güney amerika nın bütün batı kıyısı boyunca[ybkz]swh[/ybkz] uzanan dağ dizisi. bana göre o bölgenin tanrısı.
türkiye nin abartısız en güzel ve karizmatik kadını. bildiğin prenses peri.
arjantin milli takımı eski kalecisi. 2000 senesinde dünyanın sonunun geleceğine inanıp '99 da futbolu bırakmış, and dağları eteklerindeki rahiplere katılmıştır.[ybkz]swh[/ybkz]
http://www.123football.com/players/r/carlos-roa/
http://www.123football.com/players/r/carlos-roa/
zamanında, "yediğimiz 2. gole haftaiçinde çalışmıştık" gibi bir açıklama yaparak gülümsetmiş, bugünkü haberler ile üzmüştür. 58, ölmek için çok erken be hocam.
"yürü git laağn" diye bağırmak bir seçenek olabilir ama galatasaray üniversitesi nin bahçesindeki martıların bakışları bile bir başka, onlara sökmeyebilir. zira sanki hepsi birer carlos roa. adamlar resmen elinden kapıyorlar la simidi, zorbalık diz boyu.
geçen banklardan birinde oturmuş tost yiyorum, bir yandan da yan banktaki böyle çok güzel olmayan ama bar ortamında yüksek müzik eşliğinde şebnem dönmez olma potansiyeli taşıyan bir hatunla kesişiyorum. martılardan biri seslendi resmen "bilader bir bakıcan mı?" diye. "efendim" dedim. "sen geçen benim hatuna kadıköy vapurundan simit atmışsın, doğru mu?" dedi. "abi..." dedim, "bi yanlışlık var herhalde, bizde öyle şey olmaz." dememe kalmadı bir çekti ağzımdan tostu; böyle tam kaşara denk getirmişsem demek ki, kaşar önce bir sündü sonra koptu ve buharlarını bırakarak benden uzaklaştı.
tostu sardıkları üstünde hamburger, kola, ayran çizimleri falan olan o pis iğrenç kağıt kaldı elimde, tostu yerken kesiştiğim az güzel hatun bana bakıp kikirdiyor, ne kikirdemesi kahkaha atıyor resmen. ben ağzımda yarım kalmış çift kaşarlıyı döndürüyorum dudağımdan çeneme kadar sarkan kaşara aldırmadan. sonra hemen gidip bir yengen aldım. turşunun bir insana bu kadar özgüven kazandırabileceğini düşünmemiştim o güne kadar.
anafikir: martıdan korkacan hacı...
geçen banklardan birinde oturmuş tost yiyorum, bir yandan da yan banktaki böyle çok güzel olmayan ama bar ortamında yüksek müzik eşliğinde şebnem dönmez olma potansiyeli taşıyan bir hatunla kesişiyorum. martılardan biri seslendi resmen "bilader bir bakıcan mı?" diye. "efendim" dedim. "sen geçen benim hatuna kadıköy vapurundan simit atmışsın, doğru mu?" dedi. "abi..." dedim, "bi yanlışlık var herhalde, bizde öyle şey olmaz." dememe kalmadı bir çekti ağzımdan tostu; böyle tam kaşara denk getirmişsem demek ki, kaşar önce bir sündü sonra koptu ve buharlarını bırakarak benden uzaklaştı.
tostu sardıkları üstünde hamburger, kola, ayran çizimleri falan olan o pis iğrenç kağıt kaldı elimde, tostu yerken kesiştiğim az güzel hatun bana bakıp kikirdiyor, ne kikirdemesi kahkaha atıyor resmen. ben ağzımda yarım kalmış çift kaşarlıyı döndürüyorum dudağımdan çeneme kadar sarkan kaşara aldırmadan. sonra hemen gidip bir yengen aldım. turşunun bir insana bu kadar özgüven kazandırabileceğini düşünmemiştim o güne kadar.
anafikir: martıdan korkacan hacı...
özellikle sözlükçülerin boyları falan gibi bir başlığı gördükten sonra eksikliğini ziyadesiyle hissettiğim başlıktır. her detay için bir başlık var, bu da olsun. önce bi korkutucu geliyor ama sonra alışıyorsun, merak etme. bundan sonraki adımda önce anne kızlık soyadı, sonra da bankamatik şifresi gibi çılgın projelerim var.
bakalım, kısfmet..
bakalım, kısfmet..
eğer saat 15 e çekilebilirse yapılabilecek organizasyondur. 15 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçı nın başlama saatini öğrenemedim ama 16 da biten halı saha maçı, akşamki maça engel olmaz diye düşünüyorum.
bir enver gökçe şiiri. aynı zamanda, bir dönemin devrimci cenazelerinin hepsinden yükselen slogan.
tabi ki avuç içi...
nasıl mı? kaldır kolları üst araması için.[ybkz]swh[/ybkz]
nasıl mı? kaldır kolları üst araması için.[ybkz]swh[/ybkz]
henüz 53 yaşında hayatını kaybetmiş ama yârine[ybkz]swh[/ybkz] kavuşmuş senarist. türk televizyonuna çok şey kattığı su götürmez bir gerçekti.
(bkz: ölüm adın kalleş olsun)
(bkz: ölüm adın kalleş olsun)
o anki ruhsal durumunuza bağlı olarak yeri geldiğinde bir adet beyzbol sopasıyla araba parçalatandır.
her erkeğin üstünde o kadar da hoş durmayan, resmen adam seçen parfüm markası. kendisine layık olmaya çalışıyoruz.[ybkz]swh[/ybkz]
birisinin iddiasına, kararına vs. karşı gelme ve bunu kendi argümanlarıyla dışarı vurma durumu.
(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)
(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)
(bkz: flamenko)
bilgisayar mühendisi gençlerden devamlı surette duyduğum sanırım bir çeşit işletim sistemi.
bizim çocuklar yine böyle hararetli hararetli java senin c++ benim konuşurlarken, aralarına damlayıp;
"olum bugün benim içimde böyle bi ubuntu var ya, allah hayırlara çıkarsın." diyerek yarmışlığım vardır. bu şakadan baya randıman almıştım o gün.
evet...
bizim çocuklar yine böyle hararetli hararetli java senin c++ benim konuşurlarken, aralarına damlayıp;
"olum bugün benim içimde böyle bi ubuntu var ya, allah hayırlara çıkarsın." diyerek yarmışlığım vardır. bu şakadan baya randıman almıştım o gün.
evet...
güneyde[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] daha çok karşılaşılan seslenme ünlemi.
sevilen birinin fevri olarak nitelendirebileceğiniz ya da hoşunuza gitmeyen hareketlerini sineye çekmek olarak tanımlanabilecek eylem.
karşınızdakinin, yediği boku anlamasını bekleyen tipte bir insansanız sıçtınız demektir. çünkü hatasını kendi başına görebilen çok az insan var ya da bana pek denk gelmiyor. sonra hep naz çek, hep ama... e bir yerde yol vermen gerekiyor tabi.
karşınızdakinin, yediği boku anlamasını bekleyen tipte bir insansanız sıçtınız demektir. çünkü hatasını kendi başına görebilen çok az insan var ya da bana pek denk gelmiyor. sonra hep naz çek, hep ama... e bir yerde yol vermen gerekiyor tabi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?