newcastle

ligtv'nin haberine göre uc sampdoria'nın, kendisini alabilmek için beşiktaş'ın kapısını çalma ihtimali var imiş.

sampdoria'ya gökhan ile ilgili referans veren, guus hiddink'miş. hocanın, milli takımı çalıştırdığı dönemde türk futboluyla ne denli yakından ilgilendiğini bu olaydan yola çıkarak yorumlayabiliriz sanırım.[ybkz]swh[/ybkz]

(bkz: liseli)

galatasaray'ın 4 senelik yeni bir şampiyonluk serisine başlaması anlamına gelecek olan hadise.

gerçi mesut yılmaz ile mehmet ağar yok la piyasada, belki 3 sene olur.

tahsilini lise seviyesinde sürdürmekte olan bir başkana sahip olduğunu düşündüğüm kulüp.[ybkz]swh[/ybkz]

tolga zengin'in beşiktaş'a transferinin gerçekleşmemiş olmasıyla ilgili resmi açıklama yapıp beşiktaş'ı spk'nın önüne atmak yetmiyormuş gibi bugün de çıkıp bir sürü şey zırvalamış.

--alıntı--

"...'Siz hem Trabzon kaptanını hem de (vurgula: adamın dibini) alıyorsunuz. Zaten Sinan’la Tolga’yı kıyaslıyorsanız bu iş bitmiştir.' dedim..."

"...bu futbolda ilke kalmamış. Top yuvarlak ama biz değiliz..."

--alıntı--

samet aybaba'nın 2012-2013 sezonunda beşiktaş'ı çalıştırırken analiz uzmanı olarak yardımcılığını yapan 1990 doğumlu antrenör. tomas sivok'un ilgili sezona ilişkin taktiksel eleştirilerine biraz kafayı takmış sanırım. hoca onu bunu boşver. öyle yok 7374 tane idman yaptık, yok bilmem 341,5 defa tek ayak üstünde sektik falan; bunları geç. beşiktaş geçen sezon hangi taktikle oynadı, bunu anlat.

şairler parkı'nda yapılması, daha biz bize olmamızı sağlayacak olan organizasyondur. hem halihazırda bu kadar yakın bir tarihte 2. kartal sözlük tatil organizasyonunu abbasağa parkı'nda yapmamışken, gerek yok diye düşünüyorum.

sanırım t-shirt'lerin normalden geniş bir yuvarlak yakası olması sebebiyle bisiklet tekerleğine benzetilmesi ile isimsel sınıflandırması yapılan yaka çeşidi.

#287640

tam olarak böyle bir adamdır. hani mircea lucescu gibi, elindeki malzemeyle harikalar yaratan veya bitti gözüyle bakılan futbolcuları falan hayata döndüren hocalara fixer denir ya; mrkela aynen böyle fixer bir adamdır.

ufacık çocukken bile müthiş bir olgunluk ve sabıra sahipti. bir insan nasıl kazanılır, nasıl güven aşılanır ve ondan nasıl bir başarı hikayesi çıkarılır; bunları sanki doğuştan biliyormuş gibiydi. bir nefeste en az 10 hikaye anlatırım bunu doğrulayacak. tabi o zaman göremiyorsunuz bazı şeyleri ama bugün karşınıza çıkan ufacık bir detay bir anda tüm fotoğrafı önünüze serebiliyor.

belki kendisi ile ilgili bazen çok fazla konuşabiliyorum, farkındayım ama ona duyduğum hayranlığı kelimelere dökmek gerektiğini hissediyorum. çünkü bugün eğer az buçuk özgüven sahibi biriysem, bunda kendisinin payı inanılmaz fazladır.

90'ların başında bisiklet kullanmayı öğrenmek için en ideal bisikletlerdendi.

benim için ise anlamı inanılmaz büyüktür. bugüne kadar aldığım en güzel hediyelerden biri bir kere. ilk karne hediyesi olarak dedem ve babaannem güzel bir sürpriz yapmışlardı.[ybkz]swh[/ybkz]

ancak, iş öğrenmeye geldiğinde pek başarılı olamamıştım ve bu durum, benden devamlı daha iyisini bekleyen rahmetli dedemi çok kızdırmıştı.[ybkz]swh[/ybkz] bu noktada belki de dedem beni artık tam dövecekken mrkela araya girdi.[ybkz]swh[/ybkz] "dedecim böyle yaparsan öğrenemez ama bırak ben ilgileneyim." dedi. annesiyle[ybkz]swh[/ybkz] onlarda kalmam için konuştu ve 3-4 günde bana iki tekerlekli bisiklet sürmeyi öğretti.

http://www.karakartal.com/futbol/menajere-kapiyi-gosterdiSXHBQ55926SXQ

gel de sevme bu adamı.

temelde muhakkak ki, kendi kararını hayata geçiren futbolcudur. açıkçası ben performansı etkileneni de gördüğümü söyleyemem. hatta ahmed hassan bilhassa ramazanda daha iyi oynardı. ama işin bir de fizyolojik boyutu var ki, daha önemli kısmı bu. beslenmeyen metabolizmanın bir de spor yapmasıyla şeker ve tansiyon çok ciddi sıkıntı yaratabilir gibi geliyor; hele ki neredeyse bir ay boyunca aynı sürecin tekrar edeceğini düşünün. ha susuzlukta cabası tabi.

yani açıkçası antrenör olsam futbolcumu bu durumda kesinlikle oynatmazdım. zira, takımımdaki sporcunun sağlığı her şeyden önde gelirdi. adam saha içinde yığılıp kalsa, bunun vicdan azabı çok büyük olurdu diye düşünüyorum.

ha bu arada,

(bkz: nicolas anelka)

tripanazomik gambiyetsizler.

kendileri birer (vurgula: mehmet çağçağ) karakteri olup leman dergisinde okunabilmektelerdi vakt-i zamanında.

ukteyi veren: ederson

öyle göte böyle yarak deyiminin, sözlük formatındaki görünümü.

ukteyi veren: laissez faire laissez passer

nba basketbolundan temelde, oynanış tarzı olarak belli birtakım farklılıklar barındıran ve gidiyorum bu'nun uzmanlık alanına giren doku.[ybkz]swh[/ybkz]

biraz daha açmak gerekirse; nba basketbolu daha ziyade bireysel becerilerin ön planda olduğu ve savunmadan ziyade vurucu hücumların üzerine kurulu bir özellikteyken; avrupa basketbolu, setlere daha sıkı bağlı, takım halinde oyunun içinde olan ve savunmayı da en az hücum kadar değerli bulan bir anlayış üzerine kuruludur.

ukteyi veren: ederson

polis vahşetinin son kurbanı olduğu konuşulan lise öğrencisi.

taksim'de polis müdahalesi esnasında 10 metre mesafeden kafasına gaz fişeği isabet etmiştir. bunun bilinçli ve kasıtlı olarak yapılmadığını düşünmek saçma olur sanırım.

durumu son derece ciddi imiş ve şimdi yoğun bakım ünitesinde uyutuluyormuş.

16 yaşında lan... daha 16 yaşında...

http://www.radikal.com.tr/turkiye/gezide_sarsici_iddia_biri_tuttu_biri_de_10_metreden_basindan_vurdu-1141062

hammadesi zihinsel süreçler olan bir bilim dalı. aynı zamanda, tercih dönemlerinde idealist gençlerin en çok iştahını kabartan bölümlerden biri.

meraklısına kendimden örnek vereyim; ben sınava girdiğimde eşit ağırlık puanıyla tercih edilebiliyordu. yaptığım puan ise beni boğaziçi psikoloji ve ankara hukuk arasında tercih yapmaya götürüyordu. çok düşündüm, hani öyle böyle değil. psikoloji inanılmaz çekici geliyordu ama gerçekçi bir tercih yapmam gerektiğini düşündüm ve ankara hukuk'u başa yazdım. sonuç: marmara hukuk mezunuyum ve memnunum.[ybkz]swh[/ybkz]

ha bu arada;

(vurgula: final'le kazanacaksınız!!!)

(bkz: dokuz aylık)

benim anladığım kadarıyla "allah allah harbi mi la?" ya da "bir dakika anlamadım. nasıl yani?" anlamlarında kullanılan buton.

bugüne kadar adına başlık açılmamış olmasına şaşırdığım 1977 doğumlu tiyatrocu, oyuncu.

ilk olarak, savaş ay'ın a takımı'nda, biraz acun firarda formatı içerisinde (vurgula: mali) karakteri olarak tanıdık onu. daha sonra herkes tarafından tanınır olmasına yardımcı olan esas işi ise, yılan hikayesi olmuş; komiser memoli olarak hafızalarda yerini almıştır.

tüm bunların ötesinde toplumsal olaylara karşı sahip olduğu duyarlılık onu diğerlerinden ayırmaktadır. misalen 2011 senesinde kurulan oyuncular sendikası'nın kurucularındandır. taksim gezi parkı direnişi'nin başından bugüne kadar hep en ön saflarda yerini almıştır.

daha sonra ciğeri beş para etmez kimselerce hedef tahtasına oturtulup, net bir hedef olarak gösterilmiştir. bunun üzerine radikal islami kesimden ölüm tehditleri almaya başlamıştır. tabi bu esnada devletin savcıları, el pençe divan vaziyette iktidar işleriyle ilgilendiklerinden bu duruma seyirci kalmışlardır.

velhasıl-ı kelâm, mustafa kemal'e selam; belki ülkenin en büyük tiyatro oyuncusu değildir ama en büyük yüreklilerinden biri olduğu kesindir.

memet ali alabora'nın canlandırdığı, bir döneme damgasını vurmuş dizi karakteri; korkusuz polis.

(bkz: yılan hikayesi)