kadir topbaş'a göre son dönemde iklimlerin, doğanın ve tabi ki dünyanın dengesinin değişmesinin bir sonucu. kadir abi, istanbul'un göle dönmesini böyle açıkladı geçenlerde;
"bakın londra’da metroyu su basıyorsa ve dünyanın birçok yerinde bu tufanları şehirlerde görüyorsak dünya bir takım sinyaller veriyor demektir."
(bkz: allahuekber wuhu)
altyapıyla zerre ilgisi olmayan, tamamen doğanın sinyal vermesinden ibaret durum (!)
(bkz: türk milleti gariptir her lafı kaldırmaz ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz)
sözlükte en çok güldüren başlıklardan biri bence. devamlı bir hodri meydan, devamlı bir "çıksın ortaya kardeşim" teşviği. yav bırak işte, herif belki hatırlamıyor bile kime ne oy verdiğini ama yok "piçe bak sen! bu oyun hesabı sorulmalı kardeşim!11!bir!"
e iyi peki, rahatlatacaksa sorun hesabını...[ybkz]swh[/ybkz]
sözlükte en çok güldüren başlıklardan biri bence. devamlı bir hodri meydan, devamlı bir "çıksın ortaya kardeşim" teşviği. yav bırak işte, herif belki hatırlamıyor bile kime ne oy verdiğini ama yok "piçe bak sen! bu oyun hesabı sorulmalı kardeşim!11!bir!"
e iyi peki, rahatlatacaksa sorun hesabını...[ybkz]swh[/ybkz]
gökhan töre'nin ancak eski çıktığıyla çıkabilecek, sabahları yatağını toplayabilecek futbolcu.
ulan ne çok seviyoruz şu kıyas meselesini ya. bence olma potansiyeli yüksek bir futbolcudur. umalım da katkı sağlasın takıma.
ulan ne çok seviyoruz şu kıyas meselesini ya. bence olma potansiyeli yüksek bir futbolcudur. umalım da katkı sağlasın takıma.
inşaatında çalışan işçi sayısının yarı yarıya azaldığı söyleniyor. yapacak bir şey yok, bu sezonu da gözden çıkardık zaten.
bütün bu bilgiler ışığında akıllara fikret orman'ın ağustosta bitirme vaadi geliyor. adam haklı çıkacak galiba. nitekim sene söylemedi, ağustos dedi.[ybkz]swh[/ybkz]
bütün bu bilgiler ışığında akıllara fikret orman'ın ağustosta bitirme vaadi geliyor. adam haklı çıkacak galiba. nitekim sene söylemedi, ağustos dedi.[ybkz]swh[/ybkz]
6 ağustos 2014 beşiktaş feyenoord maçında neredeyse eksiksiz oynamış futbolcumuz. tek hatası, golde adamını kaçırıp içerde aksiyon varken koşusuna devam etmemesi olmuştur; olsundur.[ybkz]swh[/ybkz]
maçı birlikte izlediğim arkadaşıma dönüp "bu ersan, bize kiralık geldiği sezonki ersan. saçları bile aynı olm baksana. şimdi birazdan porto maçındaki müdahaleyi de yaparsa tam olacak." dediğim andan 1-2 dakika sonra golü yedik. golde ersan topa giderken porto maçındaki malum müdahalesi tabi milisaniyelerle gözümün önünden geçti ama bu sefer olmadı.
işte ne demiş filozof; "aynı nehirde iki kere yıkanamazsın."
maçı birlikte izlediğim arkadaşıma dönüp "bu ersan, bize kiralık geldiği sezonki ersan. saçları bile aynı olm baksana. şimdi birazdan porto maçındaki müdahaleyi de yaparsa tam olacak." dediğim andan 1-2 dakika sonra golü yedik. golde ersan topa giderken porto maçındaki malum müdahalesi tabi milisaniyelerle gözümün önünden geçti ama bu sefer olmadı.
işte ne demiş filozof; "aynı nehirde iki kere yıkanamazsın."
tabi ki arsenal'i çekeceğimiz kura çekimi. bizim kura talihimize kuşkusuz bu yakışır.
sakatlıklar nedeniyle boşa geçen yıllarına 2014-2015 sezonu itibarıyla isyan etmeye başlayan futbolcu. sahada sağlığınla attığın her bir adım bize haz veriyor mustafa. yürü bre![ybkz]swh[/ybkz]
5 ağustos 2014 günü yine kendine yakışanı yapmış başgan; mükemmel bir herif.[ybkz]swh[/ybkz]
kulübe yakın bir arkadaştan--
abi ersun hoca takima 3 gun izin veriyor
aziz bunu duyunca iptal ediyor takimi topluyor
hocaya sen disari cik diyor
yaninda getirdigi dvd yi izletiyor
macta futbolcularin yaptigi hatari gosteriyor
sonrada antremana cikartiyor
kulübe yakın bir arkadaştan--
[ybkz]swh[/ybkz]
kulübe yakın bir arkadaştan--
abi ersun hoca takima 3 gun izin veriyor
aziz bunu duyunca iptal ediyor takimi topluyor
hocaya sen disari cik diyor
yaninda getirdigi dvd yi izletiyor
macta futbolcularin yaptigi hatari gosteriyor
sonrada antremana cikartiyor
kulübe yakın bir arkadaştan--
[ybkz]swh[/ybkz]
(bkz: küfür etmeden önce afedersiniz demek)
(bkz: yarrak afedersin)
adamdaki mantık bu işte. bu cümle tam bir tayyip cümlesi: "afedersin x'mişim." bu sefer "f(x): ermeni" kullanmış ama "f(x): alevi" de olur, ne bileyim "kürt" de olur, "darbeci" de olur. ama ne olursa olsun;
(bkz: bunu yapan insan olamaz)
(bkz: yarrak afedersin)
adamdaki mantık bu işte. bu cümle tam bir tayyip cümlesi: "afedersin x'mişim." bu sefer "f(x): ermeni" kullanmış ama "f(x): alevi" de olur, ne bileyim "kürt" de olur, "darbeci" de olur. ama ne olursa olsun;
(bkz: bunu yapan insan olamaz)
2014-2015 sezonu boyunca liverpool şehrindeki işsizlere kendi cebinden maç bileti alacağını açıklayan futbolcu. sebebini şöyle açıklamış:
“Kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü sevdiğim işi yapıyorum. Böylesi bir durumdayken imkanlarımı paylaşmak istedim.“
“Kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü sevdiğim işi yapıyorum. Böylesi bir durumdayken imkanlarımı paylaşmak istedim.“
(bkz: kanatçı hilbert)
doğumgünü kutlu olasıca çipçirkin yazar.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
sakatlıklarla dolu kariyerini sonunda noktalamaya karar vermiştir.
bir keresinde direkten dönmeme sebep olmuş hadise.
annemle babam pazara, alışverişe falan çıktığında sakladığım o küçük top yerinden çıkardı. yine ufak çaplı bir operasyonla - #361657 - maç düzeni alıp başlıyordum tüm fantastik numaralarımı sergilemeye. ben mesela evde top oynarken vazo kıranı anlamıyordum hiç o zamanlar. ben çünkü devrilme ihtimali olan nesneleri koltuğa falan diziyordum. içinde çiçek varsa da başka odaya taşıyordum.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] neyse velhasıl o gün öğrendim bu önlemlerin yeterli olmadığını.
küçük topu duvara atıp önüme alıyor, çalımı basıyor ve "tık" köşeye bırakıyordum. kâh shearer oluyordum, kâh metin. ama ertuğrul'un yeni geldiği seneydi galiba, kafaya çıktığımda ertuğrul oluyordum çünkü. neyse, bir top attım duvardan kendime. hani bazen top nefis gelir ya böyle, tüm gelmişinle geçmişinle abanırsın topa. o hazzı anlatmamın imkanı yok. öyle bir top geldi işte sağ diz hizamın biraz altına. abi topa öyle bir kapattım ki, böyle şutu baldırdan çıkardım ama seedorf gibi. o sikindirik "küçük" top gitti, cam büfeyi patlattı la. ama korkudan bayılıcam sandım, o derece. kendimi toparlayıp hayatımda ilk kez yerleri falan süpürdüm. artık neyi kamufle etmeye çalışıyorsam... daha sonra sırtımdan cam ayıkladı annem, öyle patlamış amk büfesi.
direkten dönme kısmı asıl şu: bizimkiler eve geldi. benim hal ve tavrımdan anlıyorlardı zaten bir bokluk olduğunu artık. babam direkt odaları dolaşmaya başladı. salona bir girdi, manzarayı gördü. babamla göz göze geldiğim o anı bugün bile unutmuyorum. içe doğru sıçmak var ya, hah işte... ama dövmedi... ilk baba dayağını yıllar sonra daha basit bir sebepten yiyecektim... dövmekten beter etti ama, o ayrı. bak neredeyse 30'uma yaklaştım, hala yeri geldiğinde bu olayı anlatır:
"adam büfeyi aşşağı indirmiş ya, büfeyi! allah bildiği gibi yapsın..."
annemle babam pazara, alışverişe falan çıktığında sakladığım o küçük top yerinden çıkardı. yine ufak çaplı bir operasyonla - #361657 - maç düzeni alıp başlıyordum tüm fantastik numaralarımı sergilemeye. ben mesela evde top oynarken vazo kıranı anlamıyordum hiç o zamanlar. ben çünkü devrilme ihtimali olan nesneleri koltuğa falan diziyordum. içinde çiçek varsa da başka odaya taşıyordum.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] neyse velhasıl o gün öğrendim bu önlemlerin yeterli olmadığını.
küçük topu duvara atıp önüme alıyor, çalımı basıyor ve "tık" köşeye bırakıyordum. kâh shearer oluyordum, kâh metin. ama ertuğrul'un yeni geldiği seneydi galiba, kafaya çıktığımda ertuğrul oluyordum çünkü. neyse, bir top attım duvardan kendime. hani bazen top nefis gelir ya böyle, tüm gelmişinle geçmişinle abanırsın topa. o hazzı anlatmamın imkanı yok. öyle bir top geldi işte sağ diz hizamın biraz altına. abi topa öyle bir kapattım ki, böyle şutu baldırdan çıkardım ama seedorf gibi. o sikindirik "küçük" top gitti, cam büfeyi patlattı la. ama korkudan bayılıcam sandım, o derece. kendimi toparlayıp hayatımda ilk kez yerleri falan süpürdüm. artık neyi kamufle etmeye çalışıyorsam... daha sonra sırtımdan cam ayıkladı annem, öyle patlamış amk büfesi.
direkten dönme kısmı asıl şu: bizimkiler eve geldi. benim hal ve tavrımdan anlıyorlardı zaten bir bokluk olduğunu artık. babam direkt odaları dolaşmaya başladı. salona bir girdi, manzarayı gördü. babamla göz göze geldiğim o anı bugün bile unutmuyorum. içe doğru sıçmak var ya, hah işte... ama dövmedi... ilk baba dayağını yıllar sonra daha basit bir sebepten yiyecektim... dövmekten beter etti ama, o ayrı. bak neredeyse 30'uma yaklaştım, hala yeri geldiğinde bu olayı anlatır:
"adam büfeyi aşşağı indirmiş ya, büfeyi! allah bildiği gibi yapsın..."
topsuz bile gerçekleştirilebilir. babaannemlerin evindeki halı ve oda içi hava şartları inanılmaz müsaitti. eski tip evleri bilenler için söylüyorum; oturma odası ve salon birbirinden farklı kullanım sıklığına sahip odalardır. şimdi bile bazı evlerde uygulanıyor bu tarz ama özellikle büyük şehirlerde yer darlığından ötürü pek kalmadı. neyse, salonda ortadaki yemek masasını bir güzel kenara ittirirsin. engel olabilecek tüm ev eşyalarını bertaraf edersin. sonra "kaleye" geçip arif'in manchester'a attığı golü hayal edersin. arif'i değil, peter schmeichel'ı sevdiğin için o top gol olmaz o hayalde. gerçek bir top olmasına gerek yoktur. defalarca tekrarlarsın o pozisyonu:
"arif şuuut... ama şımaykıl başarılı..."
"arif şuuut... ama şımaykıl başarılı..."
ikinci dünya savaşı sırasında abd tarafından yapıldığı iddia edilen deney. kabaca; x lokasyonunda bulunan bir katı cisme manyetik rezonans uygulanarak atomlarına ayrılması ve daha sonra y lokasyonunda bir araya getirilerek aynı bütünlüğe tekrar kavuşturulması -yani ışınlanması- hedeflenmiştir. amerikalılar, katı cisim için (vurgula: uss eldridge) adlı savaş gemisini, mürettebatıyla birlikte tercih etmişler. amaç düşman radarlarını atlatarak, içeri gemi/uçak vs. sızdırmak.
sonuç?
hüsran ama bugüne kadar yaşanmış belki de en sıradışı hüsran;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Philadelphia_Deneyi#Deneyin_ger.C3.A7ekle.C5.9Ftirili.C5.9Fi
sonuç?
hüsran ama bugüne kadar yaşanmış belki de en sıradışı hüsran;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Philadelphia_Deneyi#Deneyin_ger.C3.A7ekle.C5.9Ftirili.C5.9Fi
"(vurgula: high frequency active auroral research program)"ın kısaltması, bir nevi makro uzaktan kumanda. nikola tesla'nın fikirlerinden yola çıkılarak geliştirildiği iddia edilen bu program sayesinde iklimlerin manipüle edilerek arizona'ya kar yağdırılabildiği iddia ediliyor. hatta 17 ağustos 1999 gölcük depreminin de müsebbibi olduğu iddia ediliyor ama komplo teorilerine düşkünlüğümüzle de alakalı olabilir bu kısmı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?