmadan evvel, yolda tüketilebilecek yiyecek/eğlencelik şeyler bütünü. bazıları için mutlaka uykusuz dergisinin bir cildi, bol miktarda jelibon ve sarjı tam dolu ipoddan ibaret olabilir. [ybkz]swh[/ybkz]

ukde: artin.
28 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol