şehrin asi çocukları bestesi ile tribüncülüğün ötesinde yaratıcılıklarını da konuşturan taraftar. (bkz: alemin allahı geliyor)
a: koyuncahopluyor mu? samet ?
s: doğrudur efendimiz
a: samet senin için falan fıstık olmuş diyorlar? doğru mu samet?
s:doğrudur efendimiz.
a:allah bir ben iki alex üç fenerbahçe dört sıralama doğru mu samet?
s:siz bir de olabilirsiniz ama doğrudur efendimiz.
oğuz atay'ın orlic'ine dönmüş çocuk cadde bostanda gördüğümde yüzüne yüzüne gülmezsem hiçbir şey bilmiyorum.
s: doğrudur efendimiz
a: samet senin için falan fıstık olmuş diyorlar? doğru mu samet?
s:doğrudur efendimiz.
a:allah bir ben iki alex üç fenerbahçe dört sıralama doğru mu samet?
s:siz bir de olabilirsiniz ama doğrudur efendimiz.
oğuz atay'ın orlic'ine dönmüş çocuk cadde bostanda gördüğümde yüzüne yüzüne gülmezsem hiçbir şey bilmiyorum.
bir yılmaz erdoğan şiiri. dinlemesi çok keyfli ve sudan sebepten noktalarda açık kalan yaralarına gülümseyerek tuz basanların günlük bir öğün muhakkak dinlemeleri önerilir.
Biz ne zaman içsek,
Köfte geç gelir
Ve oturur muhabbetin terkisine
çıplak bir efkar sözcüğü
Biz ne zaman içsek,
Sabah akar meycinin cebine
Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.
Dışımızda bronz bir akşam sözcüğü,
çırıl bir efkar sözcüğü
Delikanlı kıvamında sevda değilse de
Tabansız sevişmelerdeki el değmemiş pişmanlık
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.
Bu alkol ikindisi şiirle
şimdi burda açılsaydın
Adımın baş harfi gibi
Belki ağustos kokardı ağustos
Sen,
Fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
Senine boyuna sevilmiş sen
Yalanı sevdasından büyük sen
Bir bil-sen.
Biz ne zaman içsek seni düşünüyoruz
Genzimizde göl gözyaşları
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.
Dışımızda bronz bir izmir akşamı...
Biz ne zaman içsek,
Köfte geç gelir
Ve oturur muhabbetin terkisine
çıplak bir efkar sözcüğü
Biz ne zaman içsek,
Sabah akar meycinin cebine
Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.
Dışımızda bronz bir akşam sözcüğü,
çırıl bir efkar sözcüğü
Delikanlı kıvamında sevda değilse de
Tabansız sevişmelerdeki el değmemiş pişmanlık
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.
Bu alkol ikindisi şiirle
şimdi burda açılsaydın
Adımın baş harfi gibi
Belki ağustos kokardı ağustos
Sen,
Fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
Senine boyuna sevilmiş sen
Yalanı sevdasından büyük sen
Bir bil-sen.
Biz ne zaman içsek seni düşünüyoruz
Genzimizde göl gözyaşları
Biz ne zaman içsek,
iç değilizdir aslında.
Dışımızda bronz bir izmir akşamı...
bir hakan günday kusması daha. Türk yeraltı edebiyatı tarzının baş yapıtlarından.
Kitabı okurken altını çizdiğimiz alanlar tükenmez kalemlerimizi bile tüketmiştir. Beni benden alan ilk bölüm sayfa 70. de yer alıyor
Hiçbir şey geçmeyecek baba. Kimse kurtulmayacak. çünkü Tanrının tanrısı yok. Biz ona inanıyoruz, ama o hiçbir şeye inanmıyor. Belki de tek gerçek tanrısız Tanrının kendisi. Tanrısızlık Tanrıya mahsus! Bu yüzden, kurallarda asalet ve adalet arama! çünkü Tanrı, ne asil ne de adil olmak zorunda! Benim gibi! S.70
Sonrası için bir göz atalım.
Bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. Bir hayata son vereceğiz. Ancak korkma. Doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. işlediğin bir suçtan ötürü, belki de ilk kez pişmanlık duymayacaksın. Belki de o gün geldiğinde, bir hayata son vermenin suç olmadığına inanacaksın. Ancak şimdi titrediğini biliyorum. Elindeki kağıdı tutmayı sürdürmekle yırtıp atmak arasında hangi hızla gidip geldiğini rüzgarından hissedebiliyorum.
Tek başına işlenen suç bir göktaşıdır. Sırtında sadece sahibine yer vardır. Suçun işlenmesinde payı olanların her biri, birbirine yapışır. Her ne kadar birbirlerinden kaçmaya çalışsalar da suç çekimi onların ayrılmasını engeller. Sanıldığı gibi, suçun işlendiği yere değil, birbirlerine dönerler. çünkü suç güvenli ve güvenilir değildir. Güvensizlik, yirmi dört saatlik gözetimler gerektirir. Suç ortakları birbirini gözetler. Bu yüzden, sen ve ben, bir suçla yapışacağız. Tutkalımız ne dostluk ne de aşk; güvensizlikten delirmemek için yalnız kalana kadar, ortaklarının birbirlerini öldürmeye çalıştıkları suç. Kızdıran, acıtan, muhteşem suç. Bütün şahdamarlarını mat eden suç. Ancak bizim ortaklığımızda rahat bir uyku için birinin diğerini öldürmesine gerek yok. çünkü işlenecek suç gerçekleştiğinde sayımız bire düşecek. S.13
***
Sayesinde var olduğun zamanın seni taşımasına izin ver. Unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir. Sadece zaman onları ileriye taşır. ölümcül bir hastalığa sahip olan ile intihar etmekten yorgun düşenin ortak noktası, ilerleyen zamanda geri gidiyormuş gibi görünmeleridir. Ancak bu, ilerleyen bir trenin sadece son vagonuna kadar yürümeye benzer. Sonrası yoktur, beden sahibi olan ilerlemek zorundadır. Zamana güven zira yaşarken asla varamayacağın yerlere seni sadece o götürür. S.15
***
çelişki seni öldürür. çelişki işkencedir. çelişki buz tutmuş bir göldür. çelişki, buz tutmuş gölün çatladığı andır. çelişki, göldeki çatlağa saplanıp donmaya başlamandır. çelişki, yardım istemek için açtığın ağzına dolan sudur. S.29
***
etmen gereken ilk gerçek de, doğumunda gözlerinin kapalı olduğudur. Hayata karanlıktan geldiğini bilmelisin. Anavatanım karanlıktır. Karanlığın kuralları yoktur. Karanlığın tarihi yoktur. Gözlenebilen tek hareket, karanlığın dışına düşendir. Sadece karanlığın dışı kurallara sahiptir. Doğumundan birkaç saat sonra gözlerini açmanın nedeni, ışığın seni beklediğini bilmendir. Kurallar, buluşmaların gecikmesini yasaklar. Kurallar karanlığın dışındaki hareketin kimlik bilgileridir. Kurallar, onların varlığını bilmeyenlere göre kader, diğerleri için pusuladır. önce varlıklarını kabul etmen, sonrasında da oları tanıman gerekir. Bedenli ya da bedensiz, her şeyin ve herkesin boyun eğdiği kurallar, yaratıcılığın sınırlarıdır.
***
bu yolu seçtin. Olabildiğince az hissetmek. Duygularını olabildiğince önemsememek. Ne sevgiyi ne de nefreti ciddiye almak. Pürüzsüz bir düşünce ağı kurabilmek adına duygularının boğazını sıktın. Bazıları kangren olup öldü, bazıları cılız hayatlarını sürdürdü. Zihin sınırları içinde düşüncenin duygudan başka düşmanı yoktu ve sen bunun farkındaydın.
***
insanlık tarihi, kutsal olanları anlatır. insanlık tarihi, doğurtanları anlatır. Tarih, insanlık rahmine düşmüş peygamberleri anlatır. Azledilenlerin tarihini anlatansa, Asilin hayatıdır. çünkü hepsinin laneti aynıdır: düşünmek. çünkü hepsinin alınyazısı aynıdır: düşünüyorum, öyleyse, varlığımı yok edebilirim.
***
istediğini düşünebilir, istediğini hayal edebilirsin ama yalnızca seçtiklerini gerçekleştirebilirsin.
***
Aynı zihinde yer alan karşıt düşünceler birbirini yok eder ve ışığa dönüşürler. Herhangi bir düşünce, karşıtıyla karşılaşırsa özgün halinden eser kalmaz. Karşıtından mutlaka etkilenir ve değişir. Bu da yok olduğu anlamına gelir. Aynı zihindeki karşıt düşünce baskısına çelişki denir. Zihin, çelişki karşısında birbirini parçalayan düşünceleri ölümlerine terk etmek zorundadır ve üçüncü düşünceyi üretmelidir. Zihin, yok olanların bıraktığı yeri üçüncülerle doldurmalıdır. Aynı takdirde karşıt düşüncelerin aynı anda yok olmasıyla boşalacak olan zihinde davranışa dönüşecek hiçbir şey kalmayacaktır. Ve davranışın gözlemlenmediği beden her anlamda felçli sayılacaktır. insanların en büyük hatası, bu kuralı görmezden gelmeleri ve karşıt düşüncelerin birbirlerini öldürmesine izleyici kalmalarıdır. Hayatın karşılarına çıkardığı seçim kavşaklarında dolanarak ölmelerinin nedeni, karşıt düşüncelerin çarpışmalarından kaynaklanan ışıktan gözlerini alamadıkları için körleşmeleridir. Kör ve felçli. Kim böyle olmak ister?
***
Müslüman olduğunuzu varsayarak söylüyorum: allahsızlık Allaha mahsustur. insanın kaybetmekten korktuğu bir tanrısı ancak Tanrının tükenmeyen insanları vardır. Dolayısıyla sorgulanması gereken Tanrıya atfedilen niteliklerdir. Tanrının varlığı yerine iyiliği ya da kötülüğü hakkında kuşkuya düşmek gerekir. Unutmamak gerekir ki Allahın dediğinin olduğu bir dünyada yaşıyor ve her saniye ölen bebeklere tanıklık ediyoruz. üzerinde düşünülmesi gereken iki soru var. Birincisi: Günümüz dünyası kimin eseridir? insanın mı, Tanrının mı? ikincisi: insanlığın mutsuzluğu, kutsal bir gereklilik midir? Yanıtlarını düşünmeye cesaret etmek, insanın kendine doğru atacağı ilk adım olacaktır.
***
Bir insanı sevdiğini düşünmek, ona bunu söylemek ve ardından sarılmakla anlatılamayacak kadar mükemmeldir.
***
Sevgi, tırmananları birbirine bağlayan bir halattı. Biri düşerse diğerlerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu. Ancak sevgi, kesilemeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi. Aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağı çeker.
***
önemli olan, Tanrının bir enstrüman yaratmış olmasıdır. insan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden, Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.
***
Sahip olduğun her bilgi, içinde çürüdüğün bir hücredir.
***
Her ne kadar hayatta kalmanın bedeli ölüm olsa da, şimdilik bu kadarını ödeyebiliyorum.
***
Bir insanı öldürmek, ondan nefret ettiğini düşünmenin yanında daima kusurludur. Hiçbir davranış, düşüncenin gerçek tercümesi değildir.
Aforizmalar insanın beynini tırmalıyor. okuyunuz.
Kitabı okurken altını çizdiğimiz alanlar tükenmez kalemlerimizi bile tüketmiştir. Beni benden alan ilk bölüm sayfa 70. de yer alıyor
Hiçbir şey geçmeyecek baba. Kimse kurtulmayacak. çünkü Tanrının tanrısı yok. Biz ona inanıyoruz, ama o hiçbir şeye inanmıyor. Belki de tek gerçek tanrısız Tanrının kendisi. Tanrısızlık Tanrıya mahsus! Bu yüzden, kurallarda asalet ve adalet arama! çünkü Tanrı, ne asil ne de adil olmak zorunda! Benim gibi! S.70
Sonrası için bir göz atalım.
Bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. Bir hayata son vereceğiz. Ancak korkma. Doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. işlediğin bir suçtan ötürü, belki de ilk kez pişmanlık duymayacaksın. Belki de o gün geldiğinde, bir hayata son vermenin suç olmadığına inanacaksın. Ancak şimdi titrediğini biliyorum. Elindeki kağıdı tutmayı sürdürmekle yırtıp atmak arasında hangi hızla gidip geldiğini rüzgarından hissedebiliyorum.
Tek başına işlenen suç bir göktaşıdır. Sırtında sadece sahibine yer vardır. Suçun işlenmesinde payı olanların her biri, birbirine yapışır. Her ne kadar birbirlerinden kaçmaya çalışsalar da suç çekimi onların ayrılmasını engeller. Sanıldığı gibi, suçun işlendiği yere değil, birbirlerine dönerler. çünkü suç güvenli ve güvenilir değildir. Güvensizlik, yirmi dört saatlik gözetimler gerektirir. Suç ortakları birbirini gözetler. Bu yüzden, sen ve ben, bir suçla yapışacağız. Tutkalımız ne dostluk ne de aşk; güvensizlikten delirmemek için yalnız kalana kadar, ortaklarının birbirlerini öldürmeye çalıştıkları suç. Kızdıran, acıtan, muhteşem suç. Bütün şahdamarlarını mat eden suç. Ancak bizim ortaklığımızda rahat bir uyku için birinin diğerini öldürmesine gerek yok. çünkü işlenecek suç gerçekleştiğinde sayımız bire düşecek. S.13
***
Sayesinde var olduğun zamanın seni taşımasına izin ver. Unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir. Sadece zaman onları ileriye taşır. ölümcül bir hastalığa sahip olan ile intihar etmekten yorgun düşenin ortak noktası, ilerleyen zamanda geri gidiyormuş gibi görünmeleridir. Ancak bu, ilerleyen bir trenin sadece son vagonuna kadar yürümeye benzer. Sonrası yoktur, beden sahibi olan ilerlemek zorundadır. Zamana güven zira yaşarken asla varamayacağın yerlere seni sadece o götürür. S.15
***
çelişki seni öldürür. çelişki işkencedir. çelişki buz tutmuş bir göldür. çelişki, buz tutmuş gölün çatladığı andır. çelişki, göldeki çatlağa saplanıp donmaya başlamandır. çelişki, yardım istemek için açtığın ağzına dolan sudur. S.29
***
etmen gereken ilk gerçek de, doğumunda gözlerinin kapalı olduğudur. Hayata karanlıktan geldiğini bilmelisin. Anavatanım karanlıktır. Karanlığın kuralları yoktur. Karanlığın tarihi yoktur. Gözlenebilen tek hareket, karanlığın dışına düşendir. Sadece karanlığın dışı kurallara sahiptir. Doğumundan birkaç saat sonra gözlerini açmanın nedeni, ışığın seni beklediğini bilmendir. Kurallar, buluşmaların gecikmesini yasaklar. Kurallar karanlığın dışındaki hareketin kimlik bilgileridir. Kurallar, onların varlığını bilmeyenlere göre kader, diğerleri için pusuladır. önce varlıklarını kabul etmen, sonrasında da oları tanıman gerekir. Bedenli ya da bedensiz, her şeyin ve herkesin boyun eğdiği kurallar, yaratıcılığın sınırlarıdır.
***
bu yolu seçtin. Olabildiğince az hissetmek. Duygularını olabildiğince önemsememek. Ne sevgiyi ne de nefreti ciddiye almak. Pürüzsüz bir düşünce ağı kurabilmek adına duygularının boğazını sıktın. Bazıları kangren olup öldü, bazıları cılız hayatlarını sürdürdü. Zihin sınırları içinde düşüncenin duygudan başka düşmanı yoktu ve sen bunun farkındaydın.
***
insanlık tarihi, kutsal olanları anlatır. insanlık tarihi, doğurtanları anlatır. Tarih, insanlık rahmine düşmüş peygamberleri anlatır. Azledilenlerin tarihini anlatansa, Asilin hayatıdır. çünkü hepsinin laneti aynıdır: düşünmek. çünkü hepsinin alınyazısı aynıdır: düşünüyorum, öyleyse, varlığımı yok edebilirim.
***
istediğini düşünebilir, istediğini hayal edebilirsin ama yalnızca seçtiklerini gerçekleştirebilirsin.
***
Aynı zihinde yer alan karşıt düşünceler birbirini yok eder ve ışığa dönüşürler. Herhangi bir düşünce, karşıtıyla karşılaşırsa özgün halinden eser kalmaz. Karşıtından mutlaka etkilenir ve değişir. Bu da yok olduğu anlamına gelir. Aynı zihindeki karşıt düşünce baskısına çelişki denir. Zihin, çelişki karşısında birbirini parçalayan düşünceleri ölümlerine terk etmek zorundadır ve üçüncü düşünceyi üretmelidir. Zihin, yok olanların bıraktığı yeri üçüncülerle doldurmalıdır. Aynı takdirde karşıt düşüncelerin aynı anda yok olmasıyla boşalacak olan zihinde davranışa dönüşecek hiçbir şey kalmayacaktır. Ve davranışın gözlemlenmediği beden her anlamda felçli sayılacaktır. insanların en büyük hatası, bu kuralı görmezden gelmeleri ve karşıt düşüncelerin birbirlerini öldürmesine izleyici kalmalarıdır. Hayatın karşılarına çıkardığı seçim kavşaklarında dolanarak ölmelerinin nedeni, karşıt düşüncelerin çarpışmalarından kaynaklanan ışıktan gözlerini alamadıkları için körleşmeleridir. Kör ve felçli. Kim böyle olmak ister?
***
Müslüman olduğunuzu varsayarak söylüyorum: allahsızlık Allaha mahsustur. insanın kaybetmekten korktuğu bir tanrısı ancak Tanrının tükenmeyen insanları vardır. Dolayısıyla sorgulanması gereken Tanrıya atfedilen niteliklerdir. Tanrının varlığı yerine iyiliği ya da kötülüğü hakkında kuşkuya düşmek gerekir. Unutmamak gerekir ki Allahın dediğinin olduğu bir dünyada yaşıyor ve her saniye ölen bebeklere tanıklık ediyoruz. üzerinde düşünülmesi gereken iki soru var. Birincisi: Günümüz dünyası kimin eseridir? insanın mı, Tanrının mı? ikincisi: insanlığın mutsuzluğu, kutsal bir gereklilik midir? Yanıtlarını düşünmeye cesaret etmek, insanın kendine doğru atacağı ilk adım olacaktır.
***
Bir insanı sevdiğini düşünmek, ona bunu söylemek ve ardından sarılmakla anlatılamayacak kadar mükemmeldir.
***
Sevgi, tırmananları birbirine bağlayan bir halattı. Biri düşerse diğerlerinin hayatta kalması için halatın kesilmesi gerekiyordu. Ancak sevgi, kesilemeyecek kadar kalın bir halattı ve sonunda herkes düşerdi. Aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağı çeker.
***
önemli olan, Tanrının bir enstrüman yaratmış olmasıdır. insan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden, Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.
***
Sahip olduğun her bilgi, içinde çürüdüğün bir hücredir.
***
Her ne kadar hayatta kalmanın bedeli ölüm olsa da, şimdilik bu kadarını ödeyebiliyorum.
***
Bir insanı öldürmek, ondan nefret ettiğini düşünmenin yanında daima kusurludur. Hiçbir davranış, düşüncenin gerçek tercümesi değildir.
Aforizmalar insanın beynini tırmalıyor. okuyunuz.
hakkında yorum yapmaya tüm samimiyetimle çekindiğim müsabaka.
haber1903 ün özel haberine göre yönetim kurulumuzun quarejma'nın 750.000 euro indirim teklifini kabul ettiğini ancak quarejma'nın üstüne her maç oynama garantisi alırım söyleminden sonra anlaşmanın tekrar askıya alındığı olay.
evet quarejma tanım sonlamalarına futbolcu, sevgi seli, oyuncu, harika adam, defolsun söylemlerinden sonra artık olay yakıştırmasını da ekleyebilirsiniz.
evet quarejma tanım sonlamalarına futbolcu, sevgi seli, oyuncu, harika adam, defolsun söylemlerinden sonra artık olay yakıştırmasını da ekleyebilirsiniz.
balici başlığına yazdığı entry de kendisini korkakların cesareti, garibanların babası, bizans ordusunun korkulu rüyası gibi anlatırken görüp arttırmış ve bir o kadar da insan canlısı olduğuna dem vurmuş yazar. hayretler içerisindeyim, bir büyük rakı ile az önce yaşadığım tüm hissiyatı bu akşam üstümden atacağıma söz veriyorum.[ybkz]swh[/ybkz]
kullanıcı adının sonunda ki nokta yüzünden iki dakikadır yahu niye çıkmıyor bu adama dair bir şeyler söylemi ile beni benden alan yazar. nokta ne arar la kullanıcı adının sonunda.
hayattan umudu kesmiş kişi tiplemesinin, etrafa zarar veren haline bürünmüş, ucuz yolu kafa yapıcı maddelerle, korku salarak ve bu korku ile gözüne kestirdiği kişiden para talep ederek yaşamını idame ettiren kişi.
evet beş dakika öncesine kadar benim için tanımı devletin bakmadığı, sosyal ve kültürel açıdan gelmişmekte olan ülkelerde bolca rastlanan hallerine en çok üzüldüğüm sokak çocuklarıydı.
on beşi dakika öncesine dönecek olursak iki hafta önce çalıştığım şirketin önüne gelip bayılan ve tüm çalışanların toplantıyı yarıda bölüp dışarı çıktıktan sonra genç kızlarımızın göz yaşlarıyla yazık çocuğa epilepsi hastası o feryatlarıyla para toplarlarken benim ise girin içeri ve inanmayın söylemime karşı şahsıma cani bu adam bakışları attılar. çocuğa tam 150 lira para verildi ağladı annem dedi hasta babam öldü dedi kardeşlerim annemden bile hasta dedi ve parasını aldı.ben ise polis yerine ne olur ne olmaz diyerek ambulans çağırdım, gelen ambulansa binmekte direndi bizim epilepsi hastası balici ve elini kolunu sallayarak aldığı paranın verdiği mutlulukla uzaklaştı. acaba dedim benim her tren istasyonunda gördüklerimden farklı mıydı? ben mi kötü bir insan olmaya başladım diye düşünürken. çocuk az önce güvenliği aşarak odama girdi bana para ver dedi, ayağa kalktım ve yanlış yaptığımı anattığımda kes sesini dedi, ben de kolundan tutup dışarı atayım derken çocuk çekti bıçağını ve müşterilerden para istemeye başladı, yapacak bir şey yoktu benim için tutup kolundan yine dışarı atma cesaretini gösterdim, güvenlik o esnada alabildiğince uzakta alabildiğince korkmuştu, ne yalan söyleyeyim benim gibi.. hamile müşterinin yanından uzaklaştırdıktan sonra paşamı dışarda polisler karşıladı, onlara da bir güzel yüklendi ve geri döneceğim diye bağırarak elini kolunu sallayarak gitti.
elim ayağım titriyor sinirden, ben haftada bir kez taksimde bir baliciye döner ekmek ısmarlayan, karşıma çıktıklarında gidip sigara ikram edip sohbet ettiğim ve gerçekten durumlarına çok üzüldüğüm bu çocukların bir çoğunun aslında kendilerini hayatın değil bizzat kendilerinin kenara ittiklerini gördüm. ülzüldüm, sinirlendim ve cümleye başlarken yaşadığım siniri yazarken kaybettim, şimdi mi ne yapıyorum? gülümsüyorum.
evet beş dakika öncesine kadar benim için tanımı devletin bakmadığı, sosyal ve kültürel açıdan gelmişmekte olan ülkelerde bolca rastlanan hallerine en çok üzüldüğüm sokak çocuklarıydı.
on beşi dakika öncesine dönecek olursak iki hafta önce çalıştığım şirketin önüne gelip bayılan ve tüm çalışanların toplantıyı yarıda bölüp dışarı çıktıktan sonra genç kızlarımızın göz yaşlarıyla yazık çocuğa epilepsi hastası o feryatlarıyla para toplarlarken benim ise girin içeri ve inanmayın söylemime karşı şahsıma cani bu adam bakışları attılar. çocuğa tam 150 lira para verildi ağladı annem dedi hasta babam öldü dedi kardeşlerim annemden bile hasta dedi ve parasını aldı.ben ise polis yerine ne olur ne olmaz diyerek ambulans çağırdım, gelen ambulansa binmekte direndi bizim epilepsi hastası balici ve elini kolunu sallayarak aldığı paranın verdiği mutlulukla uzaklaştı. acaba dedim benim her tren istasyonunda gördüklerimden farklı mıydı? ben mi kötü bir insan olmaya başladım diye düşünürken. çocuk az önce güvenliği aşarak odama girdi bana para ver dedi, ayağa kalktım ve yanlış yaptığımı anattığımda kes sesini dedi, ben de kolundan tutup dışarı atayım derken çocuk çekti bıçağını ve müşterilerden para istemeye başladı, yapacak bir şey yoktu benim için tutup kolundan yine dışarı atma cesaretini gösterdim, güvenlik o esnada alabildiğince uzakta alabildiğince korkmuştu, ne yalan söyleyeyim benim gibi.. hamile müşterinin yanından uzaklaştırdıktan sonra paşamı dışarda polisler karşıladı, onlara da bir güzel yüklendi ve geri döneceğim diye bağırarak elini kolunu sallayarak gitti.
elim ayağım titriyor sinirden, ben haftada bir kez taksimde bir baliciye döner ekmek ısmarlayan, karşıma çıktıklarında gidip sigara ikram edip sohbet ettiğim ve gerçekten durumlarına çok üzüldüğüm bu çocukların bir çoğunun aslında kendilerini hayatın değil bizzat kendilerinin kenara ittiklerini gördüm. ülzüldüm, sinirlendim ve cümleye başlarken yaşadığım siniri yazarken kaybettim, şimdi mi ne yapıyorum? gülümsüyorum.
ve sen
gördüğüm o akşam
ve sonrası hiç yokmuş gibi-
uzak.
ve sen alabildiğince güzel ve alabildiğince senken.
ben sana benzemek için alabildiğince sarhoş.
sonra anlatmak bir anlamı diye kocaman bir denize
denize sırtımı dönerek içiyorum.
anlamlı anlamsız ne varsa alıp süpürüyorum
sen üzülme diye
ben gidiyorum.
gördüğüm o akşam
ve sonrası hiç yokmuş gibi-
uzak.
ve sen alabildiğince güzel ve alabildiğince senken.
ben sana benzemek için alabildiğince sarhoş.
sonra anlatmak bir anlamı diye kocaman bir denize
denize sırtımı dönerek içiyorum.
anlamlı anlamsız ne varsa alıp süpürüyorum
sen üzülme diye
ben gidiyorum.
meclisten mhp'nin de desteği ile 320 oy ile geçen teskeredir. bundan önce yedi defa alınan ırak teskerelerinde 10 km öteye gitmeyen türk ordusu bu teskere ile Suriye'ye girmeye karar vermiştir.
Savaş çığlıkları eşliğinde türk halkı sokaklarda bu tezkereyi kutlamaktadır. Kişisel eylemlerle tezkereye karşı çıkanlar korkaklıkla yargılanıp idam edilmelidir. yüce ak parti hükümeti Suriye gibi çok büyük bir tehlikeye karşı dik duruşunu göstermiştir hatta pkk silah bırakmaya karar vermiş ve ayakları götlerine vururarak puket adalarına kaçtıkları söyleniyor.
abd ve ab şükür namazını öğrenip kılmıyorsa hiçbir şey bilmiyorum.
Savaş çığlıkları eşliğinde türk halkı sokaklarda bu tezkereyi kutlamaktadır. Kişisel eylemlerle tezkereye karşı çıkanlar korkaklıkla yargılanıp idam edilmelidir. yüce ak parti hükümeti Suriye gibi çok büyük bir tehlikeye karşı dik duruşunu göstermiştir hatta pkk silah bırakmaya karar vermiş ve ayakları götlerine vururarak puket adalarına kaçtıkları söyleniyor.
abd ve ab şükür namazını öğrenip kılmıyorsa hiçbir şey bilmiyorum.
##222896 nolu girisiyle haftanın en kötülenin girileri listesinde ilk sırayı almış yazar. yazının içeriğine baktığımda mantıklı bir söylemi kendi tarzına büründürerek anlattığını görüyorum. ne gereği var noktasında yorum yapmayacağım, oylama sistemin de kartal sözlük yazarlarının, kerami ye bakış açısı, "anlatmak istediği konunun içeriğinden çok, göstermek istediği adam" tiplemesine karşı olduğu aşikar.
haftanın en beğenilen entrysini girmiş yazar. entry için ##230835
komşuluk haklarına tecavüz eden komşudur. evet ilk üst komşumun yaş ortalamaları 35-40 seviyelerinde olduğunu düşünürsek son kurşunlarını bir kaç sene daha süratten bir şey kaybetmeden yaşamak istediklerini anlıyordum, yatak odalarını benim odamın hizasına taşımaları ilk günler zor gelse de sonrasında onlar bana ben de onlara alıştım. gece saat 10'a kadar gelen ilk seste evde Osmanlının en gaza getirici marşı olan hücum marşı ile gecelerine renk katmayı ihmal etmeyip saat 10 dan sonra ki eylemlerinde sessiz bir ortam yaratmak için evde çamaşır makinesi bile çalıştırılmasına izin vermiyordum, gittiler bir gece ansızın beni huzura erdirmek için de olabilir gittiler efendim, gittiklerini sessizlikten anladım, kendimi boşlukta hissettim. tam alışıyorum dedim onlarsız da uyuyabilirim bu benim için çok zor olamaz naralarını tüm sessizliğiyle çığırırken, yerine yeni evli yaş ortalamaları 25-27 arası olan iki çift geldi! hayvanlar yemin ediyorum hayvanlar o nasıl bir gürültüdür o nasıl bir volüm arttırıcı küstahlıktır, efendim neredeyse kapılarını çalıp " abi yengenin sesini biraz fazla açmışsın kısabilir misin? " dememek için kendimi zor tutuyorum, heriflerin evine sürekli bal geliyor, yoğurt alış verişini ihmal etmiyorlar. beni ilgilendirmeyen özel yaşantılarının tam içerisindeyim, yataktan düşmeseler gene sorun yok. banyoda bir iki gece uyurum diye düşündüm fantezi genişmiş meğersem, mutfak dedim evet kocaman bir mutfağım var ve orada rahatlıkla uyuyabilirim, herif mutfağa bile el attı. balkona çıkacağım uyumak için oraya da gel görelim. sanıyorsunuz ki çocuk eğleniyor yahu bırak eğlenmeyi sex den soğudum yemin ediyorum, ne eğlenmesi. bitti.
yaptıkları mercedes finans sistemi ile binek araç satışlarında ciddi bir yukarı yönlü başarı ivmesi yakalayan, ticari araçlarda ise bankaların kredi vermediği mafya vari adamlarla kendi bünyelerinde kredi vererek otobüs kamyon vs alımlarını kolaylaştırıp ekmeklerine yağ süren otomotiv firması. ne olursa olsun dünyanın en iyisi.
gerek sahne performansları gerekse dünya müziğine kattıkları mükemmellikle tarzlarının hakkını en iyi veren gruplardan.
(bkz: Thunderstruck)
(bkz: Thunderstruck)
inadına güzel dizi.
mecnundan,
insanın söylemek isteyip de söyleyemediği sözler vardır ya, ne bileyim, böyle bi, böyle bi kanser gibi hani. büyüdükçe büyüyor, büyüdükçe büyüyor. anladın mı? büyüdükçe büyüyor işte. seni gördükten sonra, sen öyle büyüdün ki içimde, her yanım sen oldu. anlıyor musun? sonra ben, sensiz olamadığımı anladım. yalanlar söyledim sana. bir sürü yalan söyledim sana. evet. bu yalanlar öyle büyüdü ki kaçıp gideceğinden korktum. hep böyle bi korku vardı içimde. işte sen içimdeki o korkuydun. senin yanında mutsuz olmaya bile hazırdım ben. hani dünyaları verseler, anladın mı? dünyaları verseler vazgeçmem derler ya. öyle olmuyormuş işte, o kadar basit değilmiş. birinin çıkıp başkalarını düşünmesi gerekebiliyormuş yani, anladın mı? onların mutluluğunu, sevgilerini, acılarını, ne bileyim bazen sevmek, fedakarlık yapmayı gerektirebiliyormuş. anlıyor musun? ben seni hep beklerim. bir saat de beklerim, bir ömür boyu da beklerim.
insanın söylemek isteyip de söyleyemediği sözler vardır ya, ne bileyim, böyle bi, böyle bi kanser gibi hani. büyüdükçe büyüyor, büyüdükçe büyüyor. anladın mı? büyüdükçe büyüyor işte. seni gördükten sonra, sen öyle büyüdün ki içimde, her yanım sen oldu. anlıyor musun? sonra ben, sensiz olamadığımı anladım. yalanlar söyledim sana. bir sürü yalan söyledim sana. evet. bu yalanlar öyle büyüdü ki kaçıp gideceğinden korktum. hep böyle bi korku vardı içimde. işte sen içimdeki o korkuydun. senin yanında mutsuz olmaya bile hazırdım ben. hani dünyaları verseler, anladın mı? dünyaları verseler vazgeçmem derler ya. öyle olmuyormuş işte, o kadar basit değilmiş. birinin çıkıp başkalarını düşünmesi gerekebiliyormuş yani, anladın mı? onların mutluluğunu, sevgilerini, acılarını, ne bileyim bazen sevmek, fedakarlık yapmayı gerektirebiliyormuş. anlıyor musun? ben seni hep beklerim. bir saat de beklerim, bir ömür boyu da beklerim.
alex de souza sempatisine gösterdiği anlamlı tepki ile futbol sever değil beşiktaş sever bir yazar olduğunu ıspatlayan top sakal. unutmaması gereken şey beşiktaş tribünleri neredeyse alex'e hiç küfür etmemiştir. alex bunu o lanet formayı giyerken de gerektirecek hiçbir şey yapmamıştır. buna göre quarejma ile kıyaslanması iki takımın en çok konuşulan futbolcuları olması gerekliliği ile doğrudur. quti kıyaslamalı quarejma başlığını kendilerinden beklemekteyiz sayın seyircisizler [ybkz]swh[/ybkz]
##230799 nolu girisiyle sigara konusunda kendini kandıran yazan.
zira sigara içmek ve içtikten sonra bırakma eylemi ilk iki sene için çok kolaydır. bağımlılığı sigara içmekten zevk almaya başladığın nokta da olur ve bu olay eninde sonunda karşına çıkacaktır. üç dal beş dal iki sene iç bana mısın demez. bir gün içmem gerek dersin ve zararını görmediğin için çıtayı yükseltirsin beş sene içerisinde bırak diyenlere istediğim an derken bırakmaya çalıştığında hiçbir zaman bırakamayacağını görürsün. iyisiyle kötüsüyle benim gibi içmeyi seven bir kişi tavsiye edebilir ama yine de hiç başlamasaydın keşke. 3 sene sonra bu giriye de artıyı da basacaksın unutma
zira sigara içmek ve içtikten sonra bırakma eylemi ilk iki sene için çok kolaydır. bağımlılığı sigara içmekten zevk almaya başladığın nokta da olur ve bu olay eninde sonunda karşına çıkacaktır. üç dal beş dal iki sene iç bana mısın demez. bir gün içmem gerek dersin ve zararını görmediğin için çıtayı yükseltirsin beş sene içerisinde bırak diyenlere istediğim an derken bırakmaya çalıştığında hiçbir zaman bırakamayacağını görürsün. iyisiyle kötüsüyle benim gibi içmeyi seven bir kişi tavsiye edebilir ama yine de hiç başlamasaydın keşke. 3 sene sonra bu giriye de artıyı da basacaksın unutma
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?