hentbol maçlarını takip eden bir avuç beşiktaşlı'nın bile salt bestelerle giden maçı geri getirebileceğini bilen biri olarak katılımın maksimum seviyede olmasını ümit ettiğim maç.
evet, maça ben de gidiyorum ama tek korkum maç saatinde akatlar'da hazır bulunmak.
##235797
edit: ##238715
buyur buradan yak. yalnız değilmişim ya la.[ybkz]swh[/ybkz]
edit2: gelecek olan arkadaşlar isterlerse benimle irtibata geçebilirler.
yav hiç değilse duran toplardan uzak durması gerekendir. ne fiziksel olarak ne oyun sistemi içerisinde herhangi bir verimliliği bulunmamakta iken hocanın kendisiyle ilgili yersiz ısrarının tez zamanda sona ermesini ümit ediyorum. bak ne güzel veli'yi kestin, uğur'a da bir kesik ne iyi giderdi be hocam.
bir de işin mental boyutu var. kötü gidişinin kendisi de farkında ve olmadık yerde topa küsüp oyundan rahatlıkla düşer oldu. buraya kadar yine bir şey yok, neticede uğur boral da bir insan ve insani tepkiler bunlar ama özellikle takımdaki gençlere rahatlıkla el-kol içerikli tepkiler vermeye başladığını görüyorum. ki bu da kendisiyle beraber başkasının da oyundan düşmesine neden olabilir.
bilmiyorum, belki de ben fazla düşünüyorum... neyse bu konuyu da hallettiğimize göre deniz atlarının küresel ısınmaya bağlı olarak değişen hareket tarzlarını ele alabiliriz.
bir de işin mental boyutu var. kötü gidişinin kendisi de farkında ve olmadık yerde topa küsüp oyundan rahatlıkla düşer oldu. buraya kadar yine bir şey yok, neticede uğur boral da bir insan ve insani tepkiler bunlar ama özellikle takımdaki gençlere rahatlıkla el-kol içerikli tepkiler vermeye başladığını görüyorum. ki bu da kendisiyle beraber başkasının da oyundan düşmesine neden olabilir.
bilmiyorum, belki de ben fazla düşünüyorum... neyse bu konuyu da hallettiğimize göre deniz atlarının küresel ısınmaya bağlı olarak değişen hareket tarzlarını ele alabiliriz.
özellikle olcay şahan'ın ve her ne kadar gol atmış olsa da oğuzhan özyakup'un döküldüğü maç.
devamlı şahit olduğumuz üzere uğur boral ve veli kavlak'ın bu takımın 18'inde bile yeri yoktur. hadi veli yedek, peki samet aybaba'nın bu uğur boral ısrarını ne yapacağız? her ne kadar hazır bir görüntü vermese de emre özkan, her haliyle daha yeterlidir sol bek pozisyonu için. en azından taç çizgisi yakınından kullanacağı bir serbest vuruşu taca atmayacağına kefilim.[ybkz]swh[/ybkz] kaldı ki batıracaksa da lütfen emre özkan batırsın ya.
devamlı şahit olduğumuz üzere uğur boral ve veli kavlak'ın bu takımın 18'inde bile yeri yoktur. hadi veli yedek, peki samet aybaba'nın bu uğur boral ısrarını ne yapacağız? her ne kadar hazır bir görüntü vermese de emre özkan, her haliyle daha yeterlidir sol bek pozisyonu için. en azından taç çizgisi yakınından kullanacağı bir serbest vuruşu taca atmayacağına kefilim.[ybkz]swh[/ybkz] kaldı ki batıracaksa da lütfen emre özkan batırsın ya.
sözlükte görmeye artık tahammül edemediğim insan türü.
misalen arkadaş bıkmış. neymiş, bir eserin orijinal adı değil de türkçesi yazılmış. ulan doğan görünümlü şahin, be zırcahil; türkçe'ye çevrilmiş şekli bu.
(bkz: motosiklet günlüğü)
zoruna gidiyorsa sıkıntını ilgili kurumla hallet. burada iyi niyetle entry girmeye çalışan adamlara sallamaktan vazgeç. bir de bıktım demez mi! bre sen kimsin ki bıkıyorsun? sen kimsin ki birilerine bir şey öğretmekle mükellef olduğunu sanıyorsun?
yeter da; bir sustuk, iki sustuk. iki dirhem beyinle yapmadığın terbiyesizlik kalmadı.
misalen arkadaş bıkmış. neymiş, bir eserin orijinal adı değil de türkçesi yazılmış. ulan doğan görünümlü şahin, be zırcahil; türkçe'ye çevrilmiş şekli bu.
(bkz: motosiklet günlüğü)
zoruna gidiyorsa sıkıntını ilgili kurumla hallet. burada iyi niyetle entry girmeye çalışan adamlara sallamaktan vazgeç. bir de bıktım demez mi! bre sen kimsin ki bıkıyorsun? sen kimsin ki birilerine bir şey öğretmekle mükellef olduğunu sanıyorsun?
yeter da; bir sustuk, iki sustuk. iki dirhem beyinle yapmadığın terbiyesizlik kalmadı.
bir yahya kemal beyatlı şiiri. şairin zevk ü sefaya düşkünlüğünü dikkate alacak olursak ispanya gezisi kendisini çok etkilemiş olmalı.
(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)
(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)
fransız yazar marie-henri beyle'in eserlerinde kullandığı mahlası. dolayısıyla bugün bile beyle'i değil stendhal'i biliyoruz. "kırmızı ve siyah"ı okumadıysanız okuyun der, kaçarım.
doğal ya da yaratılmış güzelliğe, görkeme duyulan yüksek ilgi ve hayranlığın bu güzellik karşısında bireyde kendinden geçme ve bayılma gibi etkiler yaratması durumuna verilen ad.
stendhal tarafından bu durumun floransa'daki orijinal rönesans eserlerini görmeye gelen ziyaretçilerde yaygın olarak görülen fiziksel reaksiyonlar sonucu tespit edildiği düşünülmektedir.
stendhal tarafından bu durumun floransa'daki orijinal rönesans eserlerini görmeye gelen ziyaretçilerde yaygın olarak görülen fiziksel reaksiyonlar sonucu tespit edildiği düşünülmektedir.
ispanya ve portekiz'e ev sahipliği yapan, avrupa'nın güneybatı ucunda bulunan yarımada.
bundan yaklaşık 1900 yıl kadar önce uzunca bir dönem iskandinavya dolaylarında yaşayıp, biraz üşüyüp güneye inmeye karar vererek yaptıkları saldırılarla büyük roma imparatorluğu'nun yıkılmasında büyük pay sahibi olmuş cermen ırkı. gelişen süreçte ikiye bölünmüşler:
(bkz: vizigotlar)
(bkz: ostrogotlar)
(bkz: vizigotlar)
(bkz: ostrogotlar)
huysuz virjin'in "göt" yerine kullandığı kelime olmasının ötesinde gotların vizigotlar dışındaki diğer kolu.
cermen ırkının en büyük kabilelerinden biri olan gotların iki kolundan biri. diğeri için;
(bkz: ostrogotlar)
(bkz: ostrogotlar)
a.k.a andalucia. bir dönem emevilerin, bölgedeki vizigotların hakimiyetine son vermesi sonucu müslüman hakimiyeti altında bulunmuş, iber yarımadası'nın bir bölgesi. an itibarıyla ispanya topraklarına dahildir.
orta çağ avrupası'nda kilise tarafından bireye verilen tanrı[ybkz]swh[/ybkz] imzalı af belgesi ve cennet tapusuna verilen genel isim. inanışa göre bu belgeyi kapıdaki görevliye gösterdiğinizde cennete vip girişini kullanarak ulaşmanız mümkündür.
bazı kaynaklara göre bir ara bu işin öyle boku çıkmış ki, millet daha fazla para verip cennetten daha büyük araziler almaya falan başlamış.
bazı kaynaklara göre bir ara bu işin öyle boku çıkmış ki, millet daha fazla para verip cennetten daha büyük araziler almaya falan başlamış.
ayak bileklerine kadar uzanır ve kahverengidir. üstüne uzun maltepe kokusu sinmiştir.
ülke tarihinde 3 kez başbakanlık yapmış, anavatan partisi eski genel başkanlarından. zamanında ağır konuşmasıyla ilgili sıklıkla alay konusu olmuştur. bir rivayete göre bir tarihte yaptığı konuşma esnasında iki kelime arası suskunluğunun atv'nin reklam arasına tekabül ettiği söylenirdi.
bunların ötesinde galatasaraylı mesut bey; derin devlet denildiğinde, yolsuzluk denildiğinde her zaman nedense fikrine başvurulan bir isim olmayı bilmiştir.
çok ilginç değil mi?
bunların ötesinde galatasaraylı mesut bey; derin devlet denildiğinde, yolsuzluk denildiğinde her zaman nedense fikrine başvurulan bir isim olmayı bilmiştir.
çok ilginç değil mi?
değeri hiçbir zaman yeterince anlaşılamamış teknik direktör.
96-97 sezonunda beşiktaş'ı çalıştırmış, beşiktaş o sene enfes bir futbol oynamış ancak ligi galatasaray'ın arkasında bitirerek ikinci olmuştur. bu anlamda aslında beşiktaş'ı çalıştırmış belki de en şanssız teknik direktördür. marijan mrmic, zlatko yankov, daniel amokachi gibi yabancılarınız var; oktay derelioğlu, şifo mehmet, ertuğrul sağlam, sergen yalçın, alpay özalan gibi yerlileriniz var ama buna karşın rakibiniz fatih terim'li galatasaray'ın mehmet ağar'ı, mesut yılmaz'ı var.
http://tinyurl.com/dyqjufl
http://tinyurl.com/bvmwdgx
tüm bunlara rağmen rasim kara ile avrupa'da fırtına gibi esen bir beşiktaş vardı o dönem. ama hocanın şanssızlığı burada da yakasını bırakmadı. jorge valdano'nun valencia'sına elenişimiz o günleri yaşayan her beşiktaşlı'nın içinde ukdedir sanıyorum. amokachi'nin dışarı atmayı başardığı o vuruş, şahsen unutulmazlarım arasındadır. muhtemelen rasim hoca için de öyledir.
velhasıl olmadı. 4-1 kaybettiğimiz bir samsun maçı sonrası hoca, 2-1'den sonra risk almayı denediğini ifade etmeye çalışırken, "ha 2, ha 4" gibi bir açıklamada bulununca taraftarın desteğini de kaybedip kısa bir süre sonra görevden ayrılmıştır.
benim aklımdaki rasim kara figürü ise hala saha kenarında sigara içmektedir.
(bkz: rasim kara paltosu)
96-97 sezonunda beşiktaş'ı çalıştırmış, beşiktaş o sene enfes bir futbol oynamış ancak ligi galatasaray'ın arkasında bitirerek ikinci olmuştur. bu anlamda aslında beşiktaş'ı çalıştırmış belki de en şanssız teknik direktördür. marijan mrmic, zlatko yankov, daniel amokachi gibi yabancılarınız var; oktay derelioğlu, şifo mehmet, ertuğrul sağlam, sergen yalçın, alpay özalan gibi yerlileriniz var ama buna karşın rakibiniz fatih terim'li galatasaray'ın mehmet ağar'ı, mesut yılmaz'ı var.
http://tinyurl.com/dyqjufl
http://tinyurl.com/bvmwdgx
tüm bunlara rağmen rasim kara ile avrupa'da fırtına gibi esen bir beşiktaş vardı o dönem. ama hocanın şanssızlığı burada da yakasını bırakmadı. jorge valdano'nun valencia'sına elenişimiz o günleri yaşayan her beşiktaşlı'nın içinde ukdedir sanıyorum. amokachi'nin dışarı atmayı başardığı o vuruş, şahsen unutulmazlarım arasındadır. muhtemelen rasim hoca için de öyledir.
velhasıl olmadı. 4-1 kaybettiğimiz bir samsun maçı sonrası hoca, 2-1'den sonra risk almayı denediğini ifade etmeye çalışırken, "ha 2, ha 4" gibi bir açıklamada bulununca taraftarın desteğini de kaybedip kısa bir süre sonra görevden ayrılmıştır.
benim aklımdaki rasim kara figürü ise hala saha kenarında sigara içmektedir.
(bkz: rasim kara paltosu)
şu an trabzonspor'un içinde bulunduğu durumun kalitesini gölgeleyemeyeceği spor adamı. türkiye'nin en önemli teknik direktörlerinden biridir.
bana her daim rasim kara'yı anımsatır.
bana her daim rasim kara'yı anımsatır.
##212638
sıra geldi istikrara...[ybkz]swh[/ybkz]
sıra geldi istikrara...[ybkz]swh[/ybkz]
kim ne derse desin, şu ana kadar benim gönlümü fethetmiş (vurgula: beşiktaş başkanı)dır.
çalışıyor, üretiyor, kafa yoruyor, uzun soluklu bir uyanış sürecini yönetmeye çalışıyor. tabi bu esnada çelme takmaya çalışanlarla uğraşıyor. liderlik, taviz verme sanatıdır. en büyük imtihanını o kulvarda veriyor. şu ana kadar taraftarlarca bu konuda başarılı olamadığı konuşuluyor ama kesinlikle katılmak mümkün değil bu fikre.
hep söylüyorum, aziz yıldırım'ı ilk senelerinde kim sikliyordu? bir de "r" özürlü olması nedeniyle taşak oğlanı olmuşken, belki de bu özrünün yarattığı bir ekstra saldırganlıkla zaman içinde şu anki pozisyonunu yarattı. ya ünal aysal? kulübünün başına geçerken futboldan anlamadığını açıkça beyan etti. peki onun sırrı neydi? tabi ki para... o da kendi karizmasını böyle yarattı. peki fikret orman kendi saygınlığını nasıl yaratacak? bana göre cevap çalışma azminde. aynı bu şekilde gecesini gündüzüne katarak çalışmaya devam ettiği takdirde hem hak ettiği saygıyı öncelikle kendi taraftarından kazanacak sonra tüm kamuoyundan. zaman içinde yanlışlarından ders alıp doğru yaptığı işlerin sayısını arttıracak. (vurgula: ve bana sorarsanız bu adam, gümbür gümbür bir camiayı eninde sonunda yaratacak.)
tıpkı süleyman seba gibi...
süleyman seba'nın karizma yoksunu ilan edildiği zamanları hatırlayan sadece ben miyim? o zaman tanı bu yöndeydi. ya şimdi? (vurgula: süleyman abi)'nin heykeli semtin en güzel yerinde. ya da camia dışından düşünelim. mesela şenol güneş. milli takımı çalıştırdığı dönemde fatih terim yılışıklığına alışmış ve onu adeta bir tanrı gibi gören medya tarafından karizması olmamakla eleştiriliyordu. ama o ne yaptı? jölesiz saçlarını savurarak ilhan mansız'a doğru tarihi şener şen koşusunu yaparken artık ne karizması mevzu bahis idi, ne de yeterliliği...
tüm beşiktaşlılar'a biraz sabır diliyorum. başkana biraz şans vermelerini istiyorum. başkana ise, öncelikle kongrede sonralıkla başkanlık koltuğunda sonsuz başarı diliyorum.
çalışıyor, üretiyor, kafa yoruyor, uzun soluklu bir uyanış sürecini yönetmeye çalışıyor. tabi bu esnada çelme takmaya çalışanlarla uğraşıyor. liderlik, taviz verme sanatıdır. en büyük imtihanını o kulvarda veriyor. şu ana kadar taraftarlarca bu konuda başarılı olamadığı konuşuluyor ama kesinlikle katılmak mümkün değil bu fikre.
hep söylüyorum, aziz yıldırım'ı ilk senelerinde kim sikliyordu? bir de "r" özürlü olması nedeniyle taşak oğlanı olmuşken, belki de bu özrünün yarattığı bir ekstra saldırganlıkla zaman içinde şu anki pozisyonunu yarattı. ya ünal aysal? kulübünün başına geçerken futboldan anlamadığını açıkça beyan etti. peki onun sırrı neydi? tabi ki para... o da kendi karizmasını böyle yarattı. peki fikret orman kendi saygınlığını nasıl yaratacak? bana göre cevap çalışma azminde. aynı bu şekilde gecesini gündüzüne katarak çalışmaya devam ettiği takdirde hem hak ettiği saygıyı öncelikle kendi taraftarından kazanacak sonra tüm kamuoyundan. zaman içinde yanlışlarından ders alıp doğru yaptığı işlerin sayısını arttıracak. (vurgula: ve bana sorarsanız bu adam, gümbür gümbür bir camiayı eninde sonunda yaratacak.)
tıpkı süleyman seba gibi...
süleyman seba'nın karizma yoksunu ilan edildiği zamanları hatırlayan sadece ben miyim? o zaman tanı bu yöndeydi. ya şimdi? (vurgula: süleyman abi)'nin heykeli semtin en güzel yerinde. ya da camia dışından düşünelim. mesela şenol güneş. milli takımı çalıştırdığı dönemde fatih terim yılışıklığına alışmış ve onu adeta bir tanrı gibi gören medya tarafından karizması olmamakla eleştiriliyordu. ama o ne yaptı? jölesiz saçlarını savurarak ilhan mansız'a doğru tarihi şener şen koşusunu yaparken artık ne karizması mevzu bahis idi, ne de yeterliliği...
tüm beşiktaşlılar'a biraz sabır diliyorum. başkana biraz şans vermelerini istiyorum. başkana ise, öncelikle kongrede sonralıkla başkanlık koltuğunda sonsuz başarı diliyorum.
olympique marseille'in 27 yaşındaki forvet oyuncusu. onu ilginç yapan ise ilk profesyonel maçını geçtiğimiz haftasonu oynamış olması.
http://tr.eurosport.com/futbol/fransa-ligi/2012-2013/fransa-ligi-marsilya-ya-27-yasinda-bir-kargocu_sto3498924/story.shtml
http://tr.eurosport.com/futbol/fransa-ligi/2012-2013/fransa-ligi-marsilya-ya-27-yasinda-bir-kargocu_sto3498924/story.shtml
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?