simit icin gelen martıya yapılabilecekler

newcastle
"yürü git laağn" diye bağırmak bir seçenek olabilir ama galatasaray üniversitesi nin bahçesindeki martıların bakışları bile bir başka, onlara sökmeyebilir. zira sanki hepsi birer carlos roa. adamlar resmen elinden kapıyorlar la simidi, zorbalık diz boyu.

geçen banklardan birinde oturmuş tost yiyorum, bir yandan da yan banktaki böyle çok güzel olmayan ama bar ortamında yüksek müzik eşliğinde şebnem dönmez olma potansiyeli taşıyan bir hatunla kesişiyorum. martılardan biri seslendi resmen "bilader bir bakıcan mı?" diye. "efendim" dedim. "sen geçen benim hatuna kadıköy vapurundan simit atmışsın, doğru mu?" dedi. "abi..." dedim, "bi yanlışlık var herhalde, bizde öyle şey olmaz." dememe kalmadı bir çekti ağzımdan tostu; böyle tam kaşara denk getirmişsem demek ki, kaşar önce bir sündü sonra koptu ve buharlarını bırakarak benden uzaklaştı.

tostu sardıkları üstünde hamburger, kola, ayran çizimleri falan olan o pis iğrenç kağıt kaldı elimde, tostu yerken kesiştiğim az güzel hatun bana bakıp kikirdiyor, ne kikirdemesi kahkaha atıyor resmen. ben ağzımda yarım kalmış çift kaşarlıyı döndürüyorum dudağımdan çeneme kadar sarkan kaşara aldırmadan. sonra hemen gidip bir yengen aldım. turşunun bir insana bu kadar özgüven kazandırabileceğini düşünmemiştim o güne kadar.

anafikir: martıdan korkacan hacı...
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol