yan dalların müthiş bir doğrulukta dağıtıldığı ancak as ödüllerde the artist'in[ybkz]swh[/ybkz] ağırlığını gösterdiği ödül töreni olmuştur. ödül hakettiğini düşündüğüm adaylar için 84. oscar adayları
ödül sahipleri şu şekildedir:
En iyi film ödülü:
The Artist
En iyi Kadın Oyuncu
Meryl Streep The Iron Lady
En iyi Erkek Oyuncu
Jean Dujardin The Artist
En iyi Yönetmen
Michel Hazanavicius The Artist
En iyi Kısa Animasyon:
The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore William Joyce, Brandon Oldenburg
En iyi Kısa Metraj Belgesel:
Saving Face Daniel Junge, Sharmeen Obaid-Chinoy
En iyi Kısa Film:
The Shore Terry George, Oorlagh George
En iyi Orijinal Senaryo
Woody Allen Midnight in Paris
En iyi Uyarlama Senaryo
Alexander Payne ve Nat Faxon & Jim Rash The Descendants
En iyi şarkı
Man or Muppet The Muppets
En iyi Müzik
The Artist Ludovic Bource
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Christopher Plummer Beginners
En iyi Görsel Efekt
Hugo Robert Legato, Joss Williams, Ben Grossmann, Alex Henning
En iyi Animasyon
Rango Gore Verbinski
En iyi Uzun Metraj Belgesel:
Undefeated Daniel Lindsay, T.J. Martin, Rich Middlemas
En iyi Ses Kurgusu
Hugo Philip Stockton, Eugene Gearty
En iyi Ses Miksajı
Hugo Tom Fleischman, John Midgley
En iyi Kurgu
The Girl With The Dragon Tattoo Angus Wall, Kirk Baxter
En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Octavia Spencer The Help
En iyi Yabancı Film
Jodaeiye Nader az Simin (A Separation)- Asghar Farhadi(Iran)
En iyi Makyaj
The Iron Lady Mark Coulier, J. Roy Helland
En iyi Kostüm Tasarımı
The Artist Mark Bridges
En iyi Görüntü Yönetmeni
Hugo Robert Richardson
En iyi Sanat Yönetmeni
Hugo Dante Ferretti, Francesca Lo Schiavo
En iyi film ödülü:
The Artist
En iyi Kadın Oyuncu
Meryl Streep The Iron Lady
En iyi Erkek Oyuncu
Jean Dujardin The Artist
En iyi Yönetmen
Michel Hazanavicius The Artist
En iyi Kısa Animasyon:
The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore William Joyce, Brandon Oldenburg
En iyi Kısa Metraj Belgesel:
Saving Face Daniel Junge, Sharmeen Obaid-Chinoy
En iyi Kısa Film:
The Shore Terry George, Oorlagh George
En iyi Orijinal Senaryo
Woody Allen Midnight in Paris
En iyi Uyarlama Senaryo
Alexander Payne ve Nat Faxon & Jim Rash The Descendants
En iyi şarkı
Man or Muppet The Muppets
En iyi Müzik
The Artist Ludovic Bource
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Christopher Plummer Beginners
En iyi Görsel Efekt
Hugo Robert Legato, Joss Williams, Ben Grossmann, Alex Henning
En iyi Animasyon
Rango Gore Verbinski
En iyi Uzun Metraj Belgesel:
Undefeated Daniel Lindsay, T.J. Martin, Rich Middlemas
En iyi Ses Kurgusu
Hugo Philip Stockton, Eugene Gearty
En iyi Ses Miksajı
Hugo Tom Fleischman, John Midgley
En iyi Kurgu
The Girl With The Dragon Tattoo Angus Wall, Kirk Baxter
En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Octavia Spencer The Help
En iyi Yabancı Film
Jodaeiye Nader az Simin (A Separation)- Asghar Farhadi(Iran)
En iyi Makyaj
The Iron Lady Mark Coulier, J. Roy Helland
En iyi Kostüm Tasarımı
The Artist Mark Bridges
En iyi Görüntü Yönetmeni
Hugo Robert Richardson
En iyi Sanat Yönetmeni
Hugo Dante Ferretti, Francesca Lo Schiavo
müthiş bir şeydir. bu kitabı anlatmaya dilim, kelimelerim yetmez. okumadan ölmek büyük kayıptır.
bana şimdi anımsattığı bir başka müthiş kitap ise monte cristo kontu
bana şimdi anımsattığı bir başka müthiş kitap ise monte cristo kontu
3 şubat 2008 fenerbahçe galatasaray maçından sonra sahadaki takımını "türkiye! türkiye!" tezahüratlarıyla tribüne çağırmıştır. evet.
mutlaka ama mutlaka kazanmak zorunda olduğumuz mücadele. çünkü ligden henüz tamamiyle havlu atmadık. basit bir matematik hesabıyla bu çok net görülüyor.
ancak bu maçı kazanamazsak ne yazık ki havlu atmış olucaz.. o yüzden ne yapıp ne edip bu maçı almamız gerekiyor.
ancak bu maçı kazanamazsak ne yazık ki havlu atmış olucaz.. o yüzden ne yapıp ne edip bu maçı almamız gerekiyor.
7-8 sene önce süper bir kanaldı ama şu an bombok bir kanal olup çıkmıştır.
adeta bir show tv bir star düzeyindedir. 7/24 dizi yayınlamaktan başka bi bok yapmamaktadır.
adeta bir show tv bir star düzeyindedir. 7/24 dizi yayınlamaktan başka bi bok yapmamaktadır.
uğruna ölüp bittiğim, aşkından yanıp kül olduğum güzellik, müthiş yetenek.. ama heyhaaattt sadece 15 yaşında. inanılır gibi değil ama 15 yaşında.. hoş 35 yaşında olsa ne farkeder aramızda ne meridyenler var.... hayır pedofili değilim, ne pedofilisi kardeşim. şu kız ne kadar 15 yaşında gösteriyorsa ben de o kadar pedofiliyim anasını satiim...
offff chloe offf
http://www.imdb.com/media/rm3707417088/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm3161242880/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm3250174976/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm712554496/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm3355884288/nm1631269
offff chloe offf
http://www.imdb.com/media/rm3707417088/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm3161242880/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm3250174976/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm712554496/nm1631269
http://www.imdb.com/media/rm3355884288/nm1631269
bazen o evin sizin ev olma olasılığı yoktur. tek başınıza sap gibi yaşıyorsunuzdur zira.. şu an hangi şanslı velet bu yemekleri götürecek dersiniz dairenizin kapısından içeri girmek üzereyken.. birden tak! bir şey olur karşı komşunun kapısı açılır. balık yapmıştır, hamsi. bir tabak uzatır size, buyur çocuğum diye....
oluyor böyle şeyler walla oluyor. geçen hafta bizzat ben yaşadım. inanılır gibi değil ama oluyor :)
oluyor böyle şeyler walla oluyor. geçen hafta bizzat ben yaşadım. inanılır gibi değil ama oluyor :)
son kalemizdir.
ben.
ulan ne abartmışsınız, hiç de ezberleme çabasında girmeden, kendiliğinden ezberlemişim. öyle kolay da değil, gayet normal sallamasyon bi numara
ulan ne abartmışsınız, hiç de ezberleme çabasında girmeden, kendiliğinden ezberlemişim. öyle kolay da değil, gayet normal sallamasyon bi numara
goduğumun lanet sezonu. her açıdan.
bi avrupa kupası heyecanımız var, o da gerilip gerilip yumruk atacak gibi görünen bir külhanbeyi gibi. şu anda hala geriliyor. yumruğuna hazırlanın agalar
bi avrupa kupası heyecanımız var, o da gerilip gerilip yumruk atacak gibi görünen bir külhanbeyi gibi. şu anda hala geriliyor. yumruğuna hazırlanın agalar
müthiş bir güne denk gelen gecedir. bu hazin gecemizde biraz olsun avuntu, meşgale olacaktır.
26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçında gol son dakikada gelmemiştir.
Gol 90+1. dakikada gelmiştir, geri kalan 2 dakika gasssaaaraylı görgüsüz futbolcuların abartılı sevinçleriyle geçmiştir, ibne hakem de o 2 dakikayı oynatmamıştır.
Gol 90+1. dakikada gelmiştir, geri kalan 2 dakika gasssaaaraylı görgüsüz futbolcuların abartılı sevinçleriyle geçmiştir, ibne hakem de o 2 dakikayı oynatmamıştır.
seviyordum seni cenk. çok seviyordum hem de...
hani bir ihtimal ama.. ola ki olursa;
26 şubat 2012 galatasaray-beşiktaş derbisindeki elmander'in 90+1. dakikada attığı golden sonra hunharca ve hayvan gibi görgüsüzce sevinen galatasaray köpekleri, hayal bile edemedikleri kadar büyük bir ihtişamla şampiyon olsalar da, şampiyonlukları yılın bamya ödülü muamelesi bile görmeyecektir.
isterse bugün ki maçta olduğu gibi domala domala altta kalanın canı çıksın oynasınlar, görgüsüz köpekler gibi formalarını yırtıp gökyüzüne doğru ulusunlar, isterlerse fatih terim'in maketini arşa kadar uzatsınlar kimsenin gram umrunda olmayacaktır.
o kadar sevdiğim insanların çalıştığı bir klüp olan galatasaray'ın, kolpacı, adi, tahrikçi futbolcularının o görgüsüzce sevinçlerini görünce engin baytar ve melo başta olmak üzere o futbolcuların çoğundan iğrendim
ve şimdi sırf bu yüzden deli gibi uefa kupasını almamızı istiyorum. hem de öyle böle diil. bişiler olsun, bi punduna getirelim de alalım birader. o onu yensin, alakasız kırmızı kartlar, penaltılar hoooppp alalım kupayı.
o şampiyonluk kupası bu cm kafasıyla takım kuran fatih terim'in talebelerinin dübürüne girsin de nasıl alırsak alalım o uefa kupasını..
evet gözüm döndü ulan!
26 şubat 2012 galatasaray-beşiktaş derbisindeki elmander'in 90+1. dakikada attığı golden sonra hunharca ve hayvan gibi görgüsüzce sevinen galatasaray köpekleri, hayal bile edemedikleri kadar büyük bir ihtişamla şampiyon olsalar da, şampiyonlukları yılın bamya ödülü muamelesi bile görmeyecektir.
isterse bugün ki maçta olduğu gibi domala domala altta kalanın canı çıksın oynasınlar, görgüsüz köpekler gibi formalarını yırtıp gökyüzüne doğru ulusunlar, isterlerse fatih terim'in maketini arşa kadar uzatsınlar kimsenin gram umrunda olmayacaktır.
o kadar sevdiğim insanların çalıştığı bir klüp olan galatasaray'ın, kolpacı, adi, tahrikçi futbolcularının o görgüsüzce sevinçlerini görünce engin baytar ve melo başta olmak üzere o futbolcuların çoğundan iğrendim
ve şimdi sırf bu yüzden deli gibi uefa kupasını almamızı istiyorum. hem de öyle böle diil. bişiler olsun, bi punduna getirelim de alalım birader. o onu yensin, alakasız kırmızı kartlar, penaltılar hoooppp alalım kupayı.
o şampiyonluk kupası bu cm kafasıyla takım kuran fatih terim'in talebelerinin dübürüne girsin de nasıl alırsak alalım o uefa kupasını..
evet gözüm döndü ulan!
26 şubat 2012 galatasaray-beşiktaş derbisinde 91. dakikada yenen malca golden sonra dudaklarımdan dökülen cümle...
takatsizliğin, çaresizliğin ve talihsizliği farketmenin top noktası.. çok üzgünüm sözlük. çok.
q7'nin her topu keybetmesini, necip'in fahiş hatalarını, toraman'ın 80. dakkadan sonra gazozuna maç tadında oynamasını, sidnei'in hantallığını, simao'nun varlıkla yokluğunu farkettirmeyişini, fırat aydınus dallamasının uzatmayı oynatmayışını geçtim walla geçtim..
de ama be cenk gönen.. ah cenk'im ah canım cenk'im
extra tek bir iş, tek bir kurtarış da yapamazmıydım be yavrum. sana olan tahammülümü feci şekilde doldurdum güzel kardeşim. tamam gençsin, tamam bilmem ne ama bu kadar da olmaz. kahrettin beni
takatsizliğin, çaresizliğin ve talihsizliği farketmenin top noktası.. çok üzgünüm sözlük. çok.
q7'nin her topu keybetmesini, necip'in fahiş hatalarını, toraman'ın 80. dakkadan sonra gazozuna maç tadında oynamasını, sidnei'in hantallığını, simao'nun varlıkla yokluğunu farkettirmeyişini, fırat aydınus dallamasının uzatmayı oynatmayışını geçtim walla geçtim..
de ama be cenk gönen.. ah cenk'im ah canım cenk'im
extra tek bir iş, tek bir kurtarış da yapamazmıydım be yavrum. sana olan tahammülümü feci şekilde doldurdum güzel kardeşim. tamam gençsin, tamam bilmem ne ama bu kadar da olmaz. kahrettin beni
1- sevgisizlik
2- varoşluktur.
nokta. boş yere başka yerlerde aramayın. yok hükümetler, yok fakirlik yok teknoloji yok bilmem ne... hiç başka yere bakmayın canım. asıl sebebi bu 2 kavramdır.
sevgisizlik.. insanların başka insanları, başka şeyleri sevmediği bir yerde mutluluk olması imkansızdır. ki ülkedeki pek çok insanın aslında kendini bile sevmediği gerçeği göz önüne alınırsa durumun vehameti ortaya çıkar.
her insan sevmediği "başkaları" sevmediği kavramlar ve unsurlar kadar mutsuzdur. dolayısıyla bir şeyi sevmemek o şeyden bir şey götürmediği halde bizden çok şey götürür. toplumdaki bu infialin alt başlıklarını açmaya kalkışmıyorum çoooooooooook uzun sürer.
2. si ve kaçınılmaz olan bi başka felaket: varoşluk..
varoşuz. sapına kadar. iğrenç derecede. donumuza kadar varoşuz. varoşluğu uzun uzun anlatmak isterdim ne demek olduğunu ama bu da feciiiii uzun sürer. o yüzden kısa kesiyorum..
bu ülkenin temel kaybı işte burdadır. her toplumun, ülkenin ve coğrafyanın kırsalı varoştur. bu dünyanın gerçeğidir. ancak şehrin varoş olduğu tek ülke sanırım biziz. işte bizim "hamartia" mız (ölümcül hata)
normal bir ülkenin şehir merkezi ya da metropolünü oluşturan insan kesimi bilgiye haiz, pozitif düşünceye sahip, bilimden nasibin almıştır. varoşluk kavramını aşmıştır. genellersek tabii. bu hal ve şeraitte kırsaldaki varoş şahıs da, içinde zuhur eden ilim ve insaniyet ışığı doğrultusunda yaşı ve bilinci el verdiği zaman bu bölgedeki insanı kendine idol alır. ona yaklaşmak yakınlaşmak ister. belki bu bölgeye taşınır. yani bir kurtuluşu vardır. sora zamanla asimile olarak artık bir varoş olmaktan kurtulup normal bir insan olur.
lakin bizde her yer ve herkes varoş. ultra varoş. sapımıza dibimize kadar. sonra fazıl say çıkıp da "arabesk yavşaklık" tan bahsedince adamın sadece "arabesk müzik" ten bahsettiğini sanıp ağzına sıçıoruz. yok anacım adamın dediği o diil.
hani insanlık piramidine tek bir tuğla koymak gibi bi derdin yok ya, hani hayattaki tek gayen "başkaları benim için ne der" kaygısı ya, hani winner olmak yerine aslında içten içe looser olup kendi hayatının zorluklara ve acılara karşı yılmaya trajik ve efsane kahramanı olmak gibi boş ve saçma bi gayen var ya..
adam onu diyo aslında işte..
neticede bu ülkede varoşluktan bütün bütüne sıyrılamazsın. en fazla kısmen kendini izole edebilirsin. sevgisizlik ise neredeyse tamamen senin elinde.. herhangi bir inanç ya da düşünce anlayışıyla sevmediğin şeyleri ve insanları azaltarak kendini o ölçüde mutlu kılabilirsin.
ne yazık ki -aslında- bu ülkeden mutlu olmanın tek yolu aslında bu..
evet paradır evet puldur çok önemlidir.
ama inan güzel kardeşim mutluluk evrensel anahtarı bu değil! herkesi seven ve pozitif bilimin farkında olan insan için mutlu olmak o kadar zor değil.
2- varoşluktur.
nokta. boş yere başka yerlerde aramayın. yok hükümetler, yok fakirlik yok teknoloji yok bilmem ne... hiç başka yere bakmayın canım. asıl sebebi bu 2 kavramdır.
sevgisizlik.. insanların başka insanları, başka şeyleri sevmediği bir yerde mutluluk olması imkansızdır. ki ülkedeki pek çok insanın aslında kendini bile sevmediği gerçeği göz önüne alınırsa durumun vehameti ortaya çıkar.
her insan sevmediği "başkaları" sevmediği kavramlar ve unsurlar kadar mutsuzdur. dolayısıyla bir şeyi sevmemek o şeyden bir şey götürmediği halde bizden çok şey götürür. toplumdaki bu infialin alt başlıklarını açmaya kalkışmıyorum çoooooooooook uzun sürer.
2. si ve kaçınılmaz olan bi başka felaket: varoşluk..
varoşuz. sapına kadar. iğrenç derecede. donumuza kadar varoşuz. varoşluğu uzun uzun anlatmak isterdim ne demek olduğunu ama bu da feciiiii uzun sürer. o yüzden kısa kesiyorum..
bu ülkenin temel kaybı işte burdadır. her toplumun, ülkenin ve coğrafyanın kırsalı varoştur. bu dünyanın gerçeğidir. ancak şehrin varoş olduğu tek ülke sanırım biziz. işte bizim "hamartia" mız (ölümcül hata)
normal bir ülkenin şehir merkezi ya da metropolünü oluşturan insan kesimi bilgiye haiz, pozitif düşünceye sahip, bilimden nasibin almıştır. varoşluk kavramını aşmıştır. genellersek tabii. bu hal ve şeraitte kırsaldaki varoş şahıs da, içinde zuhur eden ilim ve insaniyet ışığı doğrultusunda yaşı ve bilinci el verdiği zaman bu bölgedeki insanı kendine idol alır. ona yaklaşmak yakınlaşmak ister. belki bu bölgeye taşınır. yani bir kurtuluşu vardır. sora zamanla asimile olarak artık bir varoş olmaktan kurtulup normal bir insan olur.
lakin bizde her yer ve herkes varoş. ultra varoş. sapımıza dibimize kadar. sonra fazıl say çıkıp da "arabesk yavşaklık" tan bahsedince adamın sadece "arabesk müzik" ten bahsettiğini sanıp ağzına sıçıoruz. yok anacım adamın dediği o diil.
hani insanlık piramidine tek bir tuğla koymak gibi bi derdin yok ya, hani hayattaki tek gayen "başkaları benim için ne der" kaygısı ya, hani winner olmak yerine aslında içten içe looser olup kendi hayatının zorluklara ve acılara karşı yılmaya trajik ve efsane kahramanı olmak gibi boş ve saçma bi gayen var ya..
adam onu diyo aslında işte..
neticede bu ülkede varoşluktan bütün bütüne sıyrılamazsın. en fazla kısmen kendini izole edebilirsin. sevgisizlik ise neredeyse tamamen senin elinde.. herhangi bir inanç ya da düşünce anlayışıyla sevmediğin şeyleri ve insanları azaltarak kendini o ölçüde mutlu kılabilirsin.
ne yazık ki -aslında- bu ülkeden mutlu olmanın tek yolu aslında bu..
evet paradır evet puldur çok önemlidir.
ama inan güzel kardeşim mutluluk evrensel anahtarı bu değil! herkesi seven ve pozitif bilimin farkında olan insan için mutlu olmak o kadar zor değil.
ulan evlendirme programı yapılıyor memlekette ne diyorsunuz!
evlendirme programı lan! evlendirme programı.. bildiğin evlendirme programı
nelerin normalleştiğinin farkındamısınız?
zengin kocayla evlenmek isteyen bünyeye gelene kadar o kadar laf edilecek şey var ki... başlasam külliyat bitiririm.
sistemi de ülkeyi de insanları da anlayışı da zihniyeti de sapına kadar zikiim. tiksiniyorum lan. bildiğin iğreniyorum.
boşuz lan bildiğin bomboşuz. ilahi komedyanın, suç ve cezanın genel kültür olsun diye okunduğu
bu topraklarda "kadın" olarak adlandırılan her canlının 10-15 yaş 15-25 yaş 25-35 yaş ve 45 yaş ve sonrasında her hal, tavır, düşünce ve duygu olarak aynı olduğu biğ coğrayfada neyden bahsediyorsunuz? (erkeklerden bahsetmememin nedeni konu başlığının o olmaması)
kimsenin bizzat suçu yok. hepimiz feci şekilde iğrenciz. walla bak. şaka gibi bi dünyada yaşıyoruz. dünyamızda.
diceksin ki elin gavuru bizden farklı mı. farklı ulan. farklı olduğu o kadar şey var ki. görsen şaşarsın.
bir soraki başlığımı bundan feyiz alıp yazıyorum şimdi ben. hadi öptüm
evlendirme programı lan! evlendirme programı.. bildiğin evlendirme programı
nelerin normalleştiğinin farkındamısınız?
zengin kocayla evlenmek isteyen bünyeye gelene kadar o kadar laf edilecek şey var ki... başlasam külliyat bitiririm.
sistemi de ülkeyi de insanları da anlayışı da zihniyeti de sapına kadar zikiim. tiksiniyorum lan. bildiğin iğreniyorum.
boşuz lan bildiğin bomboşuz. ilahi komedyanın, suç ve cezanın genel kültür olsun diye okunduğu
bu topraklarda "kadın" olarak adlandırılan her canlının 10-15 yaş 15-25 yaş 25-35 yaş ve 45 yaş ve sonrasında her hal, tavır, düşünce ve duygu olarak aynı olduğu biğ coğrayfada neyden bahsediyorsunuz? (erkeklerden bahsetmememin nedeni konu başlığının o olmaması)
kimsenin bizzat suçu yok. hepimiz feci şekilde iğrenciz. walla bak. şaka gibi bi dünyada yaşıyoruz. dünyamızda.
diceksin ki elin gavuru bizden farklı mı. farklı ulan. farklı olduğu o kadar şey var ki. görsen şaşarsın.
bir soraki başlığımı bundan feyiz alıp yazıyorum şimdi ben. hadi öptüm
beşiktaşım açısından başkan olduğu dönemden daha çok zarar vermesi ihtimalini düşünerek sevinemediğim olay.
gerçi klübe yakın kişilerden aldığım duyumlara göre en büyük amacı mali fair play sistemini oturtmakmış. hem ibra meselesi yüzünden zaten koltuktan olacağı hem de beşiktaş için hamleler yapmak amacıyla tff koltuğuna geçeceği söyleniyor
gerçi klübe yakın kişilerden aldığım duyumlara göre en büyük amacı mali fair play sistemini oturtmakmış. hem ibra meselesi yüzünden zaten koltuktan olacağı hem de beşiktaş için hamleler yapmak amacıyla tff koltuğuna geçeceği söyleniyor
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?