confessions

oyunbozan

1. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 3011
  2. takipçi 0
  3. puan 58361

sigara

oyunbozan
tüketimine artık sabah kahvaltısından sonra değil 12 den sonra başladığım bağımlılık kaynağı. bir gün bir sebep bulup bırakacağım şimdilik memnunum ve geçerli bırakmak için geçerli bir sebebim yok. sanırım sekiz damar tıkanacak, üç merdiven çıktığımda kalp krizi filan geçirmem gerekiyor bırakmak için, zira sigarayı bırakmamak için spora başladım desem yeridir.

suni gündem

oyunbozan
şu sıralar abdullah gül ve recep tayip erdoğan'ın sanık vekiller konusunda farklı iki görüş ortaya atarak, emlak vergisi, konut tapu harcı, ötv, doğalgaz, su ve yüklü elektrik zamlarını tam yarım gün de halka unutturarak oluşturulan gündemir.

barzani'ye türkiye sizinle gurur duyuyor söylemini unutmuşum editlemeden gözünüze sokayım istedim.

aykut kocaman

oyunbozan
yönetsek kabiliyetlerini tamamıyla kaybeden lider vasfından gittikçe uzaklaşan ve gücünü kaybeden fenerbahçe'nin şimdilik teknik direktörü. istifa ettiğine dair duyumlar geliyor, etse de etmese de artık bu takımın aziz yıldırım tarafından yönetileceği zaten aşikar.

rakı adabı

oyunbozan
adap olarak sadece yavaş içilmesi gereken kuraldır.

bana göre hiçbir önemi yok zira rakı sofrası özgürlüktür!
engel olman gereken tek şey karşında ki kişiye sıkıntı vermeyecek derece de kafa açma seviyesini yakalamak.
konuşurken ağzım burnum yamuluyor aman sarhoş olduğumu anlayacaklar gibi kasıntılara girme.
gireceksen git viski kafasında tekila kafasında alkol yarışı yaparken gir.
rakı masasında o an neysen o olarak kalacaksın.
adab da yaz kış fark etmez soğuk sıcak yine fark etmez ehli keyf kullan ( bkz. biz ki ehli keyf kullanarak rakı içenleri sevecen kıldık. rakısal öğretiler syf 157896 )
hoş sohbet miyim diye sorma zaten canın sıkkın olsa bile tadından zevk alarak içiyorsan o gün gözünün içi ne anlatırsan anlat gülüyordur. inan bana ağlarken bile..
o yüzden rahat bırak kendini yüzünde ki hareketleri engelleyemeyeceğini bilerek iç.
rakı o anın adabını kendi oluşturur. senin pek bir şey yapmana zaten fırsat vermez.

1 ekim 2012 beşiktaş sivasspor maçı

oyunbozan
evet dayanamayıp hiç yoktan yediğimiz golü izlediğim maç.

kime kızacağımı bilemiyorum, şuna benziyor

ıstaka elinde ve süper bir bilardo örneklemesi ile beyaz topu siyah topa vuruyorsun arka üçgenden falso alarak gelen kırmızı top tekrar beyaz topa sadece deyiyor ve bu imkansızlıkla bulanan sayı gibi bir gol ile karşı karşıya kalmışız.

pike çektirseymişiz..

alex de souza ve quaresma arasındaki farklar

oyunbozan
alex, nutelladır
quarejma, katkı maddesi kullanılmış bir değil iki değil üç değil dört değil tam beş bal deresi.

kızmak gücenmek yok, quarejma önce adam olmayı öğrensin, futbol mesleği ise mesleğinden başka bir şey düşünmesin ayrıca bu söylem feda demiyor diye gelen bir eleştiri değil, oynadığı zamanlardan çok oynamak istemediği zamanların olması sebebiyledir. alex tüm tribünler yuh çekerken 3 sene önce golünü atmış ve attığı gole sevinmeyerek taraftarlarına gerekli cevabı profesyonelliği ile verirken, quarejma taraftarla tartışmaya girip al formayı sen oyna diyebilecek kadar küstahtır.

piç

oyunbozan
bir kitaplıktan çıkarak sinema perdesine uyarlanması planlanan hatta planlama aşamasının bittiğini bu gün izlediğimiz teaser le de anladığımız hakan günday kusması.

yapmayın yahu bazı kitaplar filim olmaz her şey bir davincinin şifresi ya da fight club kadar güzel olacak diye bir şey yok. ki bana sorarsan bu iki örneğin bile kitabı filmlerinden hala daha etkileyicidir. sizin bir piç hakkında yeraltı edebiyatı hakkında ne kadar bilginiz var, bu seyirin popülerlikten nefret ederek alttan yetişen tüm yazar ve sanatçıları önce bunlar keşfeder ve sonra sizlerin huzuruna sunar, yani siz biz onları çiğneyip yutarken sadece vitrinde görüyorsunuz. hakan günday'ın piç kitabı bir efsanedir dünya yeraltı edebiyatı klasiğidir ve türkiye'de o kitabı anlayarak okuyup o kitabı beyaz perdeye uyarlayabilecek kapasitede ne kurgu ne de senaryo yönetmeni yok. ellerinizi çekin, hakan günday para kazanmak isteyebilir, ama bu onu daha kötü noktalara atacak. tüm kitaplarının 1. baskısı elimde hatta baskı sayısı yazmayan kitaplarıyla başladım okumaya, henüz o ünlü veya ünsüz kitapçılar bile ilk adını sorduğumda kim? tepkisini gösterirken ezberlemeye başlamıştım. umarım başarırsınız popüler kültüre kendinizi sevdirmeyi, umarım bok gibi para kazanırsınız, zira temelinde ve tabanına seni destekleyen okuyucu elini çekerse kitaplarından popüler kültür üç günde yutar seni umarım o cümleleri yazan adam da o aforizmaları dile getirebilme cesaretini gösteren adamda bunu da bilecek kadar kafa vardır.

sana yazdım

oyunbozan
olmaması gereken
olduğu yerden daha uzağa gitmek için bu günden kurtulmak için beynimi uyuşturup hayatımın gidişatını bir sene daha öteleyeceğim acımazsızca kendime gelmek istemediğim gün.
bu gün günlerden sen.
bana sorarsan diğer günlerden hiç bir eksiği yok, senin eksikliğin dışında.
biliyorum yüzün gülüyor, bu kadar süre içerisinde düşünmek için bir sürü zamanın oldu
doğru yaptığını düşündün, haklılıklarını ve yaşanmadığına belki de dua ettiğim günleri
bu gün




eylülün ilk günü
dünden farkı ne sahi bu günün sensizlikten başka
kocaman bir yalnızlığın içerisinde
sen varmışsın gibi ayak oyunları oynuyor beynim
hiç gitmemişsin gibi o gün o sokakta benden
gelip aslında sarılmak istemişsin
yüzüme bakıp gecenin en soğuk anında yüzümü görüp
arkanı dönmeden elimi tutarak
arkanı dönmeden yüzüme bakarak
arkanı dönmeden seninim demek için o gece gelmişsin gibi.
“gidişin çok şey öğretti bana”
yalan.
hiçbir şey öğrenmiyorum sen gittiğinden beri
son kadehin en son damlasına kadar içip sadece beynimi ziyan ediyorum
sen gittiğinden beri, sadece yazarken gülümseyip
kapatığımda her şeyi yüzümü düşürüyorum.
kalkıp ne hallere düştük biz.
ya da değil, yani biz değil yalnız bir masa, oturulmayan sandalye ve karşında hep bir kadeh.
sen varmışsın gibi.
sahi biz olmaya çalışmadık mı hiç?
ben hep ben olarak kalmak istediğim zamanlarda , sen benden bir sen daha mı yaratmak istedin bana göre.
ya da ben mi anlamadım seni hiç, niye kızamıyorum sana sevgili.
ortada olmayan suça rağmen belki de suçlu aradık
gitmek için bir bahane
kalmamak için onlarca sebep.
sonunda gittik bizden.
farklı bir yol da değiliz biliyorum
sen sadece daha rahat nefes alıyorsun
ben senden daha çok üzülüyorum demiyorum
belki biraz fazla belli ediyorum üzülüşlerimi
ama kabul edemiyorum gidişini.
şuramda bir yalnızlık beliriyor bir şeyleri kabul ettiğimde
gitsin diye sinirleniyorum belkide sana
aklımı yiyorum.
alabildiğince mavi bir deniz, alabildiğince güzel bir hava ve alabildiğince sensiz bir ben
kocaman bir karanlıkta, tüm renklere inat
senin gözlerini görüyorum tam karşımda
akıl oyunları mı?
bilmiyorum, ne yaşadığımı ne istediğimi nereye gideceğimi ben de inan bilmiyorum.
onlarca kitap okudum, benim demek istediklerimi ben cümleye dökemiyorum belki birileri dökmüştür demek için
kaç sene önce bu günü kimse anlatamamıştı
ilk üstüne giydiğin kıyafeti hiç unutmadım
çocuk gibi sevmişim demek ki.
güçlü bir çocuk.
ilk aşk gibi
nasılsın bu gün? dediklerinde çok iyiyim diyordum.
aptal.


içiyorum, aklının alamayacağı kadar çok hapsoldum içkiye, o olmazsa konuşamıyorum
ellerim titriyor sesim eskisi kadar gür değil daha titrek çıkıyor
sigarayı üç pakete çıkarttım, borçlarımdan geri kalanla ancak onu tamam edebiliyorum hayatımda.
kocaman bir masa akla gelmeyen bir kadeh en sevdiğin bira, tekele her uğrayışımda beş tane kendime alıyorsam ikitane de sana alıyorum
biliyorum isteyecek canın. beni hiç yalnız bırakmadın bu güne kadar. herkes masada yıkıldığında sen hep beni ayağa kaldırdın ve sen hep benim kadar sarhoş oldun.
istersin diye fazladan alıyorum her şeyi
nefesi
güneşi
baharı
eylül’ü yani.
eylül dü bizim ayımız değil mi? gelişindi.
gelişin gidişinden daha çok güzeldi.
anlatmaya gücün yoksa eğer böyle saçmalıyor insan işte.
en çok neyi söylemek isterdim yanımda olsaydın
susmanı mı? susarak sevmeni mi?
yahu ben iyi değilim.
bu gün gerçekten düne göre hiç iyi değilim
bu gün anlıyorlar bir şeyi var bu çocuğun seslerini kısık seslere duyar gibiyim
iyi değil o bu gün gitmeyin yanına diyorlar.
bu gün hiç konuşmadı anlatmadı gülmedi diyorlar
hepsini duyuyorum
beynimin içinde binlerce kelime, kurulamayan onlarca cümle
ve anlatamadığım bir kaçtane sen var onlara.
hadi.
git artık.
gülüşünden
gülüşümden
git aklımdan
eylül yirmi altı

spam

oyunbozan
nasıl bulup nerden geldiği belli olmayan ya da şirketlerin toplu e-mail datalarını reklam şirketlerine satması ile ortaya çıkan gönderi.

ibnenin önde gidenidir.

alex de souza'nın fenerbahçe'den ayrılması

oyunbozan
gidiş nedeni anlatıldığı gibi marsilya maçı sonrası soyunma odasında şarkılar söyleyip baroni ile espriler yapması ise nasıl gönderildiğinin bir önemi olmayan olay. tabi fenerbahçe medyası artık fenerbahçe den çok aziz yıldırım'ın yaptığı saçmalıkları ört bas ettiği içinde bu tip haberler çıkabilir. türkiye ye gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyunculardan birinin gönderiliş biçimi fenerbahçe camiasına hiç ama hiç yakışmamıştır. bir beşiktaşlı olarak fenerbahçe'nin güç kaybetmesini bir kenara bırakıp bir futbol sever olarak olaya baktığımda alex bu tarz bir gönderilişi gerçekten hak etmedi. kendisi senelerdir tüm rakip taraftarlar tarafından sessizce sevildiğinin farkındaymış gibi kolay kolay ne çirkeflik yaptı ne de kışkırtıcı hareketlerde bulundu. stadlarda en az küfür edilen büyük futbolcudur sanırım. o kadar taraftarın gücü arkasında olmasına rağmen gidişinde bile fenerbahçe camiasına teşekkür edip efendiliğini elden bırakmamış. hayırlısı olsun türk futbolu güzel bir değeri boktan bir şekilde kaybetti.

numan kurtulmuş

oyunbozan
uzaktan izlediğimde beyefendi kişiliği ve söylemleriyle bir çok üç kağıtçı din sömürüsü yapan siyasi partilere ders niteliğinde vakti zamanında cevaplar veren siyasi liderdi. özellikle gerçekten yaşlanan necmettin erbakan'a yeter deyişi bile o kadar mütevazi gelmişti ki, yahu acaba ilk defa aralarında dürüstlüğünü kaybetmemiş birileri kaldı mı sorusuna yanıt vermeye başlıyordu hareketleriyle.

harun gelip karun gitmeye and içtiğini iddia ederken muhafazakarlık dersi veriyordu iktidara ve bölüm gittiği saadet partisine. şimdi izliyorum ve anlıyorum ne olduğunu? saadet partisini ve cemaat gücünü tamamen bölmek için yetiştirilmiş gözü tamamen koltukta olan tipik muhafazakar siyasetçi olduğunu. siyasi görüşü beni ilgilendirmez hiç bir siyasi tartışmada görüşüm yokmuş gibi konuşurum ve siyasetçiyi sadece yaptıkları ile eleştiririm. arkasında bıraktığı ve kendini taşıdığı yeri görünce soy adına yakışır bir işlem yaptığı çok aşikar.

aferin numan kafamda ki tüm senin hakkında ki düşüncelerin yanlış olduğunu bana ispatladığın için teşekkür ederim.

türk erkekleri gitsin fransız erkekleri gelsin

oyunbozan
tüm önermeler gibi saçma olan bir önerme.
elleriniz üşüdüğünde hangi cümlelerle bunu anlatacaksınız
ya önümüz kış ayaklar da üşümeye başlayacak ona ne diyeceksiniz
onuda geçtim patik ısıtıcı vb. çözümlerle atlattınız rakı?
kiminle oturup içeceksiniz? zeki müren dinlerken ne anlatacaksınız birbirinize ?
hadi biraz gidip sahilde sezen aksu söyleyelim dediniz bağra bağra?
hadi ama gülmeyin hiçbirinizin enrico macias dinlemediğini biliyoruz, eyvah günaydın mesajı iyi geceler mesajı var bir de değil mi?
türk kadını tribi? atamazsınız arkadaşlar adamlar koltuk altını temizlemiyor sizin tribinizle mi muhattap olacaklar.

ciddiye aldım. çok üzüldüm, ellerim titriyor. ih liibe dih ne yahu üç kelimeden seni seviyorum mu çıkar?

yazık.

sürekli aynı rüyayı görmek

oyunbozan
sürekliden kasıt aynı rüyayı birden fazla farklı uyku dilimlerinde görmektir.

şimdi şöyle,

bir köpek var siyah ve gerçekten ürkütücü bir köpek, tasması ve yere düşen bana olan yakınlığı inanılmaz ürkütücü, hatta uyandığımı hissetmeme rağmen gözlerimi açamayarak kendimi sürükleyerek uzaklaştırmak için deliriyorum bir anda gözlerimi açtığımda anlık bir rahatlama ve gözümü kapatır kapatmaz yeniden aynı duruma maruz kalıyorum, aynı cinsten bir den fazla köpeğin saldırma anına maruz kalıyorum kimi zaman ama saldırmıyor da hötöröf öyle o geliyormuş gibi yapıyor ben kaçamıyorum, size bütün bunları niye anlatıyorum onu da bilmiyorum ama rüya gerçek olur o köpeği bir yerde görürsem yemin ediyorum yahnisini yapar taksim meydanında sallandırırım
130 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol